Yazarımız Kadir Kenar için yapılan rektörlük imzalı bir açıklama var.
Orada Kadir Kenar’ın bir yazısında kullanmış olduğu “zındık” kelimesi üzerine yapılan bir değerlendirme var ki tam bir cehalet örneği.
Bu kadar at gözlüklü bakma halleri bir bilim kurumuna yakışmaz.
Bir üniversite birden çok anlamı olan bir kelimeyi sadece işine geldiği gibi ele alıp bunun üzerine yorumlar yapamaz.
Bunu yapanlar iyi niyetli olamazlar, gerçek kışkırtma bizzat yapılan bu çarpıtmadır.
Zındık kelimesi için yapılan açıklamada sanki tek bir anlamı varmış gibi Ferit Develioğlu’nun Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügatı referans alınmaktadır.
Hâlbuki bu konuda temel referans TDK sözlükleridir.
Kadir Kenar arkadaşımız bugünkü yazısında zındık kelimesinin Türk Dil Kurumu sözlüklerindeki anlamlarına vurgu yaparak yazının bütünlüğü içersinde bu kelimenin hangi anlamda kullanıldığını gayet net olarak dile getirmiş.
Zaten Kadir Kenar’ın yazısında yazının bütünü itibarıyla son derece iyi niyetli bir yaklaşım söz konusu iken Üniversite Rektörlüğü ne yazık ki “dervişin fikri neyse zikri de odur”mantığı ile vermiş veriştirmiş.
Bu konuda çok uzun zamandır hep şunu söylüyorum.
Rektör Sedat Laçiner ile birlikte üniversite ,Çanakkale’nin çeşitli kurumları ile çatışan bir kurum haline gelmiştir. Aynı zamanda kendi bünyesinde de çalışma barışı bozulmuş bir durumdadır.
Hep iyi niyet ile bu konuya dikkat çekmemize rağmen her neden ise yazdıklarımız görmezlikten gelindi her seferinde saldırıların dozu arttırıldı.
Bu sefer de çeşitli anlamları olan kelime (bkz:
http://tdkterim.gov.tr/bts/) işlerine geldiği gibi yorumlanarak provokatif bir organizasyon içersine girildi.
Böylece Çanakkale kamuoyu bir kez daha gördü ki; üniversite yönetimin niyetleri farklı, kafalarının arkasında başka planları var.
Kadir Kenar hakkında yapılan açıklamanın altındaki gerçek bu olmasına rağmen bir konu daha var ki, ibret verici.
Bir bilim kurumunun yönetim temsilcileri nasıl olurda yöntemsellik anlamında böylesi bir yanlış yapabilirler?
İşte bu konu üzerinde gerçekten düşünmemiz gerekmektedir.
Çok farklı anlamaları olan bir kelimeyi siz nasıl olur da Kadir Kenar’ın sizin düşündüğünüz gibi kullandığını söyleyebilirsiniz.
Siz niyet okuyucusu musunuz?
Ya anlamlarından biri olan sarhoş anlamında kullanmışsa…
Palabıyık’ın kendisi gibi düşünmeyen Çanakkaleliler için söylediği “sabahlara kadar içki içen “tanımlamasına gönderme yapmak istemiş ise.
Kadir Kenar zaten bugünkü yazısında bu konuya açıklık getirmiş bulunmaktadır. Fakat siz yine art niyetinizle hareket ederek, bilimselliğin gereklerini de hiçe sayarak seviyesiz bir yaklaşıma imza attınız.
Ya yandaşlara ne demeli; Rektörlük açıklamasını yayınlar yayınlamaz “tetikçi, kalkanlar” hemen açıklamayı sitelerine koydular. Yandaş ordusu da hemen altına yorumları yazmaya başladılar.
Hep aynı taktik anlayacağınız.
İnsan bir bakar ne diyor, doğru mu yanlış mı diye . Bu kadar körü körüne bağlılık olur mu?
Bu kafa ile sakın ola habercilik falan yaptığınızı söylemeyin, yapılan tetikçilikten başka bir şey değil.
Bu konuya ilişkin artık daha fazla konuşmak istemiyorum.
İki cümle söyleyeceğim.
“Dervişin fikri neyse zikri odur”
“Lafın tamamı deliye söylenir “.
Rektörlük Kadir Kenar’dan özür dilemediği sürece şunu açıkça ifade ediyorum;bu birim üniversiteyi temsil edemez.
Bir kez daha görülmüştür ki işini gücünü bırakıp gazeteciler ile uğraşan bir üniversitenin yönetim kadrosu aslında başka misyonlar üstlenmiş bulunmaktadır.
Onun için de her fırsatta çatışma mantığı ile hareket etmektedir.
Ne müstear isimli yazarları, ne de yandaş siteleri bu yöneticileri kurtaramaz.
Daha fazla bu kenti germeden, asli işlerinize dönün.
Dönmediğiniz sürece kişisel kariyerinizi de çizdireceksiniz, “zındık” olayında olduğu gibi.
Bu arada bir şey daha söylemeliyim; bir üniversitenin yöneticilerine bir gazeteciye “Kadir Kenar adlı şahıs” diye küçültücü şekilde hitap etmek yakışmaz.
Bu üslubunuz ile aslında sizin gibi düşünmeyen tüm gazetecilere karşı içinizdeki öfke ve düşmanlığı kusuyorsunuz.
Nerden baksanız önemli bir çöküntü içersindesiniz.
Tercih sizlerin, istediğiniz yolu seçin.
Biz her koşulda gazeteciliğimizi sürdürürüz, çünkü gazeteciler sadece gazetecilik yapar.
Keşke sizler de asli görevlerinize dönüp, sağa sola saldırmaktan vazgeçseniz.
Bu arada Kadir arkadaşımız fıkrasını yazmayı unutmuş.
Onun yerine bir “zındık” fıkrası ben anlatayım da taşlar yerine tam otursun.
Meşhur hikayedir;” içki yasağı koyan Sultan IV. Murad bir akşam tebdili kıyafet Üsküdar`a geçmek için sadrazamıyla birlikte sandala biner.
Sandalcı ise ayyaşların piri Bekri Mustafa`dır. Padişah ‘Nedir o içtiğin?` diye sorunca Bekri Mustafa önce ‘Kuvvet şurubu` der, ama IV. Murad ‘Bana da ver` deyince şişeyi uzatır. Padişah iki yudum alıp kükrer: ‘Bre ZINDIK, şarabı yasakladığımı bilmez misin?’ Bekri Mustafa şaşırır. ‘Sen kimsin de içkiyi yasaklıyorsun?` diye sorar.
‘Ben padişahım, bu da Sadrazam Bayram Paşa` cevabını alınca şöyle der Bekri Mustafa:‘Bre köftehorlar, iki yudum aldınız biriniz padişah, biriniz vezir olmaya kalktınız.Bir yudum daha içseydiniz Dünyayı da biz yarattık diyecektiniz demek”