Döviz kurlarındaki yükselmenin yarattığı enflasyonun, akaryakıt ve gıda fiyatlarına zam olarak yansıması tepki çekmiş ve ülkenin birçok yerinde "Geçinemiyoruz" eylemleri gerçekleştirilmişti. Hükümetin istifaya çağrıldığı eylemlerin biri de Çanakkale`de gerçekleştirilmiş ve eylem sırasında polisin sert müdahalesi ile 14 kişi gözaltına alınmıştı. Aralarında kadınların da bulunduğu 14 kişi, emniyetteki ifade işlemlerinin ardından serbest bırakılırken, gözaltı uygulaması sırasında polisin şiddet ve tacizde bulunduğu iddiaları gündeme gelmişti. Olayla ilgili açılan davadan takipsizlik kararı çıkarken, davanın avukatı İnci İncesağır ile dava sürecini konuştuk.
Yaşananlar "işkence" olarak değerlendirilmişti
Gözaltına alınan kadınlardın biri de polise avukat olduğunu beyan etmesine rağmen, tecavüz tehdidi aldığını dile getirmişti. İnsan Hakları Derneği ve Çanakkale Barosu konuyla ilgili açıklamada bulunarak taciz ve şiddet faili polisler hakkında işlem yapılmasını istemişlerdi. Gözaltına alınanlara karşı; darp, hakaret ve cinsel saldırı gibi olayların "işkence mahiyeti" taşıdığı dile getirilerek, gözaltı talimatını veren tüm kolluk mensupları hakkında etkili bir soruşturma yürütülmesi ve haklarında gereken idari ve adli yaptırımların uygulanmasını talep edilmişti.
"Taciz ve şiddete uğrayanlar teşhis edebilecek durumdadır"
Gözaltı uygulaması sırasında, polis memurunun bir kadın avukata ve bir kadın eylemciye cinsel istismarda bulunulması iddiası ile ilgili açıklamada bulunan davanın avukatı İnci İncesağır, "Gözaltılar sırasında, sözlü olarak cinsel şiddet içeren beyanlar ile fiziki olarak, dokunmak suretiyle cinsel saldırı söz konusu olmuştu. Bununla ilgili her iki müvekkil de gözaltında olduğu esnada, ifadesini verirken şikayet edecek ve teşhis edecek durumda olduklarını belirtmişlerdi" dedi.
Takipsizlik kararı hukuka aykırı
Olayın ardından savcılığın işlem yapmasını beklediklerini dile getiren İncesağır, işlem yapılmayınca suç duyurusunda bulunduklarını ifade etti. Suç duyurusu yapıldıktan yaklaşık 1-1,5 ay sonra, soruşturmanın genişletilmesi ve diğer polis şiddetine maruz kalanların da ifadelerinin alınması, onların da müşteki (davacı) olarak dosyaya eklenmesi için bir dilekçe sunduğunu dile getiren İncesağır, "Dilekçeyi sunduğumuzda gördük ki dosyaya takipsizlik kararı verilmiş. Benim dilekçem ve vekaletnamem olmasına rağmen soruşturma genişletilmemiş, aynı şekilde polis şiddetine maruz kalanların ifadelerinin alınması, teşhis gibi işlemler yapılmamıştır. Dosyanın avukatı olmama rağmen, takipsizlik kararı, hukuksuz bir şekilde, aynı zamanda avukat olan, elektronik tebligat ve büro adresi olan müvekkilime normal posta yoluyla yollanmış ve muhtarlığa teslim edilmiştir. Benim `soruşturmanın genişletilmesine yönelik` dilekçem, `takipsizliğe itiraz` olarak değerlendirilerek Sulh Ceza Hakimliği`ne taşınmış, Sulh Ceza Hakimliği de yeni delil ve görüntüler sunmamıza rağmen, hiçbir gerekçe öne sürmeyerek, takipsizlik kararını onaylamıştır" dedi.
Avukata yönelik bu kötü muamele örtbas edilmek istenmektedir
Davanın peşini bırakmayacaklarını dile getiren Avukat İncesağır, Anayasa Mahkemesi`ne gerekli başvuruları yapacaklarını ifade etti. Avukatlarda yönelik şiddetin gündemde olduğu bugünlerde, böylesi bir kararın şiddetin önünü açacak bir karar olduğunu söyleyen İncesağır, "Bu hukuksuzluğu kabul etmiyoruz. Bu soruşturmanın peşini bırakmayacağız. Eksik soruşturma yapan, açıkça hukuka aykırı işlem yapan kamu görevlileri hakkında da gerekli başvuruları yapacağız. Avukata yönelik şiddete göz yummak, delilli, tanıklı olayı örtbas etmek buna yol vermek demektir. Bu karar, bundan sonra da meslektaşlarımıza yönelik saldırıların önünü açacak bir tutumdur. Dolayısıyla buna `dur` diyecek olan da yargıdır. Bize karşı saldırıları durdurmakla yükümlü olanlar da yargı mensuplarıdır. Onlar da bizim meslektaşlarımızdır. Bu açık hukuksuzluğu kabul etmeyiz, mesleğimizin onurunu, meslektaşımızın onurunu sonuna kadar savunacağız ve bununla ilgili hukuki süreçlerin takipçisi olacağız" dedi.
(Seçkin Sağlam)