Eğitim Sen Çanakkale Şubesi tarafından Belediye Çalışanları Eğitim, Sosyal Tesisi ve Sendika Binası Ercan Adsız Toplantı Salonunda ‘Eğitimde Dönüşüm ve Öğretmenlik Meslek Kanunu’ ile ilgili panel düzenlendi. Açılış konuşmasını Eğitim Sen Çanakkale Şube Başkanı Filiz Savaş’ın yaptığı panelin konuğu, Eğitim Sen Genel Yükseköğretim ve Eğitim Sekreteri Özgür Bozdoğan oldu. Bozdoğan, öğretmenler arasından en çok tartışılan konunun öğretmenlik meslek kanunu olduğunu söyledi. 23 Ekim 2018 tarihinde yayınlanan vizyon belgesine de değinen Bozdoğan; “Şuan öğretmenlerin en yoğun tartıştığı konu, öğretmenlik meslek kanunudur. Eğitimde oldukça ciddi bir dönüşüm olduğuna yönelik tartışma devam ediyor. Bu tartışmanın bizim açımızdan ana gövdesinde öğretmenlik meslek kanunu var. Birinci olarak bizim açımızdan en temel mesele, ‘eğitimde gerçekten bir dönüşüm var mı, yok mu? Var olan sorunların çözümüne dair bir adım atılıyor mu, atılmıyor mu? Bir paradigma yaşanıyor mu?’ bunu yanıtlamak. İkinci mesele de bu dönüşüm denilen sürecin içerisinde öğretmenlikle ilgili neden bir meslek kanunu çıkıyor? Bunları anlamaya çalışıyoruz, bunları çözümlemeye çalışıyoruz ve illeri dolaşarak bütün illerdeki Eğitim Sen şubelerindeki üyelerimizle beraber bu konuyu tartışmaya çalışıyoruz. Birincisi, bizim açımızdan özellikle 24 Haziran seçimlerinden sonra Ziya Selçuk’un iş başına gelmesiyle eğitim alanında ciddi bir beklenti oluştu ve bu beklentinin kendisi, Ziya Selçuk’tan önceki bakanların büyük bir bölümün eğitim alanının dışından geliyor olmasıydı. Kamuoyu yaratma araçları, yazılı ve görsel basın da kullanılarak, eğitim alanında sorunların çözüleceğine dair çok ciddi bir algı, çok ciddi bir beklenti oluşturuldu ve arkasından bu algı ve beklentiye paralel olarak 23 Ekim 2018 tarihinde bir vizyon belgesi açıklandı. Bu vizyon belgesiyle beraber de tartışmanın boyutu değişti. Bizim açımızdan bakıldığında, ortada ne bir paradigma değişikliği var, ne de eğitim alanında ciddi bir dönüşüm var. Fakat bizim görebildiğimiz kadarıyla dönüşümün olduğuna ve sorunların çözüleceğine dair bir algı oluşturma süreci yaşandı. Biz, bunu esasında bir illüzyon olarak anlatmaya çalışıyoruz” dedi.
“İktidarın hedefi, eğitimde kullanılan paradigmayı hayata geçirecek bir öğretmen kimliği oluşturmak”
Eğitim Sen Genel Yükseköğretim ve Eğitim Sekreteri Özgür Bozdoğan; “Gözümüzün önünde bir perde oluşturulmaya çalışılıyor ve burada AKP iktidarı ve Milli Eğitim Bakanlığı esasında bir adım daha ileriyle atarak sanki tüm dünya Türkiye’deki eğitimdeki dönüşümü takip ediyor ve onu izliyormuş gibi bir zihin bulanıklığı yaratmaya çalışıyor. Ama bizim açımızdan gelinen aşamada ne okullaşma politikası açısından, ne öğretmen alımı ve istihdamı açısından, ne eğitimin yönetimi açısından, ne vakıf ve cemaatlerle yapılan protokoller açısından, ne de eğitimin genel yönelimi açısından bir paradigma değişikliği söz konusu değildir. Var olan paradigma aynen varlığını sürdürüyor. Ancak farklı terimlerle ve kavramlarla bu paradigmanın anlatım şekli değişmiş. Neden öğretmenlik meslek kanunu ve öğretmenlik meslek kanununun değişmesiyle ne hedefleniyor? Biz merak ettik; öğretmenlik meslek kanunun değişmesiyle ilk yazılı metni ne zaman girmiş diye. Baktığımızda AKP’nin 24 Haziran seçimleri öncesinde sanıyorum 18 Mayıs tarihinde yayınladığı seçim beyannamesinin 58’inci sayfasında bulduk. Eğitimle ilgili 58 ve 63’üncü sayfalar arasında beş sayfalık bir bölüm var. AKP’nin seçim beyannamesinde, olduğu gibi alınmış ve vizyon belgesine yansıtılmış. Ve 58’inci sayfa öğretmenlik meslek kanunu ile başlıyor. Öğretmenlik meslek kanununun çıkması ile ilgili bize bir gerekçe söyleniyor, ‘Tüm mesleklerin kanunu var ancak öğretmenliğin kanunu yok. Ondan dolayı biz bir kanun çıkaracağız’ deniliyor. Bu bizim için yeterli ve geçerli gerekçe değil. Çünkü zaten bin 739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu, 657 sayılı devlet memurları kanunu bir hukuki çerçeve oluşturuyor. Ancak öğretmenlik meslek kanunu esasında siyasi iktidarın hedeflediği, iş güvencesinin ortadan kaldırıldığı, öğretmen özerkliğinin tamamen yok edildiği, yönetime tabii yönetim anlayışıyla paralel bir öğretmen profili oluşturmak. Diğer bir değişle, eğitimde kullanılan paradigmayla uyumlu, o paradigmayı hayata geçirecek bir öğretmen kimliği oluşturmak. Esasında şuanda hedeflenen, Milli Eğitim Bakanlığı açısından böyle bir öğretmenlik meslek kanunu. Ancak biz, sınıf içine hapsolmuş, bütün alanlara kendini kapatmış, merkezden geleni uygulayan teknisyen bir öğretmen kimliği yaratılmak istenmesine karşıyız. Bizim açımızdan öğretmen, sadece sınıf içerisinde değil, toplumsal yaşamın tamamında etkin olması gereken bir meslek grubudur” ifadelerini kullandı.
“Öğretmen odalarına gelin, önce kendi sorunlarımızı kendimiz tartışalım, çözelim”
Bozdoğan; “Öğretmenlik mesleği statüsünün ilerletilmesi yerine bu şekilde sadece uygulayıcı pozisyonunda düşürülmesi ve yönetime tamamen tabii kılınması, bizim açımızdan kabul edilebilir değil. Bugün de Çanakkale’de öğretmen arkadaşlarla, eğitim emekçisi arkadaşlarla bu konuyu bir kez daha değerlendireceğiz. Ve Nisan ayının birinci haftasından itibaren Türkiye’nin illerinde, bütün iş yerlerinde, bütün öğretmen odalarında esasında bu konuyu tartışmaya açacağız ve Nisan ayı sonunda gerçekleştireceğimiz büyük öğretmen buluşmalarıyla başka bir sesi, başka bir bakış açısının da hakim kılmaya çalışacağız. Ziya Selçuk, son zamanlarda ‘öğretmen buluşmaları’ adı altında öğretmenlerle bir araya geliyor. Ancak öğretmenlerin soru sormasının ya da söz hakkı kullanmasının mümkün olmadığı buluşmalarda öğretmenler, edilgen şekilde kendilerine Milli Eğitim Bakanı tarafından anlatılanı dinleyip, arkasından selfie çektirmekle yükümlü hale geliyorlar. Biz buradan öğretmenlere de çağrı yapıyoruz. Öğretmen odalarına gelin, önce kendi sorunlarımızı kendimiz tartışalım ve bize söyleneni değil, bizim söylediğimizin kanunlaşması için de beraber bir arada olalım” dedi.
(Baykal Sağlam)