havadurum

Bir karar ve sonuçları

Anayasa Mahkemesi, oda ve borsalarda üst üste 2 dönem yönetim kurulu veya meclis başkanlığı yapmış olanların, aradan 2 seçim dönemi geçme-dikçe aynı göreve yeniden seçilemeyeceklerine ilişkin kanun hükmünü iptal etti.

342
Ülkemizde oda ve borsalarda başkanlık yapanların bu göreve geldikten sonra bu meslekten emekli oldukları gerçeği ile karşı karşıyayız.
 
Mevcut durumun böyle olduğu günümüzde Anayasa Mahkemesinin bu kararının demokrasinin işlemesine zarar vermeyeceğini öne süren görüşlerin ne kadar gerçekçi olduğu tartışılır.
 
Bir de madalyonun diğer yüzü var.
 
Oda ve borsalarda, görev alma konusundaki isteklerinde çok gelişmiş olduğunu söyleyemiyorum.
Bunun bir çok nedeni var, kurumların özgün özelliklerinden tutun, bireylerin kapasite ve bilinç düzeyine kadar bir çok faktörün bu konuda etkili olduğunu göreceksiniz.
 
ÇTSO 10 Şubatta yeni yönetim organlarını seçecek. Ne yazık ki; mevcut başkan ve ekibi dışında yönetime talip başka adaylar şu ana kadar çıkmadı, Başkan Engin açık olarak deklere etmemişse de bu tespit geçerli bir değerlendirmedir. 5000 üyesi olan bir meslek örgütü olarak böylesi bir durum negatif bir durumdur. Bu konu, üyelerin odalarının çalışmalarına karşı yeterli ilgi ile yaklaşmadıklarının bir ifadesi olduğu kadar yönetim kültürünün de üst yönetimden başlayarak en alttaki üyesine kadar nüfus etmesinin gelişmemiş olmasının ifadesidir. Ben konunun bu yönü üzerinde duruyorum.
 
Yıllardır ÇTSO yönetimi belli grupların iradesi altında olmuştur.
ÇTSO üyelerinin iradesi yönetime yansımamıştır.
Seçilen yönetimler ekonomik olarak güçlü, belli grupların temsilcileri ve etki alanındakiler düzeyinde şekillendikleri için yönetim kültürü kurumsallaşamamıştır.
 
Halbuki ÇTSO yapı itibarıyla orta ve küçük ticaret erbabının hakim olduğu bir yapıdadır. Böylesi bir yapının, büyük grupların temsilcilerinin yön verdiği bir yönetim ile kendi üyelerinin çıkarlarına uygun bir performans gerçekleştirmesi çok zordur. İlhami Tezcan’ın istifası ile yönetime gelen Başkan Bülend Engin ile yönetim yapısı daha farklı bir nitelik kazanmıştır.
 
Her şeyden önce Bülend Engin yönetim içersinde profesyonel bir yönetici olarak bugüne kadar var olan yönetim kurulu başkanlarından farklı bir konumdadır. 10 Şubat seçimleri ile üyelerinin karşısına çıkarak onların oyları ile başkan seçilir ise ÇTSO yönetiminde ilk defa bir profesyonel yöneticinin başkanlık dönemi başlayacak. Bu konu Bülend Engin’in, Tezcan’ın istifası sonrasında başkan olması ile birlikte çok tartışıldı. “Profesyonel yöneticiler İş dünyasının sorunlarını gerçek anlamda kavramazlar” bakış açısıyla Engin’in başkanlığına karşı çıkanlar oldu.
 
Bu sınav bence 10 Şubattan sonra başlayacak.  Üyelerinin gerçek iradesi ile seçilecek Bülend Engin’in bu yönü ile değerlendirilmesi 10 Şubat’tan sonra daha bir anlamlı.
 
Sonuçta gelinen noktada alternatif olarak bir başka adayın çıkmaması durumunda; şu gerçeği de kabul etmek zorundayız; profesyonel yöneticilerin de ÇTSO’da başkanlık yapması iradesi kabul görmüştür.
 
Benim konuya ilişkin yaklaşımım ÇTSO’nun kendi gerçekleri ile uyumlu, tabanı daha iyi temsil edecek onların içinden onların sorunlarını daha iyi anlayabilecek bu anlamıyla daha tabandan gelen bir yönetimin yaratılması noktasında. Fakat bu konuda da ne yazık ki ülkemizin demokrasi bilincinin gerçekleri ile yüz yüze kalıyoruz. Bu tip örgütlerde görev alma, müdahil olma bilinci şu an itibarıyla gelişmemiş durumda.
 
Öbür taraftan da Anayasa Mahkememiz bir ömür başkanlık yapma hakkının önünü açarsa, bu bilinç nasıl gelişir, o da ayrı mesele...
Paylaş