Her depremde, selde, ya da doğada kurtarılma haberlerinde sık sık adını duyduğumuz AKUT, birçok arama kurtarma ekibi ile birlikte İzmir Depreminin ardından da enkaz yığınları arasında bir yurttaşı daha canlı çıkarabilmenin mücadelesini verdi. Tüm Türkiye`nin gözü kulağı İzmir`de enkazdan çıkacak sevindirici haberlerdeydi. Her çıkan canlı ülkede buruk da olsa sevinç yarattı, saatler sonra sağlıklı bir şekilde enkazdan çıkarılan minik Ayda ve Elif bebekler tabiri yerinde ise herkesin yüreğinde bayram sevinci yarattı. İşte o enkazların arasında, çalışan birçok arama kurtarma görevlisinden/gönüllüsünden biriydi Burç Naşit Ongan... AKUT Çanakkale Ekip Lideri olarak diğer 3 gönüllü AKUT`çu Asuman Meral AKAY, Kadir Orkun IŞIK ve Erol Tuğrul EMEKTAR ile birlikte İzmir`e gitti. Üç gün boyunca İzmir`de kalan AKUT Çanakkale Ekibi, Emrah, Doğanlar ve Rıza Bey Apartmanlarında görev yaptılar.
Biz de Çanakkale OLAY Gazetesi olarak, İzmir`den dönüş yapan AKUT Çanakkale Ekip Lideri Burç Naşit Ongan ile bir araya gelerek merak edilenleri sorduk. Hem AKUT yapılanmasına, çalışmalarına ve İzmir Depremine kadar pek çok konuda sorularımızı yanıtlayan Ongan, Türkiye`nin depremlere hazırlıklı olmadığını, bu nedenle deprem sonrası hazırlığa büyük önem verildiğini ifade ederek, "Bu yüzden arama kurtarma faaliyetlerinde dünyada önder ülkelerden bir tanesiyiz. Keşke gerek olmasa... Binalarımızı doğru yapsak, doğru yerleşim planlaması yapabilsek, jeolojik olarak araştırmalar yaparak yerleşimler kursak, bunları yapabilsek, arama kurtarmaya ihtiyaç olmayacak" dedi...
İşte AKUT Çanakkale Ekip Lideri Burç Naşit Ongan`ın gazetemiz Çanakkale OLAY`a özel açıklamaları;
OLAY: Öncelikli Çanakkale`deki AKUT`un yapılanması ile ilgili bilgi verir misiniz?
Burç Naşit Ongan: Çanakkale`de 2008 yılında 20-25 kişilik bir genç grup olarak iletişim kurarak, 2009 yılında girişimlerine başladığımız AKUT`un, 2010 yılında resmi kuruluşumuzu tamamladık. 10 yıllık bir tecrübemiz var. 8-9 ay önce bir kan değişimi yaşadık. 10 yıldır Çanakkale Ekip Liderliğini Hüseyin ŞAHİN yürütüyordu. Bende kurulduğu günden beri ekip lider yardımcılığı yapıyordum, sonrasında sorumluluğu aldım ve yeni bir kan değişimi ile yolumuza devam ediyoruz. Tam pandemi öncesinde 110 kişilik bir tanışma toplantısı yaptık, böylece kadromuz önemli oranda gelişti. Ancak her alanda olduğu gibi bizde de pandemi çok ciddi bir darbe oldu ve çalışmalarımız bu `mücbir sebep` neden ile aksadı. Şuanda yaklaşık 40 kişilik bir gönüllü grubumuz var. 10`u öğrenci olması nedeni ile şuanda Çanakkale`de değiller, bu nedenle de 30 kişilik aktif bir ekibiz diyebiliriz. Pandeminin izin verdiği ölçüde de kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Pandemi nedeni ile ulusal ölçekli eğitimler durduruldu, biz de küçük gruplar halinde yerel eğitimlere önem ve ağırlık veriyoruz. Ama AKUT tabiki yerinde durmadı. Yeni bir eğitim sistemine geçtik. Oldukça çağ atlamış bir eğitim sistemine geçtik ve uzaktan eğitimle Türkiye çapında yaklaşık 2000-2500 kişilik AKUT Gönüllülerine, teorik olarak; afet, enkaz, teknik arama-kurtarma, kişisel koruyucu donanım... gibi teknik eğitimler gerçekleştiriliyor.
OLAY: 10 yıldır Çanakkale`de faaliyettesiniz, bu süreç içerisinde ne gibi çalışmalar yaptınız?
Burç Naşit Ongan: Çanakkale`de bu 10 yıllık faaliyetlerimiz boyunca, 40 kurtarma operasyonu gerçekleştirdik. İki canlı insan hayatı kurtarmışlığımız var, 5 kadar da hayvan hayatı kurtarmışlığımız bulunuyor. Yaklaşık 12 bin kişiye ulaşan `deprem bilinçlendirme semineri` gerçekleştirdik. Bu süreç içerisinde ulusal eğitimlere katıldık. Bu süreç içerisinde ayrıca; enkaza yaklaşım, tahkimat, doğada arama-kurtarma, teknik arama-kurtarma konularında AKUT`un düzenlediği ulusal eğitimlerde kendi iç eğitimlerimizi tamamlamaya çalışıyoruz.
OLAY: Depreme hazır olmak çok önemli... Hem idareciler, hem halk hem de tabiki arama kurtarmacılar açısından. AKUT İzmir Depremine hazırlıklı mıydı?
Burç Naşit Ongan: Biz özellikle son yıllarda İstanbul Depremi odaklı büyük bir hazırlık içerisindeyiz. İstanbul`da deprem sırasında ve sonrasında oluşabilecek senaryolara göre planlama yapıyoruz. Bunun doğru bir şekilde yürümesi için uluslararası INSARAG`ın bize sunduğu tecrübelerden faydalanarak bir planlama içerisindeyiz. Biz Çanakkale olarak oldukça kritik bir noktadayız. İstanbul Depremi düşünüldüğünde, merkezi olarak intikal noktasıyız. AKUT Ekiplerinin Çanakkale`den İstanbul`a intikalinin planlamasını yapıyoruz. Bunu yaparken de İzmir`de oluşabilecek bir depremin de hesaplamaları içerisindeydik. Bununla ilgili bir hazırlığımız vardı. Kimin, hangi ekibin ne yapacağı, operasyonel olarak nelerin yapılacağı önceden planlanmıştı. Bu yönden AKUT hazırlıklıydı diyebiliriz. Bu depremin lokal bir deprem olmasından dolayı, yani İzmir`i bölgesel anlamda etkileyen değil de lokal etkileri olan bir deprem olmasına bağlı olarak, enkaz sayısının az olması nedeni ile iletişim sorunu hiç yaşamadık. İlk günden beri telefonlar çalışır haldeydi. Dolayısıyla organizasyonlar çok daha kolay yapıldı. Yani bir Körfez Depremine, Van Depremine oranla bakarsak, bölgesel yıkımlar olmadığı için iletişim kanallarımız açık kaldı. Bu da bizim hızlı hareket etmemize ve organizasyonun doğru yapılmasına büyük kolaylık sağladı. Depremin gerçekleşmesinden sonra ilk 10 dakikası içerisinde AKUT`un ADY`si (Acil Durum Yönetim) kuruldu. Öncelikle Bodrum merkezli, sonrasında da İzmir merkezli ADY`lerimiz kuruldu. Yakın ekiplerimiz derhal harekete geçti. Daha sonra, biz zaten hazır olduğumuzu bildirmiştik, bize de komut geldi. Çanakkale ekibinin imkanlarının yetersizliğinden dolayı gecikmeler yaşadık, daha erken orada olabilirdik. Gece 12 gibi afet bölgesinde, İzmir Afet Koordinasyon Merkezi`ne girişimizi yaptık. Sonrasında da 4 Çanakkale personeli olarak AKUT`un emrine girdik. AKUT Kampının kurulmasına yardımcı olduk. Hemen o gece bizi enkaza gönderdiler. Gittiğimiz dönemde 17 enkazda faaliyet gösteriliyordu, sabaha kadar 12 enkaza düştü. Onlarda hızlı ve çabuk çalışma yapıldı. Biz o gece, Emrah Apartmanında çalışmaya başladık. Emrah Apartmanı gerçekten kötü bir enkazdı. Enkazın üzerinde hemen orada İzmir, İstanbul ve Bursa ekiplerinden arkadaşlarımız vardı...
OLAY: İzmir`de nasıl bir manzara ile karşılaştınız, neler hissettiniz?
Burç Naşit Ongan: Bizlerin konuyla alakalı insanlar olduğumuz için aslında psikolojik bir hazırlığımız oluyor. Hem eğitimlerden hem de edinilen tecrübelerden, aldığımız görsel ve teorik bilgiler sayesinde afete bir miktar hazırlıklı oluyoruz. Ama tabi bir enkazın durumunu görmek insanda küçük de olsa bir travma yaratıyor. Ancak olay, insan hayatı kurtarmak olduğu için hızlı bir şekilde adapte olabiliyoruz. Enkazların ilk görüntüleri çok hoş görüntüler değil, ama o görüntü insanı teşvik de ediyor. Çünkü, enkazın içerisinde hala canlı olma ihtimali var diye düşünüyoruz. Orada gerçekten, o anda yorgunluk ve kafadaki her şey unutuluyor. Psikolojimizi doğru kontrol edip adapte oluyoruz. O nedenle aslında hazırlıklı olmamız performansımız açısından avantaj oldu. İlk enkazda yaklaşık 8 saat kadar çalışma yaptık. o süreç içerisinde, bizim çalıştığımız enkazda ne yazık ki cenazeler çıktı. Üzücü bir durum evet, ama bir taraftan da canlı çıkabilme ihtimali bir motivasyon sağlıyor ve arama kurtarma çalışmalarına devam ediyoruz. Emrah Apartmanı enkazında İzmir, Bursa ve İstanbul ekibinden arkadaşlarla birlikte çalıştık. Sonrasında yeni gelen arkadaşlarımız da olduğu için ekibi çok yormadık ve dinlenmeye çekildik. 8`inci saatte ekibimizi enkazın üzerinden çektik. Dinlenme çekildiğimiz esnada, hem AFAD, hem de birçok dernek çok ciddi bir güç yığdı bölgeye. Enkaz sayısı bölgesel bir depreme göre azdı. Daha büyük afetler için hazır olmalıyız, enkaz sayısı arttığında haliyle arama kurtarmacı sayısı da ona oranla düşecektir. Kullanılacak iş makinası saysı da düşecektir.
OLAY: İzmir`de nerelerde çalışmalar yaptınız?
Burç Naşit Ongan: 17 enkazda çalışma vardı ilk gittiğimiz de sonra azalarak devam etti. 3`üncü günün sonunda biz ayrıldığımızda tek enkaz kalmıştı. Biz Çanakkale ekibi olarak üç ayrı enkazda çalıştık. Emrah Apartmanı, Rıza Bey Apartmanı ve son 2 gün Doğanlar Apartmanında görev aldık. Elif Bebeğin çıktığı anda biz Doğanlar Apartmanında, Elif Bebeğin çıkarıldığı enkazda çalışıyorduk. Duygusal bir an oldu bizim içinde gerçekten.Tabi o teşvik ediyor. Çok fazla oyalanacak, sevinecek vaktiniz olmuyor, buradan bir canlı çıktıysa, bir canlı daha çıkar motivasyonu ile çalışmaya devam ediyorsunuz böyle durumlarda. O gün 12 saat kadar enkaz üzerinde kaldık, efektif bir çalışma oldu ve açıkçası kara düzen bir çalışmaya izin vermedik.
OLAY: Sizin İzmir Depremi sonrası oluşan enkazda izlenimleriniz nelerdi? Yıkılan binaların ortak özelliklerini gözlemleyebildiniz mi?
Burç Naşit Ongan: Yıkılan binaların özellikleri, ihmal ve daha pek çok iddia ile ilgili olarak ben sadece bildiklerimizi paylaşabilirim. Sonuçta bizler arama kurtarma faaliyetinde bulunuyoruz,benim kişisel olarak mimari ve jeolojik bilgim sınırlı. Bildiğim kadarıyla, bölge zaten binlerce yıllık alüvyon toprak üzerine yerleşim sağlanmış bir bölge. Bizim Çanakkale`ye çok benzer bir alan, kurutulmuş dere yatağı üzerinde yerleşme yapılmış. Eski İzmir`in de olduğu yer. İnsanlar suya yakın yaşamak istediği için zamanında, zemin alüvyon toprak ve yerleşime uygun bir yer değil, en azından zemine uygun inşaatçılık, mühendislik yapılması gerekiyor. Ben çalışma esnasında gördüm, demirden falan çalınmış bir apartman değil gibi görünüyordu. Ama o zaman teknolojisiyle inşa edilmiş bir apartman olduğu için bugünün standartlarını karşılamadığı açıktı. Yerleşim için doğru bir zemin değil, ama yine de yeni binalar, yeni teknolojiler, yeni mimari standartlar sayesinde çok büyük bir alan etkilendi diyemeyiz. İzmir için lokal bir nokta haline geldi. Daha çok zemin ve zemine uygun olmayan yapılaşma sorunu ortaya çıkıyor diye yorumuyorum. Mühendislikle ilgili çalışmalar sonucunda bir açıklama gelecektir.
OLAY: AKUT afet durumlarında çok önemli bir görev üstleniyor. AKUT bugün hangi noktada?
Burç Naşit Ongan: AKUT, kendi adına çağ atlamış durumda. Çünkü biz, Körfez Depreminden bu yana edindiğimiz tecrübeleri güncel hayatımıza aktarmayı başarabilmiş bir ekibiz. Aynı zamanda Birleşmiş Milletler INSARAG sınavlarına ilk giren, bu konuda ilk Birleşmiş Milletler standartında Arama Kurtarma Ekibi olarak tanınan, akredite olan bir ekibiz. Uluslararası afetlerde görev almış bir ekip.Bu anlamda oldukça bilinçli ve hazırlıklı bir ekibiz. Bir yandan bu konuda ciddi bir adım ilerideyiz. Neden? İşte bu INSARAG standartlarını tüm ekiplerimize yaygınlaştırdığımız için teorik olarak çok ciddi bir donanımımız var, pratik olarak da çok fazla tecrübe yaşamış arkadaşlarımız olduğu için deneyimli bir ekibimiz var.
OLAY: En önemli problemleriniz neler?
Burç Naşit Ongan: Arama kurtarma ekipmanları çok pahalı. Bir Searchcam fiyatı 18 bin dolar civarında. Bazı ekibimizde var ama her ekibimizde yok. Bizim sıkıntımız, biz bir derneğiz ve devlet kurumları gibi desteklenemiyoruz ne yazık ki... Biz bağışlarla hareket etmek zorundayız. Çok pahalı ekipmanlara ulaşmamız zor oluyor, ulaştığımız zaman da gözümüz gibi bakıyoruz. Çanakkale ekibi olarak, bir enkaza girebileceğimiz arama kurtarma ekipmanına sahibiz, ancak çok yetersiz. Elimizden geldiğince bu ekipmanı doğru bir şekilde kullanmaya ve korumaya çalıyoruz. Dolayısıyla aslına geliştirilmeye ihtiyacımız var. Ama genel anlamda bakarsak, AKUT`un elindeki imkanlar, bugün dünya standartlarında, en yüksek teknolojideki imkanlara sahibiz diyebiliriz. Biz de Çanakkale Ekibi olarak bu standartlara yetişmek istiyoruz.
OLAY: Türkiye`de arama-kurtarma hangi noktada nasıl değerlendirirsiniz?
Burç Naşit Ongan: Arama kurtarmada geldiğimiz üst düzey nokta, olumlu bir tespit gibi dursa da özünde olumsuzdur. Bunu, sadece AKUT adına değil, tüm arama kurtarma faaliyetleri adına konuşmak lazım. Bir arama kurtarma faaliyetine niye ihtiyaç olur? Yapısal anlamda hazırlıklı olmadığımız zaman ihtiyaç olur, bu da afetlerden çok etkileniyorsunuz demektir. Dolayısıyla yapısal olarak veya afete hazırlık olarak yeterince çalışmayı yapmazsanız, afet gerçekleştiği anda, artık çok geç kalmış olursunuz. Dolayısıyla bu durumda da afet sonrasına hazırlıklı hale gelmek zorunda kalıyorsunuz. Türkiye, afetten sonrasına hazır. Bizim en büyük zaafımız bu. Yani, Avrupa`da veya dünyadaki bazı ülkeler teknolojik olarak bizden daha iyi olan ülkeler, arama kurtarmada neden bizden daha iyi durumda değiller? Çünkü, buna ihtiyaç duymuyorlar, öncesine hazırlanmış durumdalar. Biz öncesinde yeterli hazırlık yapamadığımız için sonrasına hazırlık yapar durumdayız. Bu yüzden arama kurtarma faaliyetlerinde dünyada önder ülkelerden bir tanesiyiz. Keşke gerek olmasa... Binalarımızı doğru yapsak, doğru yerleşim planlaması yapabilsek, jeolojik olarak araştırmalar yaparak yerleşimler kursak, bunları yapabilsek, arama kurtarmaya ihtiyaç olmayacak.
OLAY: Çanakkale`de arama kurtarmaya hazırlık konusunda sorunlarınız neler?
Burç Naşit Ongan: Çanakkale`de bu konuda gerçekten çok eksiğiz. Öncelikle bizim elimizdeki bütün ekipman, tamamen AKUT Genel Merkezi tarafından sağlanmış durumda. Çanakkale yerelinden bize destek gelmiş değil. Son süreçte Kepez Belediyesi bize yer tahsis etmeye çalışıyor. Kepez Belediyesi gerçekten şu an itibariyle tek destekçimiz. Bizim İzmir Depremine 2 saat 45 dakika sonra çıkmamızın sebebi, bir operasyon çıkış merkezimizin, bir lojistik depomuzun olmamasından kaynaklı. Çok ciddi bir kayıp ve ihtiyaç. Bunun yanı sıra elimizde bir aracımız var AKUT Genel Merkezimizin tahsis ettiği. Enkaza müdahale konusunda çok eksiğimiz var. Mesela gece çalışma imkanımız yok. Diğer ekiplerin aydınlatmalarını kullanmazsak, biz gece enkazda çalışamayız. Çünkü, hem aydınlatma sistemlerine hem de jeneratör desteğine ihtiyacımız var. Biz sadece kırıcı ve delicilerimizle enkazda faaliyet gösteriyoruz. Bu anlamda donanım adına çok eksiğiz. Yani, bütün diğer AKUT`un operasyonel ekipleri, bulundukları ildeki yerel kaynaklardan son derece faydalanıyorlar. Özellikle belediyeler, Ticaret ve Sanayi Odaları, Sanayi Kuruluşları çok ciddi destekler veriyor. Çok ciddi bağışlarda bulunuyorlar. Biz Çanakkale`de bu anlamda çok eksiğiz. Çanakkale`deki kurum ve kuruluşlardan biraz daha destek görmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Bununla beraber Çanakkale`deki gençlere de seslenmek istiyorum; AKUT`u doğa sporları ile uğraşan insanlar olarak oluşturduğumuz için, bizden beklentileri doğa sporları ile alakalı beklentileri var. Ama biz bir yürüyüş kulübü değiliz. Biz afetlere, kayıp vakalarına odaklanmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla burada katılımcı sayısında sıkıntı çekiyoruz. Üniversiteli gençlerden oluşan katılımcılar bizler için çözüm olmuyor. Çünkü, mezun olup gidiyorlar. Çanakkaleli gençlerden daha fazla katılıma ihtiyaç duyuyoruz. Pandemi nedeni ile eğitimler aksadığı için insanlar kısa sürede ilgilerini kaybediyorlar. Şimdi yine yoğun bir istek var. Afetten hemen sonra bağışlar ve gönüllü adayları artıyor. Ama böyle olduğunda, bir süre sonra afeti unutuyoruz, sonrasında istek de kayboluyor. Daha çok insan olduğu sürece imkanlarımız da artacaktır. Ama temel olarak Çanakkale`de hizmet veren belediye ve sanayi kuruluşlarının, ekonomik anlamda güçlü kuruluşların desteğine çok ihtiyacımız var.
OLAY: Arama kurtarmada "Dünyada önder ülkeyiz" dediniz, bu aslında olumlu bir tespit gibi dursa da, özü itibariyle olumsuz bir durum değil mi?
Burç Naşit Ongan: Türkiye genelinde arama kurtarmanın problemleri; aslında bu konuda çağ atlamış durumdayız, AFAD kendini ciddi anlamda geliştirmiş durumda... Bizler de AFAD tarafından hizmet birlikleri olarak görülüyoruz. Burada öyle değerlendirmek lazım, aslında temel anlamda, Türkiye olarak oldukça donanımlıyız. Ancak koordinasyon eksikliklerimiz ortaya çıkıyor, enkaz üzerinde, afet bölgesinde bazen çatışmalar yaşanabiliyor, hem duygusal hem de iradi sorunlar olabiliyor. Biz açıkçası İzmir tecrübesinde bunların en az yaşandığını gördük. Bu güzel bir haber... Oldukça iyi durumdayız, enkazın üzerinde insanların becerileri ve yeterlilikleri konusunda biraz daha denetimli olmak gerektiğini düşünüyorum. Tecrübeli eğitimli personeli daha faydalı kullanabiliriz. AKUT tecrübeli ve eğitimli personeli barındırmasıyla da oldukça donanımlı bir halde. Birçok dernekte gönüllü insan var, onların heveslerini de kırmamak gerekiyor ama yine de biraz daha bu akreditasyon sistemine uygun davranmak lazım...
OLAY: Son yıllarda siyasi tartışmalarla gündeme geldi AKUT. Bu tartışmalar, AKUT`un bu şekilde gündeme gelmesi, sizi nasıl etkiliyor?
Burç Naşit Ongan: AKUT`un siyasetle gündeme gelmesi bizim dışımızda oluyor. Neden? Biz, belirli ilkelerle çalışan bir derneğiz. Bir gönüllü AKUT`a üye olmaya geldiğinde, daha başlangıç aşamasında biz bu ilkelerimizi, vizyon ve misyonumuzu anlatmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla bizim karşılıksız yardımseverlik, gönüllülük gibi temel ilkelerimizin arasında AKUT`u daima siyaset üstü olarak tanıtırız. Derneğe geldiğinizde, siyasi kimliğinizden soyunup, kapıdan içeriye kırmızı AKUT üniformasını giymiş olarak girmeniz gerekir. Biz bu siyasi tartışmaların tamamen dışında hissediyoruz kendimizi. Biz her türlü siyasi bakış açısına sahip insanların var olduğu bir yapıyız. Bu nedenle belirli bir siyasi tartışmanın içine sokulması AKUT için çok yıpratıcı olur. Kim hangi siyasi görüşü benimserse benimsesin, amaç insan hayatı kurtarmak olunca birlikte çalışmak durumundayız. Ne yazık ki siyasetin bazı kirli kısımları bize dokunuyor. Bir tarafa itilip, bir tarafa çekiliyoruz. Yyönetim kurulumuz da bundan uzak durmak için gayret ediyor. Siyasi tartışmalar AKUT`a zarar verir. AKUT`a verilen zarar da afet yönetiminde problemler yaşatır buna izin veremeyiz... Biz insan hayatına odaklanarak, yeteneklerimizi, olanaklarımızı ve enerjimizi buna yönlendirmeliyiz...