Binlerce ağacı katlettiler!

1313

 Merkeze bağlı Kirazlı/Balaban Tepesi’nde Kanadalı Alamos Gold’un yerli taşeronu Doğu Biga Madencilik tarafından projelendirilen maden sahasında yaşanan ağaç kesimleri kalabalık bir heyet tarafından yerinde incelendi. CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, CHP Seçim ve Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Avukat Muharrem Erkek, CHP Tarım Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal ile CHP’nin Çanakkale ve Balıkesir Milletvekilleri, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ile belediye başkanları, belediye başkan yardımcıları, çevre örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarının katılımı ile gerçekleşen inceleme gezisinde yaşanan ağaç katliamına tepki gösterildi. Ağaç katliamının boyutunun ÇED raporunda belirtilenden çok daha fazla olduğu ifade edilirken, hem madencilik faaliyetleri hem de Çan’da kurulu bulunan ve kurulması planlanan termik santrallerin bölgedeki tarımsal yaşamı, insan sağlığını ve canlı çeşitliliğini tehdit ettiği belirtildi. 

 
Başkan Gökhan’dan sert tepki 
Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, burada gazetecilere yaptığı açıklamada, “Burada yapılan doğa katliamını görmek için geldik. Balaban tepesindeyiz, şuanda altın cevherinin tam üzerinde duruyoruz. Bu tepe tamamen yok olacak. Buradan çıkacak kayaçlar, aşağıya götürülmek suretiyle orada, siyanürlenerek içindeki altın alınacak. Daha sonra o siyanürlü topraklar orada depolanacak. Bu sadece gördüğümüz alanda değil, bunun arkasındaki alan da tamamen yok edilecek ve sonuç itibariyle buradan çıkan tüm malzeme aşağıda ayrıştırılacak. Dolayısıyla basın yoluyla tüm Çanakkalelilerin buradaki durumu görmelerini istedik. Bu işletme yarın başlarsa 2 yıl sonra bu tepenin de yok olduğunu göreceğiz. Fakat sonuç itibariyle bu tepeye gelmenin ötesinde karşıdaki gördüğümüz alanda cevher olmayan toprak ve yanında cevher olan toprak, siyanürlenmiş olarak orada kalacak. Bu süreçte tabiatıyla yağmur suyuyla civardaki akarsulara, derelere karışma ihtimali ile doğaya zarar vermesi söz konusu olacaktır. Çünkü burası ormanlık alan değil, burası bir ekosistem. Bin pınarlı, yani çok önemli bir su kaynağı, sadece Çanakkale’nin değil, tüm Biga Yarımadası, Midilli ve Gökçeada’nın da su kaynağının üzerinde duruyoruz. Maalesef hemen karşımızda duman dumana iki tane termik santrali görüyoruz. Yani Çanakkale yöresi, bu termik santralcilerin, siyanürle altın işletmecilerin tacizine, tecavüzüne uğruyor. Yani bu kadar harap edilen bir yöre Türkiye’de Çanakkale’den başka yok” dedi. 
 
“Bir an önce ‘dur’ denmesi gerekiyor”
“Bu dağların hemen arkası, Balıkesir alanıdır ve orası Milli Park’tır” diyen Başkan Gökhan, “Yani oranın Milli Park olması ile buranın bu şekilde tarumar edilmesini siyasetçilerimizin dikkatine sunuyorum. Bizim, hiç bir zaman altın aramayla ilgili siyanür kullanıldığına dair bir beyanımız olmamıştır, çünkü altın aramada siyanür kullanılmaz. Siyanür toprakların işlenmesi sırasında, altının ayrıştırılması için kullanılır. Dolayısıyla aramalarda bile kimyasallar kullanılıyordu ve bunun bir örneğini Şahinli’de yaşadık. Arama aşamasında Kurban Bayramı’nda Şahinlililerin suları kirlenmişti. 4 gün boyunca Çanakkale ve Lapseki Belediyesi Şahinli’ye su taşıdı. Yarın gerek Atikhisar Barajı’na yönelen derelerde, gerekse Bayramiç’teki dereler kanalıyla bulaşmış olan siyanürün kullanılması sonucunda neler olabileceğini düşünmek bile istemiyoruz. Dolayısıyla buna bir an önce ‘dur’ denmesi gerekiyor” dedi. 

“O zaman ÇED raporunda sahtekarlık var”
Gökhan, “ÇED raporunda, buradan çıkarılacak altının piyasa değeri, 4 katrilyon lira. Bizim devletimize düşen pay, yüzde 4’ü yani 172 milyon lira. Bu güzel, tarihi, mitolojik doğa, florasıyla, faunasıyla, oksijeniyle, bitki yapısıyla bu yapının bozulmasına değiyorsa, o zaman bir şey diyemeyiz. Fakat bence, buna kimse ‘tamam’ demez. Yıllarca halk olarak mücadele ediyoruz. İktidar milletvekilleri altın aramada siyanür kullanılmaz demeye devam ediyor. Altın aramada zaten siyanür kullanılmaz ama işlerken mutlaka siyanür kullanılır. Burada 45 bin ağaç kesileceğini öngören ÇED raporundan sonra burada kesilen ağaç sayısının 195 bin civarında olduğu tespit edildi. Bunu söylediğimizde Orman Müdürlüğünden, ‘Biz, ağaç adedi bildirmeyiz, alan bildiririz’ açıklaması yapılıyor. Tamam, o zaman ÇED raporunda sahtekarlık var. O alanda kaç ağaç olabileceği hesap edilmiş olması gerekiyor. Burada Çanakkale halkı hep uyutulmaya çalışılıyor. Bu süreçte artık mücadelemizi daha ileri seviyelere götüreceğiz. Gerekirse uluslararası seviyelere taşımayı deneyeceğiz. Çünkü bu doğa, sadece Çanakkale’nin, Türkiye’nin değil dünya mirasıdır” dedi. 

“Binlerce ağaç kesilmiş ve kesilmeye devam edecek”
CHP’nin Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, Genel Sekreter Vekili ve Çanakkale Milletvekili Avukat Muharrem Erkek; “Bu faaliyetler, bu çalışmalar devam ettiği sürece katliam da devam eder. Onun için bugün buradayız. İktidar, devleti yönetenler, Çanakkale Valiliği, Milletvekilleri, neden buna dur demiyorlar, neden direnmiyorlar? Buraya 1-2 yıl önce geldiğimizde böyle bir tablo yoktu. Binlerce ağaç kesilmiş ve kesilmeye devam edecek. Üzerinde  bulunduğumuz tepe, olduğu gibi kalkacak. Hem Çanakkale, hem Balıkesir’in tüm verimli toprakları Kaz Dağları’ndan, yer altı sularından besleniyor. Yer altı sularını, yer üstü sularını riske atıyoruz. O sular kirlenirse, zehirlenirse her şey biter. Buraya Çanakkale’mizin tek içme suyu kaynağı çok yakın. Yani altın şirketlerine yol verenleri, destek verenleri, bu ruhsatlara imza atanları Çanakkale de tarih de affetmeyecek” dedi. 
 
“En az 200 bin ağaç kesilmiş”
CHP Tarım Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal ise “Ben bir yıl önce buraya gelmiştim. Gördüğünüz alanda daha yeni ağaç kesimleri başlamıştı. Ne yazık ki aradan 1 yıl geçmeden 6 bin dönüm alanda ağaçlar kesilmiş. Onlar 45 bin ağaç diyorlar. Ben aynı zamanda çiftçiyim, tarımla ilgiliyim. 6 Bin dönümde 45 bin ağaç olması için bin metrekare alanda yaklaşık olarak onların deyimi ile 5-6 ağaç olması lazım. Oya biz biliyoruz ki, bir ormanda bir dekarda yaklaşık 100 ağaç olmalı. 100 ağaç üzerinde hesapladığımız zaman 600 bin ağaç yapar. Açık yerleri de hesaplarsak en az 200 bin ağaç kesilmiş. Burada önemli olan sadece 200 bin ağaç değil, 72 milyon ton toprak işlenecek. 72 milyon tonun 25 milyon tonu tamamen siyanürle işlenecek. 25 milyon ton toprak işlenecek ve yüzyıllarca bura zehir olarak kalacak. Peki bunun karşılığında ne alıyoruz? Yaklaşık olarak 6 yılda 72 milyon tonu darmadağın edecekler, yüzbinlerce ağacı yok edecekler. Atikhisar Barajını kirletecekler, tarımsal varlığını tehdit altına alacaklar.  Yani bu proje Çanakkale’nin bütün geleceğini etkileyecek. Kalırsa toplam 172 Milyon TL bir para kalacak ‘oda kalırsa’. Çünkü kendi beyanlarına göre devlet onlardan alacağını alacak. İkincisi bir ton su ve bir ton topraktan 750 gram altın çıkartacağız diyorlar. Bu yüzde bir kalacak demektir. Çanakkale’nin tarımsal varlığı bir yılda 8 milyar TL, tarım ihracatı ile, zeytini ile, buğdayından, arpasından, kayısısından her türlü ürününü yetiştiği bu bölgenin 8 milyar katma değeri var. Buna karşın 6 yılda burasını darmadağın bir şekilde teslim alacağız. Bize çöp kalacak, kanser kalacak, bize kötülük kalacak... Bir ormanın kendi hafızasını oluşturması için en az 200 ile 500 yıla ihtiyacı var. Burası İda’nın binlerce su varlığının bir yerden toplanıp geldiği yer. Yani tarihsel, kültürel, mistik bir yapısı var.  Eğer siz bir ülkede bu kadar güzel bir doğa harikasının katledilmesi için, ihanet edilmesi için bir kampanya düzenleseniz. Bu kadar yapamazsınız. Burayı, Kanadalı bir şirkete teslim ediyoruz. Kanadalı, Amerikalı, yerli hiç fark etmiyor. Hainliğin kimin tarafından yapıldığının önemi yok. Bu yapılanlar hainliktir. Biz biliyoruz ki; bu iktidar her şeyi satacak. Her şey satılmaz! Böyle bir şey olmaz. Bu ülkeye yazık, Çanakkale’ye yazık, bu emeğe yazık, tarihi ve kültürel birikime de yazık. Gözlerini buraya dikmişler ve burayı darmadağını edecekler. Araştırma Önergesi kurulsun istedik, buna itiraz ettik ancak önergemiz reddedildi” dedi. 
 
“İnsanın yüreği parçalanıyor”
CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca ise, “CHP Bu görüntü, hepimizin içini acıtması gerekiyor. Bozulan ekosistem, kesilen ağaçlar, yok edilen ormanlar sadece Cumhuriyet Halk Partisinin değil herhangi bir siyasi partinin üzülmesi gereken bir durum. Bizim çocuklarımızın, torunlarımızın ve bizden sonrakilerin geleceğini ne hale getireceğinin canlı bir kanıtını görüyoruz. Burada Kaz Dağları, açılan kara deliklerle yok edilmeye çalışılıyor. Bugün gördüğüm manzara karşısında gerçekten insanın yüreği parçalanıyor. Bu manzarayı görüp de mecliste hala ‘Araştırmayalım, konuşmayalım’ demek, insanlıktan ve vicdandan yoksun olmayı gerektiriyor” dedi. 
(Seçkin Sağlam)
Paylaş