Ayvacık`a bağlı Arıklı Köyü yakınlarında MTA tarafından yapılan uranyum-toryum madeni arama sondajları yöreyi tehdit ediyor. Edremit Körfezi`ni de içinde bulunduran kışı şeridi, Kazdağları`nın bir bölümü ve Çanakkale`nin Kuzey Ege sınırındaki büyük bir alanı tehdit eden sondaj çalışmalarına karşı Ağustos ayında dava açılmıştı.
Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Nusratlı Kültür Turizm ve Dayanışma Derneği, Ege ve Marmara Çevre Belediyeler Birliği ile 40 yurttaşın açtığı davanın bilirkişi keşfi önceki gün (29 Kasım) gerçekleştirildi. Maden Tetkik ve Arama (MTA) Genel Müdürlüğü tarafından yapılan arama sondajının ruhsat ve izinlerinin iptali için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve Tarım ve Orman Bakanlığı aleyhine açılan davada 8 uzman kişiden oluşan bilirkişi heyeti incelemede bulundu.
Yöreyi her yönden tehdit ediyor
Hakim tarafından başlatılan keşif sırasında, sondaj ve etki alanları keşif heyeti tarafından incelenirken davanın avukatları; Cem Altıparmak, İlayda Kocabaş ve Deniz Özturan, keşif heyetine ayrıntılı bilgiler vererek, uranyum-toryum madeni çalışmalarının yöreyi nasıl tehdit ettiğini anlatılar. Uranyum madenciliğinin hem sondaj hem de işletme aşamasında bölgenin ormanlarına, tarım alanlarına, hayvancılığına, zeytinliklere, arkeolojik sit alanlarına ve ekoturizm faaliyetlerine vereceği zararları anlatan avukatlar, arama ruhsatı, orman izni ve sondaj çalışmaları ile ilgili verilen ÇED kapsam dışı kararının iptal edilmesinin gerekli olduğunu ifade ettiler. Davanın hakimi ayrıca, davacı 40 yurttaş adına Arıklı Köyü`nde yaşayan bir vatandaşın da beyanını aldı. Davacı vatandaş, köylerinin gelirinin kendilerine yettiğini, köylerinin havasını, suyunu, toprağını kirletecek madencilik faaliyetlerini istemediklerini söyledi.
"Maden çalışmalarının doğal yaşama yönelik tehditlerini anlattık"
Bilirkişi keşfinin ardından görüşlerini aldığımız davanın avukatlarından Cem Altıparmak, bilirkişi heyetine davanın neden açıldığına ilişkin bilgiler verdiklerini dile getirdi. Uranyum-toryum madenlerinin; Kazdağları`nın ekolojik yapısını, yerel ekonomik kaynaklar ile ekoturizm olanaklarını, tarım, hayvancılık, zeytincilik ve bölgenin geçim kaynaklarından olan orman ürünlerine yönelik oluşturacağı zararları anlattıklarını ifade eden Altıparmak, insan ve çevre sağlığına yönelik olası tehditlerini de dile getirdiklerini söyledi. Altıparmak, "Tüm bunların yanında, İklim Değişikliği ile Mücadelede, Türkiye`nin vermiş olduğu taahhütlere aykırı bir proje olduğu için de sondaj iznine bağlı kararların iptal edilmesi gerektiğini izah ettik. Ortalama 60 gün içinde raporun geleceğini düşünüyorum. Bizim beklentimiz, var olan gerçekliği, oradaki dağları, ormanı, tarım arazilerini gören bir bilirkişinin burada uranyum madeni işletmeciliğinin hiçbir kamu yararı taşımadığına dair bir rapor vermesini bekliyoruz" dedi.
Çok sayıda yerleşim yerini ve antik kenti tehdit ediyor
Uranyum-toryum madeni arama sondaj çalışmaları, Ayvacık`ın Kıran Kolu Köyleri olarak bilinen bölgede; Arıklı Köyü başta olmak üzere, Nusratlı, Yeşilyurt, Kayalar, Çatlı, Tartışık, Dibekli, Güzelköy, Hasanobası, Ahmetçe, Sazlı, Kozlu, Büyükhusun, Demirci, Hüseyinfakı köyleri ile Küçükkuyu beldesini ve Ayvacık ilçesini de tehdit ediyor. Bölgede ayrıca Çanakkale`yi Edremit Körfezi`ne bağlayan sahil şeridindeki, Babakale, Behramlı, Assos ve Sokakağzı gibi turizm faaliyetinin yoğun olarak yapıldığı merkezler bulunuyor. Yine aynı bölgede, geçmişi 3000 yıl öncesine dayanan Gargara Antik Kenti de bulunuyor.
5 yıl süresi var
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı`na karşı "Arama Ruhsatı İptal" davası ile 2017 tarihinde verilen ve 5 yıl süresi bulunan 71 hektar alana sahip arama ruhsatının iptal edilmesini istendi. Dava dilekçesinde, "İklim değişikliği ile mücadele strateji ve eylem planlarına, yutak alanların korunmasına ve iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik Türkiye`nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere ve ulusal mevzuata aykırı bir şekilde hareket ederek maden arama ruhsatı vermiştir" denilmişti.
(Seçkin Sağlam)