Emekçiler sürdürdükleri hukuk mücadelesini kazanmalarına rağmen, hukukun vermiş olduğu kararlar halen uygulanmaktan imtina edilmektedir.
Bu süreçte emekçilere destek veren kurumun çeşitli düzeydeki elemanları için soruşturmalar açılmış, bazılarının ailelerine gönderilen mektuplarla destek veren kişilerin terörle ilişkilendiğine dair gerçek olmayan bildirimlerde bulunulmuştur.
Bir kent belki de, Türkiye’de ilk defa bu kurumun yöneticisinin istifası için sokaklara çıkmış istifa etmesi talep edilmiştir.
Buna yol açan; kendi kurumunun bir çalışanının kanser hastası olmasına rağmen müstafi sayılması kararı ve sonrasında bu personelin yaşamını yitirmesi gibi son derece acı bir olaydır.
İnsanlık adına bir utanç olan böylesi bir olay adeta infial yaratmıştır.
Kentin çeşitli dinamikleriyle çatışma içersine giren kurum, kendi yandaş personeli aracılıyla kentin değerlerine saldırıya geçmiş, bir itibarsızlaştırma kampanyası başlatılmıştır.
Öyle ki kent halkı için alkolik değerlendirmesinden tutun, üreme sorunlu olmalarına kadar vardırılan hakaretleri yapan yöneticiler, “kendi görüşleridir “şeklinde yapılan değerlendirmelerle koruma altına alınmıştır.
Bu çabalar aynı zamanda kentin siyasi dengelerini değiştirmek adına yandaş oldukları siyasal vizyon adına üstlenmiş oldukları rolle ilgilidir.
Bu konuda ciddi bir organizasyon içersine girilmiş, kent algısının etkilenmesi ve yönetimi için çeşitli paravan web siteleri kurdurulmuş, kentin medyası ele geçirilmeye çalışılmıştır.
Bu çabaları ile kontrol altına alamadıkları gazeteciler için bir yıldırma hedef gösterme kampanyası başlatılmıştır.
Kendi personeli için engizisyon mahkemeleri yöntemleriyle soruşturma operasyonları yapılmış gizli tanık marifetiyle, isimsiz maillerle soruşturmalar açılmış ve savunma hakkı bile tanımadan çeşitli cezalara çarptırılmışlardır.
Herhangi bir gerekçe gösterilmeden personel sicillerinin bozuk olduğu bildirimleri yapılarak insanların gelecekleri ve meslek hayatları karartılmıştır.
Personel arasında yapılan ayrımcılık ayyuka çıkmış durumdadır; personelin çeşitli ihtiyaçlarının belirlenmesi için yapılan bazı girişimler sırasında ötekileştirilmiş personelin yanına bile yanaşılmamaktadır.
Saat kulesi kılıklı baz istasyonu sınırları içersine diktirilmiş, binlerce insanın sağlığı hiçe sayılmıştır.
Kendi personeli için kurulan sağlık hizmetleri veren bir birim kapatılarak binlerce insanın sağlık hakkı yok sayılmış sağlık hizmetleri genel sağlık hizmetleri kapsamında ilave ekonomik külfetlerin altına sokulmuştur.
Kadrolaşama çalışmalarında sınır tanımadan kendi yandaşları ve akrabaları için özel belirlenmiş şartlar ile adrese teslim personel alımları yapılmıştır.
Her gün yeni bir skandal olayla gündeme gelen bu kurum kelimenin tam anlamıyla gemi azıya almıştır.
Böyle bir kurumun yöneticilerinin bir bilim kurumu yöneticisi olması düşünülemez bile !
‘Gemi azıya almak’ demişken bir başka kuruluş daha aynı kontrolsüzlük dahilinde sürdürdüğü çalışmalarla dikkat çekiyor.
Hakkında faaliyetlerini durdurması konusunda yargı kararı olmasına rağmen, faaliyetlerine devam eden kuruluş bir de yapmış olduğu açıklamalarda; kamuoyunun aklı ile dalga geçer gibi “araçların paslanmasını önlemek için hareket halindeler” şeklinde bir açıklama yapabiliyor.
Böylesi bir mantıksız açıklamayı yapan kuruluş basını tehdit etme noktasında da birden aslan kesiliyor.
Basın özgürlüğünün ayaklar altında olduğu, başbakandan valisine kadar siyasi erk sahiplerinin her koşulda basını tehdit ettiği koşullarda; sistemin parçası olan, halkını onun iradesini hukuku yok sayan bu kuruluş doğal olarak almış olduğu cesaret ile gazetemizin yapmış olduğu haberler için gazetemize ayar vermek anlamında işimizi öğretmek babında kaleme aldığı bazı ifadelere gazeteye gönderdiği açıklamasında yer verebiliyor.
Ey termikçi kendine gel, senin üstü örtülü tehditlerin bize sökmez.
Dikkat et araçların paslanmasın….