Berkin Elvan unutulmadı.

Berkin Elvan yurdun dört bir yanında anıldı.
Ekmek almak için evinden çıkan, Gezi Direnişi sırasında “güvenlik” güçlerinin azgınca halka saldırılarından nasibini alan Berkin Elvan 269 gün yaşama tutunma mücadelesi sonrasında yaşama gözlerini yumdu.
Emri ben verdim diyerek Berkin Elvan’ın annesini meydanlarda yuhalatanları doğal olarak bu halk unutmadı.
Diğer yandan katillerinin özel çabalarla korunduğu, bu bir yıllık süreçte öfke büyüdü ve 1. yılında meydanlardan “Berkin Elvan ölümsüzdür” , “Katillerden hesap sorulacak” sesleri yükseldi.

510
Berkin Elvan’ı anmak, bu cinayetin sorumlularının hesap vermesi için sokaklara çıkan halk yine şiddete maruz kaldı.
Güvenlik güçlerinin şiddetiyle birlikte, bazı kentlerde sivil güçlerde devreye girdiler.
İzmir’de Berkin Elvanın heykeline bile saldırdılar.
Tüm bunlar göstermektedir ki; halk güçlerine karşı şiddet politikası resmi bir politika haline dönüştürülmüştür.
Berkin Elvan genç bir fidan olarak şimdi hepimize öğretiyor.
Baskı ve şiddet, sömürü düzeninin ayrılmaz bir parçasıdır.
Bu anti demokratik uygulamaları boşa çıkarmak, birlik ve dayanışmadan geçer.
Çanakkale’de de Berkin Elvan unutulmadı.
Demokrasi ve emek güçleri Elvan’ın ölümüne neden olan AKP politikalarını protesto etmek için AKP binasına yürüdüler.
Çanakkale’deki etkinlik her zaman olduğu gibi sağduyunun hakim olduğu herhangi bir olayın gerçekleşmediği, Çanakkale’ye yakışan bir şekilde gerçekleşti.
Berkin Elvan’ın anma etkinliği Çanakkale’deki emek ve demokrasi mücadelesi açısından ileri bir adımdı.
Demokratik ve sol güçler bütün renkleriyle bir araya geldiler.
Diğer etkinliklerden farklı olarak daha katılımcı ve coşkulu bir etkinlik oldu.
Berkin Elvan etkinliği; Çanakkale açısından bundan sonraki etkinlikler için örnek olmalıdır, bu formatta canlı ve katılımın yüksek olduğu etkinlikler olarak sürdürülmesi açısından da bir başlangıç olarak değerlendirilmelidir.
Sol güçler, tüm renkleriyle omuz omuza taleplerini ortaya koydukları sürece gericiliğin saldırılarını bertaraf etmek adına daha etkin gelişmeler kaydedilebilecektir.
Berkin Elvan 14 yaşında, şiddet politikalarının sonucu yaşamını kaybetmiştir,ancak şimdi tüm demokrasi emek güçlerinin kalbinde yaşıyor.
Bu duygu o kadar etkili bir duyguya dönüştü ki; tüm ülkede on binlerce insan anma etkinliklerine katıldılar.
İşte bu etkinliklere yapılan saldırıların nedeni; bu duygunun kitleler üzerinde yarattığı baskı ve şiddete karşı tepki bilincinin bastırılması girişiminden başka bir şey değil.
Berkin Elvan 14 yaşında yitirdiğimiz bir fidan olarak diğer kaybettiğimiz gençlerimiz gibi demokrasi ve emek mücadelesinin simgesi olmuştur.
Çanakkale’deki sol güçler bundan sonraki etkinliklerinde aynı performans ile tüm renkleriyle bir arada olarak Berkin Elvan anısını yaşatmalılar ve onun birleştirici ruhunu kendilerine rehber almalıdırlar.
Parası olan, önden yürüsün
 
Bugün Çanakkale’de hukuk sisteminin içinde bulunduğu durumun trajik uygulaması olarak;  talimatlarla açılmış bir dava başlayacaktır.
Bir yıl önce binlerce insanın katıldığı; “yolsuzluk, yoksulluk, hukuksuzluk, yasaklar, yüzsüzlük, hırsızlık, yalan, talan ve kirliliğe karşı Çanakkale direniyor” yürüyüşünde atılan sloganlar nedeniyle bugün aralarında KESK üyesi sendika başkanlarının da bulunduğu 7 kişi , zorlama hukuk anlayışı ile kendisini padişahlık statüsüne kavuşturmak isteyen bir anlayışın ürünü olan bir dava ile karşı karşıyalar.
Gelinen noktada gerçekten demokratik hakların, özgürlüklerin istenildiği zaman istenildiği şekilde ayaklar altına alındığı bir dönemi yaşıyoruz.
Bu gidişata dur diyemezsek bu uygulamalar tamamıyla meşrulaşarak her türlü demokratik hak ve özgürlükler rafa kaldırılacaktır.
Bu koşullarda tüm demokrasi ve özgürlük güçlerine bu keyfi, anti demokratik uygulamalar karşı durmak düşmektedir.
Bizlerin sokaklardan yürümekten taleplerimizi haykırmaktan, kalemlerimizden başka imkânlarımız olmadığına göre yürüyüşlerimize devam edeceğiz, sokaklarda meydanlarda olacağız, yazmaya devam edeceğiz,fabrikalarda iş yerlerinde tepkilerimizi göstereceğiz.
Ancak bundan böyle önden yürüyeceklerin paralı olması gerekecek(!)
Siyasal sistem her türlü muhalif sesi yok etmek adına her türlü fütursuzluğu kendisine rehber aldı.
Bin bir dereden su getirerek demokratik tepkileri bastırmaya çalışıyor.
16 Şubat tarihinde yürürlüğe sokulan genelgede, eylemlerde mallara zarar veren kişiler tespit edilecek. Bu kişilere dava açılacak, zarara neden olan eylemi yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile “ahlaka aykırı” bir fiille zarar vermekten hakkında işlem yapılabilecek. Grubun önünde olana daha fazla geride olanına daha az miktar ödetilecek.
Bu genelge ile demokratik tepkileri bastırmak adına ne yapacağını şaşırmış bir iradenin vardığı saçmalıklara tanıklık etmekteyiz.
Böylesi bir ruh hali meşruluğunu yitirmiş bir iradenin ifadesidir.
İşte 7 Haziran seçimleri meşruluğunu yitirerek saçmalamaya başlayan hükümetteki siyasal iradeye dur demenin zamanıdır
Mecliste demokrasi adına, barış ve özgürlüklerden yana, emeğin ve her türlü mağdurun çıkarlarını savunacak bir   gücün varlığını sağlamak tüm demokratik güçlerin görevidir.
Bunun için HDP’nin %10 barajını aşmasına destek olmak bir sorumluluktur.
Paylaş