Bayramiç’te geçtiğimiz yıl köy okullarına gönderilen yemeklerle ilgili gazetemiz sayfalarında yer alan ve gündemde geniş yer tutan skandallar sonrasında eğitim sendikaları ve STK’lardan tepkiler gelmişti. Gazetemiz Çanakkale OLAY’ın ortaya çıkardığı yemek skandalı sonrasında bu yıl Bayramiç’in köy okullarında verilen yemekler ile ilgili gelinen son noktayı Bayramiç Eğitim-Sen İlçe Temsilciliği Yürütme Kurulu üyesi Burak Efeyurtlu ile konuştuk. Efeyurtlu, haberimizin ardından yaşanan olayları ve bu yıl verilen yemeklerde yaşanan gelişmeleri gazetemiz Çanakkale OLAY’a anlattı. Öte yandan yemeklerin son durumu ile ilgili öğrenci ve velilerin de görüşlerini aldık.
OLAY: İlçenizde geçtiğimiz sene gündeme gelen yemek skandalında sendika olarak olayı güçlü bir şekilde gündeme taşımıştınız. Şuan gelinen nokta hakkında bilgi verir misiniz?
Efeyurtlu: Öncelikle Olay Gazetesi’ne ve bu konuyu gündeme getiren diğer tüm kurumlara sizin aracılığınızla sendikamız adına tekrar teşekkür etmek isterim. Kentimizde basının hala belli değerlere sahip çıkıyor oluşu haksızlıklar ve hukuksuzluklar karşısında verdiğimiz mücadelede bize güç veriyor. İyi ki varsınız. Başlarken sorunuzdaki bir noktayı düzeltmek isterim. Bu sorun ilçemizde gündeme geldi fakat yaptığımız araştırmalar ortaya çıkardı ki ülkemiz genelinde neredeyse tüm köy okullarında aynı problem yaşanıyor lakin gündeme getirilemiyor veya böyle gelmiş böyle gider anlayışıyla üzeri örtülüyor. Bayramiç’te ilk göreve başlayışım 2014 yılında Muratlar Köyü Ortaokulu’nda olmuştu. Bu vesileyle öğrencilere sunulan hizmeti daha yakından gözlemleme şansımız oldu. Yemekler ya olması gerektiği tatta ve temizlikte gelmiyor ya da öğrenci sayısına göre yetersiz kalıyordu. Çalıştığımız kurumlarda bu tür sorunları yukarıya ileten bir mekanizma var. Nöbetçi öğretmen arkadaşlar şirketin getirmeyi taahhüt ettiği yemek listesine uygun yemek gelmediğinde, yemek yetersiz kaldığında veya temiz olmadığında bunu tutanak altına alıp bir üst makama iletiyorlar. Milli Eğitim Müdürlüğü ve şirket arasında yapılan protokolde belli bir ihlal sınırı var ve bu sınır aşıldığında ilk olarak para cezası, ardından anlaşmanın feshine kadar giden bir yaptırım mekanizması var. Bildirilen tutanakları ve yaptırım sınırlarını karşılaştırdığımızda da şirket tarafından yapılan ihlallerin fesih sınırını çoktan aştığını gördük ve sendika olarak yazdığımız dilekçelerle süreç hakkında bilgi almak istedik. Fakat sorularımıza yapıcı ve tatmin edici bir cevap alamadık. Yalnızca bu senenin böyle idare edilmesi, önümüzdeki sene ihalenin aynı şirkete verilmeyeceği konusunda duyumlar alıyorduk.
OLAY: Bir sonraki sene ihaleyi alan şirket değişti mi?
Efeyurtlu: Maalesef hayır… Aksine aynı şirket çok daha kötü bir şekilde devam etti. Küflenmiş ekmekler, öğrencilerin kokusundan yanına bile yaklaşamadığı etli yemekler… İlk dönem tekrar tuttuğumuz tutanakların işleme konulması konusunda sabırla bekledik. Bu sefer de şirketle yapılan anlaşmanın ikinci dönem feshedileceğine dair duyumlar gelmeye başladı. Açıkça günü kurtarma ve oyalama politikası izleniyordu. İkinci dönem geldiğinde ise hiçbir değişikliğin olmadığını gördük ve farklı mücadele kanalları aramaya koyulduk.
OLAY: Yemek skandalının ortaya çıkmasını sağlayan ‘meşhur’ diyebileceğimiz makarna videosu ve fotoğrafı bu süreçte mi ortaya çıktı?
Efeyurtlu: Evet, sorun o görsellerle kamuoyu gündemine girmişti. Makarnayı düzgün haşlamaktan bile aciz ve kâr hırsını her şeyin önüne koyan bir şirketle karşı karşıyaydık ve resmi tüm yollara dair bir umutsuzluk hakimdi. Önümüzde iki yol vardı; ya biz de böyle gelmiş böyle gider diyerek gözümüzü başka yöne çevirecektik ya da çocuklarımız için verdiğimiz mücadeleyi başka yollardan yürütecektik. Hiçbir haksızlığın karşısında boyun eğmemiş bir sendika olarak ilk yolu seçmemiz zaten beklenemezdi. Bizler de o dönemki Eğitim-Sen Çanakkale Şube Hukuk Sekreteri Barış Demir arkadaşımız aracılığıyla bu rezaleti herkese gösterebilmek için bahsettiğiniz görselleri dolaşıma soktuk ve bir gün içerisinde binlerce görüntülenme ve paylaşım sayısına ulaşıldı.
OLAY: Bu girişiminizde sonra neler yaşandı?
Efeyurtlu: İdari makamların gözünde şirket değil biz suçlu konumuna geldik ve görsellerin çekildiği okulu bulmaya çalıştılar. Okul içerisinde çekilen fotoğrafların ve videoların sosyal medyada paylaşılmasının suç olduğunu dile getirip paylaştığımız görselleri geri çekmemizi istediler. Milli Eğitim Bakanlığının okul içerisinde çekilen görüntülerin paylaşılmaması konusunda bir genelgesi var fakat o genelgede Çocuk Hakları Bildirgesi’ne atıf yapılarak ‘çocukların psikolojik yönden olumsuz etkilenmesine yol açacak görsellerin paylaşımı’ konusunda uyarı yapılıyor. Yani konu çocuk hakları ve çocuk psikolojisi… Bizim kamuoyuna sunduğumuz görseller ise bırakın çocukların psikolojisini bozmayı, çocukların psikolojisini ve sağlığını bozan bir durumu düzeltmek ve tepki göstermek amaçlıydı. Biz de buradan hareketle görselleri silmeyeceğimizi dile getirdik. Bunun üzerine şirket sahiplerinin ‘yüksek’ makamlarda akrabalarının olduğu, bizim bu tür hareketlerle bir şeyi değiştiremeyeceğimiz ve başımıza ‘bela’ alacağımız yönünde fısıltılar gelmeye başladı. Bunlar karşısında da boyun eğmedik ve sesimizi daha da yükselttik. Bu noktada da yerel basın işe attı. Paylaşımlarımız ve söylemlerimiz kamuoyunda çok geniş yankı buldu.
OLAY: Geçtiğimiz yıl yaşanan yemek skandalının ardından bu yıl gelinen nokta nedir? Yemeklerde düzenleme yapıldı mı?
Efeyurtlu: Şirketle ilgili büyük bir yaptırım uygulanmasını sağlayamadık fakat en azından bu sene idari makamlarca ihale yapılmaması ve yemeklerin Bayramiç Öğretmenevi tarafından yapılarak köy okullarına gönderilmesi talimatı verildi. Belki de şirket için en büyük yaptırım da bu oldu. Eğer sessiz kalsaydık daha uzun süre boyunca çocuklar bu kâr hırsının kurbanı olmaya devam edeceklerdi. Taşımalı yemek görevini sene başından öğretmenevi üstlendiğinden beri yemeğin kalitesinde, temizliğinde ve miktarında ciddi anlamda olumlu bir gelişme var. Yemekhaneden kaçan çocukların yerini artık koşa koşa yemek sırası kapmaya çalışan çocuklar aldı. Dileğimiz bu hizmetin kamu kurumları tarafından sağlanmaya devam etmesi.
OLAY: Önceki senelerde ihaleyi alan şirket yerine başka bir şirket ihale alsaydı sorun çözülmez miydi?
Efeyurtlu: Biz taşımalı yemek hizmetini sağlayan şirketin değişmesinin sorunu çözmeyeceğini, bu hizmeti devletin sağlaması gerektiğini o dönemde de dile getirdik. Sendika olarak da her zaman insani hizmetlerin tümünün kamu tarafından sağlanması gerektiğini savunduk. Çünkü ihale sisteminin temelinde zaten bir problem var. Türkiye’de özellikle son yıllarda sağlık, inşaat, beslenme gibi hayati ihtiyaçların neredeyse tümü ihale usulüyle yerine getiriliyor. Bir şirketin temel hedefi maksimum kâra ulaşabilmektir. Hal böyle olunca da her şeyin en kalitelisinin kullanılmasını gerektiren hayati konularda düşük kalitede malzeme kullanımı, malzemeden çalma gibi sorunlar kaçınılmaz oluyor.
OLAY: Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Efeyurtlu: Görüşmemizin başında dile getirmiştim. Bu sorun sadece ilçemizde değil, tüm ülke geneline yaşanıyor. Fakat insanlar bir şeyi değiştirmeyeceklerine inandırılmış veya elini taşın altına sokmaktan korkutulmuş bir vaziyette. Bu noktada bizim kazanımımızın bu sorunu yaşayan tüm öğretmen arkadaşlarımıza ve velilerimize örnek olmasını temenni ediyorum. Taşımalı yemek konusunda veya öğretmenlerimizi, öğrencilerimizi etkileyen her türlü hukuksuzlukta, haksızlıkta Eğitim-Sen olarak yanlarında olacağımızı ve desteğimizi esirgemeyeceğimizi bilmelerini isterim. Bu konuda da en büyük desteği veren siz değerli basın emekçilerine tekrar, yemeklerini keyifle yiyen tüm çocuklar adına teşekkür ederim.
“Bu sene yemekler güzel”
Skandal yemek olayının ardından bu yılki yemeklerde gelinen son nokta hakkında öğrenciler ve velilerle de konuştuk. Gelinen nokta hakkında konuşan öğrenciler; “Geçtiğimiz iki yıldır neredeyse hiç yemekhaneye girmiyordum. Harçlığımın yetmediği zamanlarda da sadece yemekhaneye gelen ekmekten alıp onu yiyordum. Bu sene yemekler güzel, evde sevmediğim yemekleri okulda severek yemeye başladım” dediler.
“Umarız böyle devam eder”
Gelinen son durum hakkında konuşan veliler ise; “Okulda yemek verildiğini bildiğim için çocuğuma verdiğim harçlığı yemeği hesaba katmadan veriyordum. Çiftçi ailesiyiz, günde beş lira harçlık bile çoğu zaman bütçemizi sarsıyor. Çocuğum da kızacağımızı düşünerek okulda yemek yemediğini söyleyememiş aylarca. Yemek beğenmezlik yaptığını düşüneceğimizi sanmış. Ne yalan söyleyeyim, durumu öğrenmesem belki öyle düşünürdüm. Biz devlete güvenirdik ama bu şirketler her yere el atmış. Bu sene neredeyse her akşam yediği yemekleri seve seve anlatıyor. Umarız böyle devam eder” dedi.
(Burhan Mert Balcı-Şenol Güven)