havadurum

Başsavcı Çokal’dan, B.T.İ açıklaması

Çanakkale Cumhuriyet Başsavcısı Salih Çokal, dün açıklama yaparak 13 yaşındaki `küçük Gezici` B.T.İ olayına değindi. Çokal, "Konu ile ilgili haberler yanlış ve eksik olduğu gibi, haber hedef gösterici boyutlara varmamalıdır" diyerek uyardı.

1180
Çanakkale Cumhuriyet Başsavcısı Salih Çokal, dün bir bilgi notunu paylaşarak, B.T.İ konusunda açıklamada bulundu. Çokal, "Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığınca 13 (on üç) yaşında olan, suça sürüklenen çocuk (B.T.İ.) hakkında yürütülen soruşturmanın ve açılan kamu davası hakkındaki haber, yorum ve yazıların, yerel ve ulusal düzeyde yayın yapan bazı görsel, yazılı basın organları ile sosyal medyada sıklıkla yer alması nedeniyle, aşağıdaki açıklamanın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. `Gezi parkı` olarak anılan eylemler kapsamında, Çanakkale il merkezinde 2013 yılı Haziran ayında gerçekleştirilmiş gösteri yürüyüşü sırasında, kamuya tahsis edilmiş yol üzerine sprey boya ile yazı yazdığı iddiasıyla, suç tarihi itibariyle 13 (on üç) yaşında olan suça sürüklenen çocuk (B.T.İ) hakkında, Cumhuriyet Başsavcılığımızca adli soruşturma yapıldığı ve bu soruşturma aşamasında, suça sürüklenen çocuğun aldırılan Adli Tıp Kurumu raporuna göre `suçun anlam ve sonuçlarını anlayabilcek psikososyal olgunluğa erişmemiş` olduğunun belirtilmiş olmasına rağmen, kamu davası açıldığına, çocuğun cezalandırılması veya ailesinden alınarak yurda yerleştirilmesinin istendiğine dair haberler, yorumlar yayınlanmıştır. Suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı suç, Cumhuriyet Başsavcılığımızca Türk Ceza Kanununun 152/1-a maddesinde tanımlanan `Kamu malına zarar verme` suçunu oluşturduğundan bahisle soruşturma başlatılmış, soruşturma 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu çerçevesinde gizli yürütülmüş, çocuğun ifadesi re`sen tayin edilen müdafii ve sosyal hizmet uzmanı eşliğinde alınmış, Adli Tıp Kurumundan alınan rapor sonrası aynı gün velisine Cumhuriyet Başsavcılığımızca teslim edilmiştir. Suça sürüklenen çocuk hakkında, Adli Tıp Kurumu şube müdürlüğünce düzenlenen raporda, suçun `anlam ve sonuçlarını kavrayamayacağı` yönünde ise de, yeni Türk Ceza Kanunu sisteminde; T.C.K. nun 31/2.maddesi, Çocuk Koruma Kanunu ve bu kanuna göre çıkarılmış yönetmelik hükümleri birlikte incelendiğinde, suç tarihi itibariyle 12-15 yaş gurubu içerisinde olan suça sürüklenen çocuklar hakkında, işledikleri suçun anlam ve sonuçlarını kavrayamayacak olsalar dahi haklarında kamu davasının açılmasının zorunlu olduğu, Cumhuriyet Savcılığının çocuk hakkında kamu davası açmama gibi bir taktir yetkisinin olmadığı, açılacak kamu davasında, Çocuk Mahkemesi Hakiminin soruşturma aşamasında aldırılmış olan rapor ile yargılama aşamasında aldıracağı sosyal inceleme raporu ve çocukla ilgili oluşan kanaatini değerlendirerek, eylemi sabit görmek koşuluyla, çocuğun işlediği suçun anlam ve sonuçlarını kavrayabileceğine kanaat getirirse, çocuk hakkında cezalandırma cihetine gidecek olabilmesi, eylemi sabit görmekle birlikte aksi kanaate varması halinde ise, çocuk hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu gereğince uygun göreceği bir `güvenlik tedbirine` hükmedebileceği kabul edilmiştir. Mevzuat hükümleri ve Yargıtay bu uygulamaları karşısında, yeterli şüphe var ise, Cumhuriyet Başsavcılığımızca 12-15 yaş grubunda olan ve suç şüphesi altında bulunan çocuklar yönünden kamu davası açılması yönüne gidilmektedir. `13 yaşındaki B.T.İ.`ye destek geldi: Savcıyı Kınıyoruz, Yargı terörü` v.b. başlıklı ve içerikli benzer yazı ve yorumlarda, soruşturmayı yapan ve suça sürüklenen çocuk hakkında kamu davası açan Cumhuriyet Savcısına yönelik olarak basın özgürlüğü, eleştiri hakkı ve ifade özgürlüğü sınırlarını zorlayan haberlerin tasvip edilmesi mümkün değildir. Olayımızda kamu davasının açılmasının teknik ve hukuki bir zorunluluk olduğu bilinmelidir. Ayrıca yayınlanan haber içeriklerinde iddianamede bulunduğu iddiasıyla, `ya ceza verin, ya ailesinden alın` şeklinde ibareler, hazırlanan iddianamede yer almamış, bu yönde bir istek mahkemeden yapılmamıştır. Yasama organınca çıkartılan kanun ve maddeler; Cumhuriyet Savcısı tarafından uygulanmakta, o maddelere şekil ve ruh Yargıtay içtihatları ile verilmektedir. Kanun metinlerinin ve hukukun inceliklerinin; yazılı, görsel ve sosyal medya tarafından kamuoyunun bilgi ve fikrine sunulurken, bazen yeterli özen, ciddiyet ve objektif sunumu konusunda yanlışlıklar görülmektedir. Konu ile ilgili haberler yanlış ve eksik olduğu gibi, haber hedef gösterici boyutlara varmamalıdır. İfade ve basın özgürlüğü üst düzeyde korunmakla birlikte, basının vermiş olduğu haber içeriğinin de doğru olması aranan ve korunan bir olgu olmalıdır" dedi.
Paylaş