Başkan Gökhan "Kazdağları'nın değerleri, çıkartılacak altının katları kadar değerli"

944

 FOX TV’de yayınlanan Hafta Sonu Çalar Saat programına katılan Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, gazeteci İrfan Karagöz’ün Atikhisar’da yapılmak istenen siyanürlü altın madenciliği ile ilgili sorularını yanıtladı.  Başkan Gökhan, programa bölgenin marka değeri ürünleri ile le katılırken, programda 12 Ekim’de Çanakkale’de siyanürlü altın madenciliğine karşı yapılacak mitingin çağrı videosu yayınlandı. Programda ayrıca, Fatsa ve diğer bölgelerde devam eden altın madenciliğinin bölgede yarattığı sonuçlar ve orada yaşayan vatandaşların madencilik sonrası yok olan ürünleri ve doğaları ile ilgili görüşleri aktarıldı. Programdaki konuşmasında altın madenine karşı verilen mücadelenin yıllardır sürdüğünü belirten Başkan Gökhan, mahkeme süreci devam etmesine rağmen orman katliamlarının sürdüğünü ifade etti. Bölgede 13 bin değil, yüz binlerce ağacın kesildiğini belirten Başkan Gökhan, “Olay sadece ağaç değil. Bu bir ekosistem. Oradaki alanların tamamı yok ediliyor. Toprak sıyrılıyor. Hayvanlar için önemli olan kısım da, endemik bitkiler de… yok ediliyor. O yöreye özgü 7 tane endemik bitki var. Bu dünyanın başka hiçbir yerinde yok” dedi. Başkan Gökhan, bölgenin ‘Kazdağları olmadığı’ yönündeki görüşlerle ilgili ise; “Biga Yarımadası, Edremit Körfez, boğazdan geçip Marmara’dan gelen bir bölge. Adı üstünde ‘Kazdağları’. Bu bir ekosistem. Bunu ben söylemiyorum. Bunu, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinden profesörler söylüyor. Makaleleri var. Diyor ki; ‘Biga Yarımadası Kazdağı etkisinde herhangi bir uygulama söz konusu olduğunda Kazdağı yalnız dağın yüksek bölümleri ve dorukları olarak ele alınmamalıdır. Dolayısı ile Kazdağları tepesi, ovası… hepsi bir bütündür ve ekosistemdir” dedi. Programa özellikle bölgede yetişen marka ürünlerle özellikle katıldığını belirten Başkan Gökhan, bu ürünlerin yok olacağını ifade ederek; “Ürünün ayırt edici özellikleri çok önemli. Üretimin yapıldığı bölge, gerek bitki örtüsü, gerekse iklim olarak Kazdağları’ndan etkilenmektedir. Kazdağları bölgeye bol yağış ile birlikte, zengin bir bitki örtüsü ve bol oksijen sağlamaktadır. Biz ormanları kesiyoruz oksijen gidiyor. Suları kirletiyoruz suda gidiyor. Ezine peyniri gidiyor. Bu ürünler varsa bunlar Kazdağları ekosisteminden yaratılan ürünlerdir” dedi. Başkan Gökhan, siyanürün bölgeyi etkileyemeyeceği yönündeki söylemlere ise; “Siyanürün toprağa karışmaması imkansız. Buhar ile havaya çıkacak suyun yağmur olarak dönmesi ile yeraltı, yerüstü suları ile etkileşmemesi mümkün değil. ‘Yeni teknolojide bunu engelliyoruz’ diyorlar. Diyelim ki olabilir. Ancak orası deprem bölgesi. Fay hattı 5 km öteden geçiyor. İstediğiniz kadar önlem alın şu anda olmasa bile yıllar sonra illa etkileyecektir” dedi. Şu anda mevcut durumun çıkartılacak altının katları kadar değerli olduğunu ifade eden Başkan Gökhan;  “Çünkü yenisini yapma şansımız yok. Bu kaybolursa, çocuğum, torunum… göremez. Şu anda hazır elimizin altında bu değerler varsa, neden yok ediyoruz. Ormanların altındaki altını aldın, pisliğini ve zehrini bıraktın. Bu doğa. Doğayı yok etmeyeceksin. Doğaya dokunduğun zaman nereden tokat atacağını bilemezsin” dedi.

 

 
“Yöreye özgü 7 tane endemik bitki var. Bu dünyanın başka hiçbir yerinde yok”
2013 yılından bu yana bölgede mücadele verdiklerini belirten Başkan Gökhan; “İlk ÇED idari mahkemede Danıştay tarafından iptal edildi. Tekrar geldi. Bütün bu süreçler devam ediyor. En son 2018 senesinde Danıştay ÇED’i onayladı. Hemen ardından orada faaliyet başladı. Orman kesimleri devam ediyordu ancak ÇED kararı ile beraber hızlı bir biçimde topraklarda ortadan kaldırıldı. Siyanürlü altın işletmesi hazırlığı başladı. Yani mahkeme süreci devam ederken de işlemler devam etti. ÇED raporunda ifade edilen rakamın çok üzerinde orman kesimi yapıldı. ‘13 bin civarında ağaç kesildi’ diyorlar. Bizde, ‘195 bin ağaç kesildiğini’ belirttik. Alan olarak, 2 bin dönüm alan yok edildi. 2 milyon metrekareden bahsediyoruz. Bu bir bölümü. Daha 613 Hektarlık bir alanda ÇED izni var. Bunun sadece şu an itibari ile 212 hektarında bunlar yapıldı. Ancak burada 13 bin değil, yüzbinlerce ağaç kesildi. Onlar sadece ticari anlamdaki ağaçları saymaya çalışıyorlar. Çapı belli bir metreden küçük olan ağaçları saymıyorlar. Olay sadece ağaç değil. Bu bir ekosistem. Oradaki alanların tamamı yok ediliyor. Toprak sıyrılıyor. Hayvanlar için önemli olan kısımda, endemik bitkilerde… yok ediliyor. O yöreye özgü 7 tane endemik bitki var. Bu dünyanın başka hiçbir yerinde yok” dedi. 
“Kazdağları bir ekosistem”
Kazdağalrı’nın bir dağdan ibaret olmadığı bir ekosistem olduğunu belirten Başkan Gökhan; “Biga Yarımadası, buraya Biga Yarımadası diyoruz. Biga Yarımadası, Edremit Körfez, boğazdan geçip Marmara’dan gelen bir bölge. Adı üstünde ‘Kazdağ-(ları)’. Bu bir ekosistem. Bunu ben söylemiyorum. Ben iddia etmiyorum. Bunu bilim söylüyor. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinden Profesörler söylüyor. Makaleleri var. Diyor ki; ‘Biga Yarımadası Kazdağı etkisinde herhangi bir uygulama söz konusu olduğunda Kazdağı yalnız dağın yüksek bölümleri ve dorukları olarak ele alınmamalıdır’. Bu noktada yöre kavramı üzerinde durmak gerekir: Yöre tanım olarak doğal coğrafi özelliklerin bir bütünlük gösteren en küçük coğrafya birimidir. Dolayısı ile Kazdağları bütün tepesi, ovası… hepsi bir bütündür ve ekosistemdir. Ekosistem derken, birbirleri ile etkileşen demek” dedi.  
 
“Ürünler Kazdağları ekosistemi ile yetişiyor”
Bölgede yetişen ürünlerin Kazdağları ekosistemi ile yetiştiğini belirten Başkan Gökhan; “Buraya Çanakkale domatesi, Bayramiç beyazı, kapya biberi, Ezine peyniri getirdik. Neden? Çünkü bunlar bu yörede Kazdağları’nın yarattığı ekosistemin topraklarında yetişen ürünler. Ezine peynirinden örnek vermek gerekirse, Ezine peyniri o yörede yetişmiş olması gereken koyun ve keçilerden oluşan sütlerden yapılır. Üretim alanı tarifi yapılıyor. ‘Ezine, Bayramiç, Ayvacık ilçelerinin tamamı ile Çanakkale Merkez İlçeye bağlı Kirazlı köyleri tamda bu Alamos Gold’un altın madeni işletmesinin olduğu köy’. Ürününü ayırt edici özellikleri çok önemli. Üretimin yapıldığı bölge, gerek bitki örtüsü, gerekse iklim olarak Kazdağları’ndan etkilenmektedir. Kazdağları bölgeye bol yağış ile birlikte zengin bir bitki örtüsü ve bol oksijen sağlamaktadır. Biz, ormanları kesiyoruz oksijen gidiyor. Suları kirletiyoruz suda gidiyor. Ezine peyniri gidiyor. Süt hayvanlarının tümü doğal olarak beslenmektedir. Hayvanların yediği yem direk sütün tat ve aromasını etkilediği için, bu peynire de çok güzel ve kendine özgü bir tat vermektedir. Nerede? Kirazlı bölgesinde, diğer ilçelerde ve Kazdağları bölgesinde. Bu ürünler varsa bunlar Kazdağları ekosisteminden yaratılan ürünler. Bu ekosistemi yaratan Kazdağları’nda çıkan sular ve alüvyonlar. Çanakkale’de domatesin yetiştiği alan Kumkale Ovası, Bayramiç Beyazı, Biga Ovası, Bütün bu ovalar bu dağlardan süzülen sular ve onların getirdiği topraklarla beslenmekte” dedi.
  
“15 bin 600 ton siyanür kullanılacak”
Siyanürün bölgeyi etkilememesinin imkansız olduğunu belirten Başkan Gökhan; “Oradaki siyanür doğayı etkilemeyecek deniliyor. Elbette ki etkileyecek. Kayaçları havuzlara koyacaklar. 15 bin 600 ton siyanür kullanılacak sadece siyanürde değil. Balaban tepesi dediğimiz tepe var: Atatürk’ün Şah Rıza Pehlevi ile kahve içtiği suyun başı.  Oradaki tepe. Bu tepe yok oluyor. Oradan altın madeni cevheri olan kayaç parçası alınıyor. Ancak orada sadece altın yok. Kurşun var, civa var, sülfürik asit var… Dolayısı ile o ortaya çıktığı zaman bunlar suya karışacak. Siyanüründe toprağa karışmaması imkansız. Buhar ile havaya çıkacak suyun yağmur olarak dönmesi ile yeraltı, yerüstü suları ile etkileşmemesi mümkün değil. ‘Yeni teknolojide bunu engelliyoruz’ diyorlar. Diyelim ki olabilir. Ancak orası deprem bölgesi. Fay hattı 5 km öteden geçiyor. İstediğiniz kadar önlem alın, şu anda olmasa bile yıllar sonra illa etkileyecektir. Örnek mi istiyorsunuz? Balya. Balya perişan oldu. 40 bin nüfusu olan yerde her taraf zehirden kanser vakaları ile dolu. İnsanlar ölüyor. Sadece Çanakkale’ye takılıp kalmamak lazım. Bütün yörelerde bu sorunlar var” dedi.
 
“Doğaya dokunduğun zaman nereden tokat atacağını bilemezsin”
Şu anda bölgedeki mevcut durumun çıkartılacak altının katları kadar değerli olduğunu belirten Başkan Gökhan;  “Çünkü yenisini yapma şansımız yok. Bu kaybolursa, çocuğum, torunum… bunları göremez. Şu anda hazır elimizin altında bu değerler varsa, neden yok ediyoruz. Ormanların altındaki altını aldın, pisliğini ve zehrini bıraktın. Bu doğa. Doğayı yok etmeyeceksin. Doğaya dokunduğun zaman nereden tokat atacağını bilemezsin. Ormanı yok ettin, koca dağı yok ettin, suyu, havayı kirlettin. Maalesef yörenin köyleri de geçici menfaatlerini düşünüyorlar. Daha doğrusu ihtiyaçları var. Çünkü o güzelim köylerde, tarım, hayvancılık yok edildi. İnsanlarda gelir için bunlara sarılıyor. Yaşam sürmeye çalışıyorlar” dedi.       
(Eren Aşnaz)
Paylaş