Pınarkale A.Ş tarafından Ayvacık Gülpınar’da zeytinlik alanda yapılmak istenen Jeotermal Sondaj Çalışması’na karşı Gülpınar halkı direnişe geçmiş ve zeytin nöbetine başlamıştı. Ülke gündeminde yer edinen zeytin direnişinin 28’inci gününde sondaj firması sondaj sahasını boşaltmaya başlamıştı. Dün, direnişin 33’üncü gününde sondaj firmasının alanı terk etmesi sonunda Güpınarlılar zeytin nöbetine son verdi. Zeytinlerini koruyarak büyük bir kazanım elde eden Gülpınarlılar, ana firma olan Pınarkale A.Ş tarafından henüz herhangi bir açıklama yapılmadığını belirterek, zeytin mücadelelerine devam edeceklerini yinelediler. Yeni süreçte mahkeme sonucunu beklediklerini ifade eden Gülpınarlılar, aleyhte karar çıksa dahi zeytinlerini korumak için mücadeleyi bırakmayacaklarını ifade ettiler. Zeytin direnişine destek veren Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, sondajcıların alanı terk etmesi ile sonuçlanan zeytin nöbeti ile ilgili Belediye resmi sitesinden açıklamada bulundu. Açıklamasında; “Gülpınar’da yaşanan mücadeleye sahip çıkan, korkmayan, yılmayan tüm yöre halkına, zaferin gerçek sahibi kadınlara minnetimi sunmak istiyor, mücadelelerini saygıyla selamlıyorum” diyen Başka Gökhan Gülpınarlı kadınları 54’üncü Troia Festivali’ne davet etti.
Zeytin nöbeti 33’üncü gününde son buldu
33 gün önce başlayan zeytin nöbeti dün itibari ile son buldu. 28’inci gününde toplanmaya başlayan sondajcıların dün tam olarak alanı terk etmesi ile nöbeti sona erdirdiklerini açıklayan Gülpınarlılar, sondaj firması alanı terk etse dahi henüz ana firmadan tam olarak bir açıklama yapılmadığını ve zeytinleri için direnmeye devam edeceklerini vurguladılar.
Başkan Gökhan’dan teşekkür mesajı
Gülpınarlılar’ın zeytin nöbetini yerinde ziyaret ederek destek veren Başkan Gökhan, sondajcıların alanı terk etmesi ile sonuçlanan mücadeleyi tebrik ederek, Çanakkale Belediyesi Resmi Sitesi’nde bir açıklama yayınladı. Zeytin anlarının çocukların geleceği olduğunu şifade eden Gökhan; “Kıymetli doğa dostu hemşerilerim; zeytin yaradılıştan bu yana bolluğun, bereketin, barışın ve sonsuzluğun simgesi olmuştur. Sadece mitolojik ve tarihi bir değer değil, asırlarca nefesimiz, canımız, ciğerimiz, yaşam umudumuz olmuştur. Biliyorsunuz zeytin ağacı binlerce yıl yaşayabilen, hayat dolu bir ağaçtır. Maalesef son yıllarda zeytin, ülkemizde hak ettiği değeri görememektedir. Özellikle bölgemizin üzerinde çevreyi sadece para ve altın gören gözler belirmiş ve bu gözler ağaca, kuşa, dereye baktığında sadece rant ve para düşünebilecek kadar ileri gitmiştir. Çünkü rant gözüyle bakılan o ağaç ve o dere, pırıl pırıl çocuklarımızın geleceği ve her şeyden önce yaşam hakkıdır. Kaz Dağlarımızı yok etmek için çeşitli girişimlerde bulunan bu zihniyetin son örneğini Ayvacık’ın Gülpınar Köyünde gördük. Acımasızca binlerce yıldır bölge halkının geçim kaynağı olan zeytinlerimize saldırmaktan, onları kesmekten çekinmediler. Ancak daha fazla ilerleyemeden, karşılarında ağaçlarının önünde dimdik nöbete duran yöre halkını buldular. Dayanılmaz sıcaklarda, bazen yağmurda, serinde sarsılmaz bir irade ile ağaçlarına ve davalarına sımsıkı sarıldılar” dedi.
“Mücadeleye devam edeceğiz”
Zeytinleri için direnişin gerçek sahibi kadınlara minnetlerini sunan Gökhan; “Bölge halkının azim ve kararlı direnişi, yaşam savunucularının desteği ile bu mücadeleden zaferle çıkılmıştır. Gülpınar’da kurulmak istenen jeotermal enerji santraline karşı çocuk, genç, yaşlı, kadın demeden tüm yürekli köylülerimizin başlattığı nöbetin 28’inci gününde sondaj firması geri çekilmek, Gülpınar’ı terk etmek durumunda kalmıştır. Nihai bir zafer olmasa da, bu zafer, sonrasında kazanabileceğimiz tüm zaferlerin başlangıcı ve umudu olmuştur. Gülpınar’da yaşanan mücadeleye sahip çıkan, korkmayan, yılmayan tüm yöre halkına, zaferin gerçek sahibi kadınlara minnetimi sunmak istiyor, mücadelelerini saygıyla selamlıyorum. Sevgili kentlilerim, zeytin hayattır. Hayatlarımızı korumak, geleceğimize sahip çıkmak adına bu katliama var gücümüzle dur diyor, zeytinimiz için, suyumuz için gönülden ve yılmadan mücadele vermeye devam edeceğimizi bu vesile ile belirtmek istiyorum” dedi.
(Eren Aşnaz)
