Başkan Gökhan "Ayasofya'ya imam olarak adımını atan, Atatürk'e saldırmayı görev edindi"

512
Çanakkale Belediyesi Haziran Ayı meclis toplantısı, 3 Haziran Perşembe günü Altın Yıllar Yaşam Merkezinde gerçekleşti. Belediye Başkanı Ülgür Gökhan meclis gündemi öncesi yaptığı konuşmada denizlerde yaşanan müsilaj sorunu ve Ayasofya`da Atatürk`e hakaret konularına değindi. Müsilaj sorununun ciddi boyutlara ulaştığını belirten Başkan Gökhan, kirlilik deki en önemli unsurun yerleşim yerleri ve sanayi atıklarının denizlere gidiyor olmasından kaynaklandığını belirterek; "Biz, bu konuda tedbirleri almak için Çanakkale`nin atık su arıtma tesisini bitirdik. Şuan itibariyle deşarj taptığımız su gayet sağlıklı hatta ultraviole ile hatta mikropları da öldürüyoruz. Güzelyalı`daki de aynı şekilde, Dardanos`un tesisleri de her zaman söylüyoruz bizim tesisleriz sürekli şuan bile bakanlıkta izleniyor" dedi. Başkan Gökhan, Ayasofya`da Atatürk`e hakaret içeren sözlerle ilgili ise; "Bu, Çanakkale` de konuşulması gereken bir konu çünkü Çanakkale Demek Mustafa Kemal Atatürk demek ben öyle algılarım..." dedi. Konuşmasına, Nazım Hikmet`in vefatının 58. Yıldönümü dolayısı ile şiir okuyarak başlayan Başkan Gökhan; "Değerli meclis üyeleri bugün Nazım hikmetin vefatının 58.yıldönümünde onu rahmet sevgi ve saygıyla anıyorum. Onun için onun en nadidede şiirlerinden birini okuyarak başladım Nazımdan nazım 3 Haziran 1963`de hakkın rahmeti kavuşuyor. Vatanın aşık bir şair ama vatanına hasret bir ömür geçmiş geçirmiş. Olsun biz onu burada mezarına uzakta ta olsak yine de sevgiyle ve saygıyla anıyoruz" dedi. 
"Çanakkale olarak görevleri yerine getiriyoruz"
Müsilaj sorununu gündeme getiren Başkan Gökhan durumun artık ciddi boyutlara ulaştığını belirterek; "Biz hep denizin üstünü görüyoruz esas sıkıntı denizin altında onu biz görmüyoruz. Bilim adamları bunun farkındalar ve yoğun bir biçimde harekete geçilmiş durumda. An itibariyle Çanakkale 18 Mart Üniversitemizde deniz bilimleri fakültesi önderliğinde bir toplantı gerçekleştirdi bugün ve orada genel müdürlükten su ürünleri genel müdürlüğünden katılımcılar oluyor. Öğretim görevleri hocalar bilgi verdiler bende katıldım. Burada en büyük sıkıntı şu üst akıntılar ve alt akıntılar var. Oradaki alttaki kirlilik oranın ısısının artmış olması küresel ısınmanın etkileri hepsi bir bütün halinde çok detaylı bir şey. Bu kirliliğin içeresinde tabi en önemli unsur yerleşim yerleri atıkların ve sanayi atıklarının uzun bir şekilde Marmara`da gidiyor olması. Biz Çanakkale olarak bu konuda çok tedbirleri almak için Çanakkale`nin atık su arıtma tesisini bitirdik. Şuan itibariyle deşarj taptığımız su gayet sağlıklı, hatta doğaya verirken ultraviole ile mikropları da öldürüyoruz. Güzelyalı`daki de aynı şekilde, Dardanos`un tesisleri de. Her zaman söylüyoruz bizim tesislerimiz sürekli, şuan bile bakanlıktan izleniyor. Standartlar dışında bir şey olursa hemen alarm veriyor ve ikaz ediliyoruz. Onun için bu önemli. Biliyorsunuz atık depo alanında sızıntı suyumuz var. Sızıntı suyu da çok ileri artıma ile tekrar çöpün içine veriyorduk, şimdi vermiyoruz. Arıtıyoruz ve onu da doğaya veriyoruz. O da son derce sağlıklı ve tabii burada bu bizde çıkan birkaç senedir bir koku oluyordu. Bu mevsimlerde bu sahillerde onunla ilgili de çalışıyoruz. Çanakkale olarak biz bu noktada elimizde geleni gayreti gösterdiğimiz gibi yatırımları yaptık, şuanda sağlıklı bir şekilde atık sularımızı arıtabiliyoruz. Tabi bir handikabı bir türlü aşamadık o da Sarıçay`ın kirliği konusu. Sarıçay`a maalesef 3 tane köyümüz halen daha atık suyunu arıtmadan vermeye devam ediyor. Onlarda doğal olarak denizle buluşuyor. Birde tabii barajın iç tarafındaki köylerden de arıtması var gibi olsa da, yeteri kadar çekilmiyor. Ve maalesef barajın içine atıkları köylerin gidiyor. Bunu defaatle söyledik ama bir türlü başarılı bir sonuca varamadık" dedi. 
"Çanakkale demek, Mustafa Kemal Atatürk demek"
Başkan Gökhan, Ayasofya`da Atatürk`e hakaret konusu ile ilgili; "Değerli meclis üyeleri sizler bir konuyu paylaşmak istiyorum. Gerçekten anlamakta zorlandığım bir konu. Bütün Türk halkının anlamakta zorlandığı bir konu, bunun neden böyle olduğunu sorguluyorum. Bir türlü işin içinde çıkamıyorum. Bu Diyanet İşleri Başkanlığı`nın bir Ayasofya sorunu var. Ayasofya açıldıktan sonra Ayasofya sorunsalı haline geldi. Her Ayasofya`ya imam olarak adımını atan, Mustafa Kemal Atatürk`e saldırmayı görev edindi. Daha ilk açılışta Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş Kılıç`la çıktı oralara, `efendim vakıf malı dokunulmaz dokunanı yakar. Çiğneyen lanete uğrar.` Biliyoruz lanete uğrayacağını, gayet net buradaki vakıf malları lanete uğradı. Bunlara dokunanlar var biliyorsunuz buradaki Hüseyin Akif Terzioğlu vakıf malları da burada saldırıya uğradı. Biz bunları savunmuyoruz. Barış kafenin alanlarını bu amaçla aldık. Şimdi buradan başladı sonra buraya imam atandı sayın Mehmet Boynukalın `21 ve 24 Anayasalarında Devletin Dini İslamdır` dan başladı, laiklik yoktu` dan çıktı ve Cumhuriyetin fabrika ayarlarına dönmesi gerektiği noktasına kadar geldi. Cumhuriyetin fabrika ayarları neresiyse bunu bir tespit yapalım. Çanakkale` de konuşulması gereken bir konu, çünkü `Çanakkale Demek Mustafa Kemal Atatürk` demek ben öyle algılarım. Sonra başka laflar oldu detaylara girip canınız sıkmak istemem ama bunlar devam ederken Boynukalın gitti. Bu arada hafız çocuklar yetiştiriliyor. Hafızlarımız yetiştiriliyor genç çocuklar, kuran dersi almışlar, hafız olmuşlar hıfz etmişler onlar ezbere kuran-ı ezbere hatim etmiş duruma gelmişler. Bunlar hafızlık edebilme ehliyetini alacaklar, yani bunlar yarın Türkiye`nin birçok yerine gidip orada insanlara dini vaazlar verecek. Onlar kuran kurslarında kadınlara çocuklara, erkeklere vaazlar verecekler. Yüce dinimizin güzelliklerini anlatacaklar. İslam dinimizi çok önemli bir dindir, şu dur budur bunları anlatacaklar. Onların yemin töreninde bir başka imam efendi Mustafa Demirkan efendi çıktı. `Atatürk`e zımnen kafir ve zalim ifadelerini` kullandı. Bunlar şimdi çok akıllı ya hiç Atatürk lafı etmiyorlar, bizde çok anlamayız gibi ama burada Atatürk`e zalim ve kafir ifadesini kullandı. Bu İnsanlara söylenmedi ya da söylendi işlerine gelmiyor. Ayasofya`da sadece namaz kılınmıyordu, ezanda okunuyordu. Onu kimse anlatmıyor onun müze olmasının gerekçesi farklı birde bir şey merak ediyorum. 20 yıllık iktidar son 19 yılında Ayasofya`nın açılmasına vesile oldu 19 yıldır neredeydi merak ediyorum herhalde Ayasofya`yı sonradan öğrendiler `` dedi.
(Eren Aşnaz)
Paylaş