Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu üyesi, İzmir Barosu`ndan Av. Arif Ali Cangı: “Bergama`da başladı altın madeni talanı 20 yıl önce. Köylüler örnek mücadele verdi. Kendi yaşam alanlarını, topraklarını koruma mücadelesi verdiler. Aslında şu an maden çalışmaya devam ediyor. Ama aslolan verilen bu mücadele. 20 yıl önce Bergama`da köylüler tarafından başlatılan bu mücadele, tüm Türkiye`deki ekoloji mücadelesine ışık tutmuş vaziyette. Kısacası, siz yaşam alanlarına sahip çıkarsanız, yaşam alanlarına sahip çıkanlar ile dayanışma içerisinde olursanız, mahkemeler de sizin lehinize karar verir. Ama siz yaşam alanlarına sahip çıkmazsanız mahkemelere fazla güvenmeyin” şeklinde konuştu.
Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu üyesi, Adana Barosu`ndan Av. İsmail Hakkı Atal şöyle dedi; “Adana`da Yumurtalık-Sugözü Termik Santrali kuruldu. Orada Çevre Mücadelesi gösteren derneklerin avukatlığını yaptım. 2009 yılında 32 tane sakat ya da ölü buzağı doğdu. Omurgası eğri kuzular doğdu. Termik Santral, İnsanlar işsiz olduğu için taşımacılık yaptıracağım dedi. Minibüs ihalesi verdi. İnsanlara şoförlük yaptırdı. Üreticilik ve hayvancılık ile uğraşan insanların kuzusu, buzağısı sakat doğup evde insanlar kanser olmaya başlayıp ölümler olduğunda bölgede bir çevre koruma derneği kuruldu. Bizi davet ettiler, gittik. Köy ikiye bölünmüş. Bir tarafta termik santralin taşeron firmasında çalışan köylüler diğer tarafta ise çiftçi, hayvan üreticileri ve balıkçılar. Bir taraf termik santrale karşı, diğer taraf yani santralde çalışanlar ise termik santral kapanmasın istiyor. Köy halkı, Çevre Koruma Derneği`nin açılışı sırasında birbiri ile kavga etti. Dolayısı ile burada da görüldüğü üzere en büyük tehlike köyün ikiye bölünmesidir. Bunu hiçbir zaman yaptırmamak gerekiyor. Uzun süre yağmur yağmayınca termik santralin bacasından çıkan zehirler havada asılı kalır. Bunlar asit yağmuruna sebep olur ve portakalı, meyvayı, tüm ürünleri yakar. Örneğin Adana`daki termik santralin 100 km ötesindeki Erzin`de narenciye bahçelerinde meyvelerin % 80`inin dalında çürüdüğü gözlemlenmiştir. Kısacası o yıl narenciyeden hiçbir verim alınamamıştır. Öte yandan köyün 50 yıllık ilkokulunun yanına termik santral tarafından 3 adet kömür depolama tesisi kurulmuştur. İnsanlar, çocuklar nefes alamadı ve 50 yıllık ilkokul kapandı. Sözün kısası ne kadar filtre takılacağı söylenirse söylensin termik santralden çıkan gazlar engellenemez. Bölgede gözlemlediğimiz sarı-turuncu renkteki gaz bulutları daha sonra toprağın üzerine gaz bulutu olarak düşüp toprağı zehirler. İnsanlar Adana bölgesinde yaşama mücadelesi veriyor. Tarımsal alanda çiftçinin ürünü para etmiyor. Köylü yapılacak termik santralde bekçi olabilir miyim diye düşünmeye zorlanıyor ve toprağı her halükarda kullandırılmıyor. Yani çiftçi bilerek yoksullaştırılıyor. Mücadelenizi sağlam tutun. Şirketler sizleri ikna etmeye çalışıyor. Açılan davalar kazanılıyor. Yeniden ÇED Olumlu kararları alınıyor. Kömür depolama tesisinin yanındaki köyde hayvanları kesiyorlar, ciğerlerinin kapkara ve küçücük kaldığı görülüyor. Bu zehir süt ile, et ile, meyve ile, sebze ile kısacası her şey ile halka, tüm ülkeye yayılıyor.”
Karadağ ve Dondurma Köyü
Karadağ Köyü halkı ile yapılan birebir görüşmelerde halihazırda zaten çalışan bir termik santral olduğu ve bu santralin yıllardır zararının görüldüğü, bahçelerde ve tarlalarda domates, kavun, biber vb. ürünlerin yetişmediğini, armut ağaçlarının kökten kuruduğu belirtilirken ikinci termik santralin de açılması durumunda Çan halkının ciddi sıkıntılar ile karşı karşıya kalacağı tespit edildi. Komisyon üyeleri Karadağ ziyaretinin ardından Dondurma Köyü`ne geçti. Köy muhtarı ile bir araya gelen üyeler Dondurma Köyü Muhtarı ve Hicri Nalbant`tan köydeki mücadele ile ilgili bilgi aldılar. Hicri Nalbant, “Dondurma Köyü`nde Koza Altın tarafından planlanan Altın, Gümüş ve Kurşun Madeni Projesi vardı. Halkın Katılımı Toplantısı yapılmak istendi. Ancak halk yaşam alanlarını tehdit eden bu projeye karşı olduğunu toplantıyı yaptırmayarak gösterdi. Bu mücadele Karadağ köy halkının desteği ile oldu. Buradan birlik beraberlik örneği gösteren her iki köy halklarına da teşekkür ediyorum ” dedi. Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu üyesi, Edirne Barosu`ndan Av. Bülent Kaçar, “Türkiye açısından, hukuk açısından endişe verici olan, bu projelerin halka rağmen yaşadığımız alanlarda yapılmak istenmesi. Her yerde gözlemlendiğimiz gibi bu projelerin tümü meyve alanlarına, su alanlarına ve zeytinliklere zarar veriyor ” dedi.
Termik santraller ve bugünkü durum
Programın sonunda Çanakkale-Balıkesir 1/100.000`lik İmar Planı`nda Bandırma Bölgesi`ne yapılacak Organize Sanayi`nin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yapılacak termik santrallerin planlandığı ve son dönemde Akdeniz Foku`nun da bölgede yaşadığının tespit edildiği Karabiga`yı ziyaret eden üyeler Karabiga Temiz Doğa Derneği Başkanı Aslı Badem ile bölgede, sahil şeridindeki İÇDAŞ Bekirli Termik Santrali, Cenal Termik Santrali ve planlanan diğer termik santraller hakkında Cenal Atık Depolama Sahasını yukarıdan gören bir konumda konuştu.
Aslı Badem, “Burası Cenal Atık Depolama Sahası. Burası % 100 orman sahası. Bu bölgenin devamında yapılması planlanan termik santraller de yine % 100 orman arazisi üzerine kurulacak ve bitişik nizam olarak yapılmaya devam edecek. Karaburun Termik Santrali kazısı başladı ve burada bir antik şehir, kilise bulundu. Çanakkale Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından konuya ilişkin olarak tutanak tutuldu. Santraller kurulursa bölgenin oksijen bakımından etkilerini ve olabilecek sağlık tehditlerini gösterir bir tablo talebimiz ile TMMOB Çevre Mühendisleri Odası tarafından hazırlandı.
Cenal, çevre yolunu yaparken hiç kimseye sormadan arkadaşlarımızın meyve bahçelerinden, arazilerinden geçerek bu yolu yaptı. Ayrıca Cenal Termik Santrali 6 ÇED Raporu iptal edilmesine rağmen 7. ÇED Olumlu kararını aldı. Bunun üzerine açtığımız davada Yürütmeyi Durdurma Kararı aldık. Karara rağmen çalışan santrali defalarca Jandarma`ya ihbar ettik. Bölgedeki termik santral planlarına ek olarak İÇDAŞ`ın ortalama 100 tane RES (Rüzgar Enerji Santrali) projesi var. Burada resmen artık şirketlerin savaşı söz konusu. Burada yaşayan halkın nefes alması, yaşama hakkı, doğal geçim kaynakları kısacası hiç bir şey gözetilmeksizin bu kararlar alınıyor. Geçimini genelde balıkçılık ve sağlayan halk için gelecek karanlık. Bu haritayı gördükten sonra acaba bizi başka yere mi taşısalar dedik. Nasıl nefes alacağız ? Nasıl yaşayacağız ? Oksijen yok çünkü ” dedi.
Çanakkale Bölgesi`ndeki etkinliklerini tamamlayan komisyon üyeleri ve komisyon başkanı Av. Ali Arabacı, bölgedeki ekolojiyi tehdit eden tüm projelere karşı verilecek hukuki mücadeleler için Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu olarak her zaman destek vereceklerini ifade ettiler.