havadurum

Barışın kentinden; Barış çığlıkları

Kendisine ‘Barışın kenti’ sloganını rehber edinen Çanakkale, 1 Eylül Dünya Barış Gününü çeşitli etkinliklerle anlamlı bir şekilde hayata geçirdi.

822
 
Dünya Barış Günü nedeniyle İnsan Hakları Derneği Çanakkale Şubesi’nin organize ettiği, ‘Barış Ne Zaman’ konulu söyleşi yoğun ilgi gördü. İnsan Hakları Derneği Marmara Bölge Temsilcisi Rıza Dalkılıç’ın moderatörlüğünü yaptığı söyleşiye İlahiyatçı yazar İhsan Eliaçık ile Araştırmacı Yazar Foti Benlisoy konuşmacı olarak katıldı. Akol Otel’de gerçekleşen ve barış mesajlarının verildiği söyleşiye Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, İHD Çanakkale Şube Başkanı Serpil Bayar, İHD üyeleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile çok sayıda davetli katıldı.
 
 
CHP’liler ise 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde siyah giysiler giyinip, Cumhuriyet Meydanı’nda bir araya gelerek “Savaşa hayır, Yurtta barış, dünyada barış ”yazılı pankartlar açarak Atatürk’ün büstüne karanfil bıraktılar. CHP Çanakkale İl Örgütü tarafından düzenlenen törende saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından konuşan CHP Parti İl Kadın Kolları Başkanı Emine Erkol: “ Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir” dedi.
 
 
KESK Çanakkale Şubesi de Truva Atı önünde yaptığı basın açıklamasında; “Kaygı ile izliyoruz ki; 1 Eylül Dünya Barış günü Türkiye ve komşu ülkeler açısından savaş ve söylemlerin artığı çatışmaların yoğunlaştığı bir dönemde karşılanıyor ve yaşanıyor. Dünya genelinde olduğu gibi, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’yı yeniden şekillendirmek isteyen ve başını ABD’nin çektiği tekelci emperyalist devletler bu politikalarını esas olarak Türkiye üzerinden gerçek-leştirmek istemektedirler” diyerek gelişmelerden duydukları endişeyi dile getirdiler.
 
1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle açıklama yapan TKP Çanakkale İl Örgütü ise, “1 Eylül Dünya Barış günü, bir kez daha savaşın soluğu altında kutlanıyor. Türkiye, emperyalizmin Suriye`ye dönük saldırısının üssü haline getirilmiştir. Bu amaçla çokuluslu şeriatçı silahlı çeteler ülkemizin barış kültürü açı-sından en gelişkin illerinden birini, Hatay`ı fiilen işgal etmiş durumdadır. Suriye`de emper-yalist beslemesi bu çeteler aracılığıyla Ortadoğu`ya yönelik bir mezhep çatışmasının, bir tür bölgesel iç savaşın birinci perdesi açılmak üzeredir. Komşu ülkede Nusayri-Alevi kesimler katliam tehdidi altındadır” diyerek Türkiye’nin içinde bulunduğu tehlikelere dikkat çektiler.
 
 
 
 
“Barış içinde bir arada yaşayalım”
Dünya Barış Günü nedeniyle İnsan Hakları Derneği Çanakkale Şubesi’nin organize ettiği etkinlikler kapsamında düzenlenen ‘Barış Ne Zaman’ konulu söyleşi yoğun ilgi gördü. İnsan Hakları Derneği Marmara Bölge Temsilcisi Rıza Dalkılıç’ın moderatörlüğünü yaptığı söyleşiye İlahiyatçı yazar İhsan Eliaçık ile Araştırmacı Yazar Foti Benlisoy konuşmacı olarak katıldı. Akol Otel’de gerçekleşen ve barış mesajlarının verildiği söyleşiye Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, İHD Çanakkale Şube Başkanı Serpil Bayar, İHD üyeleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile çok sayıda davetli katıldı.
 
“Evrensel değerlerimizi savunuyoruz”
Söyleşinin açılış konuşmasını yapan İnsan Hakları Derneği Marmara Bölge Temsilcisi Rıza Dalkılıç önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye’de büyük özlem duydukları ve bir an önce gelmesini bekledikleri barış ortamının sağlanması gerektiğini söyledi. İnsanlar arasında hiçbir ayrım gözetmeksizin eşit bir şekilde adalet dağıtılmasını istediklerini belirten Dalkılıç; “Barış, hepimizin çok büyük özlem duyduğu ve bir an önce gelmesini arzu ettiğimiz bir olay. Çünkü, her gün kan akıyor ve analar ağlıyor. Her gün bir ocağa ateş düşüyor. Bu ateş evimize düşmese de bizi de bir yerimizden yaralıyor. İnsan hakları savunucuları olarak bizler, ırkı, dili ve inancı ne olursa olsun insanlar arasında hiçbir ayrım gözetmeksizin eşit bir şekilde insanca yaşam ve adalet dağıtılmasını arzu ediyoruz. 25 yıldır da bu uğurda mücadele ediyoruz. Türkiye’de barış için mücadele ediyoruz ve emellerimize ne kadar yaklaştık? Şöyle bir şey söyleyebiliriz. Büyük bedeller ödedik. İthamlara rağmen yılmadık. Çünkü, bizim savunduğumuz şeyler evrensel değerlerdir. İnsani değerleri savunduk” dedi.
 
“Barış içinde bir arada yaşayalım”
İnsan Hakları Derneği’ne ihtiyaç duyulmayan bir sistemin gelmesi gerektiğini de dikkat çeken Dalkılıç, eşitlik, özgürlük ve adalet duyguları içinde bir arada barış içinde yaşamak için mücadele verdiklerini ifade ederek; “İnsan Hakları Derneği’ne ihtiyaç duyulmayan bir sistem gelsin istiyoruz. Tüm insanlar, hiçbir ayrım gözetmeksizin barış içinde bir arada yaşayabilsin. Bu insanların elinde. Her zaman mutlaka bir tarafta egemenci zihniyet, diğer tarafta hakları gasp edilen toplumsal kesimler vardı. Binlerce insan katledildi. Bütün bunların tek bir sorumlusu var. Oda egemen zihniyetin farklılıkları kabul etmemesi. Bu zihniyet doğru bir zihniyet değil. Bütün olumsuzluklara rağmen umudumuzu yitirmedik. Mutlaka bütün farklılıkların eşitlik, özgürlük ve adalet duyguları içinde bir arada barış içinde yaşamayı istiyoruz. Bunun mücadelesini veriyoruz. Bu barış ortamını hak ediyoruz diye düşünüyorum. Çünkü, bu topraklarda yaşanan gözyaşı ve acılar bitsin artık. Çünkü bu toplum bunu hak etmiyor” diye konuştu.
 
Eliaçık; “İslamiyet barış demektir”
Barış meselesini 25 dakikalık bir sunumuyla özetleyen İlahiyatçı yazar İhsan Eliaçık ise; “Barış, aslında bizim dinimizin adıdır. İslamiyet barış demektir. İslama girmek demek, barışa girmek manasına gelir. İnsanların birbiriyle ve doğa ile uyum içerisinde, barış içinde yaşamasını isteyen dinin adına İslam diyoruz. İslam kelimesinin kelime köküyle itibariyle manası budur. Ancak, bunu savaşın aracı haline getirenler ve kan döküp hesap çıkarmanın bizzat kaynağına dönüştürenlerde söz konusudur. Herşey istismar edildiği gibi, bu arada İslam dini de insanoğlunun elinde bir şekliyle mahvedilmiştir. Bu mahvedilme sebebiyle bir sürü insan dinden soğumuştur. Çelişkilerin, farklılıkların birbirinin aleyhine delil olarak kullanılmasından kaynaklanan çelişkilerin giderilmesi olayına barış diyorum” dedi.
 
“Bir yerde adalet talebi varsa bilin ki bir eşitsizlik vardır”
Eğer bir ülkede adalet talebi var ise o ülkede bir eşitsizliğin var olduğuna değinen Eliaçık, insanların o eşitsizliği ortadan kaldırmak için ise adalet diye bağırdığına dikkat çekerek şu şekilde konuştu: “İnsanlar farklı farklıdır. Kimisinin memleketi kimisinin ise konuştuğu dil farklıdır. Bu farklılıklar zaman içerisinde farklı olan birisi diğerinin aleyhine bunu delil olarak kullanıyor. Mesela uzun boylu kısa boyluyu ezmeye kalkıyor. Şehirde oturan köyde oturanı ezmeye kalkıyor. Örgütlü olan örgütsüz olanı ezmeye kalkıyor. Devleti ele geçiren arkasına silah, donanma, jandarma alan köylü vatandaşı kimsesiz görüyor ve ezmeye çalışıyor. Doğu batıyı, batı ise doğuyu ezmeye çalışıyor. Erkek kadını, kadın ise erkeği ezmeye çalışıyor. İnsanlar arasında farklılıklar çelişkiye sebebiyet verip, birbirlerinin aleyhine zarar vermeye başladığı an eşitlik dediğimiz dava ortaya çıkıyor. Her eşitlik mücadelesinde bir farlılığın diğer farklılığı ezmesine mani olunmuş ve ikisi arasında ortaya çıkan çelişki sona erdirilmiş yani barış sağlanmış oluyor. Eşitliğin sağlanması davasına genel anlama bir insanlık kavramı olarak aynı zamanda bit dini kavram olarak adalet mücadelesi diyoruz. Eğer bir yerde bir adalet talebi varsa bilin ki bir eşitsizlik vardır. Bir eşitsizliği ortadan kaldırmak için insanlar adalet diye bağırırlar.” Araştırmacı Yazar Foti Benlisoy da bir konuşma yaparak barış ile ilgili mesajlar verdi. Yapılan konuşmaların ardından söyleşi sona erdi.
 
Etkinlikler hız kesmedi
Dünya Barış Günü nedeniyle İnsan Hakları Derneği Çanakkale Şubesi’nin organize ettiği etkinlikler kapsamında Çağlar Kaynak Basketbol sahasında pandomim gösterisi gerçekleştirildi. "Zarfsız kuşlar" isimli gösteride 12 adet kısa oyun İlker Kılıçer tarafından sahnelendi. İlk gün etkinlikleri arasında yer alan iki perdelik Cadının Bohçası isimli gösterim ise Erkan Yavuz Deneme Sahnesi’nde izlendi. Barış etkinlikleri 2 Eylül Pazar günü Belediye Sosyal Tesisleri Üst Kat nikâh salonunda gerçekleşen ‘Vicdanlarımız Savaşı Reddediyor & Sende başkasın nefretme’ isimli söyleşi ile devam etti. İlker Kılıçer’in moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşiye konuşmacı olarak yazar ve sosyal değişim derneği, projeler koordinatörü F. Levent Şensever, Ercan Aktaş ve Ademhan Esen katıldı. Aynı gün Halk bahçesinde Sabahattin Umutlu savaşa karşı şiirler seslendirildi.
 
 
 
 
 
 
 
CHP’den barışa vurgu
1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında CHP Çanakkale İl Örgütü tarafından düzenlenen törende saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından konuşan CHP Parti İl Kadın Kolları Başkanı Emine Erkol: “ Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir” dedi. Erkol şu şekilde konuştu: “1. Dünya Savaşı 1 Eylül 1939 günü Nazilerin Polonya’yı işgali ile başlamıştır, ardından 50 milyonu aşkın ölü, 100 milyonlara varan yaralı sakat, acı, gözyaşı ve enkaz yığını şehirler, kasabalar bırakarak 1945 Mayıs’ın da bitmiştir. İnsanlık tarihinin gördüğü en kanlı savsının başladığı günü yani 1 Eylül’ü bütün dünya ulusları “ Dünya Barış Günü “ olarak ilan etti. Her yerde olduğu gibi Ülkemizde de çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır. İçinde bulunduğumuz günlerde dünyanın birçok bölgesi ve ülkesinde yaşanan çatışmalar, savaşlar insanlığın geleceğini tehdit etmekte ve insanın en temel evrensel hakkı olan “Yaşama hakkını” ellerinden almaktadır. Küresel eşitsizliğin ve sömürünün yarattığı yolsuzluk ve yoksulluğun getirdiği açlık açlığa eklenen savaş ve çatışmalar yaşamı çekilmez kılmaktadır. Dünyamızda şuanda birçok yerde savaşlar olmakta birçok insan ölmekte ve sakatlanmaktadır, onların yakınları ise büyük acılar yaşamaktadır. Tüm bunlar Barış’ın ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Dünyada barışın mutlak şekilde hâkim kılınabilmesi için insanların bir arada ve barış içinde yaşayabilmesi için tüm devletlerin ve Uluslar arası kuruluşların çaba göstermesi gerekmektedir. Biran önce silahların susması gerekmektedir. Çatışmalar sonucunda oluşan intikam duygusu ve linç girimlerinin önü kesilmelidir. Eğer bizler büyük önderimiz Atatürk’ün Yurtta barış, dünyada barış ilkesini uygulamaya başlarsak dünya barışına şimdiden katkıda bulunmuş oluruz. Bu nedenle barış be istikrar ortamını bozucu bölgesel anlaşmazlıkların şiddet ve terör hareketlerinin önlenmesi açlıkla mücadele çevre sorunlarına sahip çıkma gibi konularda sağduyu sahibi herkesin üzerine düşen sorumluluğun bilinci ile hareket etmesi gerekmektedir. Dünyanın dört bir tarafında yapılan savaşlar dökülen kan ve gözyaşı zaman ilerledikçe gelişen teknoloji ve karşı konulmaz bir güç gösterisindeki sömürgeci devletler. Bu kaosta zor durumda kalan sadece siviller kadınlar, yaşlılar ve çocuklar her gün yüzlercesi ölüyor. Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir. 1 Eylül Dünya Barış gününde öncelikli olarak ülkemizde terör faaliyetlerinin sona erdirilmesi, bölgemizde ise barış ve huzurun sağlanması, için dil, ırk ve kültür farkı gözetmeksizin tüm insanlığı işbirliği ve dayanışmaya davet ediyoruz. Barış bu kadar mı zor? Silahların susması bu kadar mı zor? Kan dökülmemesi bu kadar mı zor? Barış ve Huzur içinde Kardeşçe yaşamak dileği ile 1 Eylül Dünya Barış günü kutluyorum.”
 
Törene CHP Milletvekili Serdar Soydan, Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, CHP İl Başkanı Hamza Karagöz ve çok sayıda partili katıldı.
 
 
 
“Barış istiyoruz, çünkü insanız!”
Dünya Barış Günü nedeniyle KESK’in önderliğinde düzenlenen basın açıklamasında barış istediler.
1 Eylül Dünya Barış günü nedeniyle Truva Atı önünde basın açıklaması yapan KESK Dönem Sözcüsü Güngör Yılmaz, 1 Eylül Dünya Barış günü’nün Türkiye ve komşu ülkeler açısından savaş ve söylemlerin artığı çatışmaların yoğunlaştığı bir dönemde karşılandığına ve yaşandığına dikkati çekerek; “ Barış istiyoruz, çünkü savaşların halklar arasında dostluk, dayanışma, sevgi, duyguları parçaladığını biliyoruz” dedi. 1 Eylül Dünya Barış günü’nde Çanakkale Belediyesi, Erenköy Belediye Başkanlığı, Halkevleri, Halkların Demokratik Kongresi, İnsan Hakları Derneği, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfedarasyonu (KESK), Öğrenci Kollektifleri, Pir Sultan Abdal Derneği, Sağlık Emekçileri Sendikası, Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odası Başkanlığı’nın katıldığı Truva Atı önünde yapılan basın açıklamasında konuşan KESK Dönem Sözcüsü Güngör Yılmaz, 1 Eylül Dünya Barış günü’nün Türkiye ve komşu ülkeler açısından savaş ve söylemlerin artığı çatışmaların yoğunlaştığı bir dönemde karşılandığına ve yaşandığını belirterek, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’yı yeniden şekillendirmek isteyen ve başını ABD’nin çektiği tekelci emperyalist devletlerin bu politikalarını esas olarak Türkiye üzerinden gerçekleştirmek istediklerini söyledi.
 
“Tek bir Mehmet’ in değil ölmesi burnunun bile kanamaması, tek bir Kürt gencinin ölmemesi için barış diliyoruz”
Yılmaz sözlerini şu şekilde sürdürdü: “İktidardakiler çatışmacı, savaş kışkırtıcı bir politik rüzgâra kapılarak, ülkeyi tüm komşu ülkelerle giderek artan sorunlar yaşar duruma getirmişlerdir. “Komşularla Sıfır Politika” söylemi ile siyaset yapacağını ifade eden iktidarın geldiği nokta savaş taşeronluğu yaparak “kurtlar sofrasından” kemik kapma telaşıdır. Türkiye’yi yöneten mevcut hükümet en gözü kara haliyle bu emperyalist politikalara bağlanmış eklemlenmiş durumdadır. Hükümetin uyguladığı iç ve dış politikalar giderek artan ölçülerde içeride ve dışarıda çatışma ve savaş riskini artırmakta, ülkeyi sonu belirsiz ve halkların yararına olmayan, bir bütün olarak yaşadığımız coğrafyayı istikrarsızlaştıran, bir serüvene sürükleme görüntüsü sunmaktadır. Bu durumun en somut sonucu Türkiye’nin Suriye ile savaşma ya da diğer bir ifadeyle savaştırılma noktasına gelmesidir. Kuruluş felsefesinde “Yurtta Barış Dünyada Barış” olan bir ülke emperyalizmin taşeronu olamaz. Emperyalizmin paylaşım sofrasından pay kapacaklarını sananlar bilmelidir ki Türkiye’ye düşecek ancak insanlarımızın ölmesi olacaktır. Bu sürecin sonucunda ABD başta olmak üzere silah şirketleri karını üç (3) kat artırmıştır. Bundan da açıkça görüleceği gibi savaşın ve buna bağlı silah satışının kazananı emperyalistler, daha net bir ifadeyle silah/kan tüccarlarıdır. Kam içici silah tüccarlarının karlarının artırılması için etnik köken, cinsel kimlik, dini tercih, mezhep başta olmak üzere her türlü farklılık kullanılmaktadır. Bu genel tablodan hareketle 1 Eylül Dünya Barış Günü, ülke, bölge halkları ve bütün dünya açısından son derece yaşamsal önem kazanmıştır. Emperyalist merkezlerin savaş kışkırtıcı bölge hükümetlerinin politikalarına karşı halkların barış talebi uğruna daha fazla seslerini yükseltebilmek göreviyle, sorumluluğuyla karşı karşıyadır.”
 
“Bizler barış istiyoruz, çünkü insanız!”
Dünyada artık barış istediklerini kaydeden KESK Dönem Sözcüsü Güngör Yılmaz; “Biliyoruz ki başta yaşam hakkı olmak üzere, insan hakları ihlallerinin en yoğun yaşandığı dönemler savaş ve çatışma dönemleridir. Çünkü ülkemizde, herkesin farklılıklarını eşit ve bir arada yaşayabildiği, bu güzellikten hareketle antiemperyalist mücadelenin verilebildiği bir ortam istiyoruz. Ülkemizde çatışma ve/veya şiddetin gerekçesi haline getirilen; farklı din ve mezhep aidiyeti, Kürt Sorunu, cinsel kimlik, cinsel tercih gibi konuların evrensel insan hakları, akıl ve bilimin yol göstericiliğinde bir yaklaşımla bakıldığında sorun değil güzellik kaynakları olduğu görülecektir. Komşu ülkelerle, karşılıklı yarar ilkesine dayalı, iç işlerine karışmadan eşit, dostça bir arada yaşamak istiyoruz. Barış istiyoruz, çünkü savaşın insanlığın bütün tarihsel birikimlerini, değerlerini, eserlerini yok ettiğini biliyoruz, gördük ve yaşadık… Barış istiyoruz, çünkü savaşların doğayı ekolojik dengelerini, bütün canlı hayatı geriye dönülemez biçimde tahrip ettiğini yok ettiğini biliyoruz, gördük ve yaşadık. Barış istiyoruz, çünkü savaşların halklar arasında dostluk, dayanışma, sevgi, duyguları parçaladığını biliyoruz. Savaşların halkları ve ülkeleri yoksullaştırdığını sosyal, toplumsal ekonomik maliyetlerin büyük olduğunu bildiğimiz için barış istiyoruz. Savaşın yalnızca bir avuç silah tekelinin ve onların çanak yalayıcılarının çıkarına olduğunu bildiğimiz için barış istiyoruz. Gerçek barışın insana, insanlığına, doğaya ve hayata uygun olduğunu bildiğimiz için barış diyoruz, barış istiyoruz. Değil birkaç tek bir Memet’ in değil ölmesi burnunun bile kanamaması, tek bir Kürt gencinin ölmemesi için barış diliyoruz. Nereden gelirse gelsin her türlü şiddet ve savaşa karşıyız. Farklı dillerin kültürlerin, kimliklerin barış içerisinde birlikte eşit yurttaşlar olarak yaşaması için barış istiyoruz. Silahlar sussun” diye konuştu.
 
“AKP`den hesap soracağız”
Türkiye Komünist Partisi (TKP) Çanakkale İl Örgütü, Çanakkalelilerin 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü kutladı.
1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle açıklama yapan TKP Çanakkale İl Örgütü yetkilileri, “1 Eylül Dünya Barış günü, bir kez daha savaşın soluğu altında kutlanıyor. Türkiye, emperyalizmin Suriye`ye dönük saldırısının üssü haline getirilmiştir. Bu amaçla çokuluslu şeriatçı silahlı çeteler ülkemizin barış kültürü açısından en gelişkin illerinden birini, Hatay`ı fiilen işgal etmiş durumdadır. Suriye`de emperyalist beslemesi bu çeteler aracılığıyla Ortadoğu`ya yönelik bir mezhep çatışmasının, bir tür bölgesel iç savaşın birinci perdesi açılmak üzeredir. Komşu ülkede Nusayri-Alevi kesimler katliam tehdidi altındadır. Bu gelişme zorunlu olarak Türkiye Aleviliğini de hedef tahtasına yerleştirmektedir. Dolayısıyla Türkiye için bölgesel bir iç savaşın sınırların ötesinde kalmaması riski büyüktür. Barış mücadelesinin yükünü arttıran bir diğer faktör AKP iktidarının Kürt sorununda yıllardır sürdürdüğü çözüm demagojisini büsbütün bırakması ve kanın önündeki setlerin kaldırılmasıdır. AKP, Suriye`nin Kürt bölgesindeki gelişmeleri ve Baas-PKK işbirliği iddiasını içeride ve dışarıda militarizmi yükseltmek için istismar etmektedir. Hükümetin dış politikası Türkiye`yi neredeyse istisnasız bütün komşularıyla karşı karşıya getirmiştir. Bu dış politikanın AKP`nin emperyalizme hizmet çılgınlığının ürünü olduğu açıktır. Savaşa karşı çıkmanın ayrılmaz koşulu, emperyalizme, gericiliğe ve kapitalizme karşı durmaktır. Barış için, emperyalizmden, AKP`den ve mağduru oynayan şeriatçı silahlı çetelerden hesap soracağız, insanlığımızı ayakta tutacağız” dediler.
Paylaş