"Barış hakkını savunuyoruz, barışa ihtiyacımız var"

494
İnsan Hakları Derneği`nin çağrısıyla Emek ve Demokrasi Güçleri Saat Kulesi Meydanı`nda bir araya geldi. Burada konuşan İHD Başkanı Hayrettin Pişkin, "Türkiye`de, Dünya Barış Günü olarak kutlanan 1 Eylül vesilesiyle barışın egemen olduğu bir dünyada yaşamak istediğimizi bir kez daha belirtmek istiyoruz. Barış hakkı, bir insan hakkıdır" ifadelerine yer verdi. Eğitim-Sen Şube Başkanı Yasin Hacımusalar, Tabip Odası Başkanı Dr. Ayşe Güneş, Büro Emekçileri Sendikası adına KHK ile ihraç edilen Ayşegül Sandıkçıoğlu ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Çanakkale Şubesi Başkanı Canan Çoşar da barışa dair düşüncelerin paylaştı. Basın açıklamasının ardından Tarihi Yalı Hanı`nda İHD üyesi ressam Haydar Önal`ın barış temalı resim sergisi açıldı. Sergi, 21 Eylül tarihine kadar açık olacak.
"Barışı savunmak bir insan hakkıdır"
Pişkin barışın insan hakkı olduğunu belirterek, "Birleşmiş Milletler, 1945 yılında kabul ve ilan edilen BM Şartı ile kurulmuştur. Şartın Giriş bölümü ile 1 ve 2. maddelerinde Birleşmiş Milletler`in barış ile insan hak ve özgürlüklerine saygıyı güçlendirme amacı vurgulanır. BM İnsan Hakları Evrensel Bildirisi`nin başlangıç bölümü ile 28. maddesinde barış ve barışın temellendirileceği uluslararası ve ulusal sosyal düzenlerin, bu bildiride yer alan haklara ve özgürlüklere dayanması gerekliliği vurgulanır. BM Genel Kurulu, Halkların Barış Hakkına Dair Bildiriyi Genel Kurul`un 12 Kasım 1984 tarihli oturumunda kabul ve ilan etmiştir. Bildiride barış hakkının kutsallığı, bu hakkı korumanın ve uygulanmasını sağlamanın da devletler için bir yükümlülük olduğu vurgulanır. BM Genel Kurulunun 19 Aralık 2016 tarihli kararı ile Barış Hakkı Bildirisi kabul ve ilan edilmiştir. BM İnsan Hakları Konseyinin 22 Haziran 2017 tarihli kararı ile de barış hakkının desteklenmesi gerektiği üye ülkelere hatırlatılmıştır. Barış istemek bir hak olarak tanımlanmıştır. Barışı savunmak bir insan hakkıdır" dedi.
"İnsanlar arasındaki her türden eşitsizlikler savaşların ve çatışmaların temel sebebidir"
Başkan Pişkin sözlerini şu şekilde sürdürdü, "Barış talebinin, medeni ve siyasi haklarla (yaşam hakkı, işkence yasağı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, adil yargılanma hakkı, din ve vicdan özgürlüğü, ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü vb.) olduğu kadar; ekonomik, sosyal ve kültürel haklar (çalışma hakkı, konut hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı, dil hakları) ile de ilişkisi bulunmaktadır. Bu metinlerde İHD`nin de benimseyip paylaştığı temel yaklaşım, barışın insan hakları ve özgürlüklere dayalı oluşudur. İnsanlar arasındaki her türden eşitsizlikler, hakların ve özgürlüklerin tanınmayışı, savaşların ve çatışmaların temel sebebidir. O nedenle, İHD olarak her şart altında ve dünyanın neresinde olursa olsun, barışın haklara ve özgürlüklere dayalı olarak sağlanabileceği düşüncesindeyiz."
"Dünyadaki silahlanma yarışı ise yeni savaşların habercisi gibidir"
Pişkin, dünyada devam eden bölgesel ve yerel savaşlar ile çatışmalara dair, "Rusya`nın, Ukrayna işgali ve devam eden savaş korkunç acılar üretmektedir. Libya iç savaşı ve Suriye iç savaşının 12 yıldır sürmesi ve halen barışçıl çözüm bulunmaması BM`nin barışı sağlama görevini yerine getiremediğini göstermektedir. Dünyadaki silahlanma yarışı ise yeni savaşların habercisi gibidir. Buna karşı insan hakları savunucuları dünyanın her yerinde barışı savunmaktadır. Türkiye etnik, dilsel, dinsel ve kültürel özellikleri bakımından çoğulcu bir dokuya sahiptir. Çoğulculuk, İHD`nin pek çok kez vurguladığı ve yansıttığı, "herkes farklı, herkes eşit" sloganında ifadesini bulur. Çoğulculuk aynı zamanda demokrasinin de temelidir. İHD demokrasi ile insan hakları arasında koparılamaz bir bağ bulunduğu düşüncesindedir. O nedenledir ki, İHD Türkiye`nin temel sorununun insan hakları ve demokrasi sorunu olduğunun altını çizmiş ve bu temel sorununun en önemli halkasının da Kürt sorunu olduğu tespitinde bulunmuş, Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı taleplerinin karşılanması gerektiğini her zaman ifade etmiştir" diye belirtti.
Hacımusalar, "Eğitimciler olarak barışın şarkısını söyleyeceğiz"
Eğitim-Sen Başkanı Yasin Hacımusalar ise savaş ve göçlerden en çok kadın ve çocukların zarar gördüğüne değinerek, "Yaşanılan bu süreçte, bu insanlar bir çok travma geçirmektedir. Bizim; ülke olarak, dünya olarak yaşanan bu travmaya karşı ne çözüm üretmek ne de çaba harcama gibi bir gayretimiz var... Okullardaki ders kitaplarında ırkçı, gerici, ayrımcı doğa düşmanı, insan düşmanı bilgiler yer almakta. Bir an önce bu bilgilerin bu kitaplardan ayıklanması gerekmektedir. Karanlığa karşı aydınlığı, savaşa ve şiddete karşı barışı, barış içinde bir arada yaşamayı felsefe olarak edinmek zorundayız. Bizler eğitimciler olarak, okullarımızda, sınıflarımızda barışın resmini çizeceğiz, barışın şarkısını söyleyeceğiz, barışı anlatacağız" diye belirtti.
Güneş, "Savaş, en temel halk sağlığı sorunudur"
Tabipler Birliği Başkanı Dr. Ayşe Güneş, barışın iyileştirici gücü olduğunu vurgulayarak, "İnsanlık tarihi boyunca savaş ve şiddetin bir halk sağlığı sorunu olduğunu, erken ölümlerin ve hastalıkların en önemli sebeplerinden biri olduğunu biliyoruz. İnsanca yaşamın en temel haklarından biri olan sağlık hakkı için ise öncelikle barış içinde bir dünya düzeni gerekir. Barışın ve eşit bölüşümün olmadığı bir dünya da sağlıklı olmak da sağlıklı kalmak da mümkün değildir. Sömürücü kapitalist çıkar çatışmaları, ırkçılık temelli etnik ayrımcılık, dinci ve gerici örgütlenmeler; insanları savaş koşullarına itmektedir. Tüm insanlar için savaş, en temel halk sağlığı sorunudur. Sürdürülebilir demokratik bir hayat için sömürüsüz ve barışçıl ortam dışında seçeneğimiz yok" ifadelerine yer verdi.
Sandıkçıoğlu, KHK ihraçlarına değindi
Büro Emekçileri Sendikası (BES) Çanakkale Şubesi adına konuşan Ayşegül Sandıkçıoğlu, "6 yıl önce barış ve eşitlikten bahsederken, 1 Eylül 2016 gecesinde, iktidar 672 sayılı kanunu yayınlayarak sorgusuz sualsiz 50 bin 875 kamu görevlisini ihraç etti. Kamu emekçilerine açıktan savaş başlattı. Devam eden KHK`larla bu sayı 150 bini ulaştı. Bugün hala yargı organı bulunmayan OHAL komisyonu binlerce insanın ve ailesinin hayatlarıyla oynamaya devam ediyor. Bu esnada yaşadıklarına dayanamayıp intihar eden 3 çocuk annesi insanlar, akademisyenler, öğretmenler ve sağlıkçılar var. 6 yıl önce olduğu gibi inadına barıştan, demokrasiden ve kuracağımız güzel dünyadan bahsediyoruz. Benim de içinde olduğum 150 bin kamu emekçisine haksız, hukuksuz ve eşitsiz savaş bir kez daha kınıyorum" ifadelerine yer verdi.
 
Coşar, "Barış mücadelemizden bir an olsun vazgeçmeyeceğiz"
SES Çanakkale Şube Başkanı Canan Çoşar, sözlerine savaşlarda ve çatışmalarda yitirilen milyonlarca insanı yad ederek başladı. Coşar, "Dünya genelinde olduğu gibi savaşların, darbelerin ekonomik krizlerin faturası, zamanki gibi yoksul halka ve emekçilere çıkartılmaktadır. Tek adamın başkanlığı sisteminde, demokrasinin, hukukun, adaletin son kırıntıları da tek tek rafa kaldırılıyor. Milliyetçi, şoven, ayırımcı, tekçi, mezhepçi, cinsiyetçi siyaset hakim kılınıyor. Bu surum savaş ve şiddet ortamını canlı tutarken, binlerce insanımızı ölümüne yol açıyor. Diğer yandan da emeğimizin ürünü olan kaynakların savaşlara ve savaş politikalarına aktarılmasına neden oluyor. Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak, tüm saldırılara, savaş ve kutuplaşmalara, tek tip yaşam dayatmalarına karşı ısrarlı, örgütlü ve kararlı bir mücadele yürütmekteyiz. Adalet, eşitlik, kardeşliğin, dayanışmanın, insanca bir yaşamın kalıcı hale getirildiği bir dünya ve ülke kuruluncaya kadarda barış mücadelemizden bir an olsun vazgeçmeyeceğiz" sözlerine yer verdi. 
Resim sergisi açılışı yapıldı 
Açıklamaların ardından ise Tarihi Yalı Hanı`ndaki Resim Sergisinin açılışı yapıldı. Ressam Haydar Önal`ın resimlerinin bulunduğu sergi, katılımcılar tarafından ilgi ile görüldü. Sergi, 21 Eylül tarihine kadar devam edecek.
(Damla Yeltekin)
Paylaş