Gazi Üniversitesi öğrencisi Şule Çet`in ölümü, infiale neden olmuş, tüm kadın örgütlerini Şule Çet için adalet mücadelesinde birleştirmişti. Son olarak Şule Çet İçin Adalet Komisyonu kurularak, Şule Çet davasında yaşanan gelişmelerin daha sağlıklı takip edilmesi sağlanmıştı. Çanakkale Şule Çet İçin Adalet Komisyonu adına komisyonu değerlendiren Zilan Azad, erkek yanlı yargının kadınları susturma politikalarına rağmen hayatın her alanında ilk günkü inançla daha güçlü bağıracaklarını ifade etti. Şule’nin, intihar etmediğini ve plazanın 20’nci katından da düşmediğini söyleyen Azad, Şule’nin, tecavüzcü bir katil tarafından katledildiğini ifade etti. Erkek yargı, adalet taleplerini dile getiren kadınların yargılamaması, politikalarının uygulayıcısı erkek egemen aklının yargılaması gerektiğini savunan Azad, o zaman adil, eşit bir yaşamın başlangıcına ulaşılabileceğini belirtti. Çanakkale Şule Çet İçin Adalet Komisyonu adına bilgilendirmede bulunan Zilan Azad; “Bugün dört bir yandan kadınlarla ‘Şule Çet İçin Adalet’ diyerek yola çıktık. Bu kampanyayı başlatırken gerçek adaleti sağlamak için Şule`nin davasının çok önemli bir yerde olduğunu hepimiz çok iyi biliyorduk. Adliyelerde cezasızlık politikalarıyla, iyi hal indirimleriyle kadınlara yönelik şiddetin, tacizin ve tecavüzün önü açılmakta, erkek yanlı yargı erkeği aklamakta, hem toplumsallık öldürülmekte ve hem de gerçek adaletten eser bırakılmamaktadır. Şule, intihar etmedi, Şule, o plazanın 20’nci katından da düşmedi. Şule, tecavüzcü bir katil tarafından katledildi. Şimdi de mahkemelerde o katil, çıkıp Şule`yi suçlamaya çalışıyor. Erkek egemen zihniyet, `hukuk` adına adaleti kullanırken bu aklın bir ürünü olarak mahkeme salonlarında da karşımıza çıkıyor. Bu davada faillerin cezasız kalması tecavüzcülerin, katillerin ve istismarcıların güç alması ve bu suçların önünün açılması demektir. İşte tam bu noktada ‘Şule Çet İçin Adalet’ diyerek gerçek adaleti inşa etmeye, adalet talebimizi mahkemelerin önünden dile getirmeye başladık. Geçtiğimiz mayıs ayında görülen mahkemeye katılarak orada yüzlerce kadınla birlikte Şule ve katledilen tüm kadınlar için sesimizi yükselttik. Kente döndüğümüzde Şule`nin adını sokak sokak her yere taşıdık. Kadınlarla sık sık bir araya gelip katledilen kadınların sesi olmaya çalıştık, avukatlarla birlikte 6284 sayılı kanunu konuşarak yasadaki haklarımızı öğrendik, Şule`nin avukatı Umur Yıldırım ile görüntülü bağlantılar ile mahkeme hakkında bilgi aldık. 10 Temmuz`da davanın üçüncü duruşması görüldü. Mahkeme katillerin tutukluluk halinin devamına karar verdi. Bir dahaki duruşma 16 Ekim tarihinde. Kuşkusuz bu tutukluluk halinin devamı biz kadınların sayesinde oldu. Şimdi Şule’miz kadın mücadelemizin bir simgesi. Bu davayı kazanacağımızı da biliyoruz. Şule Çet davası, emsal bir dava olacak. Bizler yaratmaya çalıştıkları karanlığa müsaade etmeyeceğiz. Erkek yanlı yargının kadınları susturma politikalarına rağmen hayatımızın her alanında ilk günkü inancımızla daha güçlü bağıracağız. Toplumu özgürleştirmenin yolu, kadınla eşit ve adil temelde kurulan ilişkilerden, özgür toplum da özgür kadından geçer. Kadın mücadelemizi her alanda yükselteceğiz! Çanakkale Şule Çet İçin Adalet Komisyonu olarak, bir kez daha söylüyoruz; erkek yargı, adalet taleplerini dile getiren kadınları yargılamamalı, politikalarının uygulayıcısı erkek egemen aklı yargılamalıdır. İşte o zaman adil, eşit bir yaşamın başlangıcına ulaşmış olabiliriz” dedi.