“Avukatlar olarak hiç olmadığımız kadar güçlü olacağız”

5 Nisan Avukatlar Günü’nde Çanakkale Barosu tarafından çelenk sunma töreni gerçekleştirildi. Çanakkale Barosu, Cumhuriyet Meydanı’nda Atatürk Anıtı’na çelenk sundu. Çelenk sunma töreninin ardından Baro Başkanı Ardahan Dikme, günün anlam ve önemine ithafen konuşma gerçekleştirdi.

323

5 Nisan Avukatlar Günü’nde Çanakkale Barosu tarafından çelenk sunma töreni düzenlendi. Cumhuriyet Meydanı’nda Atatürk Anıtı’na çelenk sunma töreninin ardından Çanakkale Baro Başkanı Ardahan Dikme, konuşma gerçekleştirdi. Konuşmada şu ifadelere yer verildi;

Adaletin yılmaz savunucuları değerli meslektaşlarım, çok kıymetli avukatlarımız, 5 Nisan Avukatlar gününde Savunmanın bağımsızlığı ve hukuka saygı yürüyüşü için Türkiye Barolar Birliği yönetimi ve Türkiye'deki 81 Baro ile birlikte Atanın huzurundaydık. Bugün de Ankara'da Atamızdan aldığımız güçle, adalete olan inancımızı ve savunma hakkının kutsallığını haykırmak için sizlerle bir araya gelmiş bulunmaktayız.

5 Nisan Avukatlar Günü’nde, mesleğimizin onurunu ve hukuk devletinin temel ilkelerini savunma kararlılığımızın altını bir kez daha çiziyoruz. Avukatlar, yalnızca bireylerin haklarını değil, aynı zamanda hukukun üstünlüğünü, adil yargılanma hakkını ve demokratik toplum düzenini koruma sorumluluğunu taşımaktadır. Hukuk devleti ilkesinin aşındığı, yargının bağımsızlığının zedelendiği ve savunma makamının sistematik biçimde baskı altına alınmaya çalışıldığı, avukatlık mesleğinin icrasını zorlaştıran hukuki, ekonomik ve sosyal engellerin giderek arttığı bir ortamda; savunma hakkını, meslek örgütlerimizin bağımsızlığını ve hukukun üstünlüğünü koruma sorumluluğuyla hareket ediyoruz.

Hukuk devleti ilkesi, bağımsız savunmanın varlığıyla kaimdir. Savunma makamını temsil eden avukatların serbestliği Avukatlık Kanunu’yla; avukatların meslek örgütü olan Baroların özerkliği ise Anayasa’nın 135’nci maddesi çerçevesinde kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütlerinin demokratik meşruiyetini ve kendi organlarını serbestçe oluşturma hakkıyla teminat altına alınmaktadır. Bu teminatlar, avukatlık mesleğinin bağımsız icrasının yanı sıra, bağımsız yargının ve adil yargılanma hakkının korunmasının da ön şartıdır.

Bu doğrultuda, İstanbul Barosu Genel Kurulunun iradesiyle göreve gelen Başkan ve Yönetim Kurulu üyelerinin, mesnetsiz iddialara dayanılarak, hukuka aykırı bir kararla görevden alınmak istenmesi, hukukun üstünlüğü ve bağımsız yargı ilkelerine açıkça aykırıdır. Bu, yalnızca bir Baro yönetimine yönelik tasarruf olmanın ötesinde, tüm baroların kurumsal özerkliğine, savunma makamının bağımsızlığına ve hukukun üstünlüğüne yönelik ağır bir müdahale niteliği taşımaktadır. Zira Barolar, yalnızca meslek örgütleri değil, aynı zamanda demokratik toplum düzeninin teminatı olan avukatlık mesleğinin icrasını güvence altına alan anayasal kurumlardır.

Avukatların mesleki faaliyetleri nedeniyle yargısal ve idari baskılara maruz bırakılması, kamu gücünü elinde bulunduran merciler tarafından meslek örgütlerinin işlevsiz hâle getirilmeye çalışılması, Baroların kanundan kaynaklı görevlerini yerine getirmelerine ilişkin işlemlerinin dahi hukuki ve cezai yaptırımlara konu edilmesi asla kabul edilemez.

Son dönemde, hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan, yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını ihlal eden, yürütmenin yargı süreçlerine doğrudan müdahale ettiği duygusunu güçlendiren hukuka aykırı çok sayıda uygulamaya tanıklık edilmektedir. Bu süreçte doğrudan siyasi sonuçlar doğuran işlemleri nedeniyle, yargının siyasi saiklerle hareket etmeye zorlandığı izlenimi doğuran; kişilerin ve avukatların ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı gibi anayasal haklarını açıkça ihlal eden gelişmeler yaşanmaktadır. Mahkemelerin, hukukun temel ilkelerine ve yerleşik içtihada aykırı şekilde verdiği kararlar, yurttaşların hukuka olan güvenini derinden sarsmaktadır.

Bu gelişmeler, yargının siyasi çatışma ve çekişmelerin etkisine açık hâle getirildiği, hukuk güvenliğinin ortadan kalktığı ve keyfî uygulamaların olağanlaştığı bir sürecin parçası olarak görülmektedir. Avukatlar olarak, hukuka aykırı süreçlere karşı hukukun üstünlüğünü, adil yargılanma hakkını ve savunma özgürlüğünü koruma mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz, sürdüreceğiz.

Avukatlar, bir taraftan mesleki faaliyetlerini icra ederken maruz kaldıkları hukuki ve idari baskılarla, diğer taraftan ağırlaşan ekonomik-sosyal koşullar ve uğradıkları saldırılar nedeniyle de ciddi bir varoluş mücadelesi vermek zorunda bırakılmaktadır.

Özellikle mesleğin ilk yıllarında bulunan genç avukatlar, öngörüsüzce açılan hukuk fakültelerinin yarattığı nicelik sorunu ve kamu kaynaklarının adaletsiz bir şekilde dağıtılmasıyla birlikte büyük bir ekonomik çıkmazın içine sürüklenmektedir. Ekonomik güvenceden mahrum bırakılan stajyer avukatların, imtiyaz değil eşitlik talep eden kamu avukatlarının, her yaş ve kıdemden serbest avukatların yaşadığı gelecek kaygısı, savunma makamının yargı sistemindeki rolünün etkisizleşmesine yol açmaktadır. Unutulmamalıdır ki, savunma hakkının etkin kullanılamadığı bir sistemde, adil bir yargılamadan da söz edilemez.

Bağımsız savunma, yalnızca bireysel bir hak değil, toplumun hak arama özgürlüğünün temel güvencesidir. Ancak mevcut ekonomik ve sosyal koşullar, avukatları güvencesizliğe mahkûm ederek, mesleğin toplumsal işlevini zayıflatmaktadır. Bugün mesleğimizin ekonomik ve sosyal güvencelerini savunmak, kutsal savunma hakkına ve hukukun üstünlüğüne sahip çıkmak demektir.

Yargının bağımsızlığının yok edilmesine, Baroların seçilmiş organlarının görevlerine yargı müdahalesiyle son verilmesi çabalarına ve hukukun üstünlüğünün zedelenmesine karşı meslek onurumuzu ve toplumun adalete olan inancını koruma kararlılığımızı bir kez daha vurguluyoruz.

Meslektaşlarımıza ve tüm kamuoyuna duyurmak isteriz ki, bağımsız savunmanın, özgür ve kararlı temsilcileri olarak buradayız; görevimizin başında, sorumluluğumuzun farkındayız. Bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da cübbemizi hiçbir siyasi güç ve otorite karşısında iliklemeyeceğimizi, savunma hakkının kutsallığı, insan hak ve özgürlüğü mücadelesinin yılmaz neferleri olacağımızın bilinmesini isteriz.

Bizler avukatlar olarak gücümüzü tarih yazanlardan, Cumhuriyet devrimlerini yapanlardan, yasa yapanlardan, kurum yapanlardan, hiçbir güce ve baskıya boyun eğmeden hak savunuculuğu yapanlardan alıyoruz.

Biz yargı bağımsızlığının teminatıyız. Bizler duruşma salonlarında, savcılıkta, cezaevlerinde karakollarda hak hukuk mücadelesi verenleriz. Savunmanın susturulamayacağını, baroların sesinin kesilemeyeceğini herkesin bilmesini isteriz. İstanbul Barosu’na açılan dava ve soruşturmalar üzerinden Barolara gözdağı verilmesini kabul etmiyoruz.

Avukatlar olarak hiç olmadığımız kadar güçlü olacağız. Avukatlar olarak sesimiz hiç olmadığı kadar yüksek çıkacak. Meslektaşlarımıza yapılan her türlü haksızlığın sonuna kadar karşısında olacağız. Avukatların özlük haklarının iyileştirilmesi, bir an önce zorunlu avukatlığın kapsamının genişletilmesi için her platformda yüksek sesle haykıracağız.

Meslektaşlarımıza yönelik fiziki ya da sözlü tehdit hakaret, yaralama, yargı kararlarını etkilemeye teşebbüs suça konu eylemin adı ne olursa olsun, bu zamana kadar olduğu gibi bundan sonra da bizzat takipçisi olmaya devam edeceğiz.

Anayasadaki angarya yasağına aykırı bir biçimde avukatlık asgari ücret tarifesinin çok altındaki CMK ücretleriyle avukatların yıllarca süren dava dosyalarında zorunlu müdafilik görevi yapmak zorunda bırakılmasını kabul etmiyoruz. Yargılama süreleri bir an önce makul sürelere çekilmeli ve CMK ücretleri AAÜT seviyesine çıkarılmalıdır.

Duruşma salonlarında avukatlara yargının kurucu unsurlarından birisi gibi değil, üvey evladı gibi davrananlara, bağımsız savunmanın söz söylemesini, vatandaşın savunma hakkı olarak görmeyenlere, avukatın soruşturma dosyalarına erişimine, soruşturma doğası gereği gizlidir diyerek avukatlardan dosyaları saklayanlara, özellikle bazı Kamu Kurumu ve Kuruluşlarında Avukatların, Avukatlık Kanunundan kaynaklı görev icrasına yönelik işlemlerini talimatla genelgeyle yada yorumla engellemeye çalışanlara, avukatların vatandaşın sesi ve nefesi olmasını engellemeye çalışanlara asla taviz vermeyeceğiz.

Sessiz kalıp boyun eğenlerden, beni ilgilendirmez diyenlerden değil, itaat edenlerden değil, vatandaşın sesi ve nefesi olanlardan olacağız. Bizler bu ülkenin gazetecilerine, sanatçılarına, bu ülkenin geleceği gençlerimize değer veririz. Anayasal haklarını kullanan insanlara haksız soruşturma, haksız tutuklamaları, dava ve yargılama usullerini kabul edemeyiz.

Biz hukuksuzluk nereden ve kimden gelirse gelsin, nerede çaresiz gözü yaşlı insanlar varsa orada tutup onları ellerinden kaldıranlarız. Biz Mustafa Kemal Atatürk’ün adını yüreğine yazanlardan, Türk bayrağını dalgalandığında sesi titreyenlerdeniz. Biz Cumhuriyetin ön sözünün yazıldığı, 100 yıldır Çanakkale Barosu çatısı altında hak savunuculuğu yapan, Mustafa Kemal’in Atatürk olduğu topraklarda adalet arayan Çanakkale avukatlarıyız.

Daha iyi bir avukatlık, daha güçlü bir Çanakkale Barosu için mücadelemiz devam edecektir. Adalet ve hak arama mücadelesine ömrünü adayan meslektaşlarımızdan aldığımız güç ve inançla adaletin isimsiz kahramanları olan bütün avukatlarımızın Avukatlar gününü en içten dileklerimle kutluyorum.

(ESRA GÜLLER)
Paylaş