ÇOMÜ Terzioğlu Kampüsü Bilim Anıtı önünde gerçekleştirilen basın açıklamasında mücadelenin işçiler işlerine geri dönene dek süreceğinin altı çizildi. ÇOMÜ’lü öğrenciler de işçilerin mücadelesinin yanında olduklarını, taşeron çalışma sistemine son verilmesi gerektiğini belirttiler.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde işten çıkarılan 36 işçinin işe alınması için Sosyal-İş sendikası tarafından başlatılan mücadele Terzioğlu Yerleşkesine taşındı. ÇOMÜ Terzioğlu yerleşkesi içerisindeki Bilim Anıtında yapılan basın açıklamasına Sosyal-İş sendikası üyeleri, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi öğretim üyeleri ile öğrenciler katıldı. Burada yapılan açıklamada, sebepsiz bir şekilde işten çıkarılan 36 işçinin yeniden işe başlayana kadar mücadelenin süreceği belirtildi. Basın açıklaması öncesi işçilere destek veren bir gurup öğrenci ÖSEM binasından açıklamanın yapılacağı alana kadar sloganlar ve pankartlarla yürüyüş yaptı.
“Taşeronu hep birlikte yeneceğiz”
İşten çıkarılan işçilerin, zor günler geçirdiğini ifade eden Sosyal-İş Sendikası Toplu İş Sözleşme Dairesi Başkanı Engin Sezgin “Eğer bir üniversitede, güvencesizlik varsa, adaletsizlik varsa, haksızlık varsa; eğer bir bilim kurumunda, 36 işçi gecenin bir vakti, hiç tanımadıkları insanlardan gelen telefonlarla yıllardır verdikleri emek hiçe sayılarak ve rencide edilerek işsiz bırakılıyorsa, o zaman, burada özgür ve bilimsel bir ortamdan asla söz edilemez” dedi.
Engin şunları söyledi; “Bugün haksızlığa, adaletsizliğe uğrayanlar en güvencesiz biçimde çalışan, taşeron şirket işçileridir. Bu haksızlık, taşeron şirket işçileri ile başlayarak, Üniversite’nin kendi kurduğu ve yıllardır işlettiği iktisadi işletmede çalışan işçilerin, gizli saklı, birer birer işten çıkarılması ile devam etmektedir. Bu sürece dur denilmezse; bu haksızlık, bu adaletsizlik, bu hukuksuzluk, yarın öğrencisini de vuracak, memurunu da vuracak, araştırma görevlisini de vuracak, profesörünü de vuracaktır. Üniversiteye tedirginlik ve belirsizlik duygusu hakim olacaktır. Bu olumsuz koşullarda, özgür ve nitelikli, bilimsel üretimden ve eğitimden söz etmek mümkün olmayacaktır.
Biz, bir bütün olarak, öğrencisinden, memuruna, asistanından akademisyenine kadar Üniversite’nin tüm bileşenlerinin haklarını savunuyoruz. Biz aslında Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi’ni, bizim Üniversitemizi, kendi geleceğimizi savunuyoruz. Çünkü bugün Üniversitemizi savunmak; özgür, bilimsel, kamusal ve nitelikli eğitimi savunmak, işten atılan 36 işçinin hakkını savunmaktan geçmektedir.
Uzun söze gerek yok. Mart ayı başında yeni ihale başlayacak. Nasıl, 36 işçi Üniversite’nin taşeron şirkete verdiği liste uyarınca işten çıkarılmışsa; nasıl, bizzat Üniversite Rektörü Sayın Sedat Laçiner’in açıkça söylediği üzere “üniversite hangi işçilerin çıkarılacağı konusunda referans olmuşsa 36 işçinin işe alınması da, Üniversite Rektörlüğü’nün bir tek sözü ile bir tek telefonu ile mümkündür. Sorumluluk Üniversite Rektörlüğü’ndedir.”
Üniversite Rektörlüğünün Sendikanın çağrılarına yanıt vermediğini kaydeden Sezgin, Üniversite Rektörlüğü’ne sorunun çözümü için bir kez daha çağrı yaptı. Sezgin, “Ancak eğer sorun çözülmezse, işten çıkarılan tüm işçiler işbaşı yaptırılmazsa, bizim için tek seçenek mücadelemizi büyüterek sürdürmektir. 18 Mart haftası yaklaşmaktadır. Sorun çözülmezse, işçiler geri alınmazsa, tüm Türkiye’nin gözlerini Çanakkale’ye çevireceği bu günlerde sesimizi daha gür bir biçimde çıkarmaktan başka bir seçeneğimiz kalmayacaktır” dedi.
Taşeronun karanlığına karşı…
Eyleme katılan herkese teşekkür eden Sezgin, sözlerine şöyle son verdi: “Biz taşeronun karanlığına karşı güvenceli iş, insanca yaşam için mücadele ediyoruz. Artık taşeronun karanlığı soyut bir benzetme olmaktan çıkmış, somut hale gelmiştir. İşten çıkarılan işçiler, faturalarını ödeyemediğinden, işçilerin evlerinde elektriği kesilmeye başlanmıştır. Taşeronlaştırma ve güvencesizlik hepimizi ışıksız bırakmaktadır. Herkes bilsin ki bu karanlığı hep birlikte kaldıracağız. Taşeronu hep birlikte yeneceğiz”
“Üniversiteye yakışan doğruyu söylemektir”
Yaşanan sorunun bir an önce üniversiteye yakışır bir şekilde düzeltilmesi gerektiğini ifade eden Eğitim-Sen Çanakkale Şube Başkanı Telat Koç; “Bir ülkenin bağımsızlığını anti emperyalist mücadelesini emek mücadelesini bilim mücadelesini soran sorgulayan az da olsa yetersiz de olsa bu mücadele başarıya ulaşacaktır. Bizler arzu ederiz ki tüm öğretim üyelerimiz, öğrencilerimiz çalışanlarımız bu haklı mücadelenin yanında olsunlar. Pek çok hamasi nutuklarla karşıdaki yarımada gösterilir ve anti emperyalist mücadelenin burada başladığı ifade edilir. Biz bunu çok iyi biliyoruz. Hakkını vermek bir emek sömürüsü olduğunda susmak değildir. Hakkını vermek üniversiteye yakışan bir şekilde tam da burada olduğu gibi karşı durmak doğruyu olması gerekeni söylemektir. Son zamanlarda bir yanımız eksik. Bir bileşenimiz acı çekiyor. Üniversite çalışanlarından bazıları aramızda değiller. Arkadaşlarımızın 31 Aralık`tan bu yana işe alınmadığını emek üretme hakkının kullandırılmadığını gördük. Bu durum bizim eğitim bilim çalışmalarımızı aksatıyor verimimiz düşüyor. Bunun bir an önce üniversiteye yakışır bir şekilde düzeltileceğine inanıyoruz” dedi.
“36 işçi derhal işlerine geri alınmalıdır”
ÇOMÜ’lü öğrenciler adına bir konuşma yapan Aslı Ceren Aslan da; “ÇOMÜ`de ocak ayının başında 36 işçi nedeni açıklanmadan ve keyfi olarak işten çıkartılmıştır.İşten atılan 36 işçi taşeron bir firmaya bağlı olarak çalışmaktaydılar. Bizler,ÇOMÜ`lü öğrenciler olarak 36 emekçinin hiçbir gerekçe gösterilmeksizin ortada bırakılmalarına sessiz kalmayacağız! Taşeronlaşma işçilerin temel haklarını ihlal etmektedir, onları güvencesizleştirmektedir. İşçilerin anayasal örgütlenme alanları olan sendikal mücadelenin önü tıkanmaktadır. Üniversitedeki taşeronlaşmanın amacı üzerine bilgi verirsek , taşeron şirketler, üniversitelerin personel açığını gidermek için bir paravan olarak kullanılmaktadır. Üniversiteler, kağıt üzerinde taşeron işçisi gibi gözüken işçileri, kendi personeliymiş gibi çalıştırmakta ve işçilere emir ve talimatları üniversite yönetimleri vererek, işçilerin emeğini sömürüp köleleştirmektedirler. Taşeronlaşmanın öğrenciler üzerindeki etkisini bugün üniversitelerde YÖK oluşturmaktadır. Bologna süreciyle beraber,üniversitelerde parasız,bilimsel ve anadilde eğitimin önü tıkanmaktadır ve beraberinde antidemokratik,antibilimsel,ezberci eğitim dayatılmaktadır. Taşeronlaşmanm yaratmış olduğu iş güvencesizliğine karşı 36 işçinin işten atılmasına sessiz kalmayacağız! 36 işçi derhal işlerine geri alınmalıdır” dedi.
“Öğrenciler tek ses tek yürek”
Ali Yenal; “Üniversiteler bilimin üretilmesi gereken alanlar. Bilimin olduğu alanlarda taşeronlaşma olmamalı. Bizde burada taşeronlaşmaya karşı işçilerin yanındayız. Üniversitelerde gericiliğe karşı durmamız lazım. Bu adımın bir parçası çalışma devam edecek. Taşeron çalışma sistemi üniversitelerden çıkarılana kadar mücadelemiz devam edecek.”
Gamze Özdemir; “Neticede tamamen işten çıkarılma şekli hukuksuz. Taşeronda çalışıyor gibi gözüküyorlar ama izin günlerine kadar üniversite karar veriyor. Bu da hukuksuzluk doğuruyor. İş müfettişleri de bunu doğruladı. Bunun neticesinde yapılması gereken şey işçilerin geri alınması ve üniversite işçisi olmalarının sağlanması. Ama üniversite buna direniyor. Mümkün olduğu kadar süreci unutturmaya yönelik bir takım yeni ihaleler yapıyor süreci erteliyor. Süreç bitmeyecek 36 işçi geri alınana kadar devam edecek.”
Eftal Akbaş; “Ekim gençliği yeni demokrat gençlik demokrat gençlik hareketi, sosyalist gençlik derneği bu faaliyeti üniversite de sürdürüyor. Biz birazda işten atılan arkadaşların gençlik içerisinde duyurulması ve üniversite gençliğinin de buna müdahil olması gerektiğini düşünüyoruz. Kimileri şöyle vicdani mesel gibi bakıyor. Sonuçta Sedat Laçiner hizmet ettiği sınıfın yapması gerekenlerini yapıyor. Taşeron çalıştırıyor. Taşeron günümüzün kölelik sitemdir. Çalışanların ne olacağı belli olamayacağı bir sistem. Biz buna sınıfsal bir sorun olarak bakıyoruz. Taşerona karşı bir mücadele sürdürüyoruz. Her zaman umutluyuz. İyi bir şekilde sonlanacağına inanıyoruz. İşçilerin işe alınacağına inanıyoruz. Ne zaman işçiler üniversitede kadrolu çalışmaya başlar o zaman kendimizi başarılı olarak göreceğiz.”