Ateşle ilgili doğru bildiğimiz yanlışlar

Çocuklarımızın ateşlenmesi, biz ebeveynler için çoğu zaman ciddi korku ve kaygı nedeni olmaktadır. Yapılan çalışmalarda, ailelerin büyük bir kısmının çocuklarının havale geçireceği, ateşin beyin hasarına yol açacağı ve çocuklarını sakat bırakacağı gibi kaygıları taşıdığı saptanmıştır.

3181
Bu çok doğru olmayan inanç ve kaygılar, ilk kez 1980 yılında Schmitt tarafından “ateş korkusu” olarak tanımlanmıştır. Ateş korkusu tanımlandıktan 20 yıl sonra yapılan bir çalışmada, ailelerdeki ateş korkusunun yıllar içinde azalmadığı, aksine artarak devam ettiği gösterilmiştir. Günümüzde de “ateş korkusu” sık karşılaşılan, önemli bir sorun olmaya devam etmektedir. Ateşli bebeğini muayeneye getiren annelerin endişeli ve telaşlı hali çocuk poliklinik ve acillerinde çok sık yaşadığımız bir durumdur. Bu telaş ve korkunun nedeni, ailelerin ateşi bir bulgu değil, bir hastalık olarak algılamalarıdır.
Ateşle ilgili kaygı ve korku hali, ailelerin normal vücut sıcaklıklarında bile ateş düşürücü vermek, ateş düşürücüleri sık aralıklarla, uygun olmayan dozlarda kullanmak, uyuyan çocuğu uyandırarak ateş düşürücü vermek, soğuk su, alkol veya sirke uygulamak gibi çeşitli hatalı uygulamalar yapmasına sebep olmaktadır. Ateş ile ilgili kaygı ve korkular yalnız aileleri değil zaman zaman çocukla ilgilenen doktorları ve hemşireleri de etkileyebilmektedir.
*Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), sağlıklı çocuklarda ateş düşürücü
Ajanların, ateş düşürmek amacıyla rutin olarak kullanılmamasını, vücut ısısının 39 °C veya üzerinde olduğu durumlarda ateş düşürücü kullanılmasını önermektedir. Ancak kalp veya solunum yetmezlik varsa, ateş düşürücü ajanların oksijen tüketimini, kabondioksit üretimini ve kardiyak output’u azaltabileceği; bu nedenle böyle hastalarda ateşin düşürülmesinin yararlı olabileceği bildirilmektedir.
*Ateşi düşürmeye çalışınca mortalite artıyor.
*Nörosifiliz diye bir hastalıkta, bilerek kasıtlı olarak ateş yükseltilerek tedavi edilmiştir. (Hastaya malarya zerkedilerek ateşi yükseltilip) Sonra Nörosifilizi düzeltmişlerdir.1927 yılında da Nobel ödülü almışlardır.
*Bakteriyel enfeksiyonlarda ateş olması yararlı.
*Ateş düşürücüler havale olarak bildiğimiz febril konvülziyonu engellemiyor.
*6ay-6yaş arası ateşli çocuklarda % 4 febril konvülziyon görülebilir.
*Konvülziyonda yaş küçüldükçe prognoz iyi.Yaş büyüdükce kötü.
*Sıvı alımı ateşi düşürür.
*Yeni doğanda 3 ayın altındaki bebekler için hiçbir ateş düşürücü onaylı değildir,kullanmayın.
*Alkol,kolonya,sirke asla kullanılmamalıdır.Toksik etkileri var.
*32-33 derece banyo suyu idealdir.En etkili yöntem ılık duş aldırmaktır.
*Üstünü çıkarmak bile çok etkili bir yöntemdir.Odanın ısısını düşürmek.
*Buz ve soğuk su önerilmiyor.
*İbuprofen böbrek kan akımını azaltabiliyor.Nefrotoksik bir ajanla birlikte belki riskli olabilir.
*Acil servislerde yapılan ,Novalgin iğne , asla önerilmiyor.Pansitopeniyi tetikleyebilir.En ciddi yan etkisi hipotansiyon yapabilir.Dikkatimden kaçmayan bir şey;Hiçbir Üniversite Hatanesinin çocuk kliniğinde novalginin hiçbir formu kullanılmıyor.
*İbuprofen (dolven,ibufen,apireks gibi) 4-6 saatte bir 5-10 mg/kg max 40 mg/kg/gün.Ateşi düşükse 5 mg dan yüksekse 10 mg/kg dan verilmelidir.Ateşi 39 derecenin altında ise 5 mg/kg dan,39 derecenin üstünde ise 10 mg/kg dan verilebilir.Maximum 60 mg/kg/gün dan verilebilir. *Parasetamol (calpol,tylol,minoset gibi) dozu: 10-15mg/kg 4-6 saat arayla.Maksimum 60 mg/kg/gün verilebilir.
*Ketoprofen (profenid) dozu: 0.5 mg/kg/ bu doz 4-6 saat arayla.Maksimum 2 mg/kg/gün veilrbilir.
*Dönüşümlü veya birlikte ateş düşürücü tedavi önerilmiyor.Renal kan akımını azaltabilirler,riskli.
*Birlikte veya dönüşümlü olarak parasetamol veya ibuprofen kullanımının tek bir tane ateş düşürücü kullanımına göre daha etkili olduğu gösterilememiştir. Bunun dışında parasetamol ve ibuprofenin birlikte kullanımı sırasında doz aşımı ve buna bağlı toksisite ortaya çıkabilmektedir.
*Koltukaltı ateş ölçümünde doğru değeri bulabilmek için 8 dakika beklemelidir.Koltuk altı ölçümde 3 dakika beklenirse ancak %30 doğru sonuç verir.
*Rektal ateş ölçümü, enfeksiyon ve perforasyon riskinden dolayı önerilmiyor.
*En doğru ölçüm annenin eliyle var veya yok demesidir.en güvenilir yöntem budur.
*Diğital termometreler 6 ay sonra yenisiyle değiştirilmeli.Metal özelliğini yitiriyor.
*Parasetamol ateşin şiddetini ve süresini değiştirmez.Kanıt A düzeyi.
*İlk 3 ayda ateşle bebek geliyorsa ciddi enfeksiyonlar olabilir.
*İlk 1 ayın altındaki bebekler ateşli iseler mutlaka hastaneye yatırılarak tedavi edilmelidir.
*30- 60 günlük bebekler ateşli ise hastaneye yatırılmalıdır.90 günden büyük ise ayaktan takip edilebilir.
*Ateş-Aşı ilişkisi:Aşıya bağlı ateşde ateş düşürücü vermek bir miktar antikor yapımında azalma yapar.Özellikle 1.rapellerde vermemek önemli.üçüncü rapellerde zaten antikor gelişmiş,önemli değil,verilebilir.
*İbuprofen,trombositopeni dediğimiz kan pıhtılaşma hücrelerinde azalma yapabilir.
*Parasetamol,nötropeni dediğimiz mikroplarla savaşan hücrelerde azalma yapabilir.
*Rektal parasetamol(fitil) uygulaması çok anlamlı değil,Biyo-yararlanımı çok değişken.Aynı dozla 9 farklı kan düzeyi oluşmuş bir çalışma vardır.
*Bir bebeğe ilk 90 günlük olana kadar oral antibiyotik tedavisi vermemeliyiz.Çünkü bebeğin mide-barsak sistemi,doğumdan itibaren ilk 90 gün oral antibiyotikler için uygun değildir.
*Parasetamol süspansiyonları açıldıktan sonra havayla temasından dolayı 15-21 gün sonra etkinliğini yitirebilir.Artık ateşi düşürmeyebilir.
*Elektronik termometreler kalibrasyon hataları nedeniyle yanlış sonuçlara yol açabilmektedir.
*Kulaktan ölçüm yapan timpanik infrared termometreler ve alından ölçüm yapan ateş ölçerler, pahalı olmaları ve hassasiyetleri konusunda tartışmalı çalışmaların varlığı nedeniyle kullanımı kısıtlanmaktadır. Küçük çocuklarda kullanımı önerilmemektedir.
 
Köşdere ASM Aile Hekimi Dr. Ahmet Coşkun
 
 
 
Paylaş