Artık şu davulları çaldıralım...

TÜKODER Şube Başkanı Ali Rıza Berkit’in bir sözü vardı; benzin fiyatlarında dünya birincisi olduğumuz zaman bunu davul çalarak kutlayacağız diye…
Hadi Başkan artık zamanı gelmiştir.
Çaldıralım şu davulları da daha duyuracağımız çok şey var.
Belki davul sesi üzerimizi kaplayan sessizlik bulutlarını dağıtmamıza aracı olur.
Yırtarız sessizlik kabusumuzu , böylece yaşamımızı her geçen gün felakete sürükleyen onca hukuksuz ve haksız girişimlere karşı yeni bir umut oluruz.
Çalsın davullar, duyduk duymadık demeyin!

647
“KCK Basın Davası”nın sekizinci duruşmasını izlemek için Silivri’ye giden Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) Başkanı Arne König, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ercan İpekçi ve bir grup gazetecinin de bulunduğu minibüs, cezaevi kampus alanı girişinde jandarmalar tarafından durdurularak içerisindeki pankart ve fotoğraflara el konuldu.
 
Jandarmalar, Gazetecilere Özgürlük Platformu’nun (GÖP) “Zindanlar Boşalsın, Gazetecilere Özgürlük” ve “Hapisteki gazetecilere özgürlük” yazılı pankartlar ile tutuklu gazetecilerin fotoğraflarının, Silivri 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin, Silivri İlçe Jandarma Komutanlığı’nın 31.01.2013 tarihli talebi üzerine, aynı tarihte aldığı karara dayanarak alana girişine izin vermedi”
 
Çalsın davullar, duyduk duymadık demeyin!
 
“KCK adı altında 33`ü tutuklu 46 gazetecinin İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi`nin bulunduğu Silivri Yerleşkesi`nde görülen bugünkü duruşmasında avukatların usule ilişkin taleplerinin ardından mahkeme dava dosyasına gelen evrakları okudu. Mahkeme Başkanı Ali Alçık`ın okuduğu evraklar arasında 1,5 yıldır tutuklu olan Çağdaş Kaplan`ın iddianamede, "Konya`nın Kandil kasabası tabelası altında fotoğraf çektirmek" şeklinde suçlanmasına neden olan fotoğraf da bulundu.
 
Gazeteci Kaplan`ın avukatları, söz konusu fotoğrafın davanın ek klasörlerinde yer almadığını belirterek bu iddiaya neden olan fotoğrafı mahkeme heyetinden talep etti. "Kandil" tabelası altında fotoğraf çektirmenin ne gibi suç unsuru teşkil edeceği hala anlaşılamazken bugün yaşanan skandal hazırlanan iddianamelerin ne denli dayanaksız olduğunu gözler önüne serdi.
 
Mahkeme heyeti talep üzerine fotoğrafı avukatlara ulaştırdı. "Kandil tabelası altında fotoğraf çektirmek" gibi bir suçlamadan daha büyük skandal ise fotoğrafın suçlanan kişiye ait olmamasıyla ortaya çıktı. Fotoğrafta Kandil tabelası altında görülen şahsın Çağdaş Kaplan olmadığı net bir şekilde görülüyordu ancak Kaplan, bu mesnetsiz suçlamayla 1,5 yıldır tutuklu yargılanıyor”
 
Kaplan: "Hayatımda hiç Konya`ya gitmedim"
Gazeteci Kaplan da 14 Mayıs 2012`de ailesiyle yaptığı haftalık telefon görüşmesinde bahsi geçen iddiayla ilgili olarak hayatında hiçbir zaman Konya’ya gitmediğini, soruşturmada fotoğrafın da kendisine gösterilmediğini söylemişti”
 
Çalsın davullar, duyduk duymadık demeyin !
 
“Başbakan’ın telkinleri teşvike dönüşüyor.
 
“Başbakan Erdoğan’ın nüfus artış hızında yaşanan düşmeyle birlikte çalışılması için talimat verdiği ‘çocuk teşviki’ uygulamasının detayları belli oluyor. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, çocuk teşviğinde barajlı sistemin olacağını belirterek, “İlk 3-4 çocuğa teşvik verilecek. 4 çocuk üstüne düşünülmüyor. Ayrıca teşvik amaca ulaşınca kalkacak. Bu çerçevede hazırladığı kapsamlı raporu hükümete ileten AK Parti Kadın Kolları, yurtdışındaki örnekleri inceleyerek, `Sadece çocuk bakımında kullanılmak üzere yemek ticketi gibi 300 liralık çocuk bakım teşviki` ve İşsizlik Fonu`ndan alınacak yüzde 1`lik kaynakla `Aile Bakım Sigortası` oluşturulması önerisini getirdi. Kadın Kolları, yemek ticketlerinin sadece gıda harcamasında kullanıldığına işaret ederek, aynı modelin `çocuk harcamalarında kullanılmak üzere annelere çocuk bakım teşviki` şeklinde verilmesini talep etti.
 
AİLE Bakanlığı, bu modeli merkeze alan bir çalışma başlattı. 300 liralık çocuk bakım teşvikinin 0-3 yaş grubunda bez ve mama yardımı, 3-6 yaş grubunda kreş yardımı olarak kullanılmasına dönük bir proje üzerinde duruluyor”
 
Saygısızlığın bu kadarı artık fazla...
Bir çocuk yetiştirmenin sorumluğunu bu kadar ucuzlatan bu zihniyetten daha ne beklenebilir ki?
 
Çalsın davullar duysun herkes!
 
“Yürüyemez halde hastaneye getirilen öğretmen, `randevun yok` diye muayene edilmedi”
Neymiş öğretmenler en değerli varlıklarımızmış duydunuz mu?
Paylaş