havadurum

AKP, çevre karnesini zayıflarla doldurdu…

Önce TBMM Çevre Komisyonu CHP Grup Sözcüsü Çanakkale Milletvekili M. Serdar Soydan’ın, Yenice’deki kurşun ve çinko madeninin çevreye verdiği zararlar konusunda vermiş olduğu soru önergesine Çevre ve Şehircilik Bakanlığının cevabı , sonrasında Çanakkale Çevre Platformu sözcüsü Hicri Nalbant’ın basın açıklamasına karşı AKP İl Başkanının bir yerel gazeteye yaptığı açıklamalar çevresel değerler adına endişe verici boyutta.
Her fırsatta “çevrecinin daniskası” olmaktan bahsedenler için kapak olabilecek bu cevaplar; aynı zamanda AKP’nin, çevresel değerleri koruma noktasındaki politikaları hiç ama hiç umursamadığını bir kez daha gözler önüne seriyor.

705
Yenice de çinko ve kurşun madeni üretimi yapan bir şirketin kimyasal maddeler içeren atık sularını Agonya Çayı’na boşaltması belgeler ile ortada iken, bu konuda Hamdibey Belediye Başkanının şikayeti olmasına rağmen Çevre ve Şehircilik Bakanlığının böyle bir olay yokmuş gibi bilgilendirmede bulunması için söylenecek söz; Milletvekili Serdar Soydan’ın söylediği gibi “bakanlık madencilerin  sözcüsü haline geldi” değerlendirmesinin ne kadar doğru olduğudur.
Gerçi Milletvekili Serdar Soydan az bile söylemiş.
Size, aşağıda verdiğim linkteki haberleri okuduktan ve fotoları inceledikten sonra bakanlığın “kullanılan suların doğaya deşarj edilmediğini, geri dönüşümlü olarak proseste  kullanıldığına” dair cevabının ne kadar anlamsız olduğunu  bir kez daha göreceksiniz, sizde bana hak vereceksiniz
 
Diğer bir çevre düşmanı itiraf da AKP İl Başkanı Muzaffer Kutlu’dan geldi.
Çevre Platformu çalışmalarını her fırsatta itibarsızlaştırmaya çalışanlar, sonunda baklayı ağzından çıkardılar.
Çevre Platformunu CHP’nin arka bahçesi olarak suçlayanlara karşı Çevre Platformu, sabırla çevresel değerlerin korunmasının bir insanlık görevi olduğunu  her fırsatta belirtmesine rağmen en son yapılan basın açıklaması karşısında  AKP İl Başkanı açıkça altın madenciliğinin savunucusu bir rol üstlenerek  bazı eleştirilerde bulundu.
Bergama’daki  altın madenciliği üretimini referans göstererek Kazdağları’ndaki altın madenciği üretimi için yeşil ışık yakan bu anlayışın sahipleri bunun hesabını  zor verirler.
Bir bütün olarak yaşamsal değerlerimizin yok edilmesini sağlayacak; kültürümüzü, tarihimizi, suyumuzu toprağımızı, havamızı yok  edecek böylesi bir girişimi bu denli açık olarak savunmak da ayrı bir cesaret meselesi.
Bugüne kadar mahcup bir şeklide altın madenciliğini savunup, üstü kapalı destekler verenler; yaklaşan seçimler nedeniyle şimdi bunu açıkça dile getirmeye başladılarsa, bundan hepimizin çıkaracağı bazı sonuçlar var.
Bu konuya ilişkin, Belediye Başkan Aday Adaylığı  için ismi geçen  İsmail Özay’ın kulaklarını çınlattım.
Bir açıklamasında, bu seçimlerde altıncı firmaların kendilerini destekleyeceklere para musluklarını açacağını söylemişti.
Şimdi taşlar yerli yerine oturuyor.
Öyle anlaşılıyor ki;  bu yerel seçimler Çanakkale halkı için her zamankinden daha farklı bir anlam daha kazanmıştır.
Bu yerel seçimlerde aynı zamanda; doğamızın toprağımızın, suyumuzun kültürümüzün, tarımımızın kıskaca tüm yaşamsal değerlerimize bağlı olarak geleceğimizin korunması da oylanacaktır.
AKP’nin karnesi bu konuda belli, geleceğimize sahip çıkmak adına şimdi bizlere daha çok sorumluluk düşüyor.
 
CHP’de  siyasal  heyecan üst noktada
 
Gerek belediye başkan aday adaylığı, gerekse meclis üyelikleri, il genel meclis üyelikleri noktasında CHP’de ilgi üst düzeyde.
Bu ilginin getirdiği heyecan aynı zanda CHP tabanında da karşılık bulduğu için, CHP siyasal mücadele nokrasında bir adım önde ve şimdiden seçimler için tabanının harekete geçirilmesi konusunda motivasyonu yüksek bir algı yaratılmış durumda.
Sadece tabanıyla da kalmayarak özellikle Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ın yeniden aday adaylığı başvurusunu Pazartesi günü saat 12.00 de parti binasının bulunduğu Tarla Sokak’da  Çanakkale halkının da katılmasının beklendiği bir açıklama ile gündeme getirmesi  ayrıca anlamlı.
Tüm bu istek ve heyecan; AKP karşıtı tepkinin farklı bir düzeye ulaştığının ifadesi olarak yorumlanmalıdır.
Özellikle CHP üyesi kadınların meclis üyelikleri için yoğun ilgisi CHP açısından önemli bir gelişmedir.
Yalnız bu arada ilçe yönetiminin kadınlardan, genelgelerde belirtilen esaslar dışında  bazı bağış talepleri için  kafasına göre hareket eden  yaklaşımının şık olmadığını ayrıca belirtmek isterim.
Ülgür Gökhan aday adaylığını Pazartesi günü açıklarken, Ülgür Gökhan destekçilerinin bir adım daha öne çıkarak Çanakkale halkının da desteğini istedikleri bir çalışma içersinde olması ayrıca anlamlıdır.
CHP örgütü  adaylardan bağımsız olarak bu heyecan ve ilgiyi korumalı ve geliştirmelidir.
Bu noktada il ve ilçe örgütünün önünde bundan sonrası açısından önemli bir sorumluluk vardır.
Parti üyelerinin ve halkın ilgisi doğru bir şekilde yönetilmelidir.
Örgüte düşen görev budur.
Bu arada aday adaylığı için ismi geçen diğer bir isim İsmail Özay’ın, partisinin son açıklamaları sonrasında yeni bir analiz ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
Zira, kendisi ön seçim olmaz ise aday adayı olmayacağını açıklamıştı.
Benim düşüncem; genel merkez tarafından açıklanan yöntem, bir ön seçim değil.
Özay, bunu böyle değerlendirip aday adayı olmaz ise bundan sonraki tavrı CHP açısından çok daha önemlidir.
Özay, ideolojik konumu ve birikimleriyle CHP için önemli isimdir.
Buradaki sorun, birlikte hareket ettiği insanlar ile ideolojik bir birliktelik yaratamamasıdır.
Zaten sorunun özü de tam burada gizlidir.
Paylaş