AKP’nin kutusu Çanakkale’de açıldı

Çanakkale’de demokratik kitle örgütlerinin düzenlediği “Büyük Çanakkale Yürüyüşü” hafta sonu gerçekleştirildi. AKP iktidarı ve Başbakan Erdoğan`ın istifaya davet edildiği yürüyüşte, dev ayakkabı kutusu büyük ilgi gördü. Yürüyüş sonunda açılan kutudan, sembolik olarak gemi maketleri, para sayma makinesi, çocuk gelinler ve mühimmat yüklü tırlar çıktı!

1110
 
Aralarında KESK, TMMOB, TTB, Çerve Platformu ve ÇGD gibi demokratik kitle örgütlerinin “yolsuzluğa, yasaklara, yoksulluğa ve yüzsüzlüğe” karşı düzenlediği miting büyük ilgi gördü. Siyasi partilerin de destek verdiği yürüyüşe, CHP Çanakkale Milletvekilleri Ali Sarıbaş ve Serdar Soydan, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, İzmir`in Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven ile siyasi partilerin başkan ve yöneticileri de katıldı. Eski Salı Pazarı mevkiinden başlayan yürüyüşte 2 bini aşkın vatandaş, “Hükümet İstifa”, “Gün Gelecek Devran Dönecek AKP Halka Hesap Verecek”, “Hırsız Var” sloganları atarak yürüdü.
 
 
Dev ayakkabı kutusu ile yürüdüler
Yürüyüş kortejinin en önünde “Tayyip İstifa, İktidar halka #direncanakkale” yazılı pankart yer alırken, pankartın arkasındaki3 metre boyunda ve 2 metre enindeki ayakkabı kutusu dikkat çekti. Yürüyüş boyunca ilgi odağı olan ayakkabı kutusu son dönemki siyasi gelişmelere gönderme olarak değerlendirildi.
 
 
ÇOMÜ`ye tuvalet kağıdı atıldı
Yürüyüş sırasında ÇOMÜ Anafartalar Kampusu önünden geçilirken, Sel Cephe üyelerinin kampüse doğru tuvalet kağıdı fırlatması dikkat çekti. ÇOMÜ`deki hukuksuzluk ve baskı iddialarına dikkat çekildi. Tuvalet kağıtları atılırken, Rektör Laçiner de istifaya davet edildi.
 
 
Kutunun içinden neler çıktı, neler
Salı Pazarı`ndan başlayan va İnönü Caddesi istikametinden, Mehmetçik Bulvarı`nı takip eden kitle, Cumhuriyet Meydanı’na ulaştı. Burada oluşturulan bir platformun önüne getirilen dev ayakkabı kutusu açıldı. Para sayma makinesi ve gemi maketleri gibi sembolik güncel gelişmelere göndermelerde bulunan malzemelerin çıktığı ayakkabı kutusundan ayrıca çocuk gelinler, üniversitelerdeki baskılar ve mühimmat yüklü tırlar çıktı. Her malzeme çıktığında AKP iktidarını protesto eden kalabalık grup, hükümeti istifaya davet etti. ÇOMÜ Rektörü Laçiner`in de istifaya davet edildiği etkinlikte sık sık “halk iktidara” sloganı atıldı.
 
 
Cemal Oral unutulmadı
Geçtiğimiz günlerde faili henüz belirlenemeyen gazeteci Cemal Oral`a yönelik saldırı da mitingin konularından biriydi. CHP Kepez Belde örgütünün yoğun bir katılım sağladığı yürüyüş sırasında “Cemal Oral Yalnız Değildir” ve “Geçmiş olsun Cemal Oral” yazılı dövizler dikkat çekti. Cumhuriyet Meydanı`nda sözü ilk olarak düzenleme komitesinde bulunan Çağdaş Gazeteciler Derneği adına Sermet Atadinç aldı. Atadinç, konuşmasında“Yolsuzluğa, yoksulluğa, hukuksuzluğa, kirliliğe, hırsızlığa, rüşvete, yalana, talana karşı mücadele eden demokrasi barış ve özgürlük taraftarları, AKP hükümetinin 11 yıllık uygulamalarının geldiği noktada artık tuz kokmuştur diyebiliriz. Yolsuzluk ve rüşvetin bu denli yoğunlaştığı, ayakkabı kutuları içersindeki rüşvet paralarının, yatak odalarındaki para kasalarının yaşamımızın bir parçası olduğu şu günlerde kapitalist sistem yönetemezlik krizi her alanda kendisini hissettiriyor. Yargı yürütme ve yasama erklerinin artık işlemediği tam bir kaos yaşanıyor. AKP hükümeti demokrasi ve özgürlükler adına ne varsa yok etme ve tek adam diktatörlüğünü gerekleştirmek adına her türlü hukuksuzluğu kendisine rehber edindi. Tüm bunlar olurken demokrasi ve emek güçleri de mücadelelerini sürdürüyor ve mücadelenin boyutu her geçen gün büyüyor” dedi.
 
 
“Kirliliği gizlemek için gazetecilere baskı uygulanıyor”
“Gezi mücadelesi ile başlayan halkın tepkisi her geçen gün daha anlamlı bir nitelik kazanıyor” diyen Atadinç, “Şimdi gericilik ve AKP hükümeti bütün enerjisini ortaya çıkan bu kirliliği gizlemek için seferber etti. İktidarın bu çabaları gerçeklerin halka ulaştırılmasını görev edinmiş gazetecilere baskı sansür, ötekileştiree, işşizlik olarak yansımakta. Onlarca arkadaşımız sadece gazetecilik faaliyetleri nedeniyle cezaevlerine atılmış durumda. Demokratik tepkilerini kullandığı için meydanlarda saldırılara uğrayan vatandaşlarımızla birlikte gazeteci arkadaşlarımızda saldırıların muhatabı oluyorlar. Gezi mücadelesinde onlarca gazeteci arkadaşımız yaralandı, göz altına alındı. AKP hükümeti rahatsızlık duyduğu gazetecileri gazete patronları ile, işbirliği yaparak işten kovdurmakta. Direk Başbakan tarafından gazeteciler tehdit edilmektedirler. Yandaş ve yanaşma olmayan gazeteler, halktan yana ezilenden mağdurdan, yana yayın yapan gazeteler de iktidarın ötekileştirme faaliyetlerinden nasiplerini almaktadırlar. Tarihin her dönemimde egemen sınıflar gerçeklerin halka ulaşmasını engellemek için gazetecilere saldırmış, bu uğurda bir çok gazeteci yaşamını kaybetmiştir” dedi.
 
 
“Hepimiz birer Cemal`iz”
Atadinç, konuşmasını Çanakkale`de saldırıya uğrayan gazeteci Cemal Oral`a değinerek bitirdi; “Gazeteciler karşı sürdürülen bu baskılar sonuçta hepimizin ortak olarak maruz kaldığı anti demokratik uygulamaların sonucudur. Daha 4 gün önce kentimizde gazeteci arkadaşımız Cemal Oral haince bir saldırıya uğradı. Cemal arkadaşımız da gerçekleri halka ulaştırmak adına ezilenden, emekten mağdurdan yana,çevre ve insan haklarını savunan gazetecilik anlayışı ile mesleğini sürdüren bir arkadaşımızdı. Basın özgürlülüğünün ayaklar altına alındığı, şiddetin kutsandığı koşularda karanlıklardan beslenen bu güçler bu seferde Cemal arkadaşımızı hedef seçtiler. Haince saldırdılar, Cemal arkadaşımız bu karanlık güçlerin saldırılarının bilincinde, almış olduğu darbenin etkilerinden kurtulduğu ilk dakikalardan itibaren mesleğinin gereklerini yine devam ettirmeyi sürdürdü. Hepinize selamları var.Bu karanlık güçlerin saldırıları onurlu gazetecileri hiçbir zaman yıldıramamıştır yıldıramayacaktır. Cemal arkadaşımıza yapılan saldırının açığa çıkarılmasının takipçisiyiz. Faillerinin tespit edilmesi ve yargı önüne çıkarılmasının takipçisi olacağız. Cemal’e yapılan saldırı hepimize yapılan saldırıdır. Özellikle kentimizin huzur ve barış ortamını riske sokacak bazı gelişmelerin başlangıcı olabilir. Karanlıklardan, şiddetten nemalanan güçler için teşvik edici bir etki yaratabilir. Onun için bu saldırının hep birlikte göğüslenmesi kentimiz için önem kazanmış bir gelişmedir. Hepimiz birer Cemaliz diyerek; bir kez daha bu hain saldırıyı lanetliyoruz. Faillerinin açığa çıkarılmasını talep ediyoruz.”
 
 
“Altın tehdidi altındayız”
Atadinç`in konuşmasının ardından söz alan Ziraat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Prof. Dr. Türker Savaş ise, “Bundan 89 yıl önce bu topraklarda emperyalistlere geçit vermeyen bu halk, açgözlü egemenler sıcak evlerinde, bir elleri yağda bir elleri balda keyif çatarken buralara sürdükleri ve emellerine alet ettikleri yoksul insanları da bağrına basarak ne denli barışçıl olduklarını ve barışın ne denli kıymetli olduğunu da göstermişlerdir. Ancak emperyalizmin yöntemleri değişmiş, ama ne yazık ki saldırıları asla kesilmemiştir. Doymak bilmeyen emperyalistler, işbirlikçileri aracılığıyla ülkeye neoliberal politikaları dayatmışlardır. Bu politikaları sorunsuz bir şekilde uygulamak içinse ülkenin kör karanlığa sürüklenmesi için ellerinden geleni yapmışlar ve yapmaya devam etmektedirler. Ülkemizdeki doğa talanı hızlanarak, şiddetlenerek devam etmektedir. Ülkemizin neredeyse tüm vadileri, akarsuları, dereleri HES`lerin tehdidi altındadır. Ülkemizin tüm ormanları, dağları madencilerin tehdidi altındadır. Ülkemizin doğası termik santrallerin tehdidi altındadır. Bu topraklar havamızı solunmaz hale getirecek olan termik santrallerin, Kazdağı ise sularımızı içilemeyecek duruma sokacak metalik madenciliğin ağır tehdidi altındadır. Bunlar çevre saldırılarının görünen yüzüdür. Görünmeyen yüzü ise ekolojik dengenin çökmesi ve yaşamın son bulmasıdır” dedi.
 
 
17 Aralık operasyonuna değindi
“Emperyalistlerin yerli maşası AKP ve yandaşı güçlerin foyası 17 Aralık`ta ortaya saçılmıştır” diyen Savaş, “AKP ve yandaşı güçler o güne kadar ortaklaşa sürdürdükleri talandan daha fazla pay kapma kavgasına tutuşmuş; tüm kirlilik, yolsuzluk ortaya saçılmış ve ortalığı, Cumhuriyet tarihimizin hiçbir döneminde görülmeyen pis kokular sarmıştır. AKP bu güne değin ortağı olan gerici güçlerden kurtulmaya çalışırken hukuku katletmiştir. Yine Cumhuriyet tarihimizin hiçbir döneminde hukuk, yargı bu denli ayağa düşmemişti. Hukuk, AKP ve daha önce yandaşı, şimdi ise düşmanı gerici güçlerce son 12 yıldır katledilmektedir. Bunu Gezi süreci sonrasında, masum eylemcilere karşı açılan davalardan da görmek mümkündür. Ne yazık ki Çanakkale`de bundan nasibini almış; 13 yaşında bir çocuğumuza Gezi eylemleri sırasındaki faaliyetleri nedeniyle dava açılmıştır. Sonucunu tüm Türkiye`nin merakla beklediği bu dava önümüzdeki Salı günü görülecektir. Hepimiz bu davanın sonucunu öğrenmek için orada olacağız” ifadelerini kullandı.
 
 
“Çanakkale`yi dönüştürmek kolay değil”
“İşbirlikçilerin yerel maşaları uzunca bir süredir Çanakkale`yi dönüştürmek için seferberlik ilan etmişlerdir” diyen Savaş, birilerinin Çanakkale`yi dönüştürmek gibi bir niyeti olduğunu ancak bunun onlar için kolay olmayacağını söyledi. Savaş, “Onlara göre Çanakkale barışın değil savaşın kentidir. Onlara göre Çanakkale mücadelenin değil, balkonlarda çay içmenin, keyif sürmenin, bahçede domates yetiştirmenin kentidir. Onlara göre Çanakkale ötekidir. Bu yerel işbirlikçileri hepimiz çok iyi biliyoruz. Bunlar emekçilerin emeğiyle oynarlar; bunlar hukuksuzluklarıyla anılırlar; bunlar sürgünleri ile bilinirler; bunların adaletsizlikleri ve zulümleri meşhurdur. Ancak Çanakkale`yi dönüştürmek o kadar kolay değildir. Bu kent kendisini dönüştürmek isteyen karanlık güçlere karşı "olmaz" diye en üst perdeden seslenmiştir. Emperyalistlere "dur" denilen bir coğrafyada bunlar sökmez. Bizler, bu halkın kimseye boyun eğmeyeceğini biliyoruz. Şimdi hesap sorma vakti; halk hesap soruyor. İnsanlarımızı öldüren, kör eden, yaralayanlar için hesap vaktidir. Hırsızlar, talancılar için hesap verme zamanıdır. Çanakkale direniyor! Direnen Çanakkale halkına selam ve saygılarımızı gönderiyoruz”şeklinde konuştu. Konuşmaların ardından eylem, halaylar ve sloganlarla son buldu.
Paylaş