"Ağır hasta mahpuslar için acil tahliye talep ediyoruz!"

396
Hasta mahkumlarla ilgili İnsan Hakları Derneği`nden yapılan açıklamada, "Uluslararası mevzuat, özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilerin yaşam hakkının korunması konusunda devletlere pozitif yükümlülükler yüklemiştir. Devletler, özgürlüğünden yoksun bırakılmış kişilerin sağlığa erişim hakkı konusunda özgür bireylerle eşit şartlarda bulunmasını sağlamakla yükümlüdürler. Tüm bu anılan ve standartların belirtildiği sözleşmeler, kanunlar ile tavsiye kararlara rağmen Türkiye hapishaneleri, hak ihlallerinin en yoğun yaşandığı mekânlardandır. Türkiye hapishaneleri, başta yaşam hakkı ihlalleri olmak üzere birçok insanlık dışı ve onur kırıcı muamelenin gerçekleştirildiği birer `insan hakları ihlal merkezlerine` dönüştürülmüştür. Sürekli olarak artan mahpus sayısı yapılan hak ihlallerinin önemli bir göstergesidir. Ceza ve Tevkifevlerinin 31.10.2021 tarihli istatistiklerine göre hapishanelerde 294.930 tutuklu ve hükümlü bulunmaktadır" denildi. 
 
"Pek çok hak ihlali sayılabilir"
"Hapishanelerdeki uygulamalar, kişilerin yalnızca özgürlüğünden yoksun bırakılan bireyler olmasının dışına çıkartılarak pek çok hak ihlali yaşamalarına neden olmaktadır" denilen açıklamada, "Bunlar; sevk ve sürgünler, ailelerinden uzak hapishanelerde tutulmaları, tecrit ve izolasyon, ailelere görüş haklarının engellenmesi, iletişim araçlarından faydalanamamaları, haberleşme haklarının engellenmesi, adil yargılanma haklarından mahrum bırakılmaları, disiplin cezaları, denetimli serbestlik ve koşullu salıverilme haklarının gözlem kurulu kararlarıyla engellenmesi, işkence ve kötü muamele, çıplak arama ve spor ve atölye faaliyetlerinin kısıtlanması gibi daha pek çok ihlal sayılabilmektedir" denildi. 
 
İnsan Hakları Derneği`nin talepleri:
Yapılan açıklamada, talepler şu şekilde sıralandı; "Mahpusların tedavilerinin düzenli bir şekilde uygun koşullarda yapılması sağlanmalı; tedavisi cezaevinde yapılamayacak mahpusların tahliyeleri sağlanmalı, Adli Tıp Kurumu infazın ertelenmesi raporlarında son ve tek merci olmaktan çıkarılmalıdır. İnfazı ertelenen mahpusların tedavileri için sağlık giderleri devlet tarafından karşılanmalıdır. Sağlık sebebiyle infazın ertelenmesi kararlarında cumhuriyet savcılarının takdir yetkisi kaldırılmalı, hastanelerin verdiği raporlar esas alınarak cezaların infazları ertelenmelidir. Cezaevlerinde kapasite sorununa rağmen infaz yasasına aykırı bir şekilde tek kişilik hücrelerde tutulan çok sayıda tutuklu ve hükümlü bulunduğu tarafımızca tespit edilmiştir. Tecrit uygulamaları, mahpusların fiziksel- psikolojik-sosyal bütünlüklerini bozmakta ve insanın varoluşuna aykırı olarak bir işkence yöntemidir. Tecride dayalı infaz rejimi, uygulayanların inisiyatifine bırakılamaz derhal kaldırılmalıdır. Mahpuslar aşırı kalabalık koğuşlarda tutulmamalı, havalandırma haklarından kesintisiz bir şekilde yararlandırılmalı, temiz su ve sıcak suya erişimleri sağlanmalıdır. Hapishanelerde sürekli olarak doktor ve mahpus sayısına uygun şekilde sağlık personeli bulundurulmadı, hastanelere sevkler esnasında tek kişilik ring araçlarıyla değil ambulans tipi araçlarla sevkler sağlanmalıdır. Mahpusların sağlıklı beslenmeli için yeterli ve besleyici iaşe bedelleri karşılanmalı, diyet yemeği ile beslenenlerin diyet yemeği uygun şekilde verilmedir. Ceza infaz memurları ve hapishane idarelerinin olumsuz ve hatta suç teşkil eden tutumlarının önüne geçmek için etkili bir denetim mekanizması oluşturulmalı; baroların ve insan hakları örgütlerinin bu denetim süreçlerine aktif bir şekilde katılmaları sağlanmalıdır" denildi. (Seçkin Sağlam) 
Paylaş