Çanakkale’de Tekke Sokak üzerinde faaliyet yürüten Dada Tasarım; ağaç, taş ve benzeri birçok doğal ürünün, doğallığı bozulmadan, hayal gücü ile birleşerek farklı objeler olarak süs eşyasına dönüşmesini sağlıyor… Duvar süslerinden, aydınlatma araçlarına kadar hayatın pek çok alanı, bir zamanlar kıyıya kenara atılmış, taşlarla, ağaç parçaları ve deniz kabukları ile dekoratif süs eşyasına kavuşuyor. Dada Tasarım’ın kurucularından Erdinç Alnıak, “Dada, kız kardeşim Gizem Alınak ile beraber kurduğumuz bir yer. Ancak biz, birçok arkadaşımız ile birlikte çalıştık, kimisi ile şuan fiziksel olarak birlikte olmasak da burada hala birlikte çalışıyoruz. Şimdi Tuğba Ergun ile beraber yürütüyoruz Dada’yı. Kız kardeşim ile beraber devam ediyoruz ama bunun dışında mesela seramik ile yaptığımız çalışmanın neredeyse tamamını Ece Güneş Erten ile birlikte yürütüyoruz. Bunun dışında hiç yüz yüze tanışmadığımız tasarımcılarla da çalışıyoruz. Ürünlerini beğendiğimiz için onları arıyoruz, onlar ürünlerini gönderiyor. En keyifli olanı da bir kişinin ürettiği değil birlikte üretilen oluyor. Birçok bileşenin, birçok farklı disiplinden gelen insan; kimisi ressam, kimisi ağaç işliyor, kimisi tasarım yapıyor ve bu üçlü birleşiyor. O yüzden şöyle bir ekibin dışında kapalı bir çalışma sistemimiz yok. Buradaki ürünler üzerinden düşünürsek 100 kişinin belki bu ürünlerde emeği var, düşüncesi, fikri var bu da zaten işe keyifli bir süreç yaşatıyor. Ve daha fazla çeşit daha fazla farklı ürün çıkmasına sebebiyet veriyor. Biz burayı, ilk olarak çocuklara yönelik bir sanat merkezi olarak açtık. Çünkü yıllardır, bu alanda çalışmalar yapıyoruz. İlk önce, Dada Neşeli Fikirler Atölyesi olarak açtık burayı, daha önce de bütün kent tarafından bilinen bir isim olarak ‘Mavi Tay olsun’ diye düşündük. Başta çocuklar olmak üzere, her yaştan insana sanat etkinlikleri düzenlemek, organizasyonlar düzenlemek, bienaller, sergiler, konserler, toplantılar, sempozyumlar düzenlemek üzerine bir çalışma yapıyorduk. Biz Dada’yı da böyle açtık. Fakat sonra zaman içerisinde çocuklara üretim yaptırırken bizim de bir üretim yapmak arzumuz vardı, bunun farkındaydık. İki işi aynı anda yapmak üzere Dada Tasarım’ı kurduk. Dada Tasarım’da başlangıçta çok basit magnetler yapmak kaydıyla yola çıktık. Fakat zaman içerisinde bu işi çok sevdiğimizi anladık ve ekip olarak keşfettik. Ekipteki herkes çok keyifli bir şekilde üretmeye, farklı olanı yaratmaya çalıştı. Başlangıçta basit magnetler ile başlarız, ufak tefek seramikler yaparız, ufak panolar olur, acaba çakıl taşlarıyla ne yapabiliriz ile başlayan süreçte şimdi artık iki markamız var, Dada Tasarım ve Dada Dekor. Şuan hem üretip perakende olarak satışını yapıyoruz, aynı zamanda da dünyadaki çeşitli kentlere, çeşitli yerlere ürünlerimizi gönderiyoruz. Dada Dekor ile beraber kentteki mekanlar başta olmak üzere çeşitli kafeler, restoranlar, barlar, ofisler olmak üzere, yeri geldiğinde de evler için de dekorasyon önerileri sunuyoruz” diyerek hem kuruluş süreçlerinden hem de Dada’daki faaliyetlerinden bahsediyor.
“Malzemeler doğal formunu koruyarak şekil alıyor”
“Bu sadece tasarım aşamasında kalmıyor” diyen Alnıak, “İki markanın en büyük farkı birincisi biz doğal malzeme ile çalışıyoruz ve doğal malzemenin formunu korumak üzerine bir ilkemiz var. Bu doğal malzemelerin başında ağaç geliyor. Biz keresteciden alınmış bir ağaç ile ya da endüstriyel üretilmiş mdf gibi, kontrplak gibi ara ara kullansak da bizim temel olarak çizgimizi belirleyen, tarzımızı belirleyen doğadan topladıklarımız, doğadan bulduklarımız ve bunları işlemek. Sonra taş… Taş da çok belirleyici bizim ürettiklerimiz de. Aydınlatmadan takıya kadar, dekoratif objelere kadar, mumluğuna kadar birçok ürünü aynı zamanda taştan üretiyoruz. Taşta da aynı şekilde doğal formunu koruyarak, ona bir işlev katarak insanların beğenisine sunuyoruz. Bunun dışında çeşitli arkadaşlarımız da bize işlerini getiriyorlar. Beraber tasarımını yapıp, onlar da üretime katılıyorlar. Ya da tam tersi oluyor; çeşitli tasarımcılarla çalışıyoruz, onların çalışmalarına, biz fiziksel olarak hayat veriyoruz, üretimini yapıyoruz. Bundan başka bir de hurdayla ilgilenmeye başladık, metalle. Özellikle başlangıç olarak otomobil parçaları ile başladık ama şuan birçok farklı hurda parçasını veya artık kullanılmayan mesela fotoğraf makinesi gibi metal ya da benzeri malzemelerden oluşan parçaları biz tekrar, başka bir işlev vererek onları insanların hayatına sunuyoruz. Yani bir geri dönüşüm olmuş oluyor. Keyifle üretiyoruz çünkü Dada’daki birçok üründe, bütün bu malzemeleri sayarken o malzemeyi toplamak da bir heyecan aynı zamanda. Sanıldığının aksine çok zor. Herhangi bir şeyi temin etmek, onu kurutmak ve daha sonra onu doğru bir şekilde işlemek çok kolay değil” dedi.
“Temelinde yaratıcılık olan bir işi yapıyoruz”
Dada Tasarım’ın en önemli özelliğinin bir ürünün ikincisinin olmaması olduğunu ifade eden Alnıak, “Doğa nasıl aynısını üretmiyorsa, bir fabrika gibi biz de doğaya sadık kaldığımız için üretmiyoruz. Bu biricik olma hali, eşsiz olma hali de ürüne başka bir değer katıyor. Maddi değil, estetik olarak bir değer katıyor. Hediyeyi alan kişi için aynısı geçerli. O üründen dünyada sadece onda olduğunu biliyor. Biz temelinin yaratıcılık olduğu bir iş yapıyoruz. Yani temelinin ağaç oymayı bilmek, zımpara yapmayı bilmek ya da metal eşlemeyi bilmek değil yaratıcı bir süreç yaşandıktan sonra, orada her seferinde çözüm üretmek zorundayız. Mesela sabit bir verniğimiz, sabit bir yağımız, sabit bir metal işleme tekniğimiz yok. Teknik konusunda da sürekli yaratıcı olmak zorundayız. Çünkü tasarım başlangıçta yapılıyor. Sonra o tasarımın hayata geçme süreci üzerinden malzeme araştırması ve teknik araştırma yapılıyor. Bu da bir yandan zor ama bir yandan da inanılmaz derecede keyifli. Çünkü çocukluktan beri taşıdığımız o merak ve yaratıcı olmanın keyfini biz bu yaşlarda da hala yaşıyoruz. Biz burayı Çanakkale’de açtığımızda vatandaşa biraz yabancı geldi. Dünyada da çok var ama tasarım üzerinden bir dekoratif ürün ve hediyelik eşya hikâyesine girdiğimiz zaman sayı az. Ben İstanbul’a gittiğimde şaşırmıştım, yüzlerce var, hangisini gezeceğim diye düşünüyordum. Listeye bir baktım, internette yaptığım bütün araştırmalara rağmen tam 20 tane adres çıktı. Çünkü bu ürünler, çok daha ağır bir emekle üretiliyor. Keresteciden alırsınız, kesersiniz, zımparası standarttır, en fazla boyası değişir ama o boyanın cinsi ve türü bile aynıdır, sadece rengi değişir. Seri bir üretim yaparsanız başka bir süreç yaşanıyor. Bizdeki süreç de her ürün biricik, her ağaç için biricik, her taş için biricik bir tasarım çalışması yapılıyor. Sayısı çok fazla değil ama onun da getirdiği bir avantajla insanlara değişik geldik. Zaten biz de değişik bir şey ürettiğimize inanıyorduk, farklı bir şey ürettiğimize inanıyorduk. Hem dünyadaki hem Türkiye’deki farklı sanatçılardan takip ettiklerimiz oldu” dedi.
“Burada sohbet ederek alışveriş yapılıyor”
Alnıak, Dada Tasarım ile ilgili bilgilendirmelerine; “Buradaki farklılığın ortaya çıkması da insanlarda bir memnuniyet yarattı. Bir şey aldıkları zaman, eşsiz olduğunu bilmek onlara da bir keyif verdi. Aynı zamanda ağırlıklı doğal malzeme ile çalıştığımız için, doğal malzemenin bir güzelliği de ortama bir sıcaklık katması. Bir sanat eseri değil bir işlevi olması gerekiyor. İşlev olarak da insanların hayatlarına hem keyif hem bir kolaylık kattığı için açıkçası aldığımız bu tepkilerden, gördüğümüz ilgiden memnunuz. Ekonomik süreç sonradan gelen bir şey, ekonomi bazen beğeni ile doğru orantılı olamayabiliyor. Biz bu işi severek, keyif alarak yaptığımız için çok büyük beklentiler için üretmiyoruz. Zaten o şekilde üretsek, bu iş fabrikasyon dediğimiz bir hale girecek ve dolayısıyla biz de bu kadar keyif almayacağız. O beğeni bizi mutlu ediyor açıkçası, giderek de artacağına inanıyoruz. Bizim de giderek kapasitemiz ve çeşidimiz artıyor. Zamanla daha farklı ürünler üretiyoruz. İlk masa lambasını yaptığımda, ‘o duyu oraya nasıl koyacağım?’, ‘O ağacın içine nasıl monte olacak?’ diye günlerce düşünmüştüm. Şimdi artık onun farklısını nasıl yaparım, dünyada neler var, nasıl farklı ampuller var ya da elektrik sistemi var buna bakıyoruz. Biz başka malzemeleri nasıl aydınlatmaya dönüştürebiliriz, aynaya dönüştürebiliriz diye artık bunları düşünmekteyiz. Bu sürekli yeni ürün olması, sürekli yeniliğin, faklılığın olması da insanların beğenmesine sebebiyet veriyor ve o yüzden genelde burada sohbet ederek alışveriş yapılıyor. Yani herhangi bir mobilyacıdaki gibi, fiyat, taksit imkanı ve nakliyesi gibi konular en son konuşuluyor aslında. Biz burada müşterilerimiz ile o ürün üzerinden hikayemizi, ihtiyaçlarımızı, hayallerimizi paylaşıyoruz” ifadeleri ile son verdi…
(Bu yazı Çanakkale TROİA Dergisi’nin Ocak 2018 sayısında yer almıştır) (Eren Aşnaz)