Konu ile ilgili yazılı açıklama yapan ADD Çanakkale Şube Başkanı Yrd. Doç. Dr. Necmi Akyalçın; “Yaşananlar AKP’nin, eğitimi öğretimimizi Kemalizmin özü olan akıl ve bilimden, uzaklaştırarak piyasacı ve gerici bir yapılanmaya dönüştürme çabasıdır. [2007-2013] 9. Kalkınma Programında `Eğitim sisteminin geliştirilmesi` başlığında şöyle yer almıştı: `599. Ortaöğretim ve yükseköğretime hazırlık dershanelerinin özel okullara dönüştürülmesine yönelik teşvikler sağlanacaktır.` Yani eğitim, devlet olanakları kullanılarak özelleştirilecektir. 4+4+4 ucubesi ile ülkenin temeline etkisi çok yüksek bir dinamit yerleştiren AKP iktidarı `Dershaneler` tartışması ile eğitim dizgesini `toplu intihara` sürüklemektedir. Dershane tartışması; eğitimin her kademesinin özelleştirilmesi, eğitim kurumlarının ticari işletmelere dönüştürülmesi demektir. Eğitimin özelleştirilmesi; öncelikle yoksul, dar gelirli emekçi ve köylü çocuklarının okul bahçeleri, sınıflar yerine ucuz işgücü olarak fabrika kapılarına, ağaların topraklarında marabalığa, kız çocuklarının evlere kapatılmasının önünün devlet eliyle açılmasına yol açacaktır. Eğitimin öğretimin özelleştirilmesi okulların, üreten, tasarlayan, araştıran, yorumlayan insanlar yetiştirmesi yerine, Laik Cumhuriyet düşmanı din tüccarlığı eksenli faşizme ve bölücülüğe militan üreten, siyasal İslam’ın arka bahçelerine dönüştürülmesidir. Diğer yandan dershane tartışmaları, zaten akıl ve bilimden yoksunlaştırılmış eğitimin, olabildiğince paralı hale getirilmesi amacıyla, yasalardaki her türlü ayak bağının temizlenmesi tartışmasıdır. Bu tartışmada, Türk devriminin, Cumhuriyet tarihinin bütün karşıdevrimci geleneğinin mirasçısı AKP ve Fethullah Gülen çetesinin birinin yanında saf tutan bir anlayışın varacağı son nokta, ortaçağ artığı şeyhlerden birinin ayağına yüz sürerek Türk devrimine ihanet, din tüccarlığı yapılanmasının kürekçiliğine razı olmaktır” dedi.
“Utanmazlıkla sürdürülen tartışma dershane sorunu değildir”
“Biz biliyoruz ki, İşbirlikçi, piyasacı ve gerici zihniyetin elinde bir yandan cehalete, öte yandan ucuz işgücü üretim mekanizmasına dönüştürülen eğitim öğretimin üzerinde arsızlık ve utanmazlıkla sürdürülen tartışma dershane sorunu değildir” diyen Akyalçın; “Sorun, geniş halk yığınlarının devlet şemsiyesinden yoksunlaştırılması, ulusun devletsizleştirilmesidir. Sorun, bu projenin en yaşamsal ayağı olan eğitim alanının bir avuç emperyalist yayılmacının ve işbirlikçilernin, kârına kâr kattığı, toplumun din tüccarı bağnazların yağma ve hırsızlıklarına buyun eğdiği bir dizgenin yaşama geçirilmesidir. Sorun, gelecek kuşakların köklerinden koparılması, özellikle vatanına ve en çok da kendilerine yabancılaştırılması sorunudur. Tam da bu nedenlerle, din tüccarı bağnazlığın, yobaz kafanın, referansını din tüccarlığından alan zevatın çözüm adıyla önümüze koyduğu çözümsüzlüklerin payandası olamayız. Bizim tavrımız açık, net ve yasal gerekçelere dayanır. Yürürlükte olan anayasanın 42. Maddesinin `Kimse, eğitim ve öğretim haklarından yoksun bırakılamaz` hükmü yerine getirilmelidir. Eğitim öğretimin tüm aşamaları parasız olmalı ve devlet tarafından sağlanmalıdır. Bunun için vakıf/özel üniversiteler dâhil, bütün okullar devletleştirilmelidir. Tüm yurttaşlara parasız ve eşit eğitim `bir lütuf` değil, bir hak olarak verilmelidir. Böylece, büyük bir çoğunluğu gerici örgütlenmelerin, cemaatlere adam devşirmenin payandası olan dershane adıyla açılan kurumlar sorunu da kendiliğinden çözümlenmiş olacaktır” şeklinde konuştu.