“Yok edilmek istenen halkların kardeşliği”

19 Ocak 2007 tarihinde Gazetesi önünde Şişli`de uğradığı saldırıda yaşamını yitiren Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink Eski Ermeni Kilisesinde(ÇOMÜ Deneme Sahnesi) düzenlenen söyleşide anıldı. Hrant Dink’in yakın arkadaşı Garo Paylan, 96 yılında Agos gazetesin kurulması ve Hrant Dink’in konuşulmayanları yazmasıyla yeni bir sürecin başladığını ifade etti.

733
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’nin, gazetesinin önünde uğradığı silahlı saldırıda yaşamını yitirmesinin üzerinden beş yıl geçti. ÇOMÜ Deneme Sahnesinde düzenlenen söyleşide, Hrant Dink’in yakın arkadaşı Garo Paylan, Hrant Dink’i anlattı.  Paylan; “Hrant abi yazıyor, sorunlarımız gün yüzüne çıkıyor ulusal basına yer alıyordu. Başarılı oluyorduk” dedi.
 
“Ermeniler belleklerden silinmek isteniyor”
Ben bugün komşumuz Mustafa amca sayesinde hayattayım sözleriyle konuşmasına başlayan Garo Paylan, “Eski Ermeni Kilisesi içerisindeyiz. Burası zafer meydanı olarak belirlenmiş. Bu neyin zaferidir? Burası Ermeni Kilisesi. Kapısında bir tek tabela yok. Almış üniversiteye vermişsiniz. Bari bir tabela yazın. Burada Ermeniler yaşadı. Kiliseyi onlar yaptı. Ama yapılmıyor, yazılmıyor. Çünkü Ermeniler belleklerden silinmek isteniyor” dedi.
 
“1915 yıkımdı ve orada suç işlenmişti”
Çocukluk döneminde zor günler geçirdiğini, sokakta Ermenice konuşamadıklarını ifade eden Garo Paylan; “Kamusal alanda Kaya, evde Garo olduğum dönemler 1996 yılında Agos gazetesinin açılmasıyla değişti” dedi. Paylan şunları söyledi; “O dönem Hrant Dink ortaya çıktı. Adam bir yazıyor, hikaye sizin bildiğiniz gibi değil, gelin bir de ben anlatayım diyordu. Bir adam ortaya çıktı. Bütün ezberi bozdu. Anlatmaya başladı. O söyledikçe biz ona bir şey olur diye korkuyorduk. Hangi cesaretle nasıl söylüyor diye düşünüyorduk. Aydınlar, demokratlar onun etrafında toplandı. O anlattıkça etrafı genişledi. Bir sözü milliyetçileri bile etkiliyordu. Ermeniler bizi arkamızdan hançerlediler diyenlere hikayeyi gelin benden dinleyin diyordu. 2 milyon insandık. Bunlar buharlaştı mı diyordu. Bunu anlattıkça ben de dertleniyordum. 98’de vakıf yöneticisi oldum. Ben dosyaları ortaya çıkardım o yayınladı. Bütün sorunlarımız ulusal basına yansıyordu ve Başarlı oluyorduk. 1915 yıkımdı ve orada suç işlenmişti. O suçu işleyenler cezalandırılmadı. O süreç aynen devam etti.”
 
 
 
Paylaş