Ülke tarihinin en büyük ve en kapsamlı operasyonu olarak tarihe geçen, yolsuzluk, rüşvet ve kara para aklama soruşturması tepki çekmeye devam ediyor. Taksim Dayanışması`nın belirlediği eklem takvimi çerçevesinde Çanakkale`de gerçekleştirilen “Hükümet İstifa” eylemine yoğun bir katılım vardı. KESK, Çanakkale Çevre Platformu, SES gibi sendika ve sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra siyasi partiler ve gençlik örgütlerinin katıldığı eylemde İskele Meydanı`nda bir araya gelindi. Burada, alkış ve sloganlarla hükümeti protesto eden vatandaşlar, “Üç bakan yetmez, hükümet istifa” dediler.
Yürüyüş yapıldı
İskele Meydanı’nda toplanan eylemciler, “Tayyip istifa, iktidar halka- #DirenÇanakkale” yazılı pankartın arkasında Golf Çay Bahçesine yürüdüler. Kordonboyu Güzergahı üzerinden yapılan yürüyüşte AKP hükümeti ve Başbakan Erdoğan protesto edildi. Giderek kalabalıklaşan kitle, daha sonra Piri Reis Caddesi üzerinden İnönü Caddesi`ne çıkarak buradan yürüyüşe devam etti. Polisin zaman zaman yürüyüşün yasal olmadığına dair yaptığı uyarıları da protesto ederek yürüyen kitle, Emniyet İl Müdürlüğü binası önüne bekleyen Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı (TOMA)’ya da tepki gösterdi.
Yürüyüşe Çanakkalelilerin desteği yoğundu
Yürüyüş, alkış, ıslık ve sloganlarla devam ederken başta pencerelerinden ve balkonlarından çıkarak yürüyüşçülere yine alkışları ile destek veren Çanakkalelilerin ilgisi yoğun oldu. Yürüyüş sırasında araçları ile hareket halinde olan bazı vatandaşlarla kornaları ile eyleme destek oldu. Yürüyüş sırasında İstanbul`da polisin eylemlere müdahale ettiği haberi eylemdeki tansiyonu zaman zaman yükseltse de eylem yine Çanakkale`ye yakışır bir biçimde gerçekleştirildi.
AKP`nin önüne gidildi
Eylemlerine İnönü Caddesi üzerinden yürüyerek, Demircioğlu Caddesi istikametinden İskele Meydanı`na giden kalabalık grup, buradan da AKP İl Binası önüne giderek basın açıklaması yaptı. Burada yapılan basın açıklaması sırasında polis ekiplerinin AKP il binası önünde geniş güvenlik tedbiri aldıkları görüldü. Yapılan açıklamada ise “AKP’li bakanların oğullarını, koruma kurulu yöneticilerini,banka genel müdürlerini, büyük sermaye sahiplerini ve belediye başkanlarını hedef alan yolsuzluk operasyonunun Türkiye’nin çatısında sürüp giden bir siyasi hesaplaşma ortamında gerçekleşiyor olması AKP hükümetinin bir yolsuzluklar iktidarı olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz.
Gözaltındakiler, altın kaçakçılığından ihaleye fesat karıştırmaya, hayali ihracattan vergi kaçakçılığına, yasadışı para transferinden kamu arazilerinin peşkeş çekilmesine, usulsüz imar değişikliklerinden rüşvete kadar pek çok yolsuzlukla suçlanırken hükümet operasyonu sürdüren emniyet müdürlerini görevden alarak yalnızca suçlananlarla arasındaki bağı itiraf etmiş oluyor. Hükümetin bu suçlamalara açık bir yanıt vermek yerine kendini mağdur konumuna yerleştirmesi, bir “cemaat operasyonu”na maruz kalındığı savunması kabul edilemez. Bakanların yakınlarının bir devlet içi hesaplaşmanın hedefi oldukları iddiaları gerçek olsa bile bu, AKP’nin kamu idaresini, maliyeyi, emniyeti, yargı, kim ve ne olduğu meçhul, bir cemaatle paylaşmış olmasının kefaretidir. AKP ve Başbakan devleti tek adamın keyfine göre, gizli anlaşmalarla, gizli ortaklarla sürdürmeye kalkışmanın maliyetini ödemektedirler. Hükümetin yasaya rağmen, meclise sayıştay raporları olmaksızın, şeffaflık ve denetim ilkesi yerle bir edilerek sunduğu bütçeye bakmak bile yolsuzluğun kaynağının nerede yattığını görmeye yeter” dendi.
“Hesabı soracak olan halktır”
“17 Aralık günü yapılan operasyon ile beraber, AKP hükümetinin ve Cemaatlerin gerçek, kirlilikleri ortaya saçılmaya başlandı” denilen açıklamada “Çalınan vergilerimizin, Gasp edilen emeğimizin kimler tarafından nasıl çalındığı ortaya çıktı. AKP ile cemaat arasında yaşanan rant kavgalarını oturup seyretmeyeceğiz. AKP-cemaat kavgasında kimin yenilip gideceğine kimin kazanacağına seyirci kalmayacağız. Ne AKP, ne cemaat hesabı soracak olan da pisliklerini temizleyecek olan da sokaktaki halk olacaktır. Biliyoruz ki bunların çıkar ortaklıkları, başka bir kirli ortaklıklarda tekrar devam edecek. Çünkü: 11 yıldır bu halkın emeğini, ortak zenginliklerin, geleceğini beraberce yağmaladılar. Eşlerini, çocuklarını, yeğenlerini, eniştelerini ‘iş’ sahibi yaptılar. 5 milyon kişiyi işsiz bıraktılar. İşçinin emeğini, köylünün deresini, öğrencinin okulunu, hastanın ilacını, emekçinin evini elinden aldılar. Teşvik isteyen patronlara milyarlarca dolar verenler, hakkını isteyen işçiye gazla, copla, TOMA’yla saldırdılar. 11 yıldır yollarını beraber buldular. Üç bakanın istifa etmesi bu pisliği temizlemez. Hırsızlığın, adaletsizliğin, haksızlığın hesabını ancak haklarına sahip çıkan bir halk sorar. Bu kirliliği ancak halk temizler. AKP’siyle Cemaat’iyle halka karşı işledikleri suçların hesabını soralım. AKP’yi de Cemaat’i de defedelim. Bu yalan, talan, hırsızlık ve zulüm düzenini ortadan kaldırmak için, tüm halkımızı birleşmeye ve meydanlara çağırıyoruz” ifadeleri dikkat çekti.