“Sorunlarımıza kalıcı çözümler üretilmesini istiyoruz!”

Türkiye`nin dört bir yanında olduğu gibi Çanakkale`de de öğretmenlerin yaşadığı sorunlar nedeniyle 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü buruk bir şekilde kutlanacak.

851
 
 
Dünya Öğretmenler Günü’nde sorunlara kalıcı çözümler üretilmesini isteyen Eğitim Sen Çanakkale Şube Başkanı Prof. Dr. Telat Koç, her yıl olduğu gibi bu yıl da öğretmenlerin çok sayıda sorunlarla karşı karşıya olduğunu söyledi. Eğitimde 4+4+4 dayatmasının ardından öğretmenlerin okullarda çok sayıda angarya iş yapmak zorunda bırakıldığını ve çalışma yükünün daha da ağırlaştığını belirten Koç; “Dünya Öğretmenler Günü`nün önemi, uluslararası öğretmen örgütlerinin katkılarıyla 5 Ekim 1966 tarihinde ILO ve UNESCO tarafından `Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararı`nın alınmış olmasıyla başlamıştır. Bu belge Türkiye tarafından kabul edilmesine karşın, Türkiye`de öğretmenlerin hak ettiği ilgi ve değeri gördüğünü, taleplerinin karşılandığını söylemek mümkün değildir. 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü, klasik anlamda sadece öğretmenler için `kutlanan` bir gün olmaktan çok, tüm eğitim ve bilim emekçilerinin uluslararası alanda birlik, dayanışma ve örgütlü mücadelesinin simgesi olarak kabul edilmektedir. AKP hükümetinin 11 yıldır benimsediği emek düşmanı politikalar sonucunda eğitim emekçilerinin yüzde 80’i borçludur ve üçte ikisi geçinebilmek için ek iş yapmak zorunda bırakılmıştır. Türkiye’de öğretmenler diğer ülkelerdeki meslektaşlarına göre daha çok çalışmakta, ancak bu çalışmaları karşılığında daha az ücret almaktadır. Özellikle eğitimde 4+4+4 dayatmasının ardından öğretmenler okullarda çok sayıda angarya iş yapmak zorunda bırakılmış, çalışma yükü daha da ağırlaşmıştır” dedi.
 
“Türkiye`de öğretmenler, 145 saat daha fazla çalışmakta”
“Türkiye`de eğitim sisteminin yıllardır çözülmeyen sorunları, öğretmenleri ve diğer eğitim emekçilerini, diğer ülkelerdeki meslektaşlarına göre çok daha fazla olumsuz etkilemektedir” diyen Koç; “Eğitimde 4+4+4 dayatmasının üzerinden henüz bir yıl geçmesine rağmen, okul dönüşümleri sonucunda ortaya çıkan norm fazlası sorunu hâlâ çözülememiştir. Öğretmenlerin mağduriyeti sadece bununla sınırlı kalmamış, özür grubu atamalarında, tayinlerde ve eğitim yöneticilerinin sözlü sınavlarla belirlenmeye çalışılması sorunları daha da derinleştirmiştir. Yıllardır Başbakan ve Milli Eğitim Bakanları aracılığıyla kamuoyunda bilinçli olarak yaratılmaya çalışan "öğretmenler az çalışıyor, çok maaş alıyor" algısının ne kadar yanlış olduğunu OECD verileri açıkça yalanlamaktadır. OECD ülkeleri içinde öğretmenleri en çok çalışan ülkelerin başında Türkiye`de çalışan öğretmenler gelmektedir. Öğretmenlerin yıllık çalışma saati ortalaması OECD ülkeleri içinde 1671 saat iken, Türkiye`de öğretmenler yılda 1816 saat çalışmaktadır. Türkiye`de öğretmenler, OECD ortalamasına göre 145 saat daha fazla çalışmakta, buna rağmen Avrupa’daki meslektaşlarına göre son derece düşük maaş almaktadırlar. Geçmişten bugüne doğru baktığımızda OECD ülkeleri içinde öğretmenlerin yıllık toplam çalışma sürelerinin düzenli olarak arttığı tek ülkenin Türkiye olması dikkat çekicidir. Üstelik OECD`nin bu yıl açıkladığı veriler 2011 yılına aittir ve geçtiğimiz yıl başlayan 4+4+4 düzenlemesi sonrasında öğretmenlerin artan yoğun iş yükünü yansıtmamaktadır. Eğitim emekçilerinin gerek çalışma, gerekse yaşama koşulları açısından her geçen yıl, bir önceki yılı mumla aradığı bir ortamda, "çok maaş alıyorlar" gibi tamamen kışkırtıcı söylem ve imalarda bulunulması manidardır. Öğretmenlerin aldıkları maaşlar, rakamsal olarak artmış gibi görünmekte ise insanca yaşam seviyesinin yanına bile yaklaşamamaktadır. Hizmetli ve memurların durumu, öğretmenlerden daha vahimdir” şeklinde konuştu.
 
Öğretmenlerin yaşadığı sorunlar
5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü vesilesiyle Türkiye`nin dört bir yanında görevlerini büyük fedakârlıklar vererek sürdüren öğretmenlerin yaşadığı sorunları da kamuoyuyla paylaşan Koç; “Türkiye`de çalışan öğretmenler, OECD ülkeleri içinde en çok çalışan, en düşük maaş alan öğretmenler arasındadır. Öğretmenlerin yüzde 80`i geçinebilmek için ek iş yapmak zorunda kalmaktadır. Öğretmenler, sık sık değişen eğitim politikalarının ve siyasi iktidarın tasarruflarının mağduru olmayı sürdürmektedir. Öğretmenlik mesleğinin standartları özellikle AKP döneminde düşürülmüş, nitelikli öğretmen yetiştirme politikaları terk edilmiştir. Öğretmenlerin bugünkü çalışma koşulları ve maaşlarıyla kendilerini mesleki olarak yetiştirmeleri ve geliştirmeleri mümkün değildir. Öğretmen açıkları sorununa kalıcı sorunlar üretilmemekte, 300 bini aşkın işsiz öğretmen kadrolu olarak atanmayı beklemektedir. Öğretmen açıkları ücretli öğretmenler tarafından kapatılmak istenmekte, eğitimde esnek, güvencesiz ve kuralsız çalışma uygulamaları her geçen gün artmaktadır. Eğitimde benimsenen esnek çalışma uygulamaları aynı işi yapan farklı statülerde öğretmen istihdamını gündeme getirmiş, kariyer basamakları uygulaması ile öğretmenlerin sınıflandırılması, eğitimin niteliğini olumsuz etkilemiştir. Eğitime bütçeden yeterli pay ayrılmamasının ve eğitimin gün geçtikçe paralı hale getirilmesinin bir sonucu olarak öğretmenler öğrencilerden çeşitli adlar altında para toplamaya zorlanan birer "tahsildar" durumuna düşürülmüştür. Sınıf mevcutlarının fazlalığı, okul öncesi çağdaki çocukların zorla ilkokula kayıt edilmesi vb sorunlar eğitimi ve öğretmenlerin mesleklerini sağlıklı bir şekilde yapmalarını engellemektedir. Öğretmenlerin büyük bölümünde iş yükü artışına paralel olarak meslek hastalıklarında artış yaşanmaktadır. Demokratik haklarını kullandıkları ve sendikal çalışmalara katıldıkları için her yıl çok sayıda öğretmen soruşturma geçirmekte, cezalandırılmakta ya da sürgün edilmektedir” dedi.
 
Öğretmenlerin talepleri
Öğretmenlerin taleplerine de değinen Koç şu şekilde konuştu: “Başta insanca yaşayacak ücret talebimiz olmak üzere, eğitim emekçilerinin bugüne kadar yaşadığı ekonomik mağduriyetler giderilmeli, son 11 yıl içinde satın alım gücümüzdeki azalmayı telafi eden adaletli bir ücret artışı sağlanmalıdır. Eğitimde esnek, kuralsız ve angarya çalışma uygulamalarına son verilmeli, performans değerlendirme ve rotasyon uygulamalarından tamamen vazgeçilmelidir. Ek ödemelerin tamamı temel ücrete ve emekliliğe yansıtılmalı, vergi dilimi uygulaması sabitlenerek, ücretlerde yaşanan erimenin önüne geçilmelidir. Ek ders ücretleri günün şartlarına uygun bir şekilde belirlenmelidir. Eğitim-öğretim yılı başında öğretmenlere yapılan eğitim-öğretime hazırlık ödeneği, her dönem başında olmak üzere yılda iki kez olmalı ve bütün eğitim ve bilim emekçilerinin yararlanması sağlanmalıdır. Hizmetli ve memurlara özel hizmet tazminatı ödenmelidir. Kamu emekçilerinin grevli toplusözleşme hakkı önündeki engeller kaldırılmalı, gerçek bir toplusözleşme düzenin yaratılması sağlanmalıdır. Burada belirtilen tespitler doğrultusunda yapılması gereken, anayasal bir hak olan eğitim hakkının tüm yurttaşlar için ayrım gözetilmeksizin yerine getirilmesini sağlamak, öğretmenlerimize, eğitim ve bilim emekçilerine insan onuruna yaraşır bir ücret ve çalışma koşulları sağlanmasıdır. Öğretmenlerin ve diğer eğitim emekçilerinin ekonomik, demokratik, sosyal ve özlük haklarıyla ilgili çözüm bekleyen çok sayıda sorunu bulunmaktadır. AKP’nin bugüne kadar benimsediği politikalara bakıldığında bırakalım sorunların çözülmesini, daha da derinleşmesi kaçınılmaz görünmektedir. Eğitim Sen olarak, yaşadığımız bütün sorunlara rağmen bütün öğretmenlerimizin, eğitim ve bilim emekçilerinin 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü`nü kutluyoruz.”
Paylaş