“Siyasetçi sanata saygı duymalı...”

Tarihin başlangıcından itibaren insan, zeka ve becerisini kullanarak hayal gücünü, yaratıcılığını sergilediğini söyleyen CHP Çanakkale Milletvekili Aday Adayı Tuygan Çalıkoğlu, “Bu çabasını resimden, heykele, mimarlıktan, edebiyata, tiyatrodan müziğe kadar sanatın çeşitli alanlarında görüyoruz. Sanat insan zekasının ve becerisinin yarattığı bir eylem. Sanatçının doğa ile etkileşiminden doğmakla birlikte, bir etkinlik olarak doğadan farklı olmak, onu aşmak zorunda” ifadelerini kullandı.

798
CHP milletvekili aday adayı Tuygan Çalıkoğlu, sanata dair yaptığı açıklamada “Zaman içinde sanata bakış değişmekle birlikte, sanatın `güzel` ile uğraşan bir faaliyet olduğu söylenebilir. Doğal olarak göreli bir kavram olan `güzel`, başkalarınca güzel olamayabilir, hatta `çirkin` de bulunabilir. Güzel ve çirkin belirsiz kavramlar; kişiye göre değişkenlik gösterir, bu nedenle görelidir, özneldir. Sanat eseri eleştirisinde nitelemeler güzel ve çirkin ile sınırlı tutulamaz,anlamlı, dengeli , uyumlu, hatta şaşırtıcı, kışkırtıcı da olabilir. Bu nedenle `estetik`tir sanat. Sanat estetik nesne olarak; gördüğünüz, işittiğiniz ya da hissettiğiniz biçimiyle zihinsel olarak sizi etkileyebilir, size haz verebilir ya da duyusal hazzın ötesinde, üzerinde düşünmenizi sağlayabilir. Sanatçı zeka ve sezgi gücü yüksek, genellikle çağının önünde giden sıra dışı, hatta aykırı insandır. Bu özellikleri ona var olana karşı eleştirel yorum yapma gücü verir” şeklinde konuştu.
 
“İtiraz eden cezalandırılırsa, yaratıcılık olmaz”
“Bireyde sanat farkındalığı yaratmak, onun sosyal ve kültürel yaşamda boy göstermesine yol açar” diyen Çalıkoğlu, “Özgüven kazanmak, kendini ifade etmek, hoşgörülü olmak, empatik iletişim kurabilmek bu süreçlerde elde edilen kazanımlar. Sanatın sağladığı duyusal ve duygusal hazzın ötesinde düşündürürcü, sorgulayıcı işlevi önemli; ancak ülkemizde var olan eğitim sistemi analitik düşünen, merek eden, soran, sorgulayan insanı yaratmaktan uzak. Demokrasi anlayışımız sorunlu, demokrasinin bir `itiraz kültürü` olduğunu bilmiyoruz. İtiraz edenin cezalandırıldığı bir sistemde yaratıcılık olmaz. Ülkemizde başta devleti yöneten siyasetçiler olmak üzere, yönetim sorumluluğu olanların önemli bir bölümünün sanatı gereksiz bulduğu bir gerçek.Yakın geçmişte dramatik bir biçimde, bir sanat eserine `ucube` diyerek hem sanatçıya, hem de eserine nasıl hakaret edildiğini ve yerinden söktürüldüğünü hatırlıyoruz. Sanatın insan davranışlarını etkilediğini, onu nasıl geliştirdiğini göz önüne alırsak sanat eğitiminin herkes için, ama özellikle yöneticiler için ne denli bir ihtiyaç olduğu ortada. Günümüzün zenginlik yaratan `bilgi ekonomisi`ne geçmemiz; insanın özgürleşmesine, yaratıcı gücünü geliştirmesine ve onu sergilemesine bağlı. Sanatın bu süreçteki önemini, sağladığı katkıyı her düzeydeki yöneticilerin anlaması, sanatçıyı ve etkinliklerini her açıdan desteklemesi gerek. Sonuç olarak; bütün amacı para kazanmak olan, var olmak için sürekli tüketmek zorunda bırakılan, tükettikçe mutsuzlaşan, yalnızlaşan bunların sonucunda yozlaşan, hırçınlaşan, çirkinleşen bir toplumun parçalarıyız. İçinde bulunduğumuz çağda `Sanayi Toplumu`nun homojen, tek tipleştirici paradigması yerini, `Bilgi Toplumu`nun heterojen, çeşitliliğe dayalı paradigmasına bırakıyor. Küreselleşme bireyin her alanda farklılıklarını sergilemesini teşvik ediyor. Birlikte barış içinde yaşamak, kimsenin kimseyi ötekileştirmemesine bağlı. Bu nedenle sanatsal farkındalığı olan bireyleri yetiştirmek önemli” ifadelerini kullandı.
Paylaş