Özellikle Çanakkale kamuoyunda belediyelerin taşeronlaştırmaya karşı önlem almadığı yada belediyelerin taşeronla çalışmaya daha önem verdiği gibi bir yaklaşımla bilgi kirliliği yaratılıp, kendi siyasetlerini bu tarz konuların üzerinden yapma gayreti olanlara cevap veren Uslan; “Oysa ki, biz alanlarda taşerona hayır diye bağırırken, biz alanlarda Kıdem Tazminatımızı elimizden alamazsınız diye bağırırken, biz alanlarda Direniş yıldönümlerini hatırlatma çabası içerisinde omuz omuza mücadele vermekten bahsederken, yeterli desteği bulamadığımız gibi garip egolarında muhatabı olmak zorunda bırakıldık” dedi. “2006 yılında başlayan Kamu’da personel düzenlemesi ile ilgili mevzuat değişiklikleri sonucunda Kamu Kurum ve Kuruluşlarının personel yapıları Norm Kadro başlığında toplanarak kurumların personel yapıları belirlenmiştir” diyen Uslan; “Bunun yanı sıra Kamu’da memur personel alımları Kamu Personel Seçme Sınavı’na tabii hale getirildiği gibi geçici işçilerin sürekli işçi kadrolarına geçişi ile de ilgili düzenlemeler yapılmıştır. Ayrıca 2009 yılından itibaren de Kamu’da işçi olarak yapılacak istihdamların da Lise, MYO ve Lisans mezunları için Kamu Personel Seçme Sınavı’nda alınan puanların baz alındığı bir sisteme oturtulması da söz konusu olmuştur. Bu durum Kamu Kurum ve Kuruluşlarının özellikle de yerel yönetimlerin personel ihtiyaçlarının karşılanmasında ciddi sorunlar ortaya çıkarmıştır. Örneğin kadrosunda 300 kişilik memur norm kadrosu, 200 kişilik işçi norm kadrosu bulunan bir kurum, memur norm kadro sayısının %20 si olan 80 kişilik geçici işçi çalıştırabilmektedir. Ancak yerel yönetimlerin iş dağarcığına bakıldığında yol yapımından, asfalt işine, çöp toplama işinden su ve kanalizasyon işlerine, şehir içi ulaşımdan imar ve çevre düzenlemelerine kadar pek çok konuda sahada personel çalıştırılması gerekliliği ortadadır. Bu işlerin hızlı ve halkın yararına bir şekilde gerçekleştirilmesi için ise iş gücüne ihtiyaç doğmaktadır. Personel alımları ile ilgili kriterlerinin merkezi hükümet tarafından bu şekilde net ifadelerle kurallara bağlanmasının ardından Kurumların gündelik işlerini gerçekleştirebilmeleri hizmet alımı yaparak Taşeron firmalar üzerinden bu işlerini gerçekleştirmelerinin yolunu açmıştır. Dolayısıyla işsizlik gibi temel bir sorunun olduğu ülkemizde hem iş istihdamı yaratması açısından, hem de işlerin hayata geçirilmesi açısından hızlı bir yöntem olan hizmet alımı yöntemi, Kamu kurumları tarafından zorunluluktan da olsa tercih edilir hale gelmiştir. Bu yapının planlı olarak iş hayatına sokulduğunu sendikal bakış açısıyla söylemek mümkündür” şeklinde konuştu.
“İşçiler çalışma şartlarını kabul ederek iş başı yapmak zorundadır”
Taşeron firmalar üzerinden çalışan işçilerin çalışma şartlarını ve şekillerini kabul ederek iş başı yapmak zorunda olduğunun unutulmaması gerektiğini kaydeden Uslan şu şekilde konuştu: “Taşeron işçileriyle, İş Kanunu’nun izin ve kıdem tazminatı gibi en az 1 yıl süreyle çalışmış olma şartını yerine getirmeyecek şekilde düzenlenen belirli iş sözleşmeleri yapılması söz konusu işçilerin diğer işçilerin sahip olduğu haklarla çalışamaması sonucunu doğurmuş ve söz konusu işçilerin zaman zaman bu duruma tepki göstermesine sebep olmuştur. Ancak unutulmamalıdır ki, Taşeron firmalar üzerinden çalışan işçiler çalışma şartlarını ve şekillerini kabul ederek iş başı yapmak zorundadır. Bu durum da söz konusu çalışma hayatı koşullarının kendileri tarafından benimsendiği bir yapı ortaya çıkmaktadır. Uzun süredir DİSK/Genel-İş Sendikası olarak Taşeronla mücadele konusunda gerekli yasal düzenlemelerin yapılması ve mevzuattaki zorlayıcı sebeplerin ortadan kaldırılması yönünde girişimlerimiz olmaktadır. Çeşitli zamanlarda Taşerona Hayır kampanyaları düzenleyip, konu hakkında kamuoyunu bilgilendirici matbuatı basılı olarak yayınladık. Ve bu konuda Türkiye’nin sorunu haline gelen Taşeron işçiliğine dikkat çekmek istedik. Bir kez daha belirtmek gereklidir ki, merkezi yönetim tarafından Çalışma hayatını ilgilendiren mevzuatlarda değişiklik yapılmadan taşeron firmaların önüne geçmek, ya da taşeron firmalar üzerinden iş yapmakta olan işçilerimize bazı kazanımlar elde etmek mümkün değildir.”
“Bazı siyasetçiler mevzuattan habersiz”
Çanakkale`de son günlerde taşeron sorununu çözeceğini iddia eden bazı siyasetçilerin, mevzuattan habersiz olduğunu ve kulaktan dolma bilgilerle sorunlara çözüm üreteceğiz iddialarıyla sırf siyaset yapmak adına kamuoyunu yanılttığını kaydeden Uslan; “İhale kazanarak bir kurumda işçi çalıştırmaya başlayan bir taşeron firmada sendikal örgütlenme gerçekleştirmek çok zordur. Bunun en önemli nedeni, son Sendikalar Kanunu’nda da belirtildiği üzere Toplu Sözleşme Yetkisinin alınması sırasında yaşanan baraj sorunudur. Çünkü ihaleyi alan firmanın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kayıtlarıyla, SGK kayıtları incelendiğinde tüm Türkiye’de almış olduğu ihaleler sonucunda bünyesinde çalıştırdığı işçilerin % 40 ‘ının sendika üyesi olması gerekmektedir. Örneğin 2000 çalışanı olan bir taşeron firmada toplu sözleşme yetkisi alabilecek bir örgütlenme için 801 üyeye ihtiyaç vardır. Bu firma yerel bir ihale aldığında 45-50 kişilik bir işçi grubunu o lokasyonda çalıştırıyorsa 45-50 kişiyi sendika üyesi yapsanız dahi, herhangi bir sendikal sözleşme yapma şansınız bulunmamaktadır. Sözün özü Türkiye’de taşeron uygulaması ucuz işçi çalıştırmanın, sendikal örgütlülüğü zayıflatmanın, kamusal sorumluluktan kaçınmanın kısacası emek gücünü değersizleştirmenin bir aracıdır. Ancak şu bir gerçektir ki çalışma hayatını ilgilendiren böyle bir konuda hükümet tarafından mevzuatta değişiklikler yapılmadığı, bizlerin eleştirilerine kulak asılmadığı sürece geliştirilebilecek bir çözüm yoktur. Dolayısıyla son günlerde Taşeron sorununu çözeceğini iddia eden insanların mevzuattan habersiz olduğunu ve kulaktan dolma bilgilerle sorunlara çözüm üreteceğiz iddialarıyla sırf siyaset yapmak adına kamuoyunu yanılttığını düşünüyorum” dedi.
“Sorunların çözümü için birlikte hareket etmeliyiz”
Taşeron işçilerin siyasi parti ayrımı yapılmaksızın Türkiye’deki tüm belediyelerde çalışmakta olduğunun altını çizen Uslan, sorunların çözümü noktasında ise birlikte hareket etmek gerekliliğine dikkat çekti. “Özellikle Çanakkale Kamuoyunda belediyelerin taşeronlaştırmaya karşı önlem almadığı yada belediyelerin taşeronla çalışmaya daha önem verdiği gibi bir yaklaşımla bilgi kirliliği yaratılıp, kendi siyasetlerini bu tarz konuların üzerinden yapma gayreti olanların bulunduğunu gözlemlemekteyiz” diyen Uslan; “Oysa ki, biz alanlarda Taşerona hayır diye bağırırken, biz alanlarda Kıdem Tazminatımızı elimizden alamazsınız diye bağırırken, biz alanlarda direniş yıldönümlerini hatırlatma çabası içerisinde omuz omuza mücadele vermekten bahsederken, yeterli desteği bulamadığımız gibi garip egolarında muhatabı olmak zorunda bırakıldık. Sendikal mücadelemiz AKP Hükümetinin çalışma hayatıyla ilgili sorunların çözümü konusunda bizlerin de görüşlerini eleştirilerini dikkate alması yönünde devam etmektedir. Taşeron işçiler siyasi parti ayrımı yapılmaksızın Türkiye’deki tüm belediyelerde çalışmaktadır. Sorunlarının çözümü konusunda ise birlikte hareket etmek gereklidir” ifadelerini kullandı.