Evine gitmek üzere bindiği minibüste şoför tarafından tecavüz edilmek istenen, buna karşı direndiğinde ise öldürülen, sonrasında da üç kişi tarafından yakılan Özgecan Aslan, kadına yönelik şiddetin ve kadın mücadelesinin sembollerinden biri oldu. Henüz 20 yaşındaki Özgecan`a yaşatılan bu durum, ülkemizde birçok kadının karşı karşıya kaldığı, kadına yönelik şiddetin `olağanlaştırıldığı`, kadının cinsel bir obje olarak görüldüğü gerici bakış açısının bir sonucu olarak yürekleri dağladı. Tüm yurtta olduğu gibi, kadınların önderlik ettiği tepki yürüyüşü dün Çanakkale`de de gerçekleşti. Çanakkale Kadın Platformu`nun çağrısı ile İskele Meydanı`nda bir araya gelen çok sayıda yurttaş, Özgecan`ın hesabını sordu. Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ve eşi Hale Gökhan, siyasi parti, sendika ve demokratik kitle örgütlerinin de katılarakr destek verdiği basın açıklamasını Kadın Platformu adına Eğitim-Sen Kadın Sekreteri Yasemin Adsız yaptı. “Benim adım Özgecan... 20 yaşında yaşama dair hayalleri, umutları ve yapacak onca güzel şeyi olan bir candım” diyen Adsız, “Bindiğim minibüsün şoförü Suphi Altındöken bana tecavüz etmek istedi. Direndim, tırnaklarımı tecavüzcünün yüzüne geçirdim, bağırdım, mücadele ettim, biber gazı sıktım. Gözü dönmüş tecavüzcü katilin vazgeçeceği yoktu. Genç bedenimi defalarca bıçakladı, bıçakladı, bıçakladı. Yetmedi işlediği cinayeti ört pas etmek, cesedimi yok etmek için soğukkanlılıkla iki erkeği aradı. Ölü bedenim üç erkek tarafından benzin dökülerek yakıldı. Beni bir dere yatağına attılar. Ölü bedenim size ne anlatıyor? Bu ülkede sırf kadın olduğu için erkeklerce katledilen binlerce kadını hatırlatmıyor mu? Benim adım Özgecan...
Erkeklerin şiddeti canımı aldı. Hayallerimi, umutlarımı, sevdiklerimi, yapacağım onca güzel şeyi aldı. Benim gibi başka canlar öldürülmesin diye beni unutmayın, beni unutmayın, beni unutmayın” ifadelerini kullandı.
“İsyandayız”
Adsız açıklamasında ayrıca “Çanakkale Kadın Platformu olarak bugün Özgecan Aslan için buradayız. Bugün kadın cinayetlerinin hızla artmasına neden olan erkek-yargı-devlet işbirliğine hesap sormak için buradayız. Bugün katliam boyutuna varan kadın cinayetlerine karşı yine sokaklarda yine isyandayız! 2015 yılından 46 günü geride bıraktık. Bu 46 günde Türkiye’de Özgecan da dâhil olmak üzere 37 kadın, erkek şiddetiyle katledildi. Her hafta, kocası, babası, erkek kardeşi, oğlu, boşanmak, ayrılmak istediği kocası/sevgilisi, müşterisi tarafından öldürülen kadınların ve trans kadınların haberlerini duyuyoruz. Kadınlar her gün kendi hayatları hakkında karar vermek isterken, evlerine, işlerine, okullarına gitmek isterken, akşam sokakta yürürken, taksiye minibüse binerken erkekler tarafından öldürülüyor. Bu cinayetlerin sürekliliği, cinayetleri durdurmayan, gereken önlemleri almayan devletin eril yapısını gözler önüne seriyor. Hukuk sistemiyle cinayetler meşrulaştırılıyor, teşvik ediliyor. Yaşadığımız erkek şiddeti cezasız kalırken, aileye mecbur bırakıldığımız politikalar oluşturulurken biz kadınlar her gün öldürülüyoruz. Geçtiğimiz yaz Çanakkale Barbaros mahallesinde boşanmak üzere olduğu kocası tarafından vurularak öldürülen 21 yaşındaki Şefıka Hersek`i unutmadık, unutmayacağız. Devletin hiçbir etkin önlem almadığı bu ülkede kadınlar her gün şiddet, taciz, tecavüz, cinayet tehdidi altında yaşamak zorunda bırakılıyor. Ne evlerde ne sokaklarda güvenliğimiz var” şeklinde konuştu.