ÇOMÜ’de yaşanılan gelişmelerin ele alındığı basın toplantısında Ali Sarıbaş;“Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde yaşanan bazı olumsuz gelişmelerle ilgili sizleri bilgilendirmek üzere huzurunuzdayım. Bu vesile ile hepinizi saygılarımla selamlıyorum. Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının 1915’de Emperyalizme karşı vermiş oldukları zaferlerle anılıp, Barış ve hoşgörü ile sembolleşen Çanakkale’miz, ne yazık ki şehrimizin gurur kaynağı Çanakkale Onsekiz Mart Üniversite’sine Prof. Dr. Sedat Laçiner’in 15 Mart 2011’de Rektör olarak atanmasından sonra, başkalaşım geçirerek, huzuru kaçmaya başlamıştır” dedi.
Biat kültürü egemen kılınmaya çalışılmıştır
CHP Çanakkale Milletvekili ve KİT Komisyonu Üyesi Ali Sarıbaş; “Rektör Laçiner’in üniversitede kadro olmasına karşın keyfi olarak hak edenlere kadrolarını vermeyip, imzasız mektup ve asılsız ihbarlarla soruşturma açarak cezalandırmıştır. Mahkeme kararlarını uygulamamış, gerekçe göstermeden personeli dilediği yere sürerek, çalışma barışı ve motivasyonu bozacak uygulamalara imza atmıştır. Kısacası tam anlamı ile biat kültürünü egemen kılmaya çalışmıştır” dedi.
ÇOMÜ kıyımlar sürgünler ile anılmaktadır
CHP Çanakkale Milletvekili ve KİT Komisyonu Üyesi Ali Sarıbaş, Rektör Laçiner’in daha göreve gelir gelmez ilk uygulaması, sözleşmeli 36 işçinin işlerine son vermek olduğunu belirterek ;”Ortalama çalışma süreleri altı yıldan az olmayan işçilerin, sendikalı olmaları ve haklarını aramaları sonlarını getirmiş, kışın ortasında kapı dışarı edilmekten kurtulamamıştır. Ekmeğinin peşinde olmaktan başka bir suçu olmayan işçilerin yerine hemen 40 yeni işçi alınmıştır” dedi. Kıyımlar ve sürgünler konusunda da Sarıbaş;”Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Gökçeada Uygulamalı Bilimler Yüksek Okulunda görevli Prof. Dr. Bülent Cihangir, bilimsel çalışmalarının önü kesildiği gerekçesi ile dava açmış. Vay sen misin dava açan. Kâğıt üzerinde bölümü olup gerçekte olmayan Bayramiç Meslek Yüksek Okuluna sürgünle cezalandırılmış. Dr. Mustafa Ay, Dr. Özlem Erol Dayı, Dr. Sine Özmer Toğay ve Dr. Mine Çardak, İki yıldan beri Yrd. Doçentlik kadrosunu beklerken işine son verilmiş. Genel Sekreter İdris Yılmaz, görevden alınmış. Kütüphane ve dokümantasyon Daire Başkanı Tandoğan Candan, eşinin kanser ile mücadele ettiği bir süreçte defalarca sürgün edilip, eşinin ölümünden bir hafta sonrası yine sürgüne gönderilmiş. Özetleyecek olursak, Sözleşmeli 36 işçinin işine son veriliyor. İşine son verilen işçilerden birini eşi üzüntüye bağlı hastalık nedeniyle ölüyor. Dört Araştırma Görevlisinin işine son veriliyor. Kadro olduğu halde kadro verilmeyen otuzdan (30) fazla akademisyen üniversiteden ayrılmak zorunda kalıyor. Hak ettiği halde ve boş kadro olmasına karşın yaklaşık 150 kişinin kadroları verilmiyor, değişik bahanelerle onlarca kişi sürgün ediliyor, sürgün, baskı ve işten çıkarmalar karşısında yaklaşık 300 dava açılmış, davalar mahkemelerde devam ediyor” dedi.
Rektör her platformda ahkam kesiyor
İcraatların bunlarla da sınırlı kalmadığını belirten CHP Çanakkale Milletvekili ve KİT Komisyonu Üyesi Ali Sarıbaş Laçiner’in yaptığı açıklamalarla insanları korkutup, telaşlandırdığını, hatta kardeşi-kardeşe düşürecek demeçler vermediğini belirterek şu örnekleri verdi. “Ocak 2012 başında ÇOMÜ Meslek Yüksek Okulu ve Akademi Çanakkale Derneği’nin düzenlemiş olduğu “Deprem Gerçeği ve Çanakkale” konulu panelde “Türk toplumu her felaketle ıslah oluyor. Bir İzmit ve Van depremine daha ihtiyaç var, yani her felaketle ıslah olan bir toplumuz. Keşke her yıl deprem olsa da biz öğrene öğrene bu işin idealini almış olsak” diyor. Aynı konferansta, “Hatta bugünlerde Anayasayı mutabakatla hazırlayalım, diye bir çaba var. Ben buna tamamen karşıyım. Türklerin mutabakatla yaptığı işlerin hepsinin yanlış olduğunu gördüm” diyor. Katıldığı bir televizyon programında “Bir insanın Şii olması Hristiyan olmasından kötü, çünkü Hristiyan nihayetinde ehli kitaptır; üç dinden bir tanesidir. Allah onu selamete de erdirebilir, belki cennete de koyabilir. Şiilikte sapkınlık var, orada dini bozmaya çalışmak var” sözlerini sarf etmekten çekinmiyor.”
İnsanlık utandı
Ali Sarıbaş Yrd. Doç. Dr. Güran Yahyaoğlu’nun ölümü üzerine de şunları söyledi: “hepimizin yüreğini yakan, insanlık suçundan bahsetmek istiyorum. Bu konu kamuoyuna da yansıdı, hepiniz biliyorsunuz zaten. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Yenice Meslek Yüksek Okulunda görevli Yrd. Doç. Dr. Güran Yahyaoğlu, kemik iliği kanseri olması dolayısı ile hastanede tedavisi devam ederken “mazeretsiz işe gelmediği” gerekçesiyle müstafi (istifa ettiği) sayılarak işine son veriliyor. Tedavi esnasında vefatı ne yazık ki tüm Türkiye’nin gözleri önünde olmuştur. Rahmetli Hocanın kanser hastası olmak ve hastanede yatmaktan başka hiçbir suçu yokken, siz mazeretsiz olarak işe gelmediğini bahane ederek müstafi sayıyorsunuz. Olur mu böyle vicdansızlık? İnsanın içi sızlar. Bu ayıptır, günahtır. Düşünebiliyor musunuz? Bizim de başımıza böyle bir şey geldiğini. Sayın Rektörün de başına gelebilir. Bu yapılan uygulama vicdansızlıktan başka bir şey değildir. Bunların hiç mi Allahtan korkusu yoktur? Bunu yapanlarda hiç mi insanlık yoktur?”
Asli görevini yap çağrısı
Rektör Laçiner’in barış ve hoşgörünün şehri Çanakkale’mize geldiği günden beri, kendi düşüncesine yakın bir kadrolaşmayı gerçekleştirmek adına, uyguladığı baskı, sindirme, sürgün politikaları ve işten çıkarmalarla Üniversitemizde çalışma barışını ortadan kaldırdığını belirten CHP Çanakkale Milletvekili ve KİT Komisyonu Üyesi Ali Sarıbaş açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Bu yetmiyormuş gibi, olur olmadık yerde, bilip-bilmediği, her konuda yaptığı açıklamalarla da tüm toplumun huzurunu kaçırmıştır. Üniversitede bilimsel çalışmalara zemin hazırlamak yerine, şimdi de işini gücünü bırakmış, Çanakkale’de siyaseti yönlendirerek, yeniden tasarlamaya çalışmaktadır. Üniversitelerde yöneticilerin görevi, idari ve akademik personelin çalışma şartlarını geliştirerek, bilimsel üretim, öğretim ve yayım işlerinin verimini artırmaktır. Sayın Rektör’ü, kanunsuz ve keyfi uygulamalarından bir an önce vaz geçmesini diliyor, yasa, yönetmelik ve akademik teamüller ile insan hakları ve bilim ahlakına uygun davranarak, asli görevini yapmaya davet ediyorum.”