“Kurşunlu köylülerine yapılanların hedefinde Çanakkale halkı vardır”

Çanakakle Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Nihat Gülhan, Kurşunlu davasında para cezası kesilen köylülere detsek verirken, altın tekelleri tarafından açılan davalar sonucunda, çevresini korumaya çalışan köylülere verilen cezalara ise tepki gösterdi.

1218
 
Kurşunlu davasında köylülerin para cezasına mahkum edilmesinin ardından açıklama yapan Çanakakle Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Nihat Gülhan, altın tekelleri tarafından yöre halkına ve basına yapılan yıldırma ve baskı politikalarının artarak devam ettiğini söyledi. Kurşunlu köylülerine ait iki ayrı dava sonucu verilen cezai kararını baskıların son örneği olarak değerlendiren Gülhan; “Son günlerde Çanakkale’de; aynı kaynaktan beslenen, aynı amaca hizmet eden planlı ve vahim olaylar yaşanıyor. Çanakkale’nin doğal, kültürel ve tarihi değerlerine karşı yapılan saldırıların karşısında duranlar, mücadele edenler çeşitli yöntemler ile cezalandırılmak ve yıldırılmak isteniyor. Yıllardır çevresel yıkım projelerine karşı mücadele eden sivil toplum kuruluşları, çevre gönüllüleri, akademisyenler, yerel yönetim başkanlığının tüm çabalarına, idari mahkemelerde kazandığımız davalara rağmen, yöre halkına-basına yapılan yıldırma ve baskı politikaları artarak devam ediyor. Dün Bayramiç İlçesi Sulh Ceza Hakimliğinde görülen Kurşunlu Köylülerine ait iki ayrı dava sonucu verilen cezai karar, bunun son örneğidir” dedi.
 
“Adeta ceza yağmuruna tutulmuşlardır”
“Söz konusu davalarda; yaşam alanlarını savunan, yöntem olarak da hiçbir taşkınlığa ve zarara sebep olmayan, örnek mücadele yürüten insanlar adeta ceza yağmuruna tutulmuşlardır” diyen Gülhan; “Fazladan bir ağacın kesilmesine gönlü razı olmayan, bu yüzden de ilgilileri göreve çağıran insanlar iş ve çalışma hürriyetini ihlal suçundan ceza almışlardır. Yine madenin uzağında, köy kahvesinin önünde, açık alanda, her zaman oturdukları gibi sandalyelerde oturan yoksul köylüler de, “yan oturuyorlar, yan bakıyorlar, yolu kapatıyorlar” diye cezalandırılmışlardır. Bayramiç İlçesi Sulh Ceza Mahkemesinin verdiği kararlar; Killik tepede ormanların kesilmesine, tepenin köylerinin üzerine yıkılmasına, tozunmalar nedeni ile havalarının ve sularının kirlenmesine, Skepsis antik kentinin yok edilmesine, kısacası yaşam haklarına yapılan müdahaleye karşı anayasal haklarını kullanan yöre halkını derinden yaralamıştır. Kısacası, işin özü Anayasanın 56. Maddesine güvenip çevreyi korumak cezalandırılmıştır” şeklinde konuştu.
 
“Adalet yerini bulacaktır”
Gülhan sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Adı geçen mahkemenin vermiş olduğu karar şüphesiz temyiz edilecektir. Adaletin yerini bulacağına inancımızı her şeye rağmen devam etmektedir. Çanakkale’nin ve Biga Yarımadası’nın doğal kaynakları üzerinde, havası, toprağı ve suları üzerinde yaşanan yıkım ve talan politikaları tarihi bir öneme sahiptir. Çanakkale bu anlamda bir dönüm noktasındadır. Onbinlerce megawata varan termik santral projeleri, vahşi madencilik planları sadece Çanakkale’yi değil tüm Biga Yarımadasını felakete sürükleyecektir. Bu yıkıma karşı sessiz kalıp dolayısı ile onaylayan İlin İktidar Partisi milletvekilleri başta olmak üzere, sorumlu makam ve mevkide olanları göreve çağırıyoruz.”
Paylaş