“İnsan odaklı bakılmalı”

Bozcaada Forumu`ndan Fırat Tunabay, gazetemiz Çanakkale OLAY`a yaptığı açıklamalarında “Ne yazık ki, maden facialarında da görüyoruz, şirket menfaatleri insan yaşamından önde tutuluyor. En çok karşı çıkmamız gereken bu. Yani asıl olan insan yaşamı ve menfaatleri olmalıdır” dedi. Termik santrallere bağlı olarak 1/100 binlik planda da bu sorunun olduğunu ifade eden Tunabay, “Termik santralleri yapacak şirketler belli, onların menfaatleri doğrultusunda 1/100 binlik plan yapılmıştır. Bozcaada`nın güney bölgesindeki kentsel gelişim de bir grubun ihtiyacı doğrultusunda düzenlenmiştir” şeklinde konuştu.

821
 
 
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Çanakkale ve Balıkesir bölgelerini kapsayan 1/100 binlik çevre düzeni planının en çok etkilediği yerleşim yeri olan Bozcaada, planı tartışmaya devam ediyor. Askı süresi içinde bin civarı imza toplayarak plana karşı çıkan Bozcaadalılar, yaptıkları eylem ile de ülke basınının gündemine girmişti. Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce tarafından önerilen referandum ile tartışma süreci farklı bir boyut kazanırken, Bozcaadalıların referanduma da sıcak bakmadıkları öğrenildi. Tüm bu gelişmeleri ve çevre mücadelesini değerlendiren Bozcaada Forumu`ndan Fırat Tunabay, “1/100 binlik plan, Çanakkale-Balıkesir bölgesi için yapılan ve gündemimize giren bir süreç oldu. Daha önce çevre düzeni planı olarak 1/25 binlik yapılıyordu. 1/25 binlik plan Bozcaada için yapılmıştı, bundan yaklaşık bir sene önce. O planda, itiraz ettiğimiz bazı noktalar vardı. Bunun için de girişimlerde bulunduk. Sonrasında 1/25 binlik planların bakanlık tarafından çevre planı statüsünden kaldırıldığı ortaya çıktı. Öyle olunca bu 1/25 binlik planın hiçbir geçerliliği olmadı. Artık 1/100 binlik planların çevre düzeni planı olacağı ve gerekli düzenlemelerin ona göre yapılacağı bildirildi” ifadelerini kullandı.
 
“Endişelerimiz devam ediyor”
“Çanakkale-Balıkesir bölgesi için yapılan büyük 1/100 binlik planı incelediğimizde, Bozcaada ile ilili hükümlerin daha önce itiraz ettiğimiz 1/25 binlik plandaki hükümlerin kopyalandığını görüyoruz” diyen Tunabay, “Biz yine aynı endişelerimize sahibiz. Bu endişelerimizin başında da adanın doğu ve güney sahillerinin imara açılması, Bozcada nüfusunun 3 katı kadar bir yerleşim yerinin açılması, günü birlik tesislerin açılmasına olanak sağlanması, `yeşil alan` adı altında, Bozcaada koşullarına uymayan bir sistemin oluşturulmasıdır. İkinci itiraz ettiğimiz nokta 5 dönümlük tarım alanlarına, tarımsal üretim tesislerinin kurulmasıdır. Bunun boyutu çok büyük 5 dönümlük alan çok fazla. Bizim önerimiz adanın kentsel gelişime ihtiyacı varsa, bunun adanın dışındaki güney sahillerinde değil, adanın çevresinde ihtiyaç kadar olan yerlerde olmalıdır” şeklinde konuştu.
 
“Plana karşı değiliz”
“Biz planın tamamına karşı değiliz” diyen Tunabay, “Çünkü Bozcaada için bir imar planı gerekli, ancak bu planın tamamen Bozcaada gerçeklerine ve ihtiyaçlarına göre belirlenmesi gerekiyor. Şuan bu planda gördüğümüz şeyler ada gerçeklerine uymayan, helikopterle gezilerek, `şurayı açalım, burayı böyle yapalım` denilerek, yapılan şeyler. Halkın beklentileri var burada. Burada adanın bir albenisi var, onların ekonomik olarak yürüttükleri çalışmaları var. Buraya gelen insanları sakinliği ve bakirliği için geliyor, buraya insanlar üzümü ve şarapçılığı için geliyor. Bunun korunması, buradan gelir elde edilen insanların yararına olacaktır. Adının bir konut sıkıntı var, doğrudur, ancak bu konut sıkıntısı insanların ihtiyaçları doğrultusunda giderilmeli. Adanın çevresine yapılması, adanın mimarisine uygun olarak yapılması sıkıntıyı gidermeye yetecektir. Güney sahilindeki, merkezden kilometrelerce uzaklıkta yapılacak bir kentsel gelişimin hem belediye kaynaklarını oraya götürmek hem de insanların günlük yaşamları noktasında ciddi sıkıntılar oluşturacaktır. Yani çok gerçekçi değil” ifadelerini kullandı.
 
“Kişisel davalar açacağız”
1/100 binlik plana karşı mücadelelerinin devam edeceğini ifade eden Tunabay, kişisel davalar da açacaklarını söyledi. “Güneydeki kentsel gelişim alanı olarak adı geçen bölgenin geçmişi 1997 yılına kadar dayanıyor” diyen Tunabay, “Ancak adı `kentsel gelişme` olarak geçse de yerleşecek insan grubunun orayı birincil değil, ikincil konut olarak kullanılacağını biliyoruz. Gerçekçi olmak lazım, ada siteleşmeye uygun bir yer değil. Şuan için en büyük tehlike, fabrika ve üretim tesisi yapımıdır. Şuan bile belediyeye çok fazla başvuru olduğunu biliyoruz. Biz hukuksal olarak süreci takip ederken, itirazlarımızı gerçekleştirdik. İki gün içinde yaklaşık bin imza topladık. Bu bin imzanın da birçoğunu 12 ay adada ikamet edenler yaptı. Bundan sonraki süreçte kişisel davalar açmayı planlıyoruz. İtiraz ettiğimiz noktalar üzerinden ada sakinleri olarak kişisel davalarımızı açacağız” şeklinde konuştu.
 
“Referandum söylemi gerçekçi değil”
Bakan Güllüce`nin referandum önerisini de değerlendiren Tunabay, “Çok gerçekçi olmayan bir referandum söylemi ortalıkta dolaşıyor. Bakanın söylemesine rağmen, gerçekçi olmayan bir referandum var. bir kere referandum kelimesi uygun bir kelime değil. Referandum yerine daha küçük halk oylaması, plebisit olması gerekir. Plebisit için ise geç kalınmış bir durum var. Yani madem böyle bir fikir vardı, bu daha önceden yapılmalıydı. Oylamalarda genellikle evet ya da hayır oyu kullanılır. Oysa biz bir şeyin bütününe karşı değiliz, ya da bütününe evet demiyoruz. Biz bazı şeylerin revize edilmesini istiyoruz, yani itiraz ettiğimiz bazı noktalar var. şimdi bir oylama yapılırsa, `imar planı istiyor musun, istemiyor musun?` sorusu olacak. Hem istiyorum, hem istemiyorum! Yani hem istediğimiz hem de istemediğim noktaları var. Ancak bir bakanın eylemleri görüp, bir öneri getirmesini de ayrıca önemsiyorum” dedi.
 
“Yaşam mücadelesinden vazgeçmeyeceğiz”
“Biz, bu konuda duyarlıyız. Bizim gibi örgütlerin yaşama değer vermesi, yaşadığı yeri korumak için mücadele etmesi, zaten başlı başına bir çevre mücadelesidir” diyen Tunabay, “Bu küçük bir alanda, Bozcaada`da başlamış olabilir, ama 1/100 binlik plan bütün bölgeyi etkileyecek bir plandır. Yani termik santral boyutları var. Termik santral sadece yapıldığı yeri etkilemiyor, daha geniş bir alanı etkiliyor. Babadere`ye yapılacak bir termik santral, Bozcaada`yı da etkileyecektir. Onun için biz çevre mücadelemize, yaşam mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Amacımız, karar alma yetkisini sahip insanların karar alırken, halkın ihtiyaç ve görüşlerini de dikkate almalarını istiyoruz. Köylünün termik santrale değil, köylünün tarımsal üretimini yapabilmesi için toprağını korumaya ihtiyacı var. o düşünülmüyor ama. Ne yazık ki, maden facialarında da görüyoruz, şirket menfaatleri insan yaşamından önde tutuluyor. En çok karşı çıkmamız gereken bu. Yani asıl olan insan yaşamı ve menfaatleri olmalıdır. Termik santralleri yapacak şirketler belli, onların menfaatleri doğrultusunda 1/100 binlik plan yapılmıştır. Bozcaada`nın güney bölgesindeki kentsel gelişim de bir grubun ihtiyacı doğrultusunda düzenlenmiştir. Biz mücadelemizi, hukuksal alanda ve demokratik eylemlerle sürdüreceğiz, sadece Bozcaada`da değil, aynı zamanda Çanakkale`deki diğer çevre örgütleri ve demokratik kitle örgütleri ile işbirliğimizi de sürdüreceğiz” ifadeleri ile açıklamasını tamamladı.
Paylaş