Tarihi yolsuzluk, rüşvet ve kara para aklama operasyonunun yankıları dinmek bilmiyor. Yeni operasyon iddiaları, ortaya atılan yeni isimler, bakanların ve bazı milletvekillerinin istifaları, oluşturulan yeni kabine deyim yerindeyse ülke siyasetini `cadı kazanı`na çevirdi. Yaşanan gelişmeler devlet içi bir takım güçler savaşı olarak değerlendirilse de ortaya çıkan rüşvet ve yolsuzluk delilleri ülke genelinde ciddi tartışmaları da başlattı. Yolsuzluk, rüşvet ve kara para aklama operasyonun ardından bakan çocuklarının tutuklanması ve bazı bakanlar ile AKP milletvekillerinin istifa etmesini değerlendiren siyasiler, bunun yeterli olmadığını Başbakan Erdoğan`ın istifa etmesi gerektiğini dile getirdiler. Özellikle Çevre ve Şehircilik Bakanı iken bu soruşturmalar nedeni ile görevinden ve milletvekilliğinden istifa eden Erdoğan Bayraktar`ın, istifa ederken söylediklerinin ardından eleştiri okları Başbakan Erdoğan`a yöneldi.
“Yolsuzluklara karşı tepki gösterilmeli”
CHP Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş, siyaset-bürokrat-işveren ilişkisine dikkat çekerek, Başbakan Erdoğan`ın işaret ettiği çetenin çok uzakta aranmaması gerektiğini ifade etti. Sarıbaş, “Bizim için önemli olan hukukun üstünlüğüdür. Ergenekon, Balyoz gibi davalarda, gazetecilerin, karikatüristlerin tutuklanması olaylarında bahsettiğimiz hukukun üstünlüğü bunlar için de geçerlidir. Polis devletini savunmuyoruz, insanların dinlenmesini savunmuyoruz, delillerin karartılmasını savunmuyoruz, hiçbir suçun üstünün örtülmesini savunmuyoruz. Bizi ilgilendiren hırsızlığın boyutudur, ülkenin içinde bulunduğu durumdur. Dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş, Başbakan Tayyip Erdogan`a bakanlar kuruluna ve milletvekillerine kadar yansıyan, üçlü sac ayağı dediğimiz, siyaset-bürokrat-işveren yolsuzluklarını en başından itibaren dile getirdik. Çete başka yerde aranmasın. Çete şuanda AKP hükümetidir, başbakan ve bakanları ile ortaya çıkmıştır. Bu anlamda bizler şuanda bu süreci hep birlikte takip edeceğiz. Tüm bireylerin, sivli toplum kuruluşlarının eylemlerinde onların yanında olmalıyız. Nasıl ki Gezi`de korku imparatorluğu yıkıldıysa, bugünkü bu yolsuzluklara karşı da tepkimizi koymalıyız” dedi.
“Operasyon belediyelere de yansıyabilir”
“Türkiye bir süreçten geçiyor. Bu süreci ne kadar yok etmeye çalışsalar da, bilgi kirliliği yaratarak bu süreci örtbas etmeye çalışsalar da, çete de yaratmaya çalışsalar, mağdur üretmeye de çalışsalar bu hükümet gidicidir, gitmelidir” diyen Sarıbaş, bu operasyonun bir başka boyutunun da yerel yönetimler olduğuna dikkat çekti. Sarıbaş, “Bu sürecin birbaşka ayağı da yerel yönetimlerdir. Oraya da sıçrayacağını biliyorum. Bunun sonucu oraya da gidecek. Cumhuriyet Halk Partisi`nin tüm belediyeleri, bu süreçte temiz kalmışlardır ve temiz kalmaya da devam edecektir. Çünkü onların kapıları açık şeffaf belediyelerdir. Biz KİT komisyonu olarak Çanakkale`deki yolsuzluklar da dahil olmak üzere, Türkiye`de birçok yolsuzluk konusunu gündeme getirdik. Son olarak hızlı tren ile ilgili olarak ortaya atılan iddiaları biz KİT komisyonunda dile getirmiştik. Bu açıklananlar, yani sadece bir kalemde 255 milyon dolarlık bir bütçe, bugünkü bütçemizden daha fazla olarak açıklanan bu yolsuzluk iddialarından sadece biridir. Ama iddia ediyorum ki, bu binde bir bile değildir. Her yaptıkları usulsüzdür, toplu kontular da dahil olmak üzere bir çok uygulamaları ve ihaleleri ortaya çıkacaktır. Başbakan ve hükümeti derhal istifa etmelidir. Etmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti`ni daha fazla zedelemesin. Bu ülkede yaptığı tahribatın daha fazla artmaması için istifa etmelidir” şeklinde konuştu.
“Hükümet istifa etmeli”
CHP`li vekil Serdar Soydan ise operasyonlar ile ilgili olarak yaptığı açıklamasında sadece bakanların istifasının ve kabine revizyonunun işe yaramayacağını, AKP hükümetinin istifa etmesi gerektiğini söyledi. Soydan, “AKP iktidara gelmeden önce üç `Y` formülünü öne sürmüştü. Yoksulluğu, yolsuzluğu ve yasakları kaldıracaklarını söylemişti. Bunlara ek olarak da yargıyı bağımsızlığa kavuşturacağını ifade etmişti. Ama bugün geldiğimiz noktada, bunların hepsinin tam tersi olduğu ortaya çıktı. Yargıyı bağımsızlaştırmak yerine Başbakan`ın iki dudağı arasına aldı. Yoksulluklar giderek hızla artmaya başladı. Yolsuzluk ise AKP`nin amblemi haline geldi. Aslında bu soruna en başından bakmak gerek. AKP yolsuzluklar üzerine kurulan bir partidir. AKP`nin kuruluş parası, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken yapılan yolsuzluklardan elde edilen paradır. Yine AKP`nin bir elinde de Deniz Feneri vardır. Asrın yolsuzluğu olan Deniz Feneri Türkiye`de örtbas edilmiştir. Şimdi bu atmosfer içinde yolsuzluklara hep şahit olduk. Başbakanın bir söylemi var biliyorsunuz, `hırsızlık babadan oğula geçer` diye. AKP hükümetinde başbakanın söylediği gibi babadan oğula geçen bir yolsuzlukları yaşıyoruz. Bakanların istifa etmesi, bakanların değişmesi falan AKP`nin yolsuzluklarını örtmez. Burada yapılması gereken şey, yolsuzlukların üzerine sonuna kadar gidip, başbakana kadar bu yolsuzlukların ortaya çıkarılması gerekir. Yani hükümetin istifa etmesi gerekir. Sadece bakanlar değil” dedi.
“Vicdanlar yaralandı”
CHP İl Başkanı Hamza Karagöz ise halkın giderek yoksullaştığını buna rağmen ortaya çıkan yolsuzlukların vicdanları yaraladığını ifade etti. Karagöz, “Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim görüşlerimiz bu konuda başından beri belli. Değil bakan çocukları ya da bakanların kendileri, bu rüşvet ve yolsuzluk operasyonu ile ortaya çıkan kirlilik nereye kadar gidiyorsa bu soruşturma oraya kadar gitmeli. Soruşturmayı yürüten savcıdan, emniyet gücüne kadar tüm birimlerin önü açılmalı, soruşturma örtbas edilmemeli ve sonuç itibariyle ortaya çıkan suçlular, yargı önüne çıkarılarak cezası kesilmelidir. Bu durumun üç tane bakandan ibaret olduğunu düşünmüyoruz” dedi. “Ülkemizde giyecek ayakkabı bulamayan onlarca yurttaşımız varken ayakkabı kutuları içinde çıkan milyon dolarlar herşeyin ötesinde vicdanları da yaralamıştır” ifadesini kullanan Karagöz, “Bu operasyonu bağlı olarak ortaya çok daha vahim sonuçların çıkacağı uzmanlarca tahmin ediliyor. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu soruşturmaları dikkatli bir şekilde izliyor, bu konudaki tavrımızı bundan önce olduğu gibi bundan sonra da göstermeye devam edeceğiz. Bu soruşturmalar önemli bin noktayı daha ortaya çıkarmıştır. Tek adamlı bir yönetim şeklinin ülkeyi getireceği noktanın da habercesi olarak görmek gerekiyor bu soruşturmaları. Demokratik parlamenter sistemde milletvekillerinin düşüncelerini ve önerilerini dikkate almayan bir hükümet, bugüne kadar uyarılara kulak asmayan AKP hükümetinin geldiği nokta budur. Bütçe görüşmeleri sırasında Sayıştay raporlarının paylaşılmaması da kafalarda soru işaretleri yaratmıştır. Şimdi sıra hükümetin istifa ederek, halkın iktidara gelmesindedir. Genel Başkanımız sayın Kemal Kılıçdaroğlu`nun dediği gibi yoksuldan, emekçiden yana bir halk iktidarı kurulacaktır. CHP ile özlenen güzel günlere kavuşulacaktır” şeklinde konuştu.
“Çözüm gerçek demokrasi ve halk egemenliğidir”
Yolsuzluk operasyonları ve bakanların istifalarını değerlendiren Emek Partisi Çanakkale İl Başkanı Kenan Erkul ise, Bayraktar`ın sözlerine dikkat çekerek ülkenin içinde bulunduğu bu durumun halk tarafından temizleneceğini söyledi. “Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın istifa ederken yaptığı açıklama, yalnızca yolsuzluk soruşturmasında adı geçen bakanlar ve yakınlarının değil Başbakan Erdoğan dahil AKP hükümetinin bir bütün olarak gırtlağına kadar yolsuzluk ve rüşvet batağına battığının itirafıdır” diyen Erkul, “Hükümete karşı komplo, dış güçler, paralel devlet gibi gerekçelerle Başbakan Erdoğan ve hükümeti işin içinden sıyrılamaz. Erdoğan, bugün kimlerle çatışıyorsa dün onlarla kader birliği yapmıştır. Sermaye devleti çetesiz olmaz. Devlet içerisinde bir çeteden değil çeteler savaşından sözedilebilir. Erdoğan ve hükümeti de bunun bir parçasıdır. Yolsuzluklar karşısında hükümetin içine girdiği yönelim olayların üstünü örtmek biçiminde olmuştur. AKP iktidarının yaptığı `hırsız içeriden olursa öküzü bacadan kaçırır` özdeyişindeki gibidir. Bu tutum hükümetin meşruiyetini tümden ortadan kaldırmıştır. Bu durumdaki bir hükümete halkın ne canı, ne malı, ne de değerleri emanet edilemez. Halk ve ülke çıkarı için AKP hükümeti biran önce istifa etmelidir. `Paralel devlet` denen şey de dahil bütün çete örgütlenmeleri deşifre edilerek ortadan kaldırılmalı, yolsuzluklar açığa çıkartılarak sorumluları hak ettikleri cezalara çarptırılmalıdır. Bu düzenin bütün kurumlarıyla çürüdüğü, çözümün gerçek demokrasi ve halk egemenliğinde olduğu, gelişmelerle bir kere daha açığa çıkmıştır. Bu pisliği halk temizleyecek! Her milliyetten ve her inançtan tüm halkımızı yolsuzlukların açığa çıkarılması için gerçek demokrasi ve halk egemenliği için harekete geçmeye çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.