havadurum

“HDP demokrasinin ve barışın garantörüdür”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) 1`inci sıra adayı Özlem Ergun Açanal, gazetemiz Çanakkale OLAY`ın sorularını yanıtladı. Adaylık süreci ve genel seçimlere ilişkin görüşlerini paylaşan Açanal, “Günümüz koşullarında HDP’nin barajı aşıp Türkiye Büyük Millet Meclisine girmesi tehlikede olan demokrasinin ve barışın en samimi garantörü olarak öne çıkıyor” ifadelerini kullandı.

898
Türkiye genelinde 2 dönemdir seçime bağımsız adaylarla giren, ancak daha etkin bir muhalefet ve Türkiye partisi olma yolunda bu kez parti olarak seçime girme kararı alan HDP, Çanakkale`de de çalışmalarını yürütüyor. “Barajları yıkacağız” sloganı ile yola çıkan ve tüm illerde adaylarını belirleyen Halkların Demokratik Partisi, Çanakkale`de de üçü kadın olmak üzere dört adayı ile çalışmalarını yürütüyor. Listenin birinci sırasında bulunan öğretim üyeliği ve sendikacılıktan gelen Özlem Ergun Açanal, gazetemiz Çanakkale OLAY`ın sorularını yanıtladı. Bugüne kadar Çanakkale`de demokrasi mücadelesinin içinde olduğunu ifade eden Açanal, bu mücadeleyi TBMM çatısı altında da sürdürmek istediğini ifade etti.
 
Çevreye ve engelli bireylere vurgu
HDP`nin seçim bilgidirgesinde de bulunan çevre konusunun, özellikle Çanakkale gibi çevre sorunlarının gündemde olduğu bir yerde büyük önem taşıdığını ifade eden Açanal, “Çevreyi ve doğayı katletmeden de yaşayabiliriz, kalkınabiliriz, mutlu olabiliriz” dedi. Engelliler konusunda ise Açanal; “Çoğu zaman tabu olan, görmezden gelinen, herkes ve her şeyden sonra ve lütfen gündeme gelen engelliler benim için çok özel bir çalışma konusu olacak. Benim mesleki deneyimim ve bilgi birikimim alanına da giren engelli konusunun başta engelli ailelere maddi ve profesyonel destek olmak üzere engellilerin ve ailelerinin kaliteli bir yaşam sürmesi için ne gerekiyorsa yapmaya hazır olacağım” ifadelerini kullandı.
 
“Kentin en önemli sorunu ekonomi”
“Seçim ziyaretlerimizde, gezip dolaştığımız yerlerde, en çok dile getirilen sorun; ekonomik sıkıntılar” diyen Açanal, “Özellikle küçük esnaf ve köylü ciddi olarak ekonomik sıkıntılar yaşadığını dile getiriyor. Bu sorunların en önemlilerinden biri de vergi sistemi olarak karşımıza çıkıyor. Hepimizin kazancımız üzerinden vergilendirilmesi gerekiyor. Büyük şirketlerin ödediği vergilerde bir adaletsizlik var. Verginin çoğunluğu emekçi halktan alınıyor. Bunun değişmesi gerekiyor. Türkiye`de yaşamın her alanında adaletsizlik var. Bu adaletsizlik hukuk alanında da, ekonomi alanında da, kadın hakları, çocuk hakları, eğitim alanında da adaletsizlikler var” ifadelerini kullandı
 
 
 
İşte HDP 1`inci sıra milletvekili adayı Özlem Ergun Açanal`ın gazetemiz OLAY`a yaptığı açıklamaları;
OLAY: HDP Çanakkale 1. Sıra Milletvekili Adayısınız. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Özlem Ergün Açanal: Çanakkale beni tanıyor ama yine de tanışalım… Kendimi bir Eğitimci, bir Sendikacı, bir İnsan Hakları savunucusu, bir kadın ve bir kadın mücadelecisi olarak tanımlayabilirim. Daha kısa bir tanım istiyorsanız şöyle diyebilirsiniz: Bir Emekçi, Bir Çanakkale Kızı, Bizden Biri…
 
OLAY: Neden Aday Oldunuz? Neyi Amaçlıyorsunuz?
Özlem Ergün Açanal: Tüm ülke çapında olduğu gibi Çanakkale’de de hep birlikte yaşadığımız sorunlar var ve inandığım doğrular var. Aday oldum çünkü ben bu sorunları, içimizden bir insan olarak ve bir kadın olarak, inandığım doğrulardan da beslenerek çözmek istiyorum. Bugüne kadar sokakta yürüttüğüm mücadeleye yasal ve demokratik hakkımı kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde devam etmek istiyorum. Ama en önemlisi, kendimi bir kadın olarak kadın ve siyaset ekseninde görüyor olmam. Çanakkale’nin ilk kadın milletvekili, 1969-1973 döneminde Adalet Partisi’nden seçilmiş. Adı Zekiye Gülşen olan ve 95 yaşında vefat eden bu hanımefendiden sonra Çanakkale’nin hiçbir partiden tek bir kadın milletvekili olmamış, olamamış. Yıl 2015. Barışın kenti Çanakkale, Savaşın 100. Yıldönümünde artık bir kadın milletvekili hak ediyor.
 
OLAY: Neden HDP`den aday oldunuz?
Özlem Ergün Açanal: Bunun benim için ağır bir riski ve bedeli olsa da…Neden HDP sorusunun birden fazla nedeni var: Çünkü; HDP, seçime girecek tüm partilerin arasında, demokrasi, özgürlükler, barış, eşitlik, yoksullukla mücadele ile birlikte yaşam ve kadın mücadelesi gibi benim için çok önemli olan konularda benim doğrularıma ve ilkelerime en yakın duran parti. Çünkü; günümüz koşullarında HDP’nin barajı aşıp Türkiye Büyük Millet Meclisine girmesi tehlikede olan demokrasinin ve barışın en samimi garantörü olarak öne çıkıyor. Çünkü; HDP Çanakkale’de bir kadını ve Kürt olmayan bir kadını 1. Sıradan aday gösteriyor. Çünkü; kadınsız demokrasi ve kadınsız barış olamaz.
 
OLAY: HDP ile sizin doğrularınızın ve ilkelerinizin örtüştüğünü söylüyorsunuz. Bu doğrulardan bahseder misiniz?
Özlem Ergün Açanal: Aslında liste çok uzun. Ben konu başlıklarını vereyim. 8 Hazirandan sonra hepsini teker teker açacağız nasıl olsa; yaşam özgürlüğü, barış anlayışı, düşünce ve inanç özgürlüğü, etnik farklılıklara saygı, kadın erkek eşitliği ve kadın mücadelesi, demokrasi anlayışı, adalet karşısında eşitlik, eğitimde fırsat eşitliği, emeğe saygı ve yoksullukla mücadele , kültürel zenginliğin korunması, dürüstlük ve samimiyet, çevreye ve doğaya saygı: çevreci olmama gibi bir şansımız yok. Bir B Planı yok çünkü. Bir B gezegen veya bir B Çanakkale yok!.. Çevreyi ve doğayı katletmeden de yaşayabiliriz, kalkınabiliriz, mutlu olabiliriz. Ve Engelliler. Çoğu zaman tabu olan, görmezden gelinen, herkes ve her şeyden sonra ve lütfen gündeme gelen engelliler benim için çok özel bir çalışma konusu olacak. Benim mesleki deneyimim ve bilgi birikimim alanına da giren engelli konusunun başta engelli ailelere maddi ve profesyonel destek olmak üzere engellilerin ve ailelerinin kaliteli bir yaşam sürmesi için ne gerekiyorsa yapmaya hazır olacağım.
 
 
OLAY: Bu doğrulara nasıl ulaşmayı öneriyorsunuz?
Özlem Ergün Açanal: Bazıları gibi rant vaat ederek değil, diğerleri gibi insanlardan uzak ve soğuk-soyut kavramlarla değil; Çanakkale’ye özgün, somut, insanlara dokunan, ayakları yere basan ancak doğrulardan şaşmayan çözümlerle. Etrafımda mutlu ve yüzü gülen insanlar görmek için ne gerekiyorsa o; nasıl gerekiyorsa öyle. Ezberleri bozarak, ön yargıları yıkarak, her şeyi tekrar tekrar gözden geçirerek. Diğerlerini eleştirmek ve çözümsüzlük yaratmak yerine, yaratıcılığı, güler yüzü, paylaşımı ve partimizin sloganı olan “Birlikte Yeni Bir Yaşam” kavramını ön plana çıkararak.
 
OLAY: Seçimlere çok az bir zaman kaldı. Programınız Nedir? Diğer parti ve adaylardan farklı olarak neler yapacaksınız?
Özlem Ergün Açanal: Haklısınız. Mesleğim olan sporcu tabiriyle son 100 metreye veya son 50 güne girdik. Programımız hazır. Biz de diğer rakiplerimiz gibi ziyaretlerimize başladık. Kent Merkezi ve İlçe Merkezlerine ilaveten köylere de gideceğiz. Tüm sivil toplum ve meslek kuruluşlarıyla bir araya geleceğiz. Çanakkale’nin en büyük zenginliklerinden biri olan farklı kültür ve etnik gruplarına yöneleceğiz. Çanakkale’nin eğitim, ekolojik tarım, butik otelcilik, doğal yaşam, sağlık, yenilenebilir enerji gibi konularda öncülük eden gruplarıyla ortak etkinlikler düzenleyeceğiz. Ve en önemlisi yaptıklarımızı en etkin bir biçimde değerli Çanakkale medyasıyla paylaşacağız. Yapacaklarımızın farklılığından çok nasıl yapacağımız farklı olacak. Biz rakiplerimizden daha samimi, daha sıcak, daha gerçekçi ve daha özgür bir söylem içinde olacağız.
 
OLAY: Haziran`da seçilirseniz veya seçilemezseniz ne olacak?
Özlem Ergün Açanal: Seçilirsem, HDP ile birlikte bugüne kadar Çanakkalelilerin hiç görmedikleri bir Muhalefet yapacağım: Yerel, Gerçek, Olumlu, Yapıcı.. Seçilemezsem, aynı muhalefete ve mücadeleye Çanakkaleliler için, Çanakkale’de devam edeceğim. Çanakkale’nin tüm kadınlarına da bir dileğim var. Umarım 2019 seçimlerinde tüm partilerin daha fazla kadın milletvekili adayı olur. Seçilebilecek sıradan!..
 
OLAY: Son olarak, bugüne kadar yaptığınız seçim çalışması kapsamında ziyaretlerinizde, nasıl bir Çanakkale profili ile karşılaştınız? Dikkatinizi çeken en önemli sorun ne oldu?
Özlem Ergün Açanal: Seçim ziyaretlerimizde, gezip dolaştığımız yerlerde, En çok dile getirilen sorun; ekonomik sıkıntılar. Özellikle küçük esnaf ve köylü ciddi olarak ekonomik sıkıntılar yaşadığını dile getiriyor. Hepimizin kazancımız üzerinden vergilendirilmesi gerekiyor. Büyük şirketlerin ödediği vergilerde bir adaletsizlik var. Verginin çoğunluğu emekçi halktan alınıyor. Bunun değişmesi gerekiyor. Türkiye`de yaşamın her alanında adaletsizlik var. Bu adaletsizlik hukuk alanında da, ekonomi alanında da, kadın hakları, çocuk hakları, eğitim alanında da adaletsizlikler var. Bunun ortadan kaldırılması gerekiyor. Halkın en temel hakkı; eğitim, sağlık ve barınma hakkı. Bakıyorsunuz bu alanlarda ciddi problemler var. Sağlıkta hem hastaların, hem sağlık çalışanlarının ciddi sorunları var. Biz bu sorunları kökünden çözmek istiyoruz. Biz bunu tek başımıza yapacağız demiyoruz. Bunu halkla beraber yapacağız. Bugün geldiğimiz noktada devlet çürümüştür. Ziyaretlerimizde görüyoruz ki, insanların bizim çözüm önerilerimizden haberleri var. Televizyonlardan, gazetelerden görüyorlar. O yüzden ziyaretlere gittiğimizde; `Bu söylediklerinizi gerçekten yapabilir misiniz?` diye soruyorlar. Gerçekten gözlerinin içine baktığımızda yapmamızı istediklerini görebiliyoruz. Hükümetin söylediği gibi değil durum. Halk dertli. Ne sağlık gelişmiş bir durumda, ne eğitimde eşitlik sağlanmış. Halk bunu görmüş durumda. `Buradan nasıl çıkarız?` sorusunun cevabını istiyor. Önceki günlerde Bayramiç`e gittik. Çoğunluğu elma yetiştiriciliği yapıyor. Onlarla konuştuğumuzda, önceden üzüm bağlarının olduğunu ama şimdi üzüm bağının kalmadığını, elma yetiştiriciliğinin de yavaş yavaş bittiğini, onun da bitmesi halinde ne yapacaklarını bilmediklerini söylediler. Köylerinden göç etmek istemiyorlar. Geçen yıl elmanın kilosunu 70- 80 kuruş civarında sattıklarını, İstanbul’daki elmanın fiyatının 4-5 lira olduğunu, alınterini kendilerinin döktüklerini, ama aradaki farkı başkalarının aldığını söylüyorlar. Emeğinin karşılığını alamadıkları için üzgünler. Bunu da hükümete bağlıyor. O köyleri dolaştığımızda AKP`nin bitmiş olduğunu gördük. Köylüler kendilerine nasıl haksızlık yapıldığını, emeklerinin nasıl sömürüldüğünü, çocuklarının köylerde hangi imkanlarda eğitim aldıklarını görüyorlar. AKP istediği kadar oy hesabını yapsın. Dağın başında görmediği köylü, hükümetin ona ne yaptığını çok iyi biliyor. Artık `dur` denmesi gerektiğini de çok iyi biliyor. Bunu bizi karşılamalarındaki sıcaklıkta, sordukları sorularda, anlattıkları sıkıntılarla gördük. HDP`nin söylediği şeyleri istiyorlar. `İnsanca yaşam istiyoruz`, `Emeğimizin karşılığını almak istiyoruz` diyorlar.
Paylaş