“Halkın protokolü” ilgi gördü

Çanakkale Çevre Platformu tarafından, önceki gün “Halkın Protokolü” ana fikri ile yayınlanın deklarasyon çok sayıda kişi ve kurumu bir araya getirdi. Şimdi ise tartışılıyor; Halkın protokolü, haklar protokolü olur mu? 40’a yakın kurum temsilcisini, 100’e yakın vatandaşı bir araya getiren ve bunların dışında dayanışma mesajları alan platform yönetimi geleceğe dair umutlu.
Mayıs ayı başında düzenlenen Atikhisar Kır Şenliği’ne gösterilen ilginin ardından böylesi bir dayanışma birlikteliğinin platforma güç kattığı ifade edilirken, “Halkın protokolü” sloganının, çevre konusunu merkeze alarak, diğer sosyal ve ekonomik talepler etrafında kentte ses getirecek bir örgütlülüğe dönüşebileceği konuşuluyor.

518
Çanakkale Çevre Platformu önceki gün yayınladığı deklarasyon ve “Halkın protokolü” sloganı önemli mesajlar verdi. 40’a yakın kurum temsilcisini, 100e yakın vatandaşı bir araya getiren, bunların dışında çevre platformuna gönderilen dayanışma mesajları platform yönetimini umutlandırdı. Mayıs ayı başında düzenlenen Atikhisar Kır Şenliği’ne gösterilen ilginin ardından böylesi bir dayanışma birlikteliğinin platforma güç kattığı ifade edildi. Deklarasyonda verilen mesajların önemli olduğunu ifade eden platform yönetimi, siyasilerden, sendika ve sivil toplum kuruluşlarından, katılanlar kadar katılamayanlardan gelen birliktelik mesajlarının gelecek noktasında önemli olduğu belirtildi. Platform yönetimi şimdi ise, “Kurumlardan ve kişilerden ilgi gören halkın protokolü, haklar protokolü olabilir mi?” konusunu kendi içinde tartışıyor.
 
En önemli kanıt; birliktelik
Birbirinden farklı, hatta birbirinin zıttı kişi ve kurumların yan yana gelerek, çevre mücadelesine sahip çıkmasının önemli olduğu vurgulandı. Sağcı-solcu demeden, hiçbir ayrım gözetmeksizin, “Çevre” ortak paydasında bir araya gelmesinin ileriki dönem için önemli bir mesaj olarak değerlendirildi. Sadece çevre sorunları ile sınırlı kalmaması, haklar temelinde, sağlıktan eğitime, çevreden tarıma ve en geniş anlamda demokrasi noktasında büyük bir güç birliği oluşturulması açısından fikirlerin gelişmesine de neden oldu.
 
Halkın protokolü, haklar platformu olur mu?
Çevre Platformu’nun çağrısı ile bir araya gelen kurum ve kişilerin “birlikteliğinin”, altın madencileri ve termik santraller ile sınırlı kalmaması, ülkenin ve kentin tüm sorunlarının takipçisi ve hakların talepçisi olmalarının önemli olduğu düşünülüyor. “Emek, demokrasi ve barış güçleri” olarak ifade edilen bir sürecin örülebileceği, her türlü ekonomik, sosyal ve siyasi hakkın kullanımı ve sorunların çözümü noktasında bir örgütlülük yaratılabileceği konuşuluyor. Çevre mücadelesinde, doğal olarak gelişen bu sürecin önümüzdeki dönemde daha aktif rol oynaması, bu birlikteliğin en azından temsilciler düzeyinde devam etmesi gerektiğini ise vurgulanıyor.
 
“Merkezi çevre olmalı”
Çevre sorununu çözememiş bir Çanakkale’de hangi türden olursa olsun yapılacak her türlü siyasetin lafta kalacağı biliniyor. Örneğin, seçim sürecinde Çanakkale’deki çevre sorunlarına duyarsız olan, sessiz kalmayı tercih eden ya da çevre katliamına yol açabileceği öngörülen yatırımları destekleyen bir siyasetin başarılı olma şansı ise “Sıfır” görülüyor. Merkezi çevre sorunları olacak, ama içinde sağlıklı yaşama hakkı için sağlık sorunlarına, eğitim hakkı konusunda eğitim sorunlarına, ekonomik sorunları ve bunlarla paralel geniş bir çerçevede demokratikleşme konusunda sorunlara karşı mücadele eden bir yapı fikri iyiden iyiye konuşulmaya başlandı.
Paylaş