Türkiye genelinde düzenlenen eylemlerdeki tepkilerin AKP hükümetine karşı bir tepki olduğunu belirten CHP Kepez Belde Başkanı Birol Arslan; “Ülkemizin uzun süredir yaşadığı sıkıntılı sürecin hepimiz farkındayız. Ne yazık ki Ülkemiz demokrasinin işleyemez hale geldiği, Ekonominin günden güne kötüleştiği, İmralı-ABD ve Başbakan dışında ‘Çözüm süreci’ arka planını kimsenin bilmediği bir gidişe, Halkın Gezi Parkı tepkisi noktayı koymuştur. Çok demokratik, insani duygularla 50 gencin “İstanbul’un yeşiline” yıllardır yapılan talana karşı Gezi Parkı ağaçlarının kesilmemesi için başlattıkları oturma eylemi 5 gün önce, sabah saat 05.00 de polis tarafından çadırların yakılması, Gaz ve Tazyikli Su ile anti demokratik bir karşılık bulmuştur. Bu tepki artık sadece yeşili koruma tepkisi değildir, AKP Hükümetine karşı bir tepkidir” dedi.
“İki ayyaş ifadesi utanç vericidir”
“Çünkü AKP Hükümeti; Gerici, Mezhepçi, Emek düşmanı, İş birlikçi, Savaş çığırtkanı, sermaye emrinde talancı politikaları ile yıllardır Halkı canından bezdirmiştir” diyen Arslan; “Çıkıp ‘üç beş ağaç’ diyorlar. Bu tepki sadece Gezi Parkı tepkisi değildir, sadece yeşili koruma tepkisi değildir. Bu tepki AKP Hükümetine karşı bir tepkidir. Başkanlık sistemine tepkidir, Reyhanlı’ya tepkidir, 29 Ekim’e, 23 Nisan’a, 1 Mayıs’a, 19 Mayıs’a getirilen yasaklama ve sınırlamalara tepkidir. 3. Köprüye verilen isime, Alkol yasaklarına tepkidir, 2 ayyaşa tepkidir. İki ayyaş ifadesi utanç vericidir. İsmet Paşa’ya saldırıyorsun, Atatürk’e saldırıyorsun, beğenmiyorsun, Peki sen kimi beğeniyorsun…. Vahdettin’i mi? Suriye’de yaşanan olaylar sırasında Esad’a ‘Halkın sesine kulak ver’ diyen bir Başbakanı, kendi halkının sesine kulak vermeye davet ediyorum” şeklinde konuştu.
“Asıl sorun diktatörlük”
Arslan sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Dayatmacı, dediğim dedik politikalarınla polisinle-askerini ve halkını karşı karşıya getirdin. Polis; copu, biber gazı, tazyikli su, plastik mermi ile yeşili korumaya çalışan, piknik havasında, gitar çalarak eğlenen, halay çeken kendi halkına saldırdı. Olaylar büyüyünce İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı “orası gezi alanı olacak sadece kaldırım düzenlemesi yapılacak” diyerek halkın gözüne baka baka hala yalan söylüyor. Bu karar sadece İBB AKP Meclis üyelerinin oyları ile alınmıştır. Başbakan da “ne yaparsanız yapın, biz kararımızı verdik, istediğimizi yapacağız” diyor. Biz de Kepez’den sesleniyoruz; “Ey Başbakan, sen de halkının sesine kulak ver.” Türkiye faşizmle yönetiliyor, halka her gün yalan söyleniyor. İki ölü, Binin üzerinde yaralı olmasına rağmen; İstanbul Valisi 12 yaralı olarak aktarıyor. İnternetler kapatılıyor, 3G çalıştırılmıyor, sosyal medya iletişimleri kesiliyor. Yandaş medya yemek programları, diziler, güzellik yarışmaları yayınlıyor. On binlerce insanın katıldığı görüntüler halkımızdan gizleniyor. Oysa bütün dünya kanalları olayları veriyor. Son söz olarak; sorun sadece; Gezi Parkı değil, biber gazı değil, polis şiddeti değil, emek sineması değil, alkol yasağı değil, üçüncü köprü değil, Reyhanlı değil, kürtaj değil, üç çocuk değil, Uludere değil, tutuklu gazeteciler değil, asıl sorun diktatörlük ve unutmayalım ki ‘Diktatörler, kendilerine itaat edildiği için iktidarda kalırlar. Onlardan korkulmaz ve itaat edilmezse zorda kalırlar.’ Yüce önderimiz Atatürk’ün çizdiği yolda ‘Yurtta barış, dünyada barış’ diyoruz. Savaş çığırtkanlıkları yapanlar geldikleri gibi giderler…”