“ÇED yönetmelik değişikliği durdurulmalıdır…”

HDP`den yapılan açıklamada ÇED yönetmeliğinde yapılan değişiklikler ile ilgili Daniştay`a dava açıldığı ifade edilerek, “Son yapılan değişiklerle ekolojiyi ve yaşamı korumak için halkın kararları ve iradesi yok sayılacaktır” denildi.

682
Halkların Demokratik Partisi (HDP) ÇED yönetmeliğine değinerek, yönetmeliğin 7 kez değiştirildiğine dikkat çekti. HDP`der yapılan açıklamada “Partimiz ÇED Yönetmeliği’nin halkın katılımını düzenleyen maddelerinin iptali istemiyle Danıştay’a dava açmıştır. 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 10. Maddesi’ne göre uygulanması gereken ÇED Yönetmeliği; yapılacak her projenin irdelenmesi sonucunda bakanlığın vereceği kararın teknik koşullarını ve yöntemlerini belirleyen yasal bir düzenlemedir. İlk olarak 07/02/1993 tarih ve 21489 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği, 25 Aralık 2014 tarihinde bir kez daha ve 7. kez değiştirilmiştir. ÇED Yönetmeliği’nde yapılan değişikliklerle; enerji projelerinde, maden işletmelerinde, radyoaktif atık gömü sahaları değerlendirmelerinde; suların vadiler arası taşınmasını ve ticarileştirilmesini arttırmak, meraların, ormanların, denizlerin, derelerin, tarım alanlarının şirketler tarafından kullanımını kolaylaştırmak için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın olumlu kararlarını arttıracak, hızlandıracak, yetkiyi valilere dağıtarak ‘ÇED gerekli değildir’ kararları meşrulaştırılacaktır. Yönetmelikte son yapılan değişikliklerle; Anadolu ve Mezopotamya toprakları atık sahası haline getirilecek; meraların, ormanların, derelerin, yeraltının, denizlerin, tarım alanlarının şirketlere teslim edilmesinin önündeki yasal engeller etkisizleştirilecek; Ekolojiyi ve yaşamı korumak için halkın kararları ve iradesi yok sayılacaktır. Bu değişiklikler kapitalizmin ve şirketlerin doğayı, doğal varlıkları ve yaşamı metalaştırarak sömürmesini, yaşam alanlarını yok etmesini kolaylaştırmak içindir. Partimiz ve doğa, insan, hayvan, tüm canlıların yaşam haklarının güvence altına alınması için mücadele eden herkes bunun farkındadır. Biz, halkın kendi yaşam alanlarını doğrudan veya dolaylı etkileyen ve tahrip eden projeleri tartışmasının ve karar mekanizmalarına doğrudan katılımının önündeki tüm engellerin kaldırılmasını hedefliyoruz. Her düzeyde halk denetiminin geliştirilmesini, halkın söz ve karar hakkını savunuyor, demokrasiyi temsili sistemle sınırlı görmüyoruz. Bu nedenlerle çevresel konularda halkın karar alma süreçlerine katılımının yasal güvenceye kavuşturulması için mücadelemizi hem yerel düzeyde hem de Aarhus Sözleşmesi’nin imzalanması ve uygulanması hedefiyle Avrupa Konseyi düzeyinde sürdüreceğiz” ifadeleri kullanıldı.
Paylaş