“Bugüne kadar hiç kimseyi, satmadım”

Kepez Belediye Başkanı Ömer Faruk Mutan, CHP Kepez Belde Başkanı Birol Arslan arasında yaşananlara açıklık getirdi. Kepez Belediyesi hizmet binasında düzenlediği basın toplantısında konuşan Başkan Mutan; "Bugüne kadar hiç kimseyi, satmadım" dedi.

1477
Kepez Belediye hizmet binasında düzenlenen basın toplantısına katılan çok sayıda partili de Kepez Belediye Başkanı Ömer Faruk Mutan`a destek verdi. Basın toplantısında sözlerine "Türkiye`de siyaset kurumu sağıyla ve soluyla bir bütündür. Bu sadece CHP`de olan bir hastalık değil, MHP`sinde de böyle AKP`sinde de böyle, BDP`sinde de böyle ÖDP`sinde de böyle. Maalesef böyle. Kurumun arınması gerekiyor. Birileri bir şeyleri üfürünce bize de bu işin detayını paylaşmak kalıyor" diyerek başlayan Başkan Mutan; "Kepezimizde ana teması çocukları sünnet ettirdiğimiz bir şölen gerçekleştirildi. Şölenin akşamı sanatçılar sahne aldı. Şölende konuşma yaptım. Hatta lafıma Coşkun bey biraz gecikecekmiş sohbet edeceğiz dedim. Bu şenlikte sadece CHP`liler yok, bütün halk var. Her siyasi akıldan insanın bulunduğu bir ortam. Ben konuşmaya başladım. Konuşmamda hem bu organizasyon ile ilgili hem de seçim sattı mahallinde teşekkürü unuttuğum bir arkadaşım Adnan Köse`ye teşekkür ettiğim anda şu anda parti üyesi de olmayan adı Hüseyin Dalkıran olan bir buçuk iki ay öncede istifa etmiş olan ve onun bulunduğu bir grup içinde kendisi yuhalamaya başladı. Yuhalarken de ben mikrofondayım `CHP Örgütü`ne niye teşekkür etmiyorsun? Birol Arslan`a niye teşekkür etmiyorsun?` gibi laflar etti. Bende oğlum okçuluğu bırak burası yeri ve zamanı değil, her şeyin yeri ve zamanı var dedim. Çok da uzatmadık ve Coşkun bey geldi sahne aldı. Güvenlikçilere de bunu bu alandan çıkartın dedim" dedi.
 
"Ben herkese teşekkür ettim"
"Yaklaşık 6-7 kişilik grubun içinde oğlum da var" diyen Başkan Mutan; "Recai Mutan da içlerinde. Daha öncesinde Esnaf ve Kefalet`in alt tarafında alkol alıyorlar. Hatta bir iddia o ki, oğlum çok içtik girmeyelim bu konsere diyor. Hadi ya falan diyorlar ve giriyorlar. Yuhalama olayından sonra Hüseyin Dalkıran denilen şahıs alandan uzaklaştırıldı. Hatta o yuhalarken, eşi hanımefendi de ağzını kapatmaya çalıştı. Ama bir yandan da yanındaki bir kaç kişi de buna gaz vererek devam et dediler. Arada hep telefonuma bakarım ve baktım. Seyfettin Kapucu`dan bir mesaj gelmiş. Okuyorum mesajı `Menfaatsiz emek verenlere bir teşekkürü çok gördün başkanım tebrikler.` Ben seçim sattı mahallinde hep örgüte teşekkür ettim. Seçim sattı mahallinde önce mikrofonu belde başkanıma verdim. Seçim daha demokratik olsun diye her mahallenin muhtarına dahil mikrofon verdim. Gençlik Kolları`na ve Kadın Kolları`na hep teşekkür ettim. Bütün kahve toplantılarında ettim. Hepsi kayıtlarda var. Hatta seçim gecesi kutlamayı farklı bir noktaya ve gerginliğe taşımama adına meydanda bir kutlama programı yapalım dedik. Burada da örgüte, gençlik kollarına, kadın kollarına ve eşime teşekkür ettim. 15-20 dakika sonra ikinci bir mesaj geldi. Bu mesajda oğlumdan geliyor. Oğlumun bu mesajda bana hitabı başkanım diyor. Ben onun babasıyım. Ama başkanım diyor. Mesajda bir isim var onu söylemeyeceğim. Bu mesajda da oğlum `Ben yokum artık. Mutfaktaki falan filanı bana tercih ettin sana başarılar` diyor. Bu mesajlardan sonra oğlumu aradım ve lidya da buluştuk. Şiddete varan bir tartışma yaşadık. Bunu uyguladığım için kamuoyunun önünde özür diliyorum. Çünkü kendisinden de hanımının, kayınpederinin ve çocuğunun yanında özür diledim. Bu benim yanlışımdı. Benim oğlum tören sürerken ayağa kalktı ve terk etti orayı. Aynı akşam belde başkanını aradım. Dedim ki çok iyi bir provokasyon zemini hazırlamışsın dedim. İçlerindeki en defolu adam bir anda patladı. Girmeyelim çok içtik demişler demek ki bir şeyler konuşulmuş" şeklinde konuştu.
 
 
"Belediye Başkanı olarak 3 ayda yuhalanacak ne yaptım?"
Belediye Başkanı olarak 3 ayda yuhalanacak ne yaptığını soran Başkan Mutan; "Neyi hak ettim? Orada durun. Bu olay Cumartesi günü oluyor. Pazartesi günü belde başkanı işyerinde toplantı yapıyor. Toplantıda oğlum, Seyfettin Kapucu, Ergin Arıcan ve Hüseyin Dalkıran var. Belde başkanıyla bu süreçte yüz yüze de görüştüm. Bütün mesajları ona da verdim. O da gördü. Belde başkanı, Hüseyin Dalkıran`a `sen benim belde başkanımı nasıl yuhalarsın? Burayı terk et` diyemez miydi? Belde başkanı `Ben sadece Recai`yi çağırdım` diyor. Peki diğer üçü nereden geldi. Veya partinin belde başkanı diğer üçüne `Arkadaşlar kusura bakmayın ben sadece Recai`yi davet ettim. Onunla görüşeceğim` diyebilir miydi?` diyebilirdi. Ama demedi. Birol başkanı aradım ve geldi. Öyle dedikodularda dendiği gibi bunları at demedim ben. Kol kırılır yen içinde kalır dedim. Beni yuhalayan grup içinde iki tane yönetim kurulu üyem var dedim. Biri canım oğlum diğeri ise Seyfettin Kapucu. Şu mesajlar o yuhalama zihniyetine ve aklına destek veren mesajlardır. Bunların istifalarını talep et dedim. Bunları at falan diyen yok zaten yetkileri de yok. İstifalarını rica et ve yoluna devam et dedim" diye konuştu.
 
"İki kişinin istifasını rica ettim"
Başkan Mutan sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Aynı haftanın Perşembe günü yine belde başkanını aradım. Dedim ki ne yaptın? Dedim ki Birol, iki tanesinin istifasını rica ettim birilerini at falan demedim. Tabi bu ara Merkez İlçe Başkanı, sayın başkanı bilgilendiriyor. Yol haritasını da büyük ihtimalle o çiziyor. Cumartesi günü 8 kişiyle yönetimi topluyor. Tek taraflı anlatıyor. Mesaj diyor ama mesajın içeriğinden bahsetmiyor. Faturayı Hüseyin Dalkıran`a kesiyorlar kendi içlerinde. Diyorlar ki, bu arkadaşların atılmasına gerek yok. Bir, bu arkadaşların atılmasını ben talep etmedim, iki azıcık açta CHP tüzüğünü oku. Senin atma ve tutma gibi bir yetkin yok zaten. Bunu karar altına alıyorlar ve imzalıyorlar. Pazartesi günü tekrar arıyorum. Dedim ya Perşembe günü ne yaptın dediğimde, Cumartesi günü bunu yapıyor. Ben bekledim ki Pazartesi akşamı, ilk iftarımız var. Ondan sonra ben izne ayrılacağım 4 günlük. Bekledim ki örgüt olarak oraya gelirler. Şenliğin ne sünnetinde varlar, ne mevlidinde varlar ama gece eğlencesinde varlar. Süreçte biz ne yapabiliriz diyen yok. Cumartesi günü toplantısında iftarla ilgili de konu gündeme geliyor. Mehmet Girgin de şahit. Hatta Mehmet Girgin; `Ya sen bu konuyu anlatıyorsun ama bir de Belediye Başkanını çağıralım onu da dinleyelim` diyor. `ileri de bir araya geliriz` diyerek konuyu geçiştiriyor. Pazartesi arıyorum ve sevgili başkan o Çarşamba günü bitti. Bundan sonra ben gereğini yapacağım diyorum. Artık kavgaya girdik ve ben facebooka `Yönetimi tanımıyorum` diye not düşüyorum. Arkadaşlarımla görüşüyorum ve durumu anlatıyorum bize böyle anlatılmadı diyorlar ve bana destek verir misiniz diyorum. Veririz dediler. İstifa verir misiniz dedim veririz dediler. 5 tanesi istifasını verdi. Sonra diğer bir arkadaş geldi durumu ona da anlattım ve oda istifasını verdi. İşleme sokmadık ama elimizde duruyor. Ben Küçükkuyu`ya gittim. O ara yönetim kurulu üyesi Makbule Yaşar hanımefendi ile görüştük. Ben zaten üç ay önce istifa etmiştim dedi. Olsun abla dedim istifanın çoğundan zarar mı gelir. Çift dikiş atalım dedim. O da istifasını verdi. Bu ara belde başkanı arkadaşları arıyor. İlçe başkanı belde yönetimiyle toplantı yapacağını söylüyor. Beni aradılar biz katılmak istemiyoruz dediler. Sence nasıl dediler. Valla katılmazsanız iyi olur dedim. Ve katılmadılar."
 
"Belediye organizasyonunda partiye teşekkür edilmez"
CHP Merkez İlçe Başkanı Nehat Önder`in 4 kişi ile toplantı yaptığını kaydeden Başkan Mutan; "İlçe başkanı; Birol, Hasan Hüseyin, Recai ve Seyfettin Kapucu ile 4 kişilik toplantı yapıyor. Ama burada istifalar duruyor. İşleme girmiyor hala süreç iyi niyetle çalışıyor. Çünkü ben ondan iki kişinin istifasını istedim. Çünkü bu yuhalayan zihniyetin arkasından o alan terk ediliyor ve o zihniyete destek veriliyor. Bir belediye organizasyonunda partiye teşekkür edilmez. Yok böyle bir şey. Orada partili de var. Partisiz de var. Başka partiden insanlar da var. Çoluk ve çocuk var. Küçükkuyu`da iken Nejat başkanla temasa geçtim. Bir Perşembe günü geldi ve bir çok konuyu konuştuk. Konuştuklarımızdan bir tanesi de konu sırf bu olduğu için buna gireceği ama bir diğer konuya da kısa başlık atacağım. O ara kendi cevap verir. CHP`de şuncular ve buncular var. Bir grup Serdarcı, bir grup belediyeci, bir grup Alici. Biz hiç bir zaman hiç bir grubun elemanı olmadık. Bu süreç ile ilgili bize de yol haritası çizmeye çalışan siyasi büyüklerimiz oldu. Hayır dedik. Sağlık sorunlarım vardı ve Devlet Hastanesi`nden yer ayırttım. Salı günü yattım ve Cuma günü çıktım. Kimseye de haber vermedim. Bu arada insani olarak Birol geldi. Ve kendisine `Sana kırgınım. Ama burası yeri değil. Ben burada hastayım ve bu konuya girmeyeceğim` dedim. Ertesi gün öğlen yine geldi. Sağ olsun Ülgür Gökhan ile birlikte geldi. Bir sonra ki gün yine geldi. Bu sefer oğlumla geldi. Birşeyler konuşacaklar heralde dedim. Ama ben o koşullarda konuşmayı doğru bulmadım. Çünkü sağlığımla ilgili oradaydım. İnsani olarak geldi ben o konuda teşekkür ediyorum. Bir defa gelmiştin 3 defa gelmene de gerek yoktu. Oğlumda ilk gün karısı, kayınpederi ve oğluyla birlikte geldi. Oğluma uyguladığım şiddetten dolayı özür de diledim. Nejat bey önce Küçükkuyu Belediye Başkanını ziyaret ediyor. Konuştuk beldeyle olan sıkıntıyı nasıl aşarız dedik. Seçim yapalım dedi. Bende ‘hay hay’ dedim. ‘Peki bu konuyla ilgili ben Pazartesi günü Ankara`yı arayacağım bana destek verir misin’ dedi. ‘Tabi ki‘ dedim. Ben demokratik zeminle bütün Çanakkale şahittir ki, bütün ilçe kongrelerinde seçim ve çarşaf liste dedim. Bakın Birol Arslan ve ekibi bu beldede ilk defa yapılan bir seçimle gelmiştir. Ama bu temayüldür. Bu süreçte aday olmak isteyen diğer arkadaşlar, benden açık destek istemiştir bende hayır dedim. Açık ve net söylüyorum. Birol`a da destek vermemişimdir. Seçim oradadır ve sandık oradadır. Girersiniz ve yarışırsınız kim çıkarsa başımın üzerinde taşırım dedim. Tek listeyle girildi. Biz hep örnek olduk. Biz burada yapılan bir Kepez belde etkinliğinde bir panel sonrası haksız ve hukuksuz bir şekilde görevden alınan belde başkanıyla Genel Başkana gittik. Odasına girdik. O gün de Soydancılar ile Nejatcılar işbirliği halindeler. Biri diyor ki görevden o da onu görevden alıyor. Bakın yetmedi. Meclise gittik ve Adnan Keskin ile görüştük. Tamam haksız ve hukuksuz bir uygulama yapılmış ama tüzük gereği oynayabileceğimiz çok fazla bir şey yok dediler" ifadelerini kullandı.
 
"Facebook`a atanan yönetimleri tanımıyorum diye not düştüm"
Atamanın arkasından facebook’una `Atanan yönetimleri tanımıyorum` şeklinde not düştüğünü anımsatan Başkan Mutan; "Bakın bu argümanı ilçe danışma kurulunda sevgili belde başkanı dramatize şekilde kullandı ne Ahmet Küçügüne ne ötekine ne diğerine taviz vermedim yaptığımız hareket doğruydu sonuna kadarda sahip çıktık sahip çıkmaya da hala daha devam ediyorum. Belde başkanım işletmekte olduğu halı sahada bir gece vakti benimde bir belediye çalışanımın olduğu abisiyle birlikte bir saldırıya uğradı gece 2.30`a kadar karakoldaydım, sorun o çocuğun babasına; benim belde başkanıma saldıramaz dedim ve ben o çocuğu işten attım. Süreç böylesi olaylarla sürerken hala istifaları devreye sokmadık hala daha bekliyoruz. Hastanede yattığımın ikinci günümüydü yada çıktıktan sonraki haftamıydı dedik ki bu istifaları devreye sokalım toplu bir şekilde götürün dedik, Adnan Köse burada, efendim bu toplu alınmazmış nasıl alınacakmış; ya tek tek alınacakmış yada iadeli taahhütlü olacakmış. İadeli taahhütlü yollayın dedik İadeli taahhütlü gitti, ertesi gün ellerine gitmiş alındı belgesi geldi. Yönetim düştü Küçükkuyu’dan döndüm, o güne kadar konuşmadığım yönetimden Hasan Hüseyin Cerrah’ı aradım saat 5 veya 5.30 gibi uygun musun dedim uygunum görüşebilir miyiz hay hay dedi. Şuana kadar anlattıklarımı onunla da paylaştım yani o güne kadar olanları, bana aynen ettiği laf şu; ben bundan sonra ne yönetimde yer alırım ne sandık görevlisi olurum partili olarak giderim sandıkta oyumu kullanırım. Sonra süreç gelişti Hakimiyet gazetesi Cemil’in matbaasındayım bir hanımefendi telefon etti Semra Yaylacı dünde buradaydı kendisi Birol bey beni aradı dedi, abla seni yönetime almak istiyorum dedi peki nasıl olacak dedim dedi atama şeklinde olacak dedi orda dur dedim dedi ben atamaya karşıyım abla sen hep muhalefet ediyordun başkan şöyle yaptı böyle yaptı işte ön seçimdeki anket olayı şöyleydi böyleydi şaibeliydi o anket olayını da anlatacağım ben size kusura bakma dedim ben bundan rahatsızlık duydum sizinle paylaşmak istedim dedi dedim ki herhalde atama yapılmış Birol beyde liste oluşturuyor aradım neşet beyi yine bir iki çaldı cevapsız sonra o aradı yada tekrar ben aradım başkanım dedim hayırlı olsun dedim hayırdır dedi ya birol beyi atamışın liste yapıyormuş dedim nerden çıkarıyorsun yok öyle bir şey daha dün istifalarını kabul ettik dedi kim uyduruyor o uyduruyor o yalanı dedi yalan malan değil dedim bir başka hanımefendide aradı oda aranmış listeye alınmak için kusura bakma ben bakmıyorum artık bu işlere seçim bitti demişti derken gündem gazetesinden okudum galiba ertesi hafta başında kepezin yeni belde yönetimi Hasan Hüseyin Cerrah hani sadece gidip oy kullanacaktın sen Hasan Hüseyin Cerrah’dan sunududa istedim ben bana destek verir misin dedim ben hiçbir yerde olmayacağım dedi yani destekten kastımda bana oyunu verir misin dedim. Ben hiçbir yere olmayacağım dedi. Saygı duyarım dedim. Bir şeyde demedim. Tabi yol haritasını çizen akılda neler akıl vermeye devam ettiler. Yine Perşembe günüydü galiba yeni atanan arkadaşlardan daha önceki yönetimde bulunan sevgili Mehmet Yaman ve Ramazan Kalaycı iki arkadaş geldiler. Başkanım dediler. Önümüzdeki Pazartesi bayram kırgınlık dargınlık falan olmasın. Tabi ben bu atamanın arkasından facebook’uma not düştüm. Atanan yönetimleri tanımıyorum diye. Kısaca ana özeti bu. Tanımıyorum kardeşim. Seçim dediniz atadınız. Ben bu yönetimi gördükten sonra Nejat başkana tekrar döndüm. Ya sen bana seçim demiştin demiştim. Atamışsın. Ya dedi başkan dedi. Genel merkez diyor ki 2015’e kadar seçim meçim yok. Ya genel merkez genel kurul yapmayacağım dedi 2015’e kadar. Onun dışında bu tür olağanüstü durumlarda işte İzmir’de 7 ilçede kongre oldu arkadaşlar. Sen bana seçim dedin Küçükkuyu’da sonra geldin bir hanımefendi beni aradı. Yok öyle bir şeyler falan dedin her zamanki edanla baktık ki Pazartesi günü bir gazetede atama yapmışsın. Dedim ki senin atadığın belde yönetimini tanımıyorum atayanlarda bundan nasibini alacak. Bana dedi ki senin için hayırlı olmaz. Bende ona dedim ki senin için hiç hayırlı olmaz. Telefonları kapattık kardeşim" dedi.
 
"Ortada ilçe başkanı yok"
CHP Merkez İlçe`nin davet ettiği ilin de mesaj çektiği bayramlaşma gününe de değinen Başkan Mutan; "Perşembe günü o iki arkadaş geldi. Arkadaşlar hoş geldiniz dedim. Dediler ki işte bayram var. Böyle küslük olmasın. Hay hay dedim. Bizim belediyenin standart klasik bayramlaşması var. Bayramın ikinci günü saat 2’de buyurun bütün yurttaşlar ile bayramlaşıyoruz, selamlaşıyoruz Ama dedim ki sizi belde yönetimi olarak tanımıyorum arkadaşlar dedim. Sizin hiçbir etkinliğinizde bulunmayacağım dedim O ana kadar olanların hepsini anlattım. Nejatla olan konuşmam da dahil. Yıllardır söylerim. Dostça ayrıldık. Yıllardır kendileri gelirler giderler. Ben belediye başkanıyım. Bir partinin belediye başkanıyım ama ben bu halkın belediye başkanıyım. Herkese hizmet vermekle de hükümlüyüm. Bu hükümlülüğümü herkese karşı yerine getirmeye devam ediyorum devam da edeceğim. Bayramın birinci günü. Bakın dini bayramlarda herkesin büyükleri var. Anası var babası var dadası var. Yıllarca bunu da eleştirdim. Dedim ki birinci günü yapmayın kardeşim bunu ikinci günü yapın. Akşamüzeri yapın. Toplu yapın. İlçeleri çağırın. Zannediyorum milletvekilleri ilçeleri gezsin diye böyle bir program yapıyorlar. Merkez ilçenin davet ettiği ilin de mesaj çektiği bayramlaşma gününü basın takip etmiştir. Arkadaşlar davet eden kişi yok ortada ilçe başkanı yok. Gelen grup yalancıktan orada iki el sıkışıyor gidiyor dışarıya oturuyor. Bir grup karşıya oturuyor. Toplasanız 50-60 kişi yok . Nasıl bir etkinlik nasıl bir organizasyon. Hani ramazan kardeşliğin, birliğin, dirliğin olduğu bir aydı. Böyle bir şey yok arkadaşlar. Kusura bakmasınlar. İftar programlarına ile ilçeye imsakiyemizi yolladık. Davet ettik. Şifai olarak da zaman zaman tek tek davet ettiklerim oldu. Gelenler oldu gelmeyenler oldu. Gelenlerde sağ olsun gelmeyenlerde sağ olsun. Basın arşivini tarar kimlerin gelip gelmediğini oradan takip eder. Ama Kepez halkı takip etti. Bitirdik" diye konuştu.
 
"Art niyetliler, kötü niyetliler"
Başkan Mutan sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Dediğim gibi ben bu açıklamamı geçen hafta itibariyle getirip sizlerle paylaşacaktım. Bugünlere sarktı bugünlere geldi. Bir diğer konuya geçelim. Son hafta bu hafta arkadaşlar 960’da oturuyorum barış kafede, evrak kayıttaki hanımefendi arıyor. Başkanım iki tane zarf geldi size diyor. Aç oku bakalım dedim. Partiden geliyor arkadaşlar. 6/8/2014 tarihinde Boğazkent Mahallesi Hüseyin Yavaş Kahvesinde ve takip eden 7/8/2014 tarihinde Kepez Meydanındaki Amfi tiyatroda hatip olarak görevlendirildik. Sonra duyum aldım. Sevgili Celal Karakaş’da oraya görevlendirilmiş. Buradaki görevlendirmeyi buradaki etkinlikten sonra öğrendim. Bakın bu merkez ilçe arkadaşlar ben devlet memuruydum parti bana görev verdi. Ben Bayramiç köylerine gittim. Yenice köylerine gittim. Çan’a gittim. Ali Sarıbaş’da şahit. Bayramiç ilçede şahit. Köy köy gezdim. Görev verilmişti. Bakın görev verilmişti. Memurdum ben ya. Çıktım hatip olarak da konuştum. Şimdi sen seçim öncesi birilerine statü kazandırıp tanıtım yapmak amaçlı siyasal üretim ve propaganda çalışma gurubu oluşturuyorsun. Buyurun arkadaşlar. Burada ben yokum. Bunu Cumhurbaşkanlığı etkinliği için oluşturuyor. Doğru mu? Doğru. Propaganda grubunda Kepez’den belde başkanı zaten var. Hatta bu grup kurulmadan önce belde başkanı dedi ki merkez ilçeden bir çağrı var örgüt çağırıyorsa git dedik. Birileri statü kazansın diye. Onun kim olduğunu da biraz sonra göstereceğim size. Arkadaşlar rapor aldım. 3 günlük rapor aldım. Bakın Celali aradım. Sevgili Celal dedim sana yazılı bir tebligat geldi mi? Gelmedi dedi. Peki şuana kadar her hangi bir 10 günde kahvelere köylere gitmişler falan filan yazılı bir şey var mı yok. Nezaket neyi gerektirir. Açarsın telefonu hasta mısın, hastan mı var, düğünün mü var, ölün mü var, uygun musun bir sorarsın demi. Sorarsın ya. Emrivaki yapıyor. Suç işletecek. Kampanyaya katılmadı diyecek. Ama bakın cebimden Ekmeleddin İhsanoğlu’na ödediğim bin lira. Ekmeleddin İhsanoğlu’na oy attığım fotoğraflarım. Açık açık oyumu da nereye attığımı söylüyorum. Ama ben bu etkinliğe katılmayacağımı, tanımadığımı bunlara ifade etmeme rağmen açık aramaya çalışıyorlar. Yani art niyetliler, kötü niyetliler. Kendilerince suç işletecekler gereğini yapacaklar."
 
"Siyaset bu ülkede yeniden arıtılmalı"
"Bakın şuanda dahi suç işliyor olabilirim. Suç işleme özgürlüğüm var" diyen Başkan Mutan; "Bunun karşılığı neyse ona da katlanırım arkadaşlar. Parti orada, disiplin kurulu da orada ama bunları bütün kamuoyu ile paylaşmak istedim arkadaşlar. Bu sadece bu partiye bağlı bir hastalık değil. Bütün partilerde açıp bakın yerel gazeteleri, ulusal gazeteleri siyaset bu ülkede yeniden durulanmalı, arıtılmalı. Şu bugün sizlerle birlikte olan geyik muhabbeti kıvamındaki bu bilgiler kahve köşelerinde yapılıyor biliyor musunuz. Yalan, yanlış, iftira, çamur atılarak yapılıyor hem de. Parti etkinlik yapıyor. Hüseyin Yavaş’ın kahvede 25 kişisin. Miting diyorsun buraya miting. 65 kişiyle miting yapıyorsun burada. Sizin partiyi zayıf göstermeye hakkınız var mı kardeşim. Sen suç işlemiyor musun siz hangi mitingde sandalyede otururken miting yapıldığını gördünüz gelen mesajlar miting diyordu arkadaşlar nasıl olur miting heyecanla olur coşkuyla olur ne mitingi ya Ekmeleddin bahane birilerini yanında gezdiriyorlar. Vatandaş her şeyin farkında her şeyi de biliyor peki İhsanoğlu ne kadar oy aldı bizde Çanakkale geneli yüzde elli beş kepezden bahsediyoruz kepez diyelim yüzde altmış bir bizim bundan dört ay önceki seçimimizde bizim ve MHP`nin toplam oyu ne, yüzde altmış dört tabi böyle etkisiz sahaya inmeyen alana dokunmayan çalışmalar yaparsan böyle olur ama sana bu akılları kim veriyor kimler olduğunu sıraladım işte size.Parti içi demokrasiyi hayata geçireceksin ki, bunu ilçe danışma kurulunda gözler önünde gördük bir tane il genel meclisi üyesi konuşmak istedi ismini yazdı bakın ona itiraz edenler oldu orda konuşturulmadı. Hicri bey bir açıklama yaptı bakın aleyhinize her şey söylenebilir hakaret iftira ve küfür olmadığı sürece konuşmak kadar insan hak ve hürriyeti özgürlük hakkı var mıdır yaşam hakkı gibi bir şeydir insanlar düşüncelerini açıklar ve düşünceler etrafında örgütlenirler bir şey daha oldu orda aslında siyasetin temayül durumu var siyaset silsile şeklinde konuşulur en son işte en son partinin büyükleri sıralanır divan başkanı ilçe başkanı ben konuştum benden sonra konuşması gereken eski vekiller var sonra belediye başkanı var en son mevcut milletvekilleri konuşur bakın kendisini seviyorum sayıyorum ama araya Tuygan Çalıkoğlunu ittirdi biliyorsunuz değil mi Ankara’nın ikinci listesinde birileri müdahale ettiğinde müdahale edenlerde o aralar araları iyiydi şimdi araları iyimi değil mi bilmiyorum iyi olmadığı söylentileri geliyor onu da bilmiyorum bakın bu siyasi nezaketsizliktir Bunu da yaptı hatta ben dedim önemli değil ben böyle protokol falanda önem vermem arkadaşlarımı çok rahatsız etti o konuda da Nejat beyi aradım ya başkan bu kadar yapıyorlar bu kadar oluyor dedi iyi niyetli değil" şeklinde konuştu.
 
"Hiç kimseyi satmadım"
Bugüne kadar hiç kimseyi satmadığını dile getiren Başkan Mutan; "Şu belde örgütünün bütün masraflarını şu belediye meclisinin huzur haklarından, sağdan soldan esnaftan toplayıp ta ödüyoruz. Kiralarını. Televizyon aldım diyormuş. Bakın bir avukat arkadaş aynı sitede oturan meclis üyesi arkadaşımız Erhan Bektaş’a diyor ki ya Recai Mutan hakkında bir yerden alınmış icra başlayacak icra. Oğlumu arıyorum diyorum ki oğlum bu televizyonun parasını ödediniz mi. Ödemişizdir diyor. Bir gün, iki gün, üç gün arkadaşlar ödenmemiş. Onun belgesi de burada. Sevgili Erhan Bektaş ödüyor arkadaşlar. Evet ödeme mödeme hepsi burada karttan ödeniyor çünkü. Onu da belirteyim bu arada. Atıp tutuyor ya ikide bir. Taşıdıkları masaları sandalyeleri de biz aldık. Biz aldık ya belediye olarak. O bilgisayarı da Hüseyin Karaman’a rica ettim. Partiye o bağışladı. O taşınma işini biz organize ettik belediye olarak. Öyle tokmak sende davul bende yok öyle arkadaşlar. Ben sana yapılan yanlışa sonuna kadar sahip çıktım. Ben senden kol kırılır yen içinde kalır dedim iki kişinin istifasını istedim. Atın falan demedim. Hakkınız yok zaten. Ama siz işi sulandırdınız. Bu arada bir mesaj daha gelmişti bir hanımefendiye. Yüksel Özdemir hoca beni arıyor. Başkanım diyor Birol beye hastanedeyken bir şey konuştunuz mu diyor. Yo dedim. Kiminle ilgili dedim. Benimle ilgili. Yo ne konuşacağım ki hastayım dedim ben ona. Mesaj aynen şöyle. Atatürk’ün kızı, Cumhuriyetin kadını doğrunun yanında yer almadın çok laf taşıdın. Ne demek. Oturdunuz Ömer Faruk’un heybesini açtınız. Habire yediniz. Siyasetin temel kuralıdır. Önce etrafındakileri boşaltırsın kim bu Adnan tukaka, kim Erhan tukaka kim Haklan tukaka kim öteki tukaka sonra seni boşluğa çekerler boğarlar. Böyle değil bu işler. Siyasette böyle yapılmaz. Ahde vefa diye bir şey vardır. Eğer yaşam terbiyeniz birbirine karışacaksa yan yana yürüdüğüm hiç kimseyi satmadım bugüne kadar. Hiç kimseyi satmadım" dedi.
Paylaş