“Kazdağları’nı korumak hepimizin görevi” diyen Üstün, “Sadece altın kazanacaklar ve sermaye birikimine sokacaklar. Karşılığında da hem insanlar hem de tüm canlılar yaşamlarını giderek yitirmeye başlayacaklar” şeklinde konuştu. Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Beyza Üstün, Çanakkale’deki programının ardından İMC TV’de Utku Zırığ’ın sunduğu Yeşil Bülten isimli televizyon programına katıldı. Üstün, burada hem Çanakkale Çevre Platformu’ndan hem de Kazdağları’ndaki altın madenlerine karşı kadın çalışmasından bahsetti. Üstün, “Çanakkale Çevre Platformu Kazdağları’na hepimizin dikkatini çekiyor. Yöredeki kadınlarla birlikte bu mücadeleyi örüyor. Hem heyecan verici hem umut verici, ancak bölgede yapılacakları öğrendikçe hepimizin canını acıtıyor. Kadınlar, çok kararlı. Evciler`de yaptığımız toplantıda, civar köylerden kadınlar geldi. Tek bir sözleri; (biz burada bu güzel alanı, bu yaşadığımız güzellikleri şirketlere teslim etmeyeceğiz) dediler. Bu umut vericiydi. Çanakkale’de Çevre Platformu’ndan bir çok arkadaşımız bu süreci bütün yönleriyle halka anlattılar. Ben de suya yapılan etkileri, Biga Yarımadası’nın madenlerle suya havzalarına yapılan etkileri anlattım. Arkasından da Türkiye’nin bir çok yerinde biliyorsunuz su havzalarını, dereleri, akarsulara şirketlere vermemek için direnenler var. Onlardan örnekler verip, tümünde bir ortak yan olduğunu söyledim. Pek çok mücadele alanından tanık olduğumuz kadınların mücadelede ön planda olduğunu söyledim. Kadınların olmadığı yerde pazarlıklar daha kolay oluyor” dedi.
“Biga yarımadası tehdit altında”
“Çanakkale’ye hepimizin bakması lazım” diyen Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Beyza Üstün, “Çünkü koskoca bir Biga Yarımadası tehdit altında. Kazdağı ve Ağı Dağı bir yığın altın şirketi ihalesini almış, kimisi sondaja başlamış durumda. Sondaj çalışmaları nedeni ile bazı içme sularında bir çok kirleticiye rastlanmaya başladı. Boru sertleştirici kimyasal maddeler mide kanserine kadar götüren, içildikçe etkileri olan bir takım kirleticiler. Daha hiç bir işletme çalışmalarına başlamadan bunlar olmaya başlıyor. Daha işlemeden bu çıkartılan kütleler civara ormana, tarım alanlarına, insanlara ve hayvanlara olumsuz etkilerini başlatacak. Bergama’dan biliyorsunuz, Uşak Eşme’den biliyorsunuz” şeklinde ifadeler kullandı.
“Ege ve Marmara denizleri de etkilenecek”
Prof. Dr. Üstün, Çanakkale ve bölgesinde yürütülen maden çalışmaları nedeni ile bölgede oluşturulacak atık havuzlarının tehlikeli olduğunu ifade etti. Üstün, “Burada devasa atık havuzları oluşturulacak. Bu havuzlarda buharlaşarak, rüzgarla ya da su zerrecikleri olarak taşınacaklar. Bu ağır metalar havuzun içinden sızarak toprağa karışacak. Ağır metaller zehirlilik etkisini rüzgar, su ve besin yoluyla canlılara taşıyacaklar. Bu ağır metaller Biga Yarımadası’ndaki su havzasıyla Marmara ve Bozcaada’nın önüne kadar gidecek. Çanakkale Domatesi, Evciler Elması ve daha ne kadar gıda maddesi varsa bundan etkilenecek. Sadece o değil, Ege Denizi ve Marmara’daki sucul sistemi etkilenecek” dedi.
“Kazdağları’nı korumak hepimizin birinci görevi”
“Birileri altından para kazanacak, bunun bedelini bu coğrafyada yaşayan tüm canlılar hayatları ile ödeyecek” diyen Üstün, Kazdağları’nı korumanın herkesin birincil görevi olduğunu dile getirdi. Üstün, “Sadece altın kazanacaklar ve sermaye birikimine sokacaklar. Karşılığında da hem insanlar hem de tüm canlılar yaşamlarını giderek yitirmeye başlayacaklar. Bu nasıl bir bedel ödetmektir? Bilmiyorum. Bunun karşısında hep birlikte durmalıyız. Kazdağları’nı korumak hepimizin birincil görevi. Bir kere bu havuzlara doğal arıtım diyorlar. Atıkları orada bekletiyorlar. Sızmasını engellemek asla ve asla mümkün değil. Membran bile koysalar mümkün değil. Burası iki tane ciddi fay hattının üzerinde bulunan bir bölgedir. Duvarın yıkıldığı an zaten olduğu gibi havuz boşalacak. Havuzun gövdesi kum. Bir toprak havuzu bunlar. Buradan sızarak taşınacak” dedi.