“Barbarlığa karşı, 1 Mayıs’ta alanlara”

Emek Partisi Çanakkale İl Başkanı Ercan Adsız, yaklaşan 1 Mayıs işçi bayramı öncesi bir açıklama yaptı. Türkiye`nin cehennem gibi bir yılı geride bıraktığını belirten Adsız; “Soma ve Ermenek madencileri başta olmak üzere, iş cinayetlerinde 1886 kardeşimizi kaybettik. Sadece bu bir yıl içerisinde tarihin en büyük işçi katliamları yaşandı. Yeni katliamların olmaması için ciddi hiçbir önlem alınmazken, sorumlular gizlendi, gerçek suçlulardan hesap sorulmadı. Sanayi bölgelerinde, fabrikalarda, madenlerde, merdiven altı atölyelerde, torna tezgahlarında, inşaatlarda kaybettiklerimiz, sakat kalarak aramızdan ayrılan kardeşlerimiz, işçi sınıfının çalışma koşullarının canlı tanıklarıdır” dedi.

459
Emek Partisi İl Başkanı Ercan Adsız, 1 Mayıs`ın önemine değinerek yaptığı açıklamada, “Bugün Türkiye’de yılda 350 bin işçi ve emekçi meslek hastalığına yakalanıyor. 120 bin kişiye geçici iş sağlayacağını söyleyen hükümet yüz binlerce kamu işçisini özelleştirmeler sonucu işinden etti. Yine bu iktidar döneminde, en çok enerji, maden ve inşaat işkollarında cinayet işlendi. Çünkü ucuz kömür, çılgınca yükseltilen binalar, bu iktidarın kalkınma adını verdiği sömürü düzeninin motoru olarak işledi. Mümkün olan en kötü koşullarda, en az ücretle, en uzun süre çalıştırarak çarkı döndürüyorlar. Biz öldük, onlar kazandı. Biz ölürken onlar kalkındı. Maden sahipleri ve müteahhitler, arpalığında belendikleri partiye kamyonla para taşıdılar. Biz üretirken öldük, onlar altın tabaklarda zıkkımlandılar. İnsanca çalışmak ve insanca yaşamak hakkımızı kanımıza ve terimize hiç saygı duymadan çaldılar.En düşük ücretle, en uzun süre sömürü! Onlar bunu istiyorlar. Bunun için, sendikasız, sigortasız bırakıyor, taşeronlaştırma ve esnek çalışma yöntemleri uygulayarak bölüyor, zayıflatıyorlar. Sömürü katlanarak artarken bizim hayatımız kararıyor, yoksullaşıyor, iş güvencesi olmayan koşullara mahkum ediliyoruz. Ödünç ve kiralık işçilik başta olmak üzere sömürünün olabildiğince yoğunlaştırıldığı bir üretim ve istihdam biçiminin egemen olduğu bir çark dönüyor. Bu gidişe son deme zamanı çoktan geçti. Birleşmek, mücadele etmek ve kazanmak zorundayız. 1 Mayıs, bütün dünya işçilerinin birlik, dayanışma ve mücadele gününde, bir kere daha, geride bıraktığımız yılın kirini pasını temizlemek için meydanlarda buluşalım. 7 Haziran’da yapılacak genel seçimler öncesinde sesimiz acımasız sömürü saraylarını yıkana kadar haykıralım. “ dedi.
 
“Barbarlığı yeneceğiz, halklar kazanacak”
Bir ülkede sendikal özgürlüklerden, toplu pazarlık hakkından söz edebilmek için olmazsa olmaz koşul grev hakkının varlığı olduğunu ifade eden Adsız; “ Sendika özgürlüğünü ve toplu pazarlık hakkını belirleyen tek ve en önemli unsur grev hakkıdır. Grev hakkının olmadığı ya da yasaklarla engellendiği bir ülkede gerçek anlamda sendikal özgürlükten ve demokrasiden söz edilemez. AKP döneminde çok sayıda işkolunda grevler Bakanlar Kurulu tarafından fiilen yasaklanmıştır. İktidarın grevleri yasaklamasının arkasında temsilcisi olduğu sermayenin, kapitalistlerin istekleri ve çıkarları vardır. Grev yasakları sadece işçilerin sendikal özgürlüklerine yönelik bir saldırı değil, aynı zamanda işçilerin anayasal hakkı sendikalaşma hakkının gasbedilmesidir. İşkolu barajı başta olmak üzere, işçi ve emekçilerin sendikal örgütlenmesi önündeki bütün engeller kaldırılmalı, grev hakkı değil lokavt yasaklanmalıdır. İşçiler, kamu emekçileri ve tüm emekçiler için toplu sözleşme, grev, genel grev, dayanışma grevi, hak grevi tamamen serbest olmalıdır.” diye belirtti.
 
“Barış ve kardeşliği savunalım, enternasyonal dayanışmayı büyütelim”
Kürt sorununun demokratik çözümünün sağlanmasının yıllardır barıştan yana herkesin özleminin olduğunu ifade eden Adsız; “ Halklar arasında barış ve kardeşlik duygularının güçlendiği bir ortamın yaratılması, barış düşmanları dışında toplumun tüm kesimlerinin ortak beklentisidir. Yıllardır uygulanan çözümsüzlük politikalarıyla ağır bedeller ödenmiş, telafisi mümkün olmayan acılar yaşanmıştır. Bugün işçi sınıfının barış talebine sahip çıkması, silahların yerine demokratik siyasetin konuşmasında ısrarcı olması daha büyük acıların yaşanmaması için elzemdir. İnsanca yaşamak, insan gibi çalışma koşullarına sahip olmak, çocuklarımızın güven içinde yaşayabileceği bir Türkiye’ye ulaşmak için Türk ve Kürt halkının eşit, özgür ve gönüllü birliğini savunmalıyız. Bu başta işçi ve emekçiler olmak üzere, sömürülen ve ezilen bütün herkesin öncelikli talebidir. Türkiye’de ve bölgede savaşa, işgallere, emperyalist müdahalelere karşı barış ve kardeşliği savunmalıyız. Baskı ve sömürüye karşı ortak mücadeleyi yükseltmeliyiz. Bunun için bölgede ve uluslararası düzeyde sınıf kardeşlerimizle enternasyonal dayanışmayı büyütmeliyiz” dedi.
 
“Şiddete ve sömürüye karşı eşitlik için bütün kadınlar 1 Mayıs’a”
Uzun mesailer, düşük ücret dayatması ve ağır çalışma koşulları nedeniyle kadın işçilerin bedeninin, ruhunun ve sosyal yaşantısının en ağır darbeleri aldığını belirten Adsız; “ Günde en az 10 -12 saat süren mesaisi eve gidince de bitmiyor kadınların. Ev işleri, yemek sorunu, çocuk bakımı derken ertesi günün mesaisi için dinlenmeye bile fırsat bulamayan kadın işçiler kelimenin tam anlamıyla tükeniyor. Aile Paketi, İstihdam Paketi gibi politikalarla gözleri boyanmaya çalışan kadın işçiler, gerçek hayatın öyle olmadığının farkında. Emeği değersizleştirilerek dört duvar arasına hapsedilmek istenen kadınlara yönelik şiddet, hükümetin muhafazakâr ve erkek egemen politikaları sonucu artarak sürüyor. Ancak kadınlar buna sessiz kalmıyor ve bu politikalara her geçen gün daha da kitlesel olarak karşı çıkıyorlar. Eşit işe eşit ücret sağlanmalıdır. Günde 8 saatten fazla zorunlu çalışmaya son verilmelidir. Her işyerine ücretsiz kreş açılmalı, değilse belediyelerin sağlayacağı ücretsiz kreş hakkı sağlanmalıdır. Rızaları olmadan gece vardiyalarında çalışmaya zorlanmamalıdır. Gece vardiyasında çalışanlar servisle evlerine kadar “güvenle” ulaştırılması ve kreş hakkı vazgeçilmezdir. Güvenceli işin yanı sıra güvenceli gelecek ve hem evde hem işte çalışan kadınların erken emeklilik hakkı da kadınların yakıcı talepleri arasında. Bunun yanı sıra işyerinde ayrımcı uygulamalara son verilmesi, kadın işçilerin taciz ve şiddete karşı korunması için özel önlemler alınmalıdır.Bu acil ve somut talepleri elde edebilmek için bütün işçi ve emekçi kadınları 1 Mayıs’ta alanlara çağırıyoruz” dedi.
Paylaş