Başbakan eski Yardımcısı ve Enerji ve Tabi Kaynaklar eski Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer, önceki gün kurmayları ile yaptığı değerlendirme toplantısından sonra basın mensupları ile bir araya geldi. Tabi ki gündemde olan ve merak edilen `bağımsız adaylık` konusuna değinen Ersümer, partilerin aday belirlemede son günü olan 7 Nisan`a bekleyeceğini ve bu süre içinde de süreci takip edeceğini söyledi. Ersümer, Truva Oteli`nde düzenlediği basın toplantısında açıklamalarına 100`üncü yıl değerlendirmesi yaparak başladı. “100`üncü yıl anmalarında Çanakkale`de umduğumuzu bulamadık” diyen Ersümer, “Ben şahsen 100`üncü yıl anmalarında daha bir coşku, Çanakkale`nin sosyal ve ekonomik hayatına etki edecek bir takım gelişmelerle daha görkemli bir anma bekliyordum. Geçtiğimiz yıllardaki anma törenleriyle bu yıl anma törenleri arasında çok önemli farklılıklar yaşamadık. 100` üncü yıl dendiği zaman Çanakkale`nin hem ekonomisi bakımından hem de gelişmesi bakımından bazı değerlerin ortaya konabileceğini, hükümetimizin bu olaya daha bütünsel bakabileceğini düşündüm ama bunları göremedik. Bu bizim için üzücü oldu. Belediyemiz burada oldukça etkili bir rol oynadı. Bu da bizim için sevindirici oldu. Halkla bütünleşen anmalar kutlamalar belediyemizce yapıldı. O yüzden belediyemize teşekkür ederim. Belediye başkanımıza bir de 18 Mart törenlerinde konuşması nedeniyle teşekkür ediyorum. Gerçekten yıllar boyu unutulmayacak, özelliklede Atatürk`ün adını anmamak için çaba harcayanlara, Atatürk`ü 250 bin şehitten ayıran çabalara karşı güzel bir cevap olmuştur. Kendisini kutluyorum” ifadelerini kullandı.
Rektörlük seçimlerine de değinen Ersümer, yeni Rektör Prof. Dr. Yücel Acer`i tebrik ederek başarılar diledi ve bazı önemli mesajlar verdi. Ersümer, “Çanakkale`de gündemdeki olaylara bakarsak, rektörlük seçimlerini yaşadık. Yeni rektörümüzü kutluyorum. Kendisine başarılar diliyorum. Çanakkale`de yeni bir dönemin başlayacağını umut ediyorum. Kendisini arayıp kutladım, başarılar diledim. Çanakkale`de üniversiteyle vatandaş arasındaki bu kopukluk, Çanakkale`nin ekonomik hayatıyla, üniversitenin bütünleşmesinin bir türlü sağlanamaması sonuçlarını hep birlikte yaşadık. Gerçekten tam bir gerilim yaşandı. Çanakkale`deki yönetimin hemen hemen kavga etmediği kimse kalmadı. Adeta bir strateji izlendi Çanakkale`de. Üniversite`nin gelişmesi bina sayısına, cami sayısına bağlanıldı. Bu iş öyle değil. Üniversitenin ülke içindeki sıralamadaki yeri, uluslararası sıralamadaki yeri önemli bizim için. Geriye giden bir üniversite dönemi yaşadık. Şimdi elbirliğiyle sahip çıkacağız üniversitemize. Üniversiteyle Çanakkale`nin bütünleşmesini sağlayacak, bu bütünleşme sosyal ve ekonomik anlamda olmalı. Çanakkale’ye üniversitenin katkısı sadece evlerde, yurtlarda kalan çocuklarımız, fast foodlarla karınlarını doyurarak ekonomiye katkı sağlayan bir üniversite istemiyoruz. Biz Çanakkale`yle bütünleşmiş, ileriye dönük, Çanakkale`de teknocent gelişmesini sağlayacak, inşallah yeni yapılan nazım planında endüstriyel bölgelerde hassas endüstri bölgelerinin buraya gelmesini sağlayacak, Çanakkale` de bu manada da önder bir rol oynayacak üniversite istiyoruz. Sayın rektörümüzün bu noktada katkıda bulunacağına inanıyoruz. Çanakkalelilerin de artık bu gerilimden sonra üniversiteye başka türlü sahip çıkacaklarına inanıyorum” dedi.
“Gündemimizdeki bir diğer konuda seçimler” diyen Ersümer, “Seçimlerle ilgili gündemi takip ediyoruz. Her seçimden önce olduğu gibi, Çanakkaleliler her yerden beni aday gösteriyorlar, layik görüyorlar. Bu genel arzu da beni memnun ediyor. Benim gibi 30 yıldır Çanakkale`de siyaset yapmış, hiçbir zaman da siyasetten kopmayan, dostuyla, arkadaşıyla, vatandaşıyla bütünlük içinde Çanakkale`de siyaset yapma çabası içinde olan biri için de doğal şeyler bunlar. Çok net ifade ediyorum, ben adaylık için bir siyasi partiye başvurmadım. Hiçbir siyasi partinin de üyesi değilim. Ama bugünkü hedefimiz, harcadığımız çaba ülkede yeni bir siyasi oluşumun gerçeklemesi noktasındaydı. Gerek İstanbul`da gerek Ankara`da bu konuda çalışan arkadaşlarımız vardı. Ben de bu süreçte etkin bir rol oynadım. Daha önce Çanakkale`deki açıklamalarımda da ben bunu ifade ettim. `Yeni bir dünya kurulur biz de yerimizi alırız` tarzında ifade ettim. Ama yaşadığımız dönemde böyle bir husus gerçekleşmedi. Tabi bu Türkiye için üzücü bir şey. Çünkü geçenlerde yaptığım açıklamada Türkiye`de yeni bir parti yeni bir lider arayışının kamuoyunda yapılan araştırmalarda yüzde 28`lerde olduğunu ifade etmiştim. Şimdi çok net ifade ediyorum, şubat ayı itibariyle yapılan araştırmalarda bu oran yüzde 35`lere çıkmış vaziyette. Yani Türkiye`de yüzde 35` lik bir seçmen kitlesi yeni bir parti, yeni bir oluşum beklentisi içindeydi. Ama bunu bulamadı. Kimlerdi bunlar diye bakarsanız çok net gözüküyor zaten. AKP`ye, CHP`ye, MHP`ye oy veren özellikle merkez sağda partisiz kalan seçmenlerin arzusuydu bu. Bu gerçekleşmedi. Bugün olmaması diğer seçimlerde olmayacağı anlamına gelmiyor. Eğer burada bir talep varsa mutlaka bunun da bir karşılığı olacaktır” ifadelerini kullandı.
İç ve dış siyasete değindi
Ersümer, dış siyasette komşu ülkelerle ilişkilere iç siyasette ise üsluba değinerek, “Tabi bu arayışın sebeplerinin neler olduğuna bakarsak, bunun ana sebebi mevcut iktidardan memnuniyetsizliktir. Bunu Türkiye genelinde gördüğümüz gibi Çanakkale`de de görüyoruz. Bu memnuniyetsizliğin sebepleri nelerdir diye bakarsak, siyasette geldiğimiz nokta bellidir. `Komşularımızla sıfır sorun` dediğimiz özellikle Ortadoğu`yla ilişkilerimizde, Mısır`la bütün ilişkiler kesilmiş vaziyettedir. Libya`dan Türk işadamlarının çıkarılmasına kara verilmiştir. Suriye ile olan sürtüşmeyi söylemeye zaten gerek yok. Irak`ta IŞID`in sebep olduğu olaylar nedeniyle komşuluk ilişkilerimiz ne düzeyde olduğu bellidir. İç siyasete baktığımızda da böyle sürtüşen, çatışan, her gün birbiri aleyhinde siyasetin çok da nezaketine yakışmayan iddia ve beyanlarda bulunan partiler var. Bir de seçimle geldiğini beyan ederek siyaset yapma durumunun olduğunu söyleyen bir Cumhurbaşkanımız var. Şimdi neticede Başbakan var, hükümetin yönetimi var, anayasa var. Bunları bir araya getirdiğimizde, şuanda Türkiye`de yaşanan anayasal bir krizdir. Bunu beğenenler var, beğenmeyenler var. Ama çok açık ifade ediyorum, Türkiye`nin yüzde 70`i cumhurbaşkanın bu tavrı nedeniyle rahatsız olduğuna dair kamuoyu yoklamaları mevcuttur” şeklinde konuştu.
Başkanlık sistemini ve çözüm sürecini değerlendirdi
“Türkiye başkanlık sistemini tartışıyor ” diyen Ersümer, “Türkiye`nin bu başkanlık sistemine ne kadar ihtiyacı var, nasıl olacaktır? Türk usulü bir başkanlık sisteminden bahsediliyor. Bu başkanlık sisteminin ne olduğuna dair bir yasa var mecliste. O yasaya bakarsak, kanun hükmünde kararnamelerle ülkeyi yönetme yetkisine sahip bir başkanlık sistemi getiriliyor. Vatandaş buna nasıl bakıyor diye baktığınızda, vatandaşın da böyle bir sistemin Türkiye`yi demokratik sistemden koparacağına dair endişeleri var. Yargının siyaset tarafından atanmasının getireceği sıkıntılar var. Güçler ayrılığının yara alacağı, yargının yürütmenin birbirine olan etkisinden çıkacak sorunları belirtenler var. Bir de nerde başladığı, nereye gideceği belli olmayan, içine koyulan yeni tarzlarla yeni yöntemlerle merak konusu haline gelen bir sürecimiz var. Tabi ki Türkiye`de hiç kimse kan dökülsün istemiyor. Kimse anaların gözyaşları dinmesin diyemez. Ama bu iş yürürken de, üniter devlet yapımızın ne olacağı, akabinde Kuzey Irak`ta bir devlet kurulduğu zaman, çünkü baktığınızda Kuzey Kürdistan diye bahsediliyor. Süreç nedeniyle sayın Cumhurbaşkanımızın, bir başbakan vekilimizin birbirlerine söyledikleri var. Neticede vatandaş bu hükümetten niye memnun değil diye baktığımızda karşımıza çıkan bir sürü sebepler var. Ekonomide Merkez Bankası ile yaşanan sürtüşmeler var. Merkez Bankasının yanında duranlar var, karşısında duranlar var. Ekonominin iyi gittiğini söylemek mümkün değil. Dış borç almış başını gidiyor. Cari açık biraz düştü. Cari açığın biraz düşmesine sevinecek bir durumumuz olmadı. İşsizlik Cumhuriyet tahininin genel ortalamasına yaklaşmış yüzde 10`un üzerine çıkmış. Ve en önemlisi yüzde 20 genç işsizler var. Bu da ekonominin iyi gitmediğini gösteriyor. Bir de bunları bir bütün olarak düşünüp Çanakkale`ye döndüğümüzde de, Çanakkale`nin iyi temsil edilmediği noktasında şikayetler var. Çanakkale`nin devlet yatırımlarından yeteri kadar pay alamadığı, bu yatırımların ihtiyaçlara göre çok daha geride kaldığı noktasında şikayetler var” ifadelerini kullandı.
“Süreci tüm yönleri ile değerlendiriyoruz”
“Bunları da bir araya getirdiğimizde, netice itibariyle bir seçime gidiyoruz” diyen Ersümer, merak edilen bağımsız adaylığı ile ilgili olarak, “Bu benimle ilgili bir takım arayışların olduğunu ortaya koydu. Gelip gidiyorum, konuşuyorum, tartışıyorum, siyaset yapıyorum. O zaman `Ersümer nereye gidiyor?` diye merak konusu oldu. Şimdiye kadar hiçbir bağımsız milletvekili Çanakkale`de seçimi kazanmamış. Bu bağımsız adayların oluş şekliyle de ilgili bir şey. Benim şuana kadar birlikte siyaset yaptığım arkadaşları çağırdım. 12 ilçe başkanımız buradaydı. Bizle görev yapmış belediye başkanlarımız vardı, il genel meclis üyelerimiz vardı. Biz bu arkadaşlarla oturduk, iki saati aşkın bir süre bu süreçleri tartıştık. Çanakkale`deki siyasetin genel bir değerlendirmesini yaptık. Ben öncelikle seçime giren bütün partilere başarılar diliyorum. Tüm aday adaylarını da kutluyorum. Çünkü siyasette çıkıp `ben aday adayıyım` demek bir meydan okumadır. Çanakkaleliler bu arkadaşlara teşekkür etmelidir. Bu arkadaşlar olmadığı zaman Çanakkale`ye kimler hizmet getirecek bilemiyorsunuz. AKP`de 30 aşkın aday adayının olduğu, MHP` de 14, CHP`de de bir önseçim var. Tabi önseçim önemli bir şey. Bu yüzden ayrıca kutluyorum onları. Bugün arkadaşlarımızla bu tabloyu değerlendirdik. Bağımsız adaylık sürecini de değerlendirdik. Bizim arkadaşlarımız şunu söylüyorlar. Siz her zaman bizle beraber çok zor işler yaptınız. Bu iş zor gözüküyor ama yinede el birliğiyle yaparız diyorlar. Aksini söyleyenler de var. Bağımsız adaylığın zor olduğunu, Çanakkale`de bağımsız seçilmenin önünde önemli engeller olduğunu söyleyenler var. Bana sordular `siz aday değilsiniz, bu seçimde hangi partiye oy vereceksiniz` dediler. Dedim ki, benim siyasi düşüncemle bağdaşan, örtüşen bir siyasi parti yok. Ama oy vereceğim. Yani kerhen oy vereceğim. Gerçekten Türkiye` de, biraz önce söylediğim yüzde 35`i de değerlendirirseniz siyasi düşüncesiyle parti düşüncesinin örtüşmediği, daha önceki oy verdiği partiden memnuniyetsizliği olan vatandaşların olduğunu biliyoruz. Bu toplantıyla 7 Nisana kadar süren bir sürecin varlığını da tespit etmiş olduk. Burada verilen karar şu. Biz 7 Nisan`a kadar süreci takip edeceğiz. Gerekirse tekrar toplanacağız. Bazı arkadaşlar biz sizi yetkili kılıyoruz. Siz kararı verin dedilerse de ben onu kabul etmedim. Devam eden bir kamuoyu yoklaması var. Bunu da ciddiye alıyorum. Onun sonuçlarını almam lazım. Tabi ki partilerin tavır ve davranışları benim karar sürecimi etkileyecek. Arkadaşların genel değerlendirmesi (Ersümer`in hakkıdır. Çok hizmet etti. Ersümer`e Çanakkalelilerin şükran borcu vardır. Çanakkaleliler vefalı insanlardır) diye teşvikler de aldım. Şu da söyleniyor; `Siz burada seçim kazanırsanız hepimizin sevinci olur. Ama seçimi kaybedersiniz de diğer partilerin kaybına da sebep olursunuz. O zamanda bir bölen duruma düşersiniz. Bir takım başarısızlıklarında sebebi gösterilirsiniz` diyen arkadaşlarımız da var” ifadelerini kullandı.
“İki başlı devlet olmaz”
“Yeni bir parti kurma şu süreç içinde bir alternatif olmaktan çıktı” diyen Ersümer, “Buna zaman yok. Hükümetle Cumhurbaşkanı arasındaki çatışma ve sürtüşmeleri daha önce yaşadığım tecrübelerden aylar öncesinden öngörmüştüm. Biz bunu rahmetli Turgut Özal`ın Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra, Yıldırım beyle birlikte çalışma esnasında yaşadık. Ben o zaman genel başkan yardımcısıydım. Mesela Paris`te bir toplantı yapılıyor Birleşmiş Milletlerle ilgili, Yıldırım Bey davetliydi, Turgut bey `ben geleceğim` dedi. Turgut Beyle beraber gittiler. Konuşmayı Turgut Bey yaptı. Evrakı Yıldırım Bey imzaladı. Neticede şöyle bir durum çıktı ortaya. İki başlı bir devlet. Hem Yıldırım Bey hem Cumhurbaşkanı prestij kaybetti. Sonra Körfez Krizi sırasında aynı şeyi yaşadık. Yıldırım Bey bir kararname sevk etti, Turgut Bey o kararnamenin geçmesini istedi. Grup ikiye bölündü. Partide de bir takım sıkıntılar yaşandı. Bu sürtüşme insanın fıtratında olan bir şey. Bunlar normaldir, yaşanacaktır. Bu nereye gidecektir bunu da ben ölçemem. Bizim partimizde o günkü şartlarda 70 tane arkadaşımızın aday yapılmayacağı iki yıl önceden belirlenmiş olsaydı, o 70 tane arkadaş ayrılırlar bir parti kurarlar hükümete ortakta olurlardı. O günün siyaset yapma tarzı buydu. Şimdi burada da bir olay yaşandı. 70 tane AKP milletvekili aday yapılamıyor. Bu başka bir oluşuma gider mi? Çeşitli iddialar var” ifadelerini kullandı.
“12 yıldır yapılmayanı yapma imkanı bulurum”
“Ben Çanakkale`de sevilen sayılan bir insanım” diyen Ersümer, “Bu beni çok mutlu ediyor. Allah her siyasetçiye nasip etsin. Ama bu farklılık sandığa yansır mı onu bilemiyoruz. Ben şöyle düşünüyorum bir kıvılcım ve meşale olabilir miyiz diye. Yoksa ben milletvekili adayı olmam. Bunu niye ifade ediyorum. Birilerinin bir şey yapması gerekiyor. Ben 3 dönem milletvekili seçildim. İl başkanlığından, Başbakan yardımcılığına kadar görev yaptım. Benim siyasette yapmadığım bir başbakanlık bir de cumhurbaşkanlığı kaldı. Benim ne derdime diyebilirim? Bana `Git ne güzel tatilini yap, bu işlerle niye uğraşıyorsun` diyorlar. Ben sadece milletvekili seçilmek için aday olmam. Benim Türkiye genelinde bütün siyasi partilerin veya muhalefet partilerinin söylediği şeylerin benzerini tabi ki bende söyleyeceğim. Ama emin olun bu partiler bunları söylerken, seçmenden aldıkları karşılık benim alacağım karşılık kadar olmaz. Çünkü bu bir inandırıcılık mevzusudur. Ben Çanakkaleli seçmenin her şeyde bana inandığını ve güvendiğini biliyorum. Bu sadece hizmetle ilgili bir konuda değil. Tabi ki ben Çanakkale`de bir temsil kalitesini getiririm. Çanakkale`de 12 yıldır yapılamayan bir çok şeyi yapma imkanını bulurum. O konuda iddialıyım. Çanakkaleliler seçtikleri insanlarla övünmek isterler. Kimseyi becerisizlikle veya başarısızlıkla suçlamak istemiyorum. Ama çok net gözüküyor ki bütün illerin dev hizmetler aldığı bir ortamda, Çanakkale`ye bunların kırıntıları düştüyse. Çanakkale`nin oturup geleceğini görmesi lazım” ifadelerini kullandı.
“Hiçbir aday adayı endüstri bölgeleri ile ilgili konuşmuyor”
Ersümer, Çanakkale`de gündeme gelen `endüstri bölgesi` ile ilgili olarak ise; “Çanakkale`de endüstriyel hassas bölgeler kurulacak. Bir gazete haberi olarak geçiyor. Ticaret ve sanayi odası başkanı bunu açıklıyor. Yeni yapılan imar planında, Çanakkale`de yapılacak olan endüstri bölgeleri falan söyleniyor. Bunun içi doldurulmuyor. Bunlar söylendi 6 ay geçti, kimse bir şey söylemiyor. Bu kadar aday adayı var. Yapacaklarını söylüyorlar. Ama bunu tartışmıyorlar. Biz bunu 2002`de söylemişiz. 13 sene sonra yine aynı şeyleri konuşuyoruz” dedi.
“Böyle bir yükü Çanakkale`ye kimsenin yüklemeye hakkı yok”
Basın toplantısında gazetecilerin sorularına da cevap veren Ersümer, termik santraller ve enerji konusunda ise; “Türkiye` nin bütün enerji problemini Çanakkale mi halletsin? Böyle bir şey olabilir mi yani. Şuanda mevcut 14`e yakın termik santral var. Kimi ÇED almış, kimi alamamış. İnşaatı devam edenler var. İptal edilen ÇED kararlarına rağmen devam edenler var. Bu Çanakkalelilerin bir tercihi olamaz. Böyle bir yükü Çanakkale’ye hiç kimsenin yüklemeye hakkı yok. Şefketiye`den başlayıp il sınırında biten 27 km`lik alanı `evet burada termik santral yapılabilir` diye kabul eden bir yönetime mecbur değil Çanakkale. Şimdi verilen karar bu. Bende takip ediyorum. Bütün bu yapılması önerilen ve mevcut santrallerin yapılması halinde ortaya çıkacak sera gazlarının yükünün ne olduğu ölçerek mahkeme karar verecek. Ama onun dışında iptal edilen ÇED`e rağmen devam eden termik santral inşaatları var Çanakkale` de. ÇED iptal ediliyor kül barajı için ayrı ÇED alınıyor. O iptal ediliyor dolgu sahası için ayrı ÇED alınıyor. Yasaların arkadan dolaşılmasına müsaade eden bir sisteme mecbur değil Çanakkale. Ben Çanakkale`nin bu konudaki ciddi mücadelesini yakından takip ediyorum, destekliyorum. Eski bir Enerji Bakanı olarak Türkiye`de termik santral yapılmasın demem. Ama termik santral zaten yapılmış olanlar var. Neden hepsi bu 28 km`lik alana sığdırılıyor? Nedir bu Çanakkale`nin kaderi. Bu bir hükümet politikasıdır. Hükümet şuanda termik santrallerin yapılmasını engelleyen bir tutum içerisinde değil” ifadelerini kullandı.
“Altın için heba edilen değerlerin de hesaplanması lazım”
“Bir de Çanakkale`nin politikasının olması lazım” diyen Ersümer, “Çanakkale bu sarmaldan bir şekilde kurtulmalı. Madenciliği bugüne kadarki bütün hükümetler teşvik etmiştir. Bizim dönemimizde de bir takım izinler verilmiştir. Ama madencilik sektöründe kriterler değişti. Bizim dönemimizdeki maden kanununda maden araması yapılamayacak yerler belliydi. Şimdi kanundaki bu hüküm kalktı. `Arama yapılamaz hükmü` ancak bakanlar kararıyla yapılabilir hükmüne çevrildi. Demek ki bu hükümetin tercihi. Türkiye altınını aramasın mı? Altınlar yerin altında mı kalsın? Bu da ayrı bir tartışma. Tabi ki bunu kimse savunamaz. Ama altının çıkarılması esnasında yaşanan olaylar, altın çıkarılırken heba edilen değerler, bir hesap yapılması lazım. Bir de yerine getirilemeyecek değerlerin görülmesi lazım. Altın arama yerleri ve yöntemlerinin ona göre belirlenmesi lazım. Dünyanın bütün altıncı şirketleri Kazdağları`na üşüşmüş, herkes bir yerinden kazıyor. İnsanlar bağırıyor. O yetmedi bir de zeytin ağaçları kesiliyor. Zeytin ağaçlarının kesilmesiyle ilgili özel yasa çıkartılıyor. Burada korunmaya değer olan, daha öncelikli varlıklarımızla, bunların yok olmasıyla elde edilecek olan değerler arasında bir ölçüm olması gerekiyor. Çanakkalelilerin bir yerde tavrını ortaya koyması gerekiyor. Bunun yolu da seçimlerdir. Vatandaşlar kullanacakları oyla bu tarz uygulamalara karşı olduklarını gösterecekler. Eğer bir hükümet bu konuda böyle bir tavır almakta ısrar ediyorsa bu hükümet gidene kadar mücadeleye devam edilecek” şeklinde konuştu.