Belediye Sosyal Tesisleri`nde gerçekleştirilen panel yoğun ilgi görürken, TBMM eski Başkanı Demokrat Parti eski Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk ile İstanbul Baro Başkanı Av. Doç. Dr. Ümit Kocasakal`a katılımcılar yoğun sevgi gösterdi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı`nın okunmasıyla başlayan panelde `Andımız` da hep bir ağızdan okundu. Panelin açılış konuşmasını yapan ADD Çanakkale Şube Başkanı Necmi Akyalçın, panele konuşmacı olarak katılan Cindoruk ile Kocasakal`a teşekkür etti. Akyalçın; “Ülkemiz bugün gerçekten zor bir süreçten geçiyor. Hepimiz bunu biliyoruz. Böylesi bir dönemde dileriz ki, Çanakkale`de tekrar bir müdafai hukukun temeli atılmış olur” dedi.
Cindoruk; “Diyarbakır`da milli misak delinmiştir”
Panelde ilk olarak söz alan TBMM eski Başkanı Demokrat Parti eski Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın Diyarbakır`daki ziyaretlerini eleştirerek yorumladı. Cindoruk; “Diyarbakır`da olup bitenleri Cumhuriyet perspektifinde değerlendirmemiz gerekiyor. Türkiye gerçekten çok özel ve önemli bir dönemeçten geçiyor. Tarihsel bir dönemeç. Bu tarihsel dönemeçte kuşkularımız vardı. Diyarbakır`da bunların hepsi canlandı ve ortaya çıktı. Diyarbakır`da o gün milli misak delinmiştir. Bunda kimsenin bir kuşkusu yok. Devletler, kendi benzerleri ve muhadileriyle oturup müzakare ederler. Terör, Türkiye Cumhuriyeti`nde 1804`ten bu yana başlamış olan bir Kurdistan hareketinin simgesidir. Terör, Türkiye`nin en önemli meselesidir. Türkiye Cumhuriyeti`nin vatandaşları elbette terörün bitmesini isterler. Elbetteki analar ağlamasın isterler. Ama bir şey daha isterler. Cumhuriyetimizin de anası ağlamasın isterler. Çünkü, biz önemli bir devletin yurttaşlarıyız” dedi. “Bizim istediğimiz barış, sadece ve sadece bir türkücünün çocuğuna isim olarak vereceği barış değil, bütün insanlarımızın bir arada mutlu ve onurlu yaşayacakları bir hukuki barıştır” diyen Cindoruk; “Biz o barışı kurmak için uğraşıyoruz. Sanki bir savaştan çıkmış gibi, sanki bir savaşın galibi varmış gibi, bir aşiret reisi bugün Türk devletinin karşısına geldiler ve milli bir problemimizi ortadoğunun problemi haline getirdiler. Bu bizim egemenlik haklarımıza saygısızlıktır ve saldırıdır. Milli misak Türkiye Cumhuriyeti`nin kurucu unsurudur. Orada üzgün insan yoktu. Ben beklerdim ki, iktidar partisinin bazı mensupları bu konuda kuşkuları olsun ve üzgünlükleri olsun” şeklinde konuştu.
“Erdoğan, Türkiye`nin Başbakanı olmaya layık değildir”
Kurdistan kelimesini söyleyen Başbakan Erdoğan`ı eleştiren Cindoruk; “Kurdistan kelimesini söyleyen bir Başbakan, Türkiye`nin Başbakanı olmaya layık değildir. Hangi Kurdistan sayın Başbakan? Sınırları tarif et. Niceliğini, niteliğini söyle. Türkiye`de sadece Türkiye Cumhuriyeti var. Türkiye`de sadece ve sadece ilelebet milli misak devam edecek. Oturmuşlar iktidar partisinin mensupları karar vermişler ve bu karar doğrultusunda da Başbakan Kurdistan demiş. İşte orada Cumhuriyetin infilak etmesi söz konusudur. Türkiye Cumhuriyeti`nin Başbakanı bunu anladığımız kadarıyla bilerek kasten söyledi. O zaman Türkiye Cumhuriyeti tarihine ikinci bir aşama geliyor. Kurdistan`la bölünmüş bir Türkiye ve milli misak. Böyle bir ayıbı paylaştığımız için Çanakkale`de gerçekten mahçubum. O şehitlere mahçubum. Vatansever İstiklal mücadelemizin şhitlerine mahçubum. Atatürk`e mahçubum. Cumhuriyet tarihini bu güne kadar getiren bütün devlet adamlarına ve dönem meclislerine mahçubum. Bizim aklımız yok muydu Kurdistan`ı kurup da bu büyük hadiseyi bitirmeye. Savaşı kaybetmiş, mütabeke şartlarını kabul etmiş bir devletmiyiz biz. Hangi savaşı Türkiye Cumhuriyeti kaybetti? Kurulduğu günden beri yaptığı bütün savaşları Kıbrıs dahil kazanan bir devletiz. Güçlü bir devlet var burada” dedi.
Kocasakal; “Cehalet falan değil, açıkça ihanet”
Diyarbakır`da yaşananları ihanet olarak nitelendiren İstanbul Baro Başkanı Av. Doç. Dr. Ümit Kocasakal ise; “Çanakkale`ye geldiğimde tüylerim diken diken oluyor. Özellikle Akbaş Şehitliği`ne uğradığım zaman ki, mesela bu yandaşları, yararı olmayabilir ama tıpkı elektro şok gibi zaman zaman bu Akbaş Şehitliği`ne götürmekten yanayım. Niye biliyor musunuz? Orada en yaşlısı 13-14 yaşında olan o çocuklardan belki utanırlarda ne yaptıklarını anlarlar. Biz tek tek parçalarla ilgilendiğimizde bence doğru yapmıyoruz. Örneğin, yargı bağımsızlığı. Sadece parça olarak kendi içinde ele alırsanız, bambaşka bir yere gidebilirsiniz. Anayasa, bunuda kendi içinde ele alamazsınız. Demokrasi, milli irade. Bunlar etrafta uçuşuyor. Bazı kavramların içini boşalttılar. Bir ilizyonla karşı karşıyayız. Benim litaratüre armağan ettiğim epey bir şey var. Yenilerini de ekliyoruz. Bu iktidar için zafi sungur iktidarı dedim. Çok güzel ilizyon gerçekleştiriyorlar sihirbaz gibi. Demokrasimiz ilerliyor ilizyonu. Ekonomi iyiye gidiyor ilizyonu. Ülkeyi bir takım ağlarla ördük ilizyonu. İleri demokrasi ilizyonu. Yargı bağımsız hale geliyor ilizyonu. Bunu yaparken, bir takım kavramları çarpıtarak yaptılar. Diyarbakır`da yaşananlarda büyük fotoğrafın sonucunda ortaya çıkmış bir şey. Yani, bir ihanet sürecinin sonuna gelinmiştir. Ben çok açık ve net söylüyorum. Cehalet falan değil, açıkça ihanet. Hiç cehalet değil, tam bir ihanet” diye konuştu.