“Tavır koyan bir gençlik var”
Erkek, bu süreçte tavır koyan, aslında apolitik olarak nitelendirilen ancak öyle olmadığı açıkça görülen bir gençlik mesajı aldığını da söyledi. “Çok hoşuma giden bir şey oldu” diyen Erkek, “AKP’li bir siyasetçi ‘28 Şubatta neredeydiniz?’ diye sordu, o gençlerden biri de ‘Özür dilerim, 28 Şubat 1997 yılında kreşteydim, ben 1993 doğumluyum’ dedi. Bu çok önemli bir göstergedir. Gerçekten gündemi takip eden, tavır koyan ve özel yaşamına müdahale istemeyen bir gençlik var, bu çok önemli” şeklinde konuştu.
“Yeni dönemde, yeni bir iktidara ihtiyaç var”
“Bir gerçek var, baskı ve şiddet zorbalıktır” diyen Erkek, “Siz silahsız ve saldırısız toplanma hakkını kullanan, demokratik tavır koyan kitlelere baskı ve şiddetle yaklaşırsanız zorba olursunuz. Kendisi gibi düşünmeyenleri, muhalefeti ötekileştirdi, ben öyle algılıyorum. Başbakan kucaklayıcı olmalı, birleştirici olmalı, ama ötekileştirdi. Ben Türkiye’de artık bu aşamadan sonra, yeni kadrolara, yeni bir anlayışa, yeni bir iktidara ihtiyaç olduğunu da düşünüyorum” şeklinde konuştu. CHP’nin Gezi Parkı ile başlayan ve ülke geneline yayılan olayların bütünün iyi yönettiğini ifade ederek, “CHP bu direnişte halkla bütünleşti. Fakat kesinlikle bu halk hareketini de kendine mal etmedi, kullanmadı, bunun siyasi istismarını kesinlikle yapmadı. Yalnızla halkla bütünleşti ve gençlere çok büyük bir destek verdi” dedi.
“Ülgür Gökhan ile bir dönem daha”
“Ülgür Gökhan’ın çok ciddi artıları var” var diyen Erkek, “Bir kere çok çalışkan, kentine inanarak çalışan bir belediye başkanıdır. Göreve geldiği günden bu yana, kentin hiç el atılmamış temel sorunlarına kararlılıkla el attı. Ülgür Gökhan’ın en ciddi artısı; kamuoyu araştırmalarında çok önde çıkması. Hem bizim profesyonel şirketlere yaptırdığımız, hem de genel merkezimizin yaptırdığı kamuoyu araştırmalarında Ülgür Gökhan, her siyasi partiden, adı geçen tüm adaylara göre çok çok önde çıkıyor. Çanakkale halkı da özgürlüklerinin ve mevcut yönetim anlayışının devamını istiyor. Yönetim anlayışının değişmesini istemiyor” dedi.
OLAY: Gezi Parkı’ndan başlayan ve ülke geneline yayılan olaylar bütününü nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu süreçte birçok mesaj alında, sizin gözlemleriniz nelerdir?
Muharrem Erkek: Taksim Gezi Parkı direnişi bana çok somut olarak bir şey gösterdi. Artık, yeni bir Türkiye var ve bu yeni Türkiye’de gençler, birçok konuda tavır koyacak. Sosyal medyada örgütleniyorlar, herhangi bir liderleri yok, herhangi bir siyasi bağları yok. Çağdaş demokrasilerde en önemli unsur kamuoyu baskısıdır. Bunu gösterdiler bize. Apolitik olarak düşündüğümüz gençlik, aslında apolitik olmadığını gösterdi. Çok hoşuma giden bir şey oldu. AKP’li bir siyasetçi “28 Şubatta neredeydiniz?” diye sordu, o gençlerden biri de “Özür dilerim, 28 Şubat 1997 yılında kreşteydim, ben 1993 doğumluyum” dedi. Bu çok önemli bir göstergedir. Gerçekten gündemi takip eden, tavır koyan ve özel yaşamına müdahale istemeyen bir gençlik var, bu çok önemli. “İktidar da olsan, benim özgürlüklerime, benim özel yaşamıma müdahale edemezsin” diyor bu yeni gençlik. Başka bir şeyi daha algıladım ben; kent yönetiminde katılımcı demokrasinin ne kadar önemli olduğunu gördüm. Yani, Büyükşehir belediye meclisinde veya belediye meclisinde “ben karar alırım”, oy birliği ile veya oy çokluğu ile fark etmez, “istediğimi yaparım, kentin istediğim yerine istediğim binayı yaparım” anlayışının geçerli olmadığını gördüm. Biz Çanakkale’de uzun zamandır katılımcı demokrasiyi işletmeye çalışıyoruz, özellikle Kent Konseyi aracılığı ile. Bunun önemi çok açık ve net bir biçimde ortaya çıktı. Tabi ki bu direniş dalga dalga büyüdü. Halkın tepkisine dönüştü. Aslında hani biz Mısır’da, Libya’da Tunus’ta insanlar meydanlara çıkıp, demokrasi ve özgürlük taleplerinde bulunduğunda alkışladık, ama kendi insanımız meydanlara çıktığında “marjinal” dendi, “provokatör” dendi, “Çapulcu” dendi. Bu doğru bir şey değil. Böyle büyük gösterilerde, büyük kitle hareketlerinde marjinal gruplar tabi ki olur. Bunu engellemek mümkün değil. Engellenmemesi de gerekir zaten. Ama başbakanın tavırları da bu noktada çok önemli. Örneğin en son başbakan, “iktidar yüzde 76’nin hizmetkarıdır” dedi. Bu 76 nereden çıktı onu da anlamadım. Herhalde yüzde 24 CHP, yüzde 76 da ülkenin geri kalanı. Şimdi bir kere demokrasi bir yüzde meselesi değildir. Bir yerde, bir toplumda en uçtaki bir kişi bile, kendini ifade ederken birşey talep ediyorsa ona kulak vermek zorundasınız, saygı göstermek zorundasınız. Birey kendini özgürce ifade etmek istiyor, bunun sınırı da başkasının hak ve özgürlükleridir. Bence bundan sonra gerçek anlamda demokrat olan siyasetçiler başarılı olacaktır. Temel hak ve özgürlüklere saygı gösteren, çoğunlukçu değil çoğulcu anlayışla yaklaşan siyasetçiler başarılı olacaktır diye düşünüyorum. Taksim Gezi Parkı’nda gerçek anlamda tamamen başkasının hak ve hukukunu koruyan, çevresini koruyan, parkını koruyan insanlara mantıksız bir güçle müdahale edildiği için bu olaylar başladı ve bir kitle hareketine dönüştü. Aslında bir sosyal patlamadır bu.
OLAY: Bu süreçte en çok tartışılan konu ise “Başbakanın üslubu” oldu. Gerilim politikası oldu...
Muharrem Erkek: Başbakan demokrat değil. Bence bu süreçte kendi özünü ortaya koydu. Demokrasi ve özgürlükleri kullanarak hep iktidarda kaldı. Ama gerçek anlamda bir demokrat olmadığını gördük. “Yüzde 76’nin hizmetkarıyız” dediğiniz zaman, yüzde 24 sizin için düşman mı oluyor? Bu halk hareketlerine saygı göstermek yerine bu karşı çıkmak kesinlikle demokrat bir davranış değil. Bir gerçek var, baskı ve şiddet zorbalıktır. Siz silahsız ve saldırısız toplanma hakkını kullanan, demokratik tavır koyan kitlelere baskı ve şiddetle yaklaşırsanız zorba olursunuz. Başbakan bence, İslamcı otoriter bir yapı koyuyor. Ben İslamcı otoriterlik diyorum buna. Çünkü insanların izleyeceği tiyatro oyunundan, içeceği içkiye, yapacağı çocuğa kadar yorumlar yapıyor. Başbakan gibi en üst düzeydeki bir kamu yöneticisinin bu şekilde değerlendirmeler yapması insanları tedirgin eder. Çok ilginçtir iş dünyasını da tehdit etti. Yani kendisinin yanında olmayan, kendisine muhalif olan, kendisi gibi düşünmeyen herkesi düşman gibi görüyor. Kendisi gibi düşünmeyenleri, muhalefeti ötekileştirdi, ben öyle algılıyorum. Başbakan kucaklayıcı olmalı, birleştirici olmalı, ama ötekileştirdi. Türkiye şunu da görmeli; Türkiye başbakana ve AKP’ye muhtaç da değil. Bu son derece yanlış. Ben Türkiye’de artık bu aşamadan sonra, yeni kadrolara, yeni bir anlayışa, yeni bir iktidara ihtiyaç olduğunu da düşünüyorum.
OLAY: Gezi Parkı olayları sırasında “Yaygın basın sınıfta kaldı” yorumlarına ne diyeceksiniz?
Muharrem Erkek: Kesinlikle katılıyorum. Bir hukukçu ve siyasetçi olarak basının önemini bilen birisiyim. Yasama, yürütme, yargı diyoruz ya kuvvetler ayrılığında, işte dördüncü büyük güç olduğunu da burada gösteriyor. Basın olmadan, kamuoyu gerçeği göremez. Çağdaş demokrasilerde bakıyoruz, basının ortaya çıkardığı gerçeklerle hükümetler düşüyor. Basın bir kanaat oluşturuyor. Bütün Türkiye ayağa kalkmış, CNN Türk’te penguen belgeseli gösteriliyor. Böyle bir günde ülkenin en önemli haber kanalları büyük bir hayal kırıklığı yarattılar. Gezi Parkı direnişi bu gerçeği de gösterdi bize. Birçok açıdan ölümler oldu, yaralanmalar oldu ama bir sürü gerçekle de yüzleştik.
OLAY: Bu sürecin yen bir siyasi oluşuma dönüşebileceği ifade ediliyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Muharrem Erkek: Gençler Türkiye’ye bir umut oldu, bir heyecan verdiler. Türkiye’de bir mutsuzluk vardı, korku vardı. Hukuksuz dinlemeler, hukuksuz gözaltılar, çok uzun süre devam eden tutukluluk dönemleri var bu ülkede. İnsanlar kendilerini ifade edemiyorlardı. Telefonda konuşurken bile düşünerek konuşuyorsunuz. Böyle bir ortamda mutlu olmak mümkün değil ki. Ama gençlik buna “dur” dedi. Türkiye’de askeri vesayetin kırıldığını söylüyoruz ya, bence başka vesayetler de kırılmaya başladı. Mesela polis devleti olma yolunda hızla ilerliyordu Türkiye, buna karşı da bir “dur” dendi. Şu çok önemli; bu hareketi siyasi platforma taşımak lazım. CHP bunu çok çok iyi değerlendirmeli. Sosyal demokrasiyi ön plana çıkartarak, demokrasi ve özgürlük çıtasını yükselterek bu gençlere umut olmalı. Genel başkanımız ve genel merkezimiz bu yönde çok ciddi çalışmalar yapıyorlar. Türkiye’nin yeni bir anlayışla, yeni bir iktidarla, yeni bir siyasi partiler ve seçim kanunu ile hak ve özgürlükler konusunda çok alt sıralardayız.
OLAY: Cumhuriyet Halk Partisi, bu süreci nasıl yönetti? Ana muhalefet olarak bu süreçteki CHP’yi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Muharrem Erkek: Partimiz, bence Taksim Gezi Parkı direnişinde, gerçekten çok doğru bir tavır gösterdi. Kesinlikle ön plana çıkmadı, ama ciddi anlamda da destek verdi ve bunu gönülden yaptı. Türkiye’nin her yerinde, parti üyelerimiz, bizler, Ankara ve İstanbul’da milletvekillerimiz, parti meclisi üyelerimiz, yaralananlar oldu içlerinde, biber gazından ciddi bir biçimde etkilenenler oldu, polisten şiddet görenler oldu. CHP bu direnişte halkla bütünleşti. Fakat kesinlikle bu halk hareketini de kendine mal etmedi, kullanmadı, bunun siyasi istismarını kesinlikle yapmadı. Yalnızla halkla bütünleşti ve gençlere çok büyük bir destek verdi. En önemli Taksim’in geri alındığı gün Kadıköy mitingini iptal ederek 100 bin kişiyle Taksim’e yürünmesi çok çok önemliydi. Bence CHP, ülkemizde demokrasi ve özgürlüklerin savunucusu durumundadır. İktidarın alternatifi de Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Başka bir alternatif de yoktur. Bizim geçmişte söylediğimiz birçok şeyi, çok geç kalarak kendisi yapıyor. Örneğin bundan iki sene önce Kürt meselesinin çözümü noktasında sayın Genel Başkanımız TBMM’de bir “uzlaşma mutabakat komisyonu kuralım, dışarıdan da akil insanları katalım” dediği zaman, sayın Başbakanın yaklaşımı CHP eşittir, BDP eşittir, PKK olmuştu, “Bunların hepsi bölücü” demişti. AKP zihniyeti ile ülkemizin demokrasi standartlarını yükseltemeyeceğini hepimiz gördük. Artık bir iktidar değişikliğine gerçekten ihtiyaç var. Onun için bu yerel seçimlerde de genel seçimlerde de ben, Türkiye’deki birçok tablonun değişeceğine inanıyorum.
OLAY: Biraz yerele dönersek, Kazdağları elbette ki olmazsa olmazımız. Gezi Parkı konusunda sembolik de olsa o ağaçların kesilmemesi gerektiğini en iyi anlayacak yerlerden biri de Çanakkale. Sizin bu noktadaki değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?
Muharrem Erkek: Çanakkale’nin geleceği, çocuklarımızın geleceği tehdit altındadır. Kazdağları’ndan esen rüzgar Taksim Gezi Parkı’na kadar ulaştı. Bu Taksim Gezi Parkı direnişlerine destek, nasıl büyük bir kitle hareketine dönüştüyse, Kazdağları’n destek de ülke boyutuna yayılmalı. Bu gerçeği herkes görmeli. Kazdağları dünyada çok öz kalmış doğal yaşam alanlarından biri. Dünyanın hiçbir yerinde Kazdağları gibi bir doğal alana el dahi süremezsiniz. Bırakın aramayı, işletmeyi, sondaj çalışmaları dahi Kazdağları’na ciddi zarar verdi. Kazdağları’na bölge halkı sahip çıkıyor. Ama bu yeterli değil. Ben mecliste de bunu vurguladım. Sayın valimiz yeni görevine başladı. Kendisine de sizin aracılığınızla seslenmek istiyorum. Bildiğim kadarıyla işletme ruhsatlarına sayın valimiz imza atıyor. Sayın valimiz de gelmeden önce Çanakkale’nin temel sorunlarıyla ilgili, coğrafyasıyla ilgili, tarihsel ve kültürel değerleri ile ilgili mutlaka bilgi sahibi olmuştur, araştırmıştır. Ben Kazdağları’na sayın valinin de halkla birlikte sahip çıkmasını istiyorum. Kazdağları direnişinde halkın, hakkın ve hukukun yanında durmalıdır sayın vali. Altın şirketlerinin, belli lobilerin değil. Kazdağları’nı koruyamazsak geleceğimizi kaybederiz. Biz eko-turizm diyoruz, bir yandan da altın şirketlerine müsaade ediyoruz, bu büyük bir çelişki. Çanakkale’nin vizyonu belli; Çanakkale tarih, kültür, turizm, eğitim ve tarım kenti, sürdürülebilir kalkınması da tarıma dayalı sanayi. Buradaki faaliyetleri anlamak mümkün değil. Taksim Gezi Parkı direnişindeki ruh, Kazdağları’nda da yaşatılmalı.
OLAY: Biraz da kent siyasetine dönersek; seçimlere 9 ay gibi kısa bir süre kaldı. Kentte iktidar olan CHP’de de açıklayan aday adayları var, belki aday olmayı düşünenler de vardır. Ülgür Gökhan ismini diğer adaylara göre nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce artıları nelerdir?
Muharrem Erkek: Ülgür Gökhan’ın çok ciddi artıları var. Bir kere çok çalışkan, kentine inanarak çalışan bir belediye başkanıdır. Göreve geldiği günden bu yana, kentin hiç el atılmamış temel sorunlarına kararlılıkla el attı. Şu anda atık suyu ile içme suyu ile yağmur suyu ile doğalgazı ile elektriği ile telekomu ile kentin altyapısı baştan aşağıya yenilendi ve kentin üst yapı çalışmaları da hızla devam ediyor. Standartları yükseldi kentin. Siyasette kadroya inanan bir insanım, siyasette zengin nitelikli bir kadro ve bayrak değişimi olmalı. Ülgür Gökhan’ın en ciddi artısı; kamuoyu araştırmalarında çok önde çıkması. Hem bizim profesyonel şirketlere yaptırdığımız, hem de genel merkezimizin yaptırdığı kamuoyu araştırmalarında Ülgür Gökhan, her siyasi partiden, adı geçen tüm adaylara göre çok çok önde çıkıyor. Çanakkale halkının, kendisine duyduğu güven de çok açık. Belediye hizmetlerindeki memnuniyet oranları yüksek çıkıyor. Tabi ki eksiklikler olacak, eleştiriler olacak bu çok doğal, olmalı da. Kamuoyu araştırmalarındaki tablo Ülgür Gökhan’ın en büyük artısı. Sonuç olarak Çanakkalelilerle birlikte çalışan ve katılımcı demokrasiye önem veren bir belediye başkanıdır. Önümüzdeki dönemde de ben, adayımız olacağına inanıyorum ve önümüzdeki dönem CHP yine sosyal demokrat yerel yönetim anlayışını Çanakkale’de sürdürecektir. Çanakkale halkının da bu konuda büyük desteğini hissediyorum, görüyorum. Bütün aday adaylarına saygı duymamız gerekir, sonuçta adaylık demokratik bir haktır, parti içi demokrasi de işletilerek seçimlere güçlü bir şekilde girmeliyiz. CHP yerel seçimlere hazır, genel seçimlerle birlikte düşünülürse ona da hazır. Zaten biraz önce de belirttiğim gibi Türkiye’de yeni bir iktidara ihtiyaç var. Bu anlayış da Türkiye’yi daha ileriye taşımalı. Çünkü mevcut yapı ile gitmemiz mümkün değil. Aday belirleme konusuna gelince genel başkanımız özellikle vurguladı; birincisi kamuoyu araştırmaları, ikincisi üyelerle yapılacak eğilim yoklaması, üçüncüsü milletvekillerinin ve örgütün görüşleri alınarak seçimleri kazanacağımız doğru aday belirlenecek. Biraz önce saydığım verilere ek olarak mevcut belediyenin mali yapısına dahi bakacaklar. Bu noktada Çanakkale Belediyesi hem öz kaynaklar, hem yatırımlar, hem de mali yapı konusunda Türkiye’de örnek olacak düzeyde. CHP, en doğru ve demokratik bir biçimde adayını belirleyecektir, Çanakkale halkı da özgürlüklerinin ve mevcut yönetim anlayışının devamını istiyor. Yönetim anlayışının değişmesini istemiyor.
OLAY: Son olarak siz bundan sonraki siyasi sürecin neresinde olacaksınız?
Muharrem Erkek: Ben 11 yıldır aktif siyasetin içindeyim, 2004’te de belediye meclis üyesi seçildim. İki dönemdir Çanakkale Belediye meclisinde görev yapıyorum. Tüm belediye meclis üyesi arkadaşlarım gibi yapılan hizmetlerde “çorbada bir tuzumuz” olduysa ne mutlu. Elimizden geldiğince hem belediyemizi hem de partimizi iyi bir şekilde temsil etmeye çalıştık. Ben iki dönemdir meclis üyeliğinden sonra artık önümüzdeki dönem belediye meclis üyeliğini düşünmüyorum. Partimizin içinde belediye meclis üyeliği yapabilecek çok arkadaşımız var. Ayrıca iki dönem de yeterlidir. Siyasette şunu gördüm; çok çalışacaksınız, tabanla halkla birlikte hareket edeceksiniz, doğru tavırlar koyacaksınız. Siyaset korkarak yapılacak bir iş değil. Siyaset bir ekip ve kadro işi. Hiç kimse siyasette tek başına bir yerlere gelemez. Benim de siyasette yaptığım ekibimdeki, kadromdaki arkadaşlarım, parti üyelerimiz, Çanakkale halkı destek verirse, bunu hissedersem, önümüzdeki genel seçimlerde partimden milletvekili aday adayı olmayı düşünüyorum. Ama öncelikle yerel seçimleri düşünüyorum. Şu anda yerel seçimlerden başka hiçbir şeyi düşünmüyorum. Yerel seçimlerden sonra da genel seçimlere hep birlikte hazırlanacağız. Dediğim gibi siyasette sizi bir yerlere getirecek olan kadrodur, parti tabanıdır, halktır. Bunlar elbette ki şimdilik düşünce aşamasındadır. Ekibimle, arkadaşlarımla konuyu paylaşıp “olur” alırsam, milletvekilliği aday adaylığında varım.