8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, dünyada ve ülkede olduğu gibi Çanakkale’de de çeşitli etkinlikler ile kadınların mücadele günü olarak kutlanacak. Çanakkaleli kadınlar, tüm dünyada olduğu gibi kadınların temel yaşam hakları, eşit ve özgür bir gelecek için alanlara çıkacak. Ülkede son yıllarda giderek artan kadın cinayetleri, tecavüzler, cinsiyet ayrımcılığı, eşit olmayan koşullarda çalıştırılmaya karşı haklarını savunmak ve toplumda eşit haklara sahip olabilmek için seslerini yükseltecek. Başta Ortadoğu’da süren savaş ortamı, ülkenin içinde bulunduğu çatışma ortamından en çok etkilenen kesimlerin başında çocuklarla birlikte kadınlar geliyor… Ucuz iş gücü olarak sömürülen, cinsiyet ayrımcılığı ile ‘ötekileştirilen’, savaşların, çatışmaların altında katledilen kadınlar; 2017 8 Mart’ında da barış, özgürlük, demokrasi, eşit iş, sosyal ve siyasi yaşam hakkı, savaşa ve sömürüye ‘hayır’, kadınları yok sayan, öteleyen sisteme ve gerici zihniyete ‘hayır’ demek için alanlara çıkıyor. Biz de Çanakkale OLAY Gazetesi olarak, tüm emekçi kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutluyor; eşit, özgür, baskının, savaşın ve şiddetin olmadığı bir dünya özlemiyle büyük usta Nazım Hikmet’in “Kadınlarımız” şiirini paylaşıyoruz…
Kadınlarımız
Toprak öyle bitip tükenmez, /dağlar öyle uzakta,
sanki gidenler hiçbir zaman
hiçbir menzile erişemeyecekti.
Kağnılar yürüyordu yekpare meşaleden tekerlekleriyle
Ve onlar
ayın altında dönen ilk tekerlekti.
Ayın altında öküzler
başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi
ufacık kısacıktılar
ve pırıltılar vardı hasta kırık boynuzlarında
ve ayakları altından akan
toprak,
toprak,
ve topraktı.
Gece aydınlık ve sıcak
ve kağnılarda tahta yataklarında
oyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.
Ve kadınlar
birbirlerinden gizleyerek
bakıyorlardı ayın altında
geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.
Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız
şimdi ayın altında
kağnıların ve hartuçların peşinde
harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi
aynı yürek ferahlığı,
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
Ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde
ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
Ve ayın altında kağnılar
yürüyordu Akşehir üzerinden Afyon`a doğru.
NAZIM HİKMET