havadurum

8 Mart tüm emekçi kadınlara kutlu olsun…

619

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, dünyada ve ülkede olduğu gibi Çanakkale’de de çeşitli etkinlikler ile kadınların mücadele günü olarak kutlanacak. Çanakkaleli kadınlar, tüm dünyada olduğu gibi kadınların temel yaşam hakları, eşit ve özgür bir gelecek için alanlara çıkacak. Ülkede son yıllarda giderek artan kadın cinayetleri, tecavüzler,  cinsiyet ayrımcılığı, eşit olmayan koşullarda çalıştırılmaya karşı haklarını savunmak ve toplumda eşit haklara sahip olabilmek için seslerini yükseltecek. Başta Ortadoğu’da süren savaş ortamı, ülkenin içinde bulunduğu çatışma ortamından en çok etkilenen kesimlerin başında çocuklarla birlikte kadınlar geliyor… Ucuz iş gücü olarak sömürülen, cinsiyet ayrımcılığı ile ‘ötekileştirilen’, savaşların, çatışmaların altında katledilen kadınlar; 2017 8 Mart’ında da barış, özgürlük, demokrasi, eşit iş, sosyal ve siyasi yaşam hakkı, savaşa ve sömürüye ‘hayır’, kadınları yok sayan, öteleyen sisteme ve gerici zihniyete ‘hayır’ demek için alanlara çıkıyor. Biz de Çanakkale OLAY Gazetesi olarak, tüm emekçi kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutluyor; eşit, özgür, baskının, savaşın ve şiddetin olmadığı bir dünya özlemiyle büyük usta Nazım Hikmet’in “Kadınlarımız” şiirini paylaşıyoruz…

(Seçkin Sağlam)
 
 
Kadınlarımız
Toprak öyle bitip tükenmez, /dağlar öyle uzakta, 
sanki gidenler hiçbir zaman 
hiçbir menzile erişemeyecekti. 
Kağnılar yürüyordu yekpare meşaleden tekerlekleriyle 
Ve onlar 
ayın altında dönen ilk tekerlekti. 
Ayın altında öküzler 
başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi 
ufacık kısacıktılar 
ve pırıltılar vardı hasta kırık boynuzlarında 
ve ayakları altından akan 
toprak, 
toprak, 
ve topraktı. 
Gece aydınlık ve sıcak 
ve kağnılarda tahta yataklarında 
oyu mavi humbaralar çırılçıplaktı. 
Ve kadınlar 
birbirlerinden gizleyerek 
bakıyorlardı ayın altında 
geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine. 
Ve kadınlar 
bizim kadınlarımız: 
korkunç ve mübarek elleri 
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle 
anamız, avradımız, yarimiz 
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen 
ve soframızdaki yeri 
öküzümüzden sonra gelen 
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız 
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki 
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda 
ışıltısında yere saplı bıçakların 
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan 
kadınlar, 
bizim kadınlarımız 
şimdi ayın altında 
kağnıların ve hartuçların peşinde 
harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi 
aynı yürek ferahlığı, 
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler. 
Ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde 
ince boyunlu çocuklar uyuyordu. 
Ve ayın altında kağnılar 
yürüyordu Akşehir üzerinden Afyon`a doğru.
NAZIM HİKMET
Paylaş