8 Mart’ta kadınları yağmur bile durduramadı

Her yıl olduğu gibi bu yılda kutlanan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde bir araya gelen kadınlar, haklarını savunmak için alanlara indi. Başta Cumhuriyet Meydanı olmak üzere saat kulesi, özgürlük parkı ve halk bahçesinde bir dizi etkinlik ve eylem gerçekleştiren Çanakkaleli kadınlar, haklarının savunucusu olduğunu bir kez daha ortaya koyarken, yoğun yağış bile kadınları durduramadı.

939
Çanakkale 8 Mart Kadın Platformu ve Çanakkale Kadın Kolektifi El-Der Kadın Danışma Merkezi üyeleri adliye önünde yaptıkları basın açıklamasıyla kadına yönelik şiddet, ayrımcılık ve tecavüz olaylarının son bulmasını istedi. Cumhuriyet Meydan’ında düzenlenen çelenk sunma töreni ile devam eden kutlamalarda buluşan kadınlar, daha sonra Halk Bahçesi’ndeki Zübeyde hanım büstüne karanfil bırakırken, ELDER Kadın Danışma Merkezi üyeleri ise Özgürlük Parkı’nda kadına yönelik şiddet ve tecavüz girişimlerini protesto ederek şiddet yasasının peşini bırakmayacaklarını ifade ettiler.
 
ÇOMÜ’de işten atılan  kadın işçiler kadınların maruz kaldığı emek sömürüsü ve güvencesiz çalışma koşulları ve yaşadıkları itibarıyla emekçi kadınlar gününün daha bir anlam kazandığını belirttiler. Üniversiteli kadın kolektifi üyeleri, ÇOMÜ’de düzenlediği eylemde buluştu. Üniversiteli kadın kolektifi ve halkevci kadınlar 8 Mart emekçi kadınlar günü nedeniyle Çarşı caddesinden Saat kulesi meydanına kadar gerçekleştirdikleri yürüyüşte kadına karşı şiddeti ve tecavüzleri protesto ettiler.
 
 
“Özgürlük mücadelesi sürecek”
Çanakkale 8 Mart Kadın platformu ve Çanakkale Kadın Kolektifi El-Der Kadın danışma merkezi üyeleri Adliye önünde yaptıkları basın açıklamasında kadına yönelik şiddet, kadına karşı yapılan ayrımcılık ve kadına karşı gerçekleştirilen olumsuzluklara dikkat çektiler ve bunların son bulması için mücadele etmeye devam edeceklerini bildirdiler. Çanakkale 8 Mart Kadın platformu ve Kadın Kolektifi El-Der Kadın danışma Merkezi üyeleri Adliye önünde bir araya geldi. 8 Mart Dünya Kadınlar gününün önemini belirten, kadınların sıkıntılarına dile getiren açıklamalarda kadının emeğine, bedenine ve kimliğine yönelik saldırıların son bulması istendi. Açıklamalarda Örgütlü kadın iradesi ve kadın dayanışmasının gücüyle, tüm insanlık için daha yaşanılır bir dünya kurulacağı inancı dile getirildi.
 
 
 
“Hukuk sistemi tecavüzcüleri değil kadınları cezalandırıyor”
Çanakkale Kadın Kolektifi El-Der Kadın danışma Merkezi adına açıklama yapan Yaprak Aldemir, “Sürdürülen bu sistem aşk, sevgi, namus adı altında her gün biz kadınları yok etmeye devam ediyor. Her gün medyada yeni bir kadın cinayeti haberi daha okuyoruz. Koruma kararlarınız kağıt üstünde kalıyor. Haksız tahrik indirimleriniz tacizi ve tecavüzü normalleştiriyor; sorumluları cesaretlendiriyor. Bedenimiz bize ait değil. Çocuk yaştan itibaren istismarlarınıza, tacizinize, tecavüzünüze maruz kalıyoruz” dedi.
 
Aldemir şunları söyledi; “Kadınların eşitlik, özgürlük ve adalet için kadına yönelik her türlü insan hakları ihlallerine karşı seslerini bir kez daha beraberce yükselttikleri bir gün. Buradayız, çünkü kadın katilleri tecavüz çeteleri dışarıda ve bu ülkede taciz, tecavüz var davası yok, davası var cezası yok, cezası var hükmü yok! Onlarcamız erken yaşta bizi katleden bu sistemi devam ettirmek için evlendiriliyor. Evimizin kadını, erkeklerin kölesi olmak istemiyoruz. Kadınları, erkeklerin ve bu toplumun kulu, kölesi olarak gösteren bir eğitim sisteminde okumak istemiyoruz. Evde işte, sokakta ve okulda ürettiklerimizi görmezden gelmeye devam ediyorsunuz. Kadın-erkek birlikte çalıştığımız işyerlerinde, ataerkiden kaynaklı yok sayılma, sömürü ve tacizlerle karşı karşıya kalıyoruz. Bunlara ses çıkarıp mücadele ettiğimizde hukuk sisteminiz tacizcileri, tecavüzcüleri değil biz kadınları cezalandırıyor. Buradayız çünkü erkek adalet değil gerçek adalet istiyoruz. Taciz ve tecavüz duruşmalarında kadının beyanının esas alınarak soruşturma sürecinin başlatılmasını, kadın örgütlerinin taciz, tecavüz, istismar ve kadına yönelik şiddet davalarına müdahil olmasının yasalaştırılmasını talep ediyoruz.”
 
“Kadın gücüyle yaşanabilir dünya kuracağız”
Çanakkale 8 Mart Kadın platformu adına açıklama yapana Hatice Okyar ise şu şekilde konuştu: “Biz kadınlar, erkek egemen erkeğin kendi iktidarını var etmek uğruna, yarattığı düzene karşı binlerce yıldır mücadele ediyoruz. O düzen ki; bir avuç egemenin kendi çıkarları için tüm ötekilerin sömürüsüyle kuruldu. O düzen ki; gerçek adaletin, eşitliğin ve özgürlüğün yok edilmesiyle kuruldu. O düzen ki; kadınlar olarak tüm insanlık için yarattığımız değerlerin zorla gasp edilmesiyle kuruldu. Bu düzene başkaldırdığımız için; adalet, eşitlik, özgürlük tutkusundan vazgeçmediğimiz için; erkek egemen sistemi yerle bir etme gücümüz görüldüğü için geçmişten bugüne nice acılar çektik. Diri diri toprağa gömüldük, recmedildik, giyotinlerde, darağaçlarında can verdik, yıkıldık, hapsedildik ama vazgeçmedik” dedi.
 
Okyar açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “Arkadaşımız hukuki yola başvurmasına rağmen ve sonucunu beklerken kendi kurumu tarafından oldu bittiye getirilerek tayini başka bir ile çıkarılmıştır. Oysa tacizi uygulayan kişinin tayin kararı aylarca bekletilmiştir. Bu çifte standartlı uygulamaların ve haksız tayinin bir an önce durdurulmasını talep ediyoruz. Biz kadınlar; Yaşamı yeniden yaratanlarız ve güçlüyüz. Örgütlü kadın iradesi ve kadın dayanışmasının gücüyle, tüm insanlık için daha yaşanılır bir dünya kuracağız. Bir sabah, onlarca polisin annesini neden alıp götürdüğünü anlayamadığı çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakacağız.”
 
 
 
Alanlara inen kadınlar haklarını savundu
Kent Konseyi Kadın Meclisi’nin öncülüğünde Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen törende bir araya gelen kadınlar 8 Mart’ta haklarını haykırdı. CHP Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş, Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, CHP İl Başkanı Hamza Karagöz, sivil toplum örgütleri ve siyasi parti temsilcilerinin katılım sağlayarak kadınlara destek verdiği törene, Türk Anneler Derneği ve Türk Kadınlar Birliği gibi kadın örgütleri de katılım sağladı. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinden oluşan kadınlar, Cumhuriyet Meydanı`nda Atatürk Anıtı`na çelenk koydu, saygı duruşunda bulundu ve İstiklal Marşı`nı söyledi.
 
Uluşal; “8 Mart’lar bir hedef olmalıdır”
Törende bir konuşma yapan Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Sevgi Uluşal, kadınlar için 8 Mart tarihinin bir hedef olması gerektiğini belirterek; “ 8 Mart 1857`de can veren kadınların çıkış noktası eşitlik isteği değil miydi? 8 Mart, kadınların hayatlarını yitirerek başlattıkları bir mücadele günüdür. Emeklerini, yaşamlarını, kimliklerini savunmak için verdikleri mücadele günüdür ki bu mücadele 1857 yılında başlamıştır. Şunu unutmamalıyız. Bir 8 Mart’tan diğer 8 Mart’a geldiğimizde kadınlar nereden nereye geldiler diye düşünmeliyiz. Çünkü Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk kadınların kalkınmasını, ilerlemesini ve gelişmesini sağlayacak düzenlemeleri büyük bir titizlikle ele almış ve dünya uluslarına öncülük etmiştir. Kadın devrimini gerçekleştirmiştir. Bizim için 8 Mart’lar bir hedef olmalıdır. Her 8 Mart’ta çoğalarak ve ilerleyerek gidilmelidir. Ülkemiz için kentimiz için kendimiz için yarınlarımız için unutmayalım, hepimizin yapabilecekleri vardır.
 
Pehlivan; “Kadına karşı şiddet bir zihniyet sorunudur”
Günün alam ve önemine ilişkin bir konuşma yapan Çanakkale Barosu avukatlarından Güneş Pehlivan ise dünya ile birlikte Türkiye’nin kadına karşı şiddetin arkasında karanlık bir sürece girdiğini ifade ederek; “Günümüzde 8 Mart’lar kadın sorunlarına çözüm önerilerinin kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın kaldırılması ve kadına yönelik şiddete son verilmesi istemlerinin bir kez daha dile getirildiği gündür. Kadına karşı şiddet ve ayrımcılık bir zihniyet sorunudur. Bir toplum sorunudur. Aile içinden başlayıp aile üstüne çıkan bir sorunudur. Bir kadın sorunu olduğu kadar bir erkek sorunudur. Ülkemiz tüm dünya ile birlikte kadına karşı şiddetin arkasında karanlık bir sürece girmiştir. Şiddeti önleyici hukuki düzenlemeler, amaçlarına ulaşamamaktadır” diye konuştu.
 
 
Yapılan konuşmaların ardından kadınlar Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın Halk Bahçesi’ndeki büstünü de ziyaret ederek karanfil bıraktılar.
 
 
Erdoğan; “Şiddet yasasının peşini bırakmayacağız”
Özgürlük Parkı’nda buluşan ELDER-Kadın Danışma Merkezi üyeleri, TBMM’de görüşülmeye başlanan şiddet yasasındaki gelişmelere tepki gösterdi.
 
Düzenlenen basın açıklamasında konuşan ELDER Kadın Danışma Merkezi Yönetim Kurulu üyesi Fatma Erdoğan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümet sözcülerinin kadına karşı şiddeti durdurmaya yönelik verdikleri sözleri yerine getirmediğini söyledi. Şiddet yasasının şiddet mağduru kadınların ihtiyaçlarını karşılamaktan giderek uzaklaştığını belirten Erdoğan; “Hükümet kulaklarını kendi dışındaki tüm seslere tıkamış durumdadır. Genel Kurul görüşmeleri sırasında muhalefet partileri ve milletvekilleri tarafından sunulan, yasadaki eksiklikleri ve hataları ortadan kaldırmaya yönelik, kadın örgütlerinin taleplerini de içeren onlarca önerge hükümet tarafından bir çırpıda red edilmiştir.
 
Gelinen bu noktada, bugün Genel Kurul`da devam edecek yasa görüşmeleri bizim için kritik önem taşımaktadır. Hükümetin dünkü uzlaşmaz tutumundan vazgeçmesini bekliyor, dün yapılan hatalı ve eksik düzenlemelere ilişkin itirazlarımız ve dikkate alınmayan taleplerimiz baki olmak kaydıyla, yasanın etkin, süratli ve caydırıcı olması yönündeki aşağıdaki taleplerimizin dikkate alınmasını istiyoruz. Şiddete uğrayan kadınların tek adımda yardım ve korunma alabileceği 7 gün 24 saat ve tek çatı ilkesiyle çalışacak merkezlerinin teşkilat, görev ve kadrolarının kadın örgütlerinin talepleri doğrultusunda düzenlenmesini, yasada sığınaklar ve cinsel şiddet kriz merkezlerinin yer almasını, kadın örgütlerinin şiddet ve cinayet davalarına müdahilliğinin kabul edilmesini, zorlama hapsi kararı için tedbir kararı verilen, tedbir kararına aykırılığın gerçekleştiği, şiddet mağdurunun bulunduğu yer aile mahkemelerinin tümünün yetkili olmasını, kadınlara yapılacak maddi yardımın Bakanlık tarafından karşılanmasını, kadının sağlık güvencesi şiddet uygulayana bağlı olması durumunda sağlık masraflarının devlet tarafından karşılanmasını talep ediyoruz” dedi.
 
Söz konusu yansın peşini bırakmayacaklarını ifade eden Erdoğan; “Günde en az 5 kadının yaşama, çalışma, evlenme, boşanma, giyinme ve benzeri hakları için öldürüldüğü dünyanın tek ülkesi olan Türkiye`de, buna dair rahatsızlığı olan başta kadın milletvekilleri olmak üzere tüm vekilleri bu konudaki taleplerimize destek vermeye çağırıyoruz. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü`nde Türkiye`den 237 kadın örgütünün temsil ettiği milyonlarca kadın olarak yasaya karşı gösterilen erkek egemen dirence karşı susmayacağımızı, yasanın peşini bırakmayacağımızı haykırıyoruz!” diye konuştu.
 
 
 
Yağmur bile engel olamadı...
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinlikleri kapsamında düzenlenen mitinge katılanlar, sağanak yağmura aldırış etmeden halay çekip slogan attı. Sağanak yağmura rağmen çok sayıda kadının katıldığı miting coşkulu bir şekilde geçti. Kadınlara yönelik yapılan şiddet ve taciz olaylarına tepki amacıyla düzenlenen mitinge ÇOMÜ’den atılan işçiler de yer aldı.
 
Mitingte Eğitim-Sen adına bir açıklama yapan Fatma Demirel, tüm insanlık için baskının ve sömürünün olmadığı bir dünya kuruncaya kadar yılmayacaklarını belirterek; “Kadınların birlik, mücadele ve dayanışma gününde; biz kadınlar taleplerimizi dile getirmek, her türlü baskı ve sömürüye karşı çıkmak, için alanlardayız. Kadın emeğine dönük saldırıların yoğun olarak sürdürüldüğü, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve sosyal adaletsizliğin derinleştiği bir süreci yaşıyoruz. Her gün 5 kadın öldürülürken biz kadınlardan sesimizi kısmamız ve kimliğimizin aile varlığı ile özdeş tutulmasını kabullenmemiz isteniyor. Ataerki bizi ‘kadınlık ’ve ‘erkeklik ’ rolleri çerçevesinde yargıda, evde, sokakta, iş yaşamında; annelik, babalık, karılık, kocalık, oğulluk ve kız çocukluk üzerinden yeniden tarif ediyor. Bizler her gün kadınların erkekler tarafından öldürüldüğü, kadın cinayetlerinin magazinleştirildiği, cinsel saldırının, tacizin, tecavüzün mağdurlarının giydiği eteğin boyu nedeniyle tecavüzün gerekçesi olarak gösterildiği bir ülkede yaşayan kadınlarız. Yaşadıklarımız ve tanıklıklarımız üzerinden hayatını sürdürme, mücadele etme, hayatını dönüştürme kadın cephesinden güçlü eylemlilik olarak çıkıyor karşımıza. Kadınız biz, yaşamın yaratıcısı, diğer yarısıyız. Mücadelemiz bizim olanı geri alma mücadelesidir. Tüm insanlık için baskının ve sömürünün olmadığı bir dünya düşlüyoruz. Kuruncaya kadar da yılmayacağız. Alanlarda güvenceli iş güvenli yaşamı, barışı, demokrasiyi ve özgürlüğü haykırmaya devam edeceğiz” dedi.
 
 
 
“Çanakkale’yi kadın emeğine, sahip çıkmaya çağırıyoruz”
ÇOMÜ’den atılan işçiler adına konuşan Irmak Özkurnaz ise, üniversitede işten atılan kişilerin sayısının 40’a ulaştığını ifade ederek; “ÇOMÜ’lü işçiler olarak bizler Anayasanın 51. maddesindeki sendikal üyelik hakkını kullandık ve taşeron denilen güvencesizliğe artık bir son vermek istedik. Çünkü bizler yıllardır, kimimiz on yıl, kimimiz on beş yıl üniversitemizin bürolarında, odalarında, öğrenci işlerinde, temizliğinde, teknik servisinde, şoförlüğünde, kütüphanesinde çalışan, üniversitenin asli işçileriyiz. Daha iyi bir ücret, sosyal haklar, güvenceli ve sendikalı çalışmak istiyoruz. ÇOMÜ`de işten çıkarılan 36 arkadaşımızın işe geri iadesi ile ilgili hukuki ve sendikal mücadelemiz devam ederken geçtiğimiz Cuma günü bu sayı 40`a ulaştı. İşten çıkarılan arkadaşlarımızın 25`i kadın, 2`si hamile, biri doğum izninde. Ve asıl canımızı acıtanı ise son olarak Ezine Meslek Yüksekokulu`ndan işten çıkarılan arkadaşımız Arzu SEZEK`in işten çıkarılma haberini aldıktan sonra durumu kabullenmeyen eşi değerli gazeteci abimiz Mustafa Sezek`in aynı akşamın sabahına doğru kap krizi geçirerek vefat etmesidir. Bu acının nedeni ÇOMÜ Yönetimi ve Rektörlüğüdür.
 
Akademik kadro, idari personel, İşçiler ve öğrenciler huzursuzdur. Tüm ÇOMÜ bileşenlerinin üzerinde inşa edilen bu korku İmparatorluğu artık aile huzurumuzu, sağlığımızı maddi ve manevi olarak ciddi olarak tehdit etmektedir” diye konuştu.
 
 
 
 
Yapılan açıklamaların ardından slogan atan katılımcılar, yoğun yağışa aldırış etmeden halay çektiler.
 
 
ÇOMÜ’de kadınlar isyanı büyüttü
8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle ÇOMÜ ÖSEM binası önünde düzenlenen eylemde kadınları anlatan sokak tiyatrosu gerçekleştirildi. Sokak tiyatrosunun ardından basın açıklaması yapan Üniversiteli Kadın Kolektifi adına konuşan Burcu Tek; “AKP`nin kadın düşmanı yüzüne karşı Üniversiteli Kadın Kolektifi olarak susmayacağız ve mücadeleye devam edeceğiz" dedi.
 
 
Tek sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Son 10 yılda kadın cinayetleri %1400 oranında artarken AKP hükümetinin yaptığı tek somut şey kadınlara daha itaatkar olmalarını öğütlemek oluyor. Öyle ki her gün kadınları aşağılayan, tacizin tecavüzün asıl sorumlusu ilan eden, kadını yalnızca ev işleriyle sınırlayan ve erkeğin hegemonyasına sokan yeni yeni açıklamalar yapılmakta yeni yeni uygulamalar hayata geçirilmektedir. Biz Üniversiteli Kadın Kolektifi olarak AKP’nin kadın düşmanı yüzünün her geçen gün daha da meydana çıktığını düşünüyoruz. AKP kadına özgürlük getirmek bir yana kadını aşağılayan ve erkeğin kölesi haline getiren uygulamalarına devam etmeye niyetli gibi görünüyor. Buna karşılık biz susmuyoruz, kadın cinayetlerine, tacize, tecavüze, paralı eğitime, AKP’ye karşı isyanımızı büyütüyoruz. Kadınlar bulundukları her yerde, evde, üniversitede, sokakta, çalışma hayatında tam anlamıyla eşit ve özgür olana dek mücadelemize devam edeceğiz.”
 
 
Halk evi, sığınma evi istedi...
Üniversiteli kadın kolektifi ve halkevci kadınlar 8 Mart emekçi kadınlar günü nedeniyle Çarşı caddesinden Saat kulesi meydanına kadar gerçekleştirdikleri yürüyüşte kadına karşı şiddeti ve tecavüzleri protesto ettiler. Saat Kulesi meydanında yaşananlara dikkat çekmek için tiyatro gösterisi sunan Üniversiteli kadın kolektifi ve halkevci kadınlar yaptıkları açıklamada şu ifadelere yer verdi; “Patronların, erkeklerin, egemenliğine bayrak açtığımız 8 Mart tarihini, kadınların özgürleşme mücadelesinin günü olarak ilan etmemizin üzerinden 102 yıl geçti. Bugün hala kadın düşmanlığını köşe yazılarında körükleyen, çokeşliliği savunan, her gün kadınları aşağılayan, onları tacizin tecavüzün sorumlusu ilan eden kadını yalnızca ev işiyle sınırlandıran AKP hükümeti ve şakşakçıları her geçen gün yeni uygulamalar hayata geçirmektedir.
 
Yargının erkek egemen yapısı tecavüzcü Hüseyin Üzmez gibilerini 2. Duruşmasında tahliye ederken tecavüzün sorumlusu dekolte giyen kadındır diyen Orhan Çeker gibi sözde akademisyenler koltuğunda oturmaya devam ediyor. Aynı erkek egemen anlayıştaki yargı 26 kişinin tecavüzüne uğrayan 13 yaşındaki N.Ç.`nin tecavüzcüleriyle kendi rızasıyla birlikte olduğuna karar veriyor. KYK genel müdürü Hasan Albayrak "kız çocuğunun akşam 9`da sokakta ne işi var o saatte çarşı Pazar kapalı yurda son giriş saati 9 olmalı" diyerek üniversiteli kadınlara karşı cinsiyetçi bir tutum sergiliyor. Ve hala kadını kuluçka makinesi gibi gören bir zihniyetin hüküm sürdüğü Sibel Üresin gibi evlilik danışmanlarının var olduğu bir ülkede yaşıyoruz.
 
Bütün bu kadın düşmanlarına karşı bizim de taleplerimiz var: Tüm kadınlara sosyal güvence, iş yerlerinde kreş, tüm illerde kadın sığınma evleri istiyoruz! Biz Üniversiteli Kadın Kolektifi ve Halkevci Kadınlar olarak artık şiddet görmek, aşağılanmak, yok sayılmak istemiyoruz, susmuyoruz, kadın cinayetlerine tacize tecavüze karşı özgürlüğümüz için sokağa çıkıyoruz. Yıllardır sürdürdüğümüz mücadelemize devam ediyoruz.”
Paylaş