1 Eylül Dünya Barış Günü etkinlikleri

992

 1939 tarihinde İkinci Dünya Savaşı Başlamış ve milyonlarca insan hayatını kaybetmişti. Birleşmiş Milletler de bu vesileyle, 21 Eylül gününü ‘Dünya Barış Günü veya Uluslararası Barış Günü’ olarak kutlamaktadır. Türkiye’de de Dünya Barış Günü 1 Eylül’de kutlanmaktadır. Çanakkale Belediyesi, ‘Barışın Kenti’ olması dolayısıyla 1 Eylül’de çeşitli etkinlikler düzenledi. 1 Eylül’de Çanakkale Belediyesinin yanı sıra DİSK Tüm Emekli Sen de ‘barış’ etkinlikleri düzenledi. Çanakkale Belediyesi tarafından, 1 Eylül günü akşam saatlerinde ‘Barış Barış, Beş Karış’ isimli karikatür sergisi düzenlendi. Ardından Çağlar Kaynak Basket Bol Sahası’nda Barış Gününe ilişkin şiir dinletisi düzenlendi. Şiir dinletisinin yanı sıra Jest grubunun düzenlediği konser de vatandaşların güzel bir gece geçirmesine neden oldu. ‘Barış Barış, Beş Karış’ isimli karikatür sergisinin sahibi ünlü Karikatürist Kemal Gökhan Gürses de şiir dinletisi ve konseri dinleyenler arasındaydı. Disk Tüm Emekli Sen, Barış Gününe ithafen Belediye Çalışanları Eğitim, Sosyal Tesis ve Sendika Binası’nda şiir dinletisi düzenledi. Barış gününe ilişkin şiirlerin okunmasının ardından DİSK Tüm Emekli Sen Şube Başkanı Hale Sarıcan, konuşma yaptı. Sarıcan, 1939 yılında yaşanan milyonlarca ölümlerin ardından 1 Eylül’ün Dünya Barış Günü olarak kabul edilmesinin oldukça önemli olduğunu söyledi. Sarıcan; “Ancak aradan geçen bunca yıla rağmen, dünya da kalıcı bir barış için, ciddi adımlar atıldığını söylemek mümkün değildir. Çünkü başta yaşadığımız bölgede yıllardır süren savaşlar, milyonlarca insanın yoksullaşmasına, yüz binlerce insanın tarifsiz acılar yaşamasına yol açmaya devam ediyor” dedi. 

 
“Bu büyük insanlık dramının başladığı gün Dünya Barış Günü olarak ilan edilmiştir”
1 Eylül Dünya Barış Günü ile ilgili düzenlenen şiir dinletisi etkinliğinde konuşma yapan DİSK Tüm Emekli Sen Şube Başkanı Hale Sarıcan; “1 Eylül Dünya Barış Günü savaşlara ve savaşların yol açtığı acılara karşı barış talebinin ve umudunun dillendirildiği gündür Nazi Almanya`sının 1939 yılında Polonya ya saldırdığı ve emperyalistler arası yeni bir paylaşım savaşını başlattığı tarihin 79’uncu yıldönümüdür. Bu büyük insanlık dramının başladığı gün olan 1 Eylül tarihi daha sonra, Birleşmiş milletler tarafından, Dünya Barış Günü, olarak ilan edilmiştir. 1 Eylül, şiddetin eksik olmadığı kan ve gözyaşının dinmediği Türkiye’de de demokrasi ve barış güçlerinin takviminde özel bir yer almaktadır kuşkusuz, insanlığın yaşadığı en büyük trajedilerden biri olan, işgallerin, soykırımlar, vahşetin her türlüsünün yaşandığı, insanların farklı etnik ve dini inanışları nedeniyle, canlı canlı fırınlarda yakıldığı, milyonlarca insanın hayatını kaybettiği, acılarla dolu bu savaşın unutulmaması ve sonuçlarından dersler çıkarılması amacıyla, bu günün Dünya Barış Günü olarak kabul edilmesi oldukça önemlidir. Ancak aradan geçen bunca yıla rağmen, dünya da kalıcı bir barış için, ciddi adımlar atıldığını söylemek mümkün değildir. Çünkü başta yaşadığımız bölgede yıllardır süren savaşlar, milyonlarca insanın yoksullaşmasına, yüz binlerce insanın tarifsiz acılar yaşamasına yol açmaya devam ediyor” dedi. 
 
“İnsanların gelecekleri ve bir arada yaşama umutları yok edilmektedir”
Savaşın olduğu her yerde kadınlar, gençler, çocuklar, yoksullar, emekçiler ve bütün insanlığı ağır faturalar ödediğini söyleyen Sarıcan; “Günümüzde halen savaşın devam ettiği bazı yerlerde On binlerce insan, Irak`ta, Suriye`de, Filistin`de katledildi. Geriye evladını yitiren binlerce anne baba ve öksüz kalan yüz binlerce çocuk kaldı. Milyonlarca insan topraklarından göç etmek zorunda kaldı. Etnik ve dini farklılıklar körüklenerek halklar birbirine düşman edilmekte, insanların gelecekleri ve bir arada yaşama umutları yok edilmektedir. Dünyanın birçok coğrafyasında, birçoğu emperyalist odaklar tarafından sürdürülen savaşlar devam ediyor. Yani ders alınması gereken, kanlı savaşın bittiği 1945 yılının üzerinden 73 yıl geçmiş olmasına rağmen, bu gün halen, insanlık en zalim yüzü olan savaştan kurtulmuş değildir. Bugün dünyada silahlanma harcamaları, nükleer silah denemeleri insanlığı tehdit etmeye devam ediyor. Günümüzde Afganistan`dan Irak`a, Suriye`den Filistin`e Afrika` dan Ortadoğu`ya çatışmalar devam ediyor. Kuşkusuz silahlar konuştukça kadınlar, gençler, çocuklar, yoksullar ve emekçiler başta olmak üzere bütün insanlık ağır fatura ödemektedir.  Zira savaşa ve silaha harcanan her kuruş, daha çok işsizlik, yoksulluk, açlık, kan gözyaşı olarak toplumun en mağdur kesimlerine dönmektedir” ifadelerini kullandı. 
 
“Bugün Türkiye’nin barış için her zamandakinden daha fazla emek harcaması gerekiyor”
10 Ekim 2015 saldırısını örnek gösteren Sarıcan, barış talebinde bulunanların saldırılara maruz kaldıklarını dile getirerek; “Neoliberal kapitalist düzen ve onun destekçisi emperyalist güçler için savaş, emek halkları birbirine düşürerek bölüp parçalamanın, demokratik hakları askıya almanın sermayeye kaynak aktarmanın, kısacası bu düzeni devam ettirmenin, bir yolu olarak değerlendirmektedir.  Düzeni savaş ile sürdürülebilir hale getirmek insanlığa karşı işlenen en büyük suçlardandır ve maalesef ülkemizde de bu yönde politikalarla karşılaşmaktayız. İnsanlığa karşı işlemiş en büyük emperyalist güçler tarafından kışkırtılan Suriye`deki etnik-mezhepsel ayrımlara dayanan iç savaşa Türkiye`yi yönetenlerin taraf olması maalesef ateşi ülkemize taşımış. Ortadoğu iç savaşlarla, etnik ve dini boğazlaşmalarla kaosa sürüklenirken, ‘Türkiye bu kaosun parçası olmasın’ diyenlere kulak verilmeyerek, 10 Ekim 2015 tarihinde başta Ankara’da barış talebiyle toplanan barışseverlere yapılan saldırı gibi, barış talebini dile getirenler devlet güçlerinin saldırılarıyla karşı karşıya kaldılar, işkence gördü. Bütün bu nedenlerle, bugün Türkiye’nin barış için her zamandakinden daha fazla emek harcaması gerekiyor. Artık bir tek insanın dahi ölmemesi için silahlar derhal susturulmalı.  Kalıcı barışın sağlanması yönünde gerekli adımlar biran önce atılmalıdır. Zira bu çatışma ortamının devamı onarılması mümkün olmayacak sonuçlara yol açacak, toplumsal kopuşu hızlandıracak ve barışı bu topraklardan uzaklaştıracaktır. Hiç kimsenin bunu yapmaya ve ülke halklarının geleceğini karartmaya hakkı yoktur. Unutulmamalıdır ki, şiddetle elde edilecek hiçbir şey insan hayatından daha değerli olamaz, bu nedenle yüksek sesle bir kez daha haykırıyoruz. Yaşasın halkların kardeşliği! Yaşasın 1 Eylülü Dünya Barış Günü!” dedi. 
(Eren Aşnaz)
Paylaş